Depending

Depending

Kayıtlı Üye
İnsanın sayısız geceler boyunca odada pinekleyerek kitap okuduğunu, ya da kara kara düşündüğünü getir gözlerinin önüne. Kimi zaman boşa koyarsın dolmaz, doluya koyarsın almaz, doğru mu düşünüyorsun yanlış mı bir türlü bilemezsin, çıkamazsın işin içinden, danışacağın tek bir Allah’ın kulu bile yoktur. Dönüp de sen ne dersin bu işe diyebileceğin hiç kimse yoktur yanında, sen de görüyor musun benim gördüğümü diye soramazsın hiç kimseye. Kaygılısındır, kararsızsındır. Bir ölçü yoktur elinde. Neler gördüm ben burada, neler yaşadım. Sarhoş filan da değildim. Uykuda mıydım bilmem. Ama yanımda birisi olsaydı, uyuyordun, düş görüyorsun derdi. Ve işte o zaman her şey çözümlenmiş olurdu.
 
Son düzenleme:
---> Depending

Her şey önümüze iki ihtimalle gelir. Başarı ve başarısızlık... Namus ve vicdan üzerine verdiğiimiz her karar bizi başarı veya başarısızlık noktasında sınar. Başarısız olmayı kabul etmek zordur. Cesaret tek başına yetmez. İsabetli olmamız da gerekir.
 
Film Tavsiyesi

80 darbesi sonrası, parçalanan bir ailenin, 30 yıllık ayrılık sürecine ışık tutmaya çalışırken, bir anne ve birbirinden ayrı büyümek zorunda kalan iki oğlu arasındaki ilişkinin iç yüzünü sorguluyor. Üçünün de yıllarca derinlerde sakladıkları özlemle karışık öfkelerine, geçmişte kalmış bir kırılmanın parçalarını birleştirme çabalarına ve hayatlarında ilk kez yüzleşmelerine tanıklık etmeyi amaçlayan güzel bir film.



16557387179_caa0136bcb_o.jpg
 
---> Depending

Guzel olmus sayfan. Farklı ve güzel ilgi alanların varmış, seni tanidigima sevindim. :Ü
 
---> Depending

özellikle kitap tavsiyeleriniz için teşekkür ederim şu an okumuş olduğum kitabı bitirdiğimde başlamak istediğim kitap Sebahattin Ali'nin Kürk Mantolu Madonna kitabıdır arada böyle kitap tavsiyelerinde bulunursanız memnun olurum
 
---> Depending

Seni tanimak guzel Depending :R
Ilgi alanlarin cok guzel bayildim gercekten :)
 
---> Depending

Vaktiniz pek bol anladığım kadarıyla :D Şaka bir yana güzel uğraşlar. Bu arada ben de karanlıktan ve gecenin getirdiği hüzünden hoşlanırım biraz mazoşistlik var sanırım :)
 
---> Depending

Guzel olmus sayfan. Farklı ve güzel ilgi alanların varmış, seni tanidigima sevindim. :Ü

Teşekkür ederim UTG Hanım :) Beni henüz tanımadınız, zamanla o da olacaktır.


özellikle kitap tavsiyeleriniz için teşekkür ederim şu an okumuş olduğum kitabı bitirdiğimde başlamak istediğim kitap Sebahattin Ali'nin Kürk Mantolu Madonna kitabıdır arada böyle kitap tavsiyelerinde bulunursanız memnun olurum

Şu aralar okumaya pek fırsat bulamıyorum. Fakat daha önceden okuduğum kitapların tavsiyelerinde bulunabilirim. Sabahattin Ali'nin hemen her kitabı güzeldir.


Seni tanimak guzel Depending :R
Ilgi alanlarin cok guzel bayildim gercekten :)

Teşekkür ederim pastacı :)


Vaktiniz pek bol anladığım kadarıyla :D Şaka bir yana güzel uğraşlar. Bu arada ben de karanlıktan ve gecenin getirdiği hüzünden hoşlanırım biraz mazoşistlik var sanırım :)

Kendimize de vakit ayırmak gerekiyor. Hüznümü mazoşist bir eylem olarak görmüyorum. Aksine bundan keyif alıyorum. Hüzünler doğduğunda, acıların üzerini kapatıyor.
 
Film Tavsiyesi

Hannes ve Kiki her zamanki gibi yakın arkadaşlarıyla pedal çevirmek için bu sefer Belçika’ya gideceklerdir. Fakat Hannes, yolculuk sırasında dostlarına ALS hastası olduğunu ve bunun birlikte yapacakları son seyahati olduğunu söyleyecektir. Kesinlikle izlenmesi gereken Drama filmi.

darmadagin-hin-und-weg-2014-turkce-dublaj-izle-529.jpg
 
Erken Kaybedenler

1369257824_b.jpg

Unutmanın acısı, ayrılığın acısından farklı. Ayrılık hüzne yakın, unutmak kasvete yani birini er geç unutmaya mahkûm olduğunu bilmenin kasvetinden bahsediyorum. Belki de neden bahsettigimi bilmiyorum, sadece üzülüyorum, vasıfsız keder.

Çünkü büyüdükçe arzularım küçüldü, şaşkınlıklarım küçüldü, beklentilerim küçüldü. Büyüdükçe öyle bir küçüldüm ki içimde taşacak bir şey kalmadı. Büyümenin bir bedeli varsa işte bu, yarım metre uzadım, yirmi kilo aldım ve dünyadan vazgeçtim.

Belki dersten sonra beş on dakika vakti olur, balkonda oturur çekirdek çitleriz, ice-tea içeriz. Sonra çıkarız, otobüs durağına kadar geçiririm kendisini. Otobüse biner, öğrenci kartını gösterir, otobüs hareket ettiğinde acaba hala durakta bekliyor muyum diye bakar, el sallarım, gülümser. Alçakgönüllü arzular işte, olduğu kadar.

Sevgi budur, gözlerini kapadığında oradadır ve bir milyon sene sonra bir milyon insan arasında da görsen 'hah işte o' dersin.
 
---> Erken Kaybedenler

1369257824_b.jpg

Unutmanın acısı, ayrılığın acısından farklı. Ayrılık hüzne yakın, unutmak kasvete yani birini er geç unutmaya mahkûm olduğunu bilmenin kasvetinden bahsediyorum. Belki de neden bahsettigimi bilmiyorum, sadece üzülüyorum, vasıfsız keder.

Çünkü büyüdükçe arzularım küçüldü, şaşkınlıklarım küçüldü, beklentilerim küçüldü. Büyüdükçe öyle bir küçüldüm ki içimde taşacak bir şey kalmadı. Büyümenin bir bedeli varsa işte bu, yarım metre uzadım, yirmi kilo aldım ve dünyadan vazgeçtim.

Belki dersten sonra beş on dakika vakti olur, balkonda oturur çekirdek çitleriz, ice-tea içeriz. Sonra çıkarız, otobüs durağına kadar geçiririm kendisini. Otobüse biner, öğrenci kartını gösterir, otobüs hareket ettiğinde acaba hala durakta bekliyor muyum diye bakar, el sallarım, gülümser. Alçakgönüllü arzular işte, olduğu kadar.

Sevgi budur, gözlerini kapadığında oradadır ve bir milyon sene sonra bir milyon insan arasında da görsen 'hah işte o' dersin.

Çok güzel bu kitap özellikle anneannemin son ölümü ve üst kattaki terörist hikayeleri çok keyifli.
Görünce tekrar okuyasim geldi Teşekkürler paylastigin için : )
 
Kadınlar

images



Onu gönül rahatlığıyla övememekten rahatsızdım.Gel gör ki,sırf karşında oturduğu için bir adamın yeteneğini pohpohlamak, bütün yalanların en bağışlanmazıydı; çünkü bu onu yüreklendirmek demektir, gerçek yetenekten yoksun birini yüreklendirip, hayatını harcamasını telkin etmektir. Çok insan yapar bunu dostlar ve arkadaşlar özellikle.

İçmemin sorunu bu diye geçirdim içimden kendime bir içki koyarken. Kötü bir şey olduğunda unutmak için içiyordum; iyi bir şey olduğunda kutlamak için içiyordum; hiçbir şey olmazsa bir şeyler olsun diye içiyordum.


Beş parasız olup kadının tarafından terk edilmek kadar kötü bir şey daha yoktur. İçki yok, iş yok; duvarlar sadece oturur duvarları seyreder ve düşünürsün. Buydu kadınların intikamı, ama onlara da acı veriyor, onları da zayıflatıyordu.


Ruhsal yükün altından kalkabilenler için güzeldir aşk.Deli gibi akan bir idrar nehrini sırtında ağzına kadar dolu bir çöp bidonuyla aşmaya çalışmak gibi.

Birimizin başına gelenin çoğumuzun başına geldiğini biliyordu.Hayatlarımız o kadar da farklı değillerdi-farklı olduğunu düşünmekten hoşlansak bile.

Kadınlar: giysilerinin rengi, konuşma tarzları, bazılarının yüzündeki acımasızlık ifadesi, ya da saf, neredeyse büyüleyici kadınsı güzellik daima etkilemiştir beni. Bizden üstünlükleri vardır: herşeyi çok daha iyi planlarlar ve organize ederler. Erkekler bir futbol maçı izler, bira içer, ya da bovling oynarken, kadınlar bizi düşünüyorlar, bizi kabul edip etmeme, atıp atmama, öldürüp öldürmeme, ya da sadece terkedip etmeme konusunda enine boyuna düşünüp karar veriyorlardır. Sonu pek önemli değil; ne yaparlarsa yapsınlar sonunda biz yalnız kalıp kafayı yiyoruz.

Bir erkeğin kendini hissedebileceği kadar sahici hissetmesi için bir kadın tanıması gerekmiyordu, ama birkaç tane tanımanın da zararı yoktu.Böylece ilişki bittiğinde kendini gerçekten yalnız ve delirmek üzere hissetmenin ne olduğunu öğreniyor,sonun geldiğinde neyle yüzleşeceğine dair fikir sahibi oluyordum.
 
Bazen


-Yaşlı bir Kızılderili ne kadar yanılabilir?
+Bazen yanılabilir.
– Bazen susar.
+ Bazen konuşmak ister.
– Bazen dinlemek ister.
+ Bazen yalnız kalmak ister.
– Bazen arkadaş ister.
+ Bazen gitmek ister.
– Gider bazen.
+ Bazen gidemez.
– Bazen hiç gidememekten korkar.
+ Bazıları sonsuz neşeye dolar.
– Bazıları sonsuz geceye.
+ Bazen ölürsün.
– Bazen ölemezsin.
– Bazen bütün koşullar uygunken bile ölemezsin.
+ Bazen kendinden uzaklaşmak ister insan.
– Bazen gidersin, sırf dönebilmek için.
+ Bazen ağlarsın bayağı.
– Bazen ağlayamıyorsun bayağı bayağı.
+ Bazen içiyorsun, bazen çok ama çok fazla içmek istiyorsun da …bazen sen zaten içmeye gidiyorsun.
– Bazen Acıbadem’den bir taksiye biniyorsun, Kadıköy diyorsun.
+ Bazen yüzüne bile bakmıyor.
+ Bazen bir kadın geliyor oturuyor karşına ve ağlıyor.
– Kadınlar hep ağlıyor.
+ Bazen bir kadın sana… “En çok korktuğum şey, bir kadının göz yaşıdır” diyor, kendi adına.
– “Eğer çok sevdiysem” diyor.. “Eğer çok sevdiysem…”
+ Oysa bilmiyor ki, sevmek de bir AN'a ait.
– Her şeyin başı su.
+ Felsefenin de.
 
Günün Sözü

Öldüğünüzde ölü olduğunuzu bilmezsiniz. Bu sadece başkaları için zordur. Aynı şey s*lak olduğunuzda da geçerlidir.


David Ronald​
 
Ölü Bir Kentin Morg Alfabesi

Uyandığımda ağır ağır ilerleyen bir otobüsün içinde buldum kendimi. Ölü bir kentte, yıkıntılar arasında yol alıyorduk. Başım cama yaslıydı. Uyuyakalmıştım. Bir an o cama başka alınların da yapıştığını düşünüp tiksindim. Neden bu otobüsün içindeydim? Hafızamı zorluyorum ama hiçbir şey hatırlamıyorum. Arka koltukların birinde uyuyakalmışım işte. Nereye gittiğimi bilmiyorum (ya da nereden geldiğimi). Birden otobüsün içinde benden başka hiç kimsenin olmadığını fark ettim. Şoför mahalline doğru baktığımda ise dehşete kapıldım. Aracı kullanan kimse yoktu. Otobüs kendi kendine ilerliyordu.. Tanrım bu bir rüya olsa gerek dedim ve oturduğum yerden kalkmaya çalıştım fakat başaramadım. Çünkü vücudumun hiçbir uzvunu oynatamıyordum. Sadece gözlerimle etrafa bakabiliyordum. Otobüs kirli gri bir kentte ilerlemeye devam ediyordu. Dışarıda kimseler yoktu. Peki şimdi hiçbir sokağını tanımadığım bu şehirde ve bu otobüste ne işim vardı?

Bedenim hiçbir sarsıntıyı hissetmiyordu. Uyuşulduk hali geçiriyor olsam bunu da hissederdim ama hiçbir yanım karıncalanmıyordu. Zihnim bomboştu. Sanki hiç yaşamamıştım ve bu dünyaya ait biri değildim. Yok yok bu bir düştü ve ben birazdan uyanacaktım. Yine de düşün sonunu merak ediyordum. Eğer düşün sonunda değilsem göreceğim bir şeyler var demekti. Nasıl olsa bir yerde uyanırdım düştü bu..

Dışarı baktım. Geçtiğimiz duraklar bomboştu. Hiçbir tabela yoktu şehirde. Ortalık pusluydu. Işık ne vardı, ne yoktu. Güneş hiç yüzünü göstermemiş gibiydi şehre.. Otobüsün daha da yavaşladığını hissettim ve görebildiğim en uzak noktaya bakmaya çalıştım. Bir durağa yaklaşıyorduk ve durakta bir karaltı vardı. Daha iyi görebilmem için otobüsün biraz daha yaklaşması gerekiyordu. Tam o sırada dizlerimin üstünde duran dosya kağıtlarına takıldı gözüm.

Üzerine bir şeyler yazdığım kağıtlardı bunlar ve bir tanesi dizlerimden kayıp düşmek üzereydi (Sanırım bir şeyler yazarken uyuyakalmıştım).

Kağıtta ne yazdığını okumaya başladım.

"Ve koridor içime batarak uzamaya başladı. Beni çocuk*luğuma götüren her şey, eski ve yıkık bir duvarın dibinde, kırık dökük anılara sargın duruyordu. Okul duvarları gibi soğuk ve nemli, bir arka bahçe hüznü kadar iticiydi her şey. Teras, rüzgarları besliyor ve içimi ılıyordu."

Seni ilk gördüğümde dünlerinden bozma uçurumlarını gizliyordun yüzünde. Bir şeyleri saklarcasına gülüyordun. Yalnızlığına kalkan yapmıştın geçici kalabalıkları. O çok konuşmaların, içinin susuşlarındandı. Ağlamak özneli gülmelerini biriktiriyordun yüzünün deltasında. Ve hüzün örtülü bakışların, geçtiğin her koridoru imzalıyordu. Benimse sırtımdaki kambur biraz daha büyüyor ve bir sırtlan kemiriyordu ince ince. Terastaki o hoş esintiyi istiyordu yüzüm ama sırtlanım buna izin vermiyordu. Her hamlede bir parçam daha eksiliyordu. Beni yiyip bitirdi bu lanet hayvan!
 
Son düzenleme:
Aynı Yerdeyim

Sorduğun bütün soruların cevabını içimde saklıyorum. Korkuyorum sanıyorsun ya; oysa ben sadece biliyorum.

25 yıla yakın yürünmüş yolların, yediğim kazıkların, sevdiğim adamların, öptüğüm dudakların, söyledim yalanların, duyduğum ihanetlerin, seviştiğim gecelerin, içtiğim sigarların bütünü bende yaşam (!)

Senin henüz gitmediğin, görmediğin bütün dar kapılardan geçmişim, virajlardan dönmüşüm, uçurumlardan düşmüşüm. Hayat bende, terzinin kendine dikemediği sökükten bile daha acemi. O yüzden o kadar ustayım yaşama, acemiliğimi unutmadığımdan.

Şimdi senin görmek istediğin bu yürek var ya; çok defa açtı kapısını umutla, sevda diye soyunduğu gönüllerden aldığı acıları biriktirdi pul koleksiyonu niyetine. Hani bir gün canı hınzırlık etmek istese, gösterebileceği tek şey çizik kalmış izler yüreğinde.

O yüzden daralıyorum aklının kıvrımlarında dönüp duran fikirlerden. O yüzden bu kadar umarsızım sözlerine. Sen geçtiğin bütün yalnızlıklarımı üst üste koysan, yetişemezsin boyunla sezgilerime.

Herkesin yolu ayrı, görecekleri, duyacakları ayrı, lafım yok ama benden sana yar olmaz. Kaç kadını kaldırır aklın, kaç kadını taşırsın kolunda ben bilmem. Bildiğim benim gönlümü taşıyabilecek kadar yer yok senin koynunda!

Benim işim de, aklım da karışık. Günüm, gecem, sesim, soluğum belirsiz; bir geceye hayranım, bir gündüzün düşüne, bazen ikisine de! Dengeni bozarım, aklın karışır, ıssızlaşırsın..

Şimdi sen bu kapıdan çık, ilk sola dön. Yolu dümdüz devam et, karşıya geç denizi göreceksin. Dur orada mavi sonsuzluğa bak. Sonra kaldır kafanı gökyüzünü izle. Ardından dön geri şehre, karış insanların arasına. Birinin gözlerine bak, aşık ol, deli gibi sev (!)

+ Sev ve yanıl çokça..

Sonra büyük hatalarınla, acılarınla, aklınla.. Hala beni düşünüyorsa yüreğin, adresim aynı kalacak ve şanslıysam ben de aynı yerdeyim.
 
Gecenin Şiiri

Ah, ben uykudayken sen başucuma gelsen,
Petrarca'yı ziyaret ettiği gibi Laura'nın, (1)
Değse bana nefesin tam yanımdan geçerken,
İşte o zaman birden
Aralanır dudağım!

Kaç zamandır tutsağı karanlık bir hayalin,
Bitmeli mi bu rüya? Şu kederli yüzüme,
Bir yıldız gibi doğsun senin o gözlerin,
İşte o an düşlerim
Aydınlanacak yine!


Bir kıvılcımın uçuştuğu dudaklarıma
Tanrı'nın arıttığı o aşk parıltılarına,
Bir öpücük kondur, melekten kadına dön,
Ah o zaman ruhum
Uyanır uykusundan!

- Victor Hugo
 
bayigram takipçi satın al instagram beğeni satın al instagram takipçi satın al tiktok takipçi satın al Buy Followers bugün haber
vozol puff
Geri
Üst