A$Koliq ^^
Bayan Üye
Gece uyurdu ve ben kanatırdım kendimi,
kanırtırdım kalbimin sevgiye açlığını …
karanlıktan korkmazdık
çünkü taşralıydı çocuk duruşumuz…
Susardım,
Beyaz sayfalarda yitirirdim kendimi, kentimi…
Bulduğumdaysa yanı başımda sen olurdun .
Hayatın en ciddi yanını asardın gülüşlerine,
Hayran kalırdım bense sana,
Geç kalmak istemezdim sesine
Ellerimde biriktirirdim çığlıksı bakışlarını .
Bir kuşun kanadında yaralı bir şehir kurardık
Kendimize,
Kentimizden yola çıkardık
Kentsizliğimizi unutup düşerdik yollara,
Biz’in arkasına sığınıp yürürdük
Yağmur kokusu sinmiş dualarımıza …
Caddeler boyu ıslanırdı kirpiklerin
Oyunbozan bir çocuk olurdum
Gözlerine saplanırdı yan bakışlarım,
Görmediğimi sanırdın sen,
Oysa ben,senden habersiz kirpiğine kurulurdum
Durulurdu düşüncelerim.
Tanıdık bir bakış ekleyerek kimliğimize
kalabalıkları kıskandırırdık
Yüzünde kansız bir gülüş olur kalırdım
Galata çekilirken ayaklarımızdan …
Çocukluğunda bıraktığın masallardaki gibi bakardın
En masalsı sözlerime .
Yaşanmışlığın yaşanılası güzelliğinde
Kendine bir yer bulurdun.
Ellerinin soğuk ikliminde beklettiğin/üşüttüğün
Korkuların vardı senin yarın özneli.
Ellerimdeyken bile ellerin hissedebilirdim bunu.
Ellerimde kalan son şiir dökülürdü parmaklarımdan
Gülhane’de mevsim kavuşma olurdu,
Düş satıcılarından fotoğraflar dilenmezdik bizi donduran,
Çünkü bakışlarımızdan içerdik birbirimizi …
Kırılmalar lügatime tersten bakardı
Belki de bu yüzdendi
Tel örgülü hayatın ellerime batışı
saçlarına dokunduğum an.
Ve benim seni anlayışım bundandı …
Seni büyük bir aşka yetiştirdiğimin farkındaydım,
Büyütüyordum çocuk kalmış yüreğini
Sen bilmeden ...
Seni dünyanın bütün yalanlarına inat bir gerçeklikle
Seviyorum dediğimde
Uzatmalı bir aşkın intiharı serilmişti ayaklarıma,
Geçtiğimiz yollarda susmuştu birden yankısı sesimizin .
Sense susup gözlerimden beni,
‘’ Aşkı öğreniyormuşum meğer ben,
Sana teselli verirken ’’ demiştin
* * * * *
Bir istasyon kalabalığında bırakıp ellerini
Ardına bakma ve git diyebilmiştim sana.
Kendime söylediğim en doğru yalandı bu.
Evet gitmiştin ve bakmamıştın ;
Ardında eksilen kalabalıklar ortasındaki durgun yüzüme
Son bir defa.
Senaryosunu ben yazmıştım sanki bu vedanın,
Ve son kez bakanın -ki gidenken ikimiz de birbirimize-
Ben olmam, daha anlamlıydı sanırım .
Seni seviyorum diyip susmak isterdim ama
Ellerin hep sıcak üşürdü içime …
Seni sevmek,
Aşk engelli bir yüreği ikindi uykularında
Bırakmaktı.
Seni sevmek,
Ellerinden gözlerine tüm İstanbul’u avuçlarında
Bulmaktı .
Seni sevmek,
Seni seviyorum ’ ların susması,
Gitmelerin kalmasıydı .
Kirpiklerine dokunabilmek kadar helaldi bu sevda.
İstiklal caddesinde adımlarımı ısırırken hüznüm,
Ellerin kış nöbetlerindeydi sanki,
Görüyordum .
Ve bakışlarından okuyordum
Çürük ihtimallerle an’ı öldürdüğünü
Aklının dehlizlerinde .
Küçük adımlarla susuyordum içimi,
İçim konuşuyordu kaçamak bakışlarınla …
Oysa sen hiç bilmiyordun
Göz kenarlarımdaki çizgilere astığım yaşımı.
Sadece gülerkenki kırılmalarıydı sende kalan .
Bir kavuşmanın bedeliydi sanki
-Değil ayrılığın- ayrı kalmanın bize ödettiği .
Ömrümün senden kopuk gözyaşlarını kurutuyordum içimde
sen görmeyesin diye,
Ama yine de ayırdındaydın ve
Yaşından beklenmedik bir olgunlukla gizliyordun bunu,
Biliyordum …
Belki de bedenimi sürgüne gönderip
Şehrin kirli sularından arınmış kokumu
Saçlarına satarak gidebilmekti seni sevmek …
kanırtırdım kalbimin sevgiye açlığını …
karanlıktan korkmazdık
çünkü taşralıydı çocuk duruşumuz…
Susardım,
Beyaz sayfalarda yitirirdim kendimi, kentimi…
Bulduğumdaysa yanı başımda sen olurdun .
Hayatın en ciddi yanını asardın gülüşlerine,
Hayran kalırdım bense sana,
Geç kalmak istemezdim sesine
Ellerimde biriktirirdim çığlıksı bakışlarını .
Bir kuşun kanadında yaralı bir şehir kurardık
Kendimize,
Kentimizden yola çıkardık
Kentsizliğimizi unutup düşerdik yollara,
Biz’in arkasına sığınıp yürürdük
Yağmur kokusu sinmiş dualarımıza …
Caddeler boyu ıslanırdı kirpiklerin
Oyunbozan bir çocuk olurdum
Gözlerine saplanırdı yan bakışlarım,
Görmediğimi sanırdın sen,
Oysa ben,senden habersiz kirpiğine kurulurdum
Durulurdu düşüncelerim.
Tanıdık bir bakış ekleyerek kimliğimize
kalabalıkları kıskandırırdık
Yüzünde kansız bir gülüş olur kalırdım
Galata çekilirken ayaklarımızdan …
Çocukluğunda bıraktığın masallardaki gibi bakardın
En masalsı sözlerime .
Yaşanmışlığın yaşanılası güzelliğinde
Kendine bir yer bulurdun.
Ellerinin soğuk ikliminde beklettiğin/üşüttüğün
Korkuların vardı senin yarın özneli.
Ellerimdeyken bile ellerin hissedebilirdim bunu.
Ellerimde kalan son şiir dökülürdü parmaklarımdan
Gülhane’de mevsim kavuşma olurdu,
Düş satıcılarından fotoğraflar dilenmezdik bizi donduran,
Çünkü bakışlarımızdan içerdik birbirimizi …
Kırılmalar lügatime tersten bakardı
Belki de bu yüzdendi
Tel örgülü hayatın ellerime batışı
saçlarına dokunduğum an.
Ve benim seni anlayışım bundandı …
Seni büyük bir aşka yetiştirdiğimin farkındaydım,
Büyütüyordum çocuk kalmış yüreğini
Sen bilmeden ...
![7ruhum.png](http://img527.imageshack.us/img527/4352/7ruhum.png)
Seni dünyanın bütün yalanlarına inat bir gerçeklikle
Seviyorum dediğimde
Uzatmalı bir aşkın intiharı serilmişti ayaklarıma,
Geçtiğimiz yollarda susmuştu birden yankısı sesimizin .
Sense susup gözlerimden beni,
‘’ Aşkı öğreniyormuşum meğer ben,
Sana teselli verirken ’’ demiştin
* * * * *
Bir istasyon kalabalığında bırakıp ellerini
Ardına bakma ve git diyebilmiştim sana.
Kendime söylediğim en doğru yalandı bu.
Evet gitmiştin ve bakmamıştın ;
Ardında eksilen kalabalıklar ortasındaki durgun yüzüme
Son bir defa.
Senaryosunu ben yazmıştım sanki bu vedanın,
Ve son kez bakanın -ki gidenken ikimiz de birbirimize-
Ben olmam, daha anlamlıydı sanırım .
Seni seviyorum diyip susmak isterdim ama
Ellerin hep sıcak üşürdü içime …
Seni sevmek,
Aşk engelli bir yüreği ikindi uykularında
Bırakmaktı.
Seni sevmek,
Ellerinden gözlerine tüm İstanbul’u avuçlarında
Bulmaktı .
Seni sevmek,
Seni seviyorum ’ ların susması,
Gitmelerin kalmasıydı .
Kirpiklerine dokunabilmek kadar helaldi bu sevda.
İstiklal caddesinde adımlarımı ısırırken hüznüm,
Ellerin kış nöbetlerindeydi sanki,
Görüyordum .
Ve bakışlarından okuyordum
Çürük ihtimallerle an’ı öldürdüğünü
Aklının dehlizlerinde .
Küçük adımlarla susuyordum içimi,
İçim konuşuyordu kaçamak bakışlarınla …
Oysa sen hiç bilmiyordun
Göz kenarlarımdaki çizgilere astığım yaşımı.
Sadece gülerkenki kırılmalarıydı sende kalan .
Bir kavuşmanın bedeliydi sanki
-Değil ayrılığın- ayrı kalmanın bize ödettiği .
Ömrümün senden kopuk gözyaşlarını kurutuyordum içimde
sen görmeyesin diye,
Ama yine de ayırdındaydın ve
Yaşından beklenmedik bir olgunlukla gizliyordun bunu,
Biliyordum …
Belki de bedenimi sürgüne gönderip
Şehrin kirli sularından arınmış kokumu
Saçlarına satarak gidebilmekti seni sevmek …
Orhan Karın
![](http://www.main-board.net/images.gif)