DENİZ KAPLUMBAĞALARI» çoğunlukla «
» ailesine girerler. Etleri ve bağaları en makbul kaplumbağalar bu gruptadır. Bütün su kaplumbağalarında olduğu gibi, bunlarda da kabuk yassılmıs, bacaklar ise yüzgeç halini almıştır. Yüzgecin içinde parmak varsa da bunlar pençeden yoksundur.
Bu kaplumbağaların, genellikle sıcak denizlerde dolaşan, fakat deniz akıntılarıyle sürüklenerek Akdenize ve Kuzey Atlantiğin Avrupa ve Amerika kıyılarına varan üç türü bilinmektedir.
«Yeşil deniz kaplumbağası» veya öbür adiyle «çorba kaplumbağası» (Chelonia mydas) 120 santim uzun luğunda ve 150 kilo ağırlığında olabilir. Ender olarak 425 kiloluklarına bile rastlandığı söylenmektedir. Yosunlarla ve başka deniz bitkileriyle beslenen bu tür, meşhur «kaplumbağa çorbası» nın yapımına yarayan etinin nefasetiyle tanınmıştır. Dişi 350-500 yumurtasını geceleyin ıssız adacıkların kumsalına üç defada yumurtlar. Avcııar da bu kaplumbağa nın aynı kumsala on beş gün ara ile üç defa geleceğini bilerek onu yakalayacakları zamanı buna göre hesaplarlar.
«Karet kaplumbağası» (Caretta caretta), renginin yeşil yerine esmer olması ve otçul yerine etçil olmasıyle öncekinden ayrılan, eti yenilebilir bir başka deniz kaplumbağasıdır.
Bu tür, balıklar, yumuşakçalar ve kabuklularla beslenir. Uzunluğu bir metreyi geçmeyen bu kaplumbağanın eti yeşil kaplumbağa'nmki kadar makbul değildir.
«Kiremitli kaplumbağa» ya (Ghelonia imbricata), İngilizcede gagasının çengelli oluşundan dolayı «atmaca gagalı kaplumbağa» denilir. Kabuğunun uzunluğu 85 santimi geçmediğine göre, deniz kaplumbağalarının en küçüğü budur. Karet kaplumbağası gibi bu da etçildir. Bu kaplumbağa, gagasından başka, sırt kabuğundaki kaim bağa levhaların kiremit gibi üst üste binişinden de kolaylıkla tanınır. Bu levhalar, öldürüldükten sonra hayvanı kaynar suya daldrımak suretiyle sökülür. Bir tek kaplumbağadan 2-5 kilo bağa elde edilir. Bağa'dan bilhassa Japonya ile Lâtin Amerika'da tarak, bilezik, süs iğnesi gibi eşyalar yapılır.
«Derili Kaplumbağa» (Dermochelys coriacea) ise, hepsi garip yaratıklar olan deniz kaplumbağalarının en garibidir. Esmer bir deri ile kaplı gibi gözüken bu tür kabuktan yoksundur, daha doğrusu, derinin içine gömülmüş olan ve alttaki iskeletle bağlantısı olmayan kemik levhacıkları kabuğun yerini almıştır. Şekilleri düzensiz olmakla beraber, bunlar birbirlerine mozayık gibi uyarlar. Sırtı kateden yedi sıra çıkıntının, hayvanın suda dengesini sağlamasında bir rolü olsa gerektir. Şimdiye kadar ele geçen en iri derili kaplumbağalar 250 santim uzunluğunda ve 400-600 kilo ağırlığındaydı.
Bu kaplumbağanın bir başka anatomik özelliği de ağzı ile yemek borusunun iç cidarının koni biçiminde . çıkıntılarla kaplı olmasıdır. Bunların, kaplumbağanın, ağzına doldurduğu yiyecekler için mükemmel bir süzgeç vazifesi gördüğüne şüphe yoktur.
Bir kumsalda derili kaplumbağa'yı görebilenler, ön ve arka yüzgeçlerinin iriliği arasındaki oransızlığa dikkat etmişlerdir. Aynı zamanda da gözlerinden daha doğrusu gözyaşı bezlerinden, gözleri tuzlu sudan koruyan yapışkan bir salgının aktığını görmüşlerdir.
Derili kaplumbağalar yaygın olmalarına .ve başka türlerden daha kuzeysel enlemlere çıkmalarına rağmen, sayıca bol değillerdir. Bu kudretli yüzücü derin suları tercih etmekte ve ancak yumurtlamak için karaya çıkmaktadır. Dişi, her defasında 90 - 150 yumurta olmak üzere yılda birkaç kere yumurtlar.
» ailesine girerler. Etleri ve bağaları en makbul kaplumbağalar bu gruptadır. Bütün su kaplumbağalarında olduğu gibi, bunlarda da kabuk yassılmıs, bacaklar ise yüzgeç halini almıştır. Yüzgecin içinde parmak varsa da bunlar pençeden yoksundur.
Bu kaplumbağaların, genellikle sıcak denizlerde dolaşan, fakat deniz akıntılarıyle sürüklenerek Akdenize ve Kuzey Atlantiğin Avrupa ve Amerika kıyılarına varan üç türü bilinmektedir.
«Yeşil deniz kaplumbağası» veya öbür adiyle «çorba kaplumbağası» (Chelonia mydas) 120 santim uzun luğunda ve 150 kilo ağırlığında olabilir. Ender olarak 425 kiloluklarına bile rastlandığı söylenmektedir. Yosunlarla ve başka deniz bitkileriyle beslenen bu tür, meşhur «kaplumbağa çorbası» nın yapımına yarayan etinin nefasetiyle tanınmıştır. Dişi 350-500 yumurtasını geceleyin ıssız adacıkların kumsalına üç defada yumurtlar. Avcııar da bu kaplumbağa nın aynı kumsala on beş gün ara ile üç defa geleceğini bilerek onu yakalayacakları zamanı buna göre hesaplarlar.
«Karet kaplumbağası» (Caretta caretta), renginin yeşil yerine esmer olması ve otçul yerine etçil olmasıyle öncekinden ayrılan, eti yenilebilir bir başka deniz kaplumbağasıdır.
Bu tür, balıklar, yumuşakçalar ve kabuklularla beslenir. Uzunluğu bir metreyi geçmeyen bu kaplumbağanın eti yeşil kaplumbağa'nmki kadar makbul değildir.
«Kiremitli kaplumbağa» ya (Ghelonia imbricata), İngilizcede gagasının çengelli oluşundan dolayı «atmaca gagalı kaplumbağa» denilir. Kabuğunun uzunluğu 85 santimi geçmediğine göre, deniz kaplumbağalarının en küçüğü budur. Karet kaplumbağası gibi bu da etçildir. Bu kaplumbağa, gagasından başka, sırt kabuğundaki kaim bağa levhaların kiremit gibi üst üste binişinden de kolaylıkla tanınır. Bu levhalar, öldürüldükten sonra hayvanı kaynar suya daldrımak suretiyle sökülür. Bir tek kaplumbağadan 2-5 kilo bağa elde edilir. Bağa'dan bilhassa Japonya ile Lâtin Amerika'da tarak, bilezik, süs iğnesi gibi eşyalar yapılır.
«Derili Kaplumbağa» (Dermochelys coriacea) ise, hepsi garip yaratıklar olan deniz kaplumbağalarının en garibidir. Esmer bir deri ile kaplı gibi gözüken bu tür kabuktan yoksundur, daha doğrusu, derinin içine gömülmüş olan ve alttaki iskeletle bağlantısı olmayan kemik levhacıkları kabuğun yerini almıştır. Şekilleri düzensiz olmakla beraber, bunlar birbirlerine mozayık gibi uyarlar. Sırtı kateden yedi sıra çıkıntının, hayvanın suda dengesini sağlamasında bir rolü olsa gerektir. Şimdiye kadar ele geçen en iri derili kaplumbağalar 250 santim uzunluğunda ve 400-600 kilo ağırlığındaydı.
Bu kaplumbağanın bir başka anatomik özelliği de ağzı ile yemek borusunun iç cidarının koni biçiminde . çıkıntılarla kaplı olmasıdır. Bunların, kaplumbağanın, ağzına doldurduğu yiyecekler için mükemmel bir süzgeç vazifesi gördüğüne şüphe yoktur.
Bir kumsalda derili kaplumbağa'yı görebilenler, ön ve arka yüzgeçlerinin iriliği arasındaki oransızlığa dikkat etmişlerdir. Aynı zamanda da gözlerinden daha doğrusu gözyaşı bezlerinden, gözleri tuzlu sudan koruyan yapışkan bir salgının aktığını görmüşlerdir.
Derili kaplumbağalar yaygın olmalarına .ve başka türlerden daha kuzeysel enlemlere çıkmalarına rağmen, sayıca bol değillerdir. Bu kudretli yüzücü derin suları tercih etmekte ve ancak yumurtlamak için karaya çıkmaktadır. Dişi, her defasında 90 - 150 yumurta olmak üzere yılda birkaç kere yumurtlar.