meridyen2
Kayıtlı Üye
Deccal, Hipnoz, Telkin ve Benzeri Aldatıcı Yöntemlerle İnsanları Kandırarak Hz. İsa ve Hz. Mehdi (a.s.)'nin Tanınmasına Engel Olmaya Çalışacaktır
Peygamberimiz (sav)'in hadislerindeki ve İslam alimlerinin açıklamalarındaki işaretlere göre, Deccal'in sahip olduğu maddi güç ve insanların nefsani isteklerinin karşılandığı bir ortam hazırlaması, verdiği telkinlerin toplumun büyük kesimi üzerinde adeta hipnoz etkisi yapmasına neden olacaktır. Deccal toplumlar üzerinde oluşturduğu bu hipnoz etkisini pek çok unsurla destekleyerek daha da güçlendirecektir. Büyük bir cehaletle Deccal'in geçici imkanlarının büyüsüne kapılan, vicdanlarının sesini bastırıp nefislerinin tutkularına göre yaşayan insanların zihni, bir anlamda tamamen Deccal'in kontrolü altına girecektir. Deccal'in insanlar üzerindeki bu kontrolü, radyolarda, televizyonlarda yapılan yayınlarla, gazetelerde ve dergilerde yer alan bilgilerle, kimi zaman da kasetler, kitaplar ve filmlerle daha da pekiştirilecektir. Tüm bu araçlar kullanılarak, farklı üsluplar, kelimeler, cümleler ve tekniklerle insanların bilinçaltlarına aynı telkinler verilecektir. Bu şekilde insanlar, Allah'ın varlığını, hesap gününü, ölümün yakınlığını, cennetin ve cehennemin varlığını unutup, sorgusuzca dünyevi hırsları ve güzellikleri tüketmeye yönlendirileceklerdir.
Burada şunu da açıklamak gerekir; Deccal'in radyo, televizyon, gazete, dergi gibi iletişim araçlarını kullanacak olması bu araçların tamamının insanları doğru yoldan ayıracak telkinlere aracılık ettiği anlamını hiçbir şekilde taşımamaktadır. Bu alanlarda çalışan pek çok dürüst ve güzel ahlaklı insan, toplumu bilinçlendirmek, insanları iyiye ve güzele yönlendirmek için gayret göstermektedir. Ancak bu durum, Deccal'in de aynı araçları başka amaçlar için kullanabileceği gerçeğini değiştirmemektedir.
Deccal'in ana hedeflerinden biri, elindeki bu imkanları kullanarak insanları gayri meşru bir hayata yönlendirmektir. Bu amaç doğrultusunda süslü kıyafetler, gösterişli mekanlar, lüks arabalar, güzel yiyecekler ve içecekler de kullanılır. İnsanlar bunlara sahip olmak için özendirilir, ancak bu bir hırsa dönüştürülür ve bunlara ulaşmak insanların tek gayesi haline getirilir. Allah rızası için talep edilip kullanıldığında birer nimet olan tüm bu imkanlar, insanları doğru yoldan ayırmak için birer araç haline getirilir. Bunları elde etmek için başvurulan her yol, insanlara meşru olarak gösterilir. Çok yönlü olarak nefislerine hitap edilen bu ortamda, yeterli maddi imkana sahip olmadıkları için bunları elde edemeyenler gayri meşru yollara sürüklenir. Kimi zaman gazetelerde yer alan suni haberlerle, kimi zaman dizi, kimi zaman film, kimi zaman da romanlarla bu gayri meşru yollar insanlara öğretilir. Özendirildikleri sapkın yaşam stiline ne şekilde kavuşabilecekleri sürekli yinelenen telkinlerle bu kimselere tarif edilir.
Tüm bunlar yapılırken, insanların samimi olarak düşünmelerini engelleyecek tedbirler de alınır. Bir yandan insanların zevkleri, istekleri, talepleri gayri meşruiyete yönlendirilirken bir yandan da doğrunun farkına varmalarına engel olabilmek için zihinlerinin karıştırılmasına ve sağlıklı düşünemeyecekleri ortamların hazırlanmasına özen gösterilir. Böylelikle hipnozun sürekliliği sağlanmış olur. Hipnoz da derece derecedir. Örneğin sabit ritimli müzikler, bu hipnozun güçlendirilmesinde bir tür destek aracı olarak kullanılabilir. Sürekli aynı ritim ve tempoda, yüksek sesle yayınlanan müziğin gürültüsüyle beyinler adeta ambele olur ve düşünemez hale gelir. İnsanlar farkına varmadan, dikkatlerini diğer herşeye kapatırlar. Bunun gibi korku ve gerilim filmleriyle de insanların sinirleri ve iradeleri zayıflatılarak telkine ve yönlendirmeye açık hale getirilebilir.
Ancak Allah'a samimi bir kalple iman eden ve ahiret yurdunu amaç edinen müminler bu çok yönlü telkin ve propaganda faaliyetine aldanmaz ve bu telkinlerden etkilenmezler. Allah'tan gereği gibi korkmayan, aklı ve imanı zayıf olan insanlar ise kolaylıkla Deccal'in hipnozu altına girerler. Bir filmin senaryosu arasına sıkıştırılmış cümleler, bir reklamda yer alan kısa, birer anlık görüntüler, bir şarkı sözünde ifade edilen düşünceler bu kişiler üzerinde kolaylıkla olumsuz bir etki yapabilir. Çoğu zaman kişinin farkında olmadığı tek bir görüntünün, tek bir cümlenin dahi hipnozda önemli bir etkisi olur. Nitekim intiharı özendiren bir şarkının ardından, pek çok insanın intihar etmeye kalkışması bu durumun çarpıcı örneklerinden biridir.
Deccal'in insanlar üzerinde hipnoz etkisi oluşturmak için kullanacağı bu yöntemde tekrarların da büyük önemi vardır. Hadislerde, kötülüğün sürekli iyi birşey gibi özendirilmesinin yanı sıra, iyi olanın da sürekli kötü olarak tanıtılmasının Deccal'in önemli ve sık kullanacağı taktiklerdenden olduğuna işaret edilmiştir. Deccal, bu yöntemi özellikle de, kendisinin gerçek yüzünü deşifre edeceğinden korktuğu kişilere karşı uygulayacaktır. Zira Allah'tan korkan, samimi olarak iman eden ve insanları da güzel ahlaka davet eden kimseler, Deccal için büyük tehlike arz etmektedir. Bu durumda, bu kimseler aleyhinde çok farklı kaynaklarla, tekrar tekrar yapılan aleyhte telkinler devreye girer. Bu öyle bir hal alır ki, bir süre sonra insanlar hiç düşünmeden, kendilerine sunulan bilgileri bir kere bile değerlendirmeden, çoğu zaman bir delil dahi soruşturmaya gerek duymadan tüm duyduklarına inanır hale gelirler.
Deccal tüm bu telkinleri insanların nefislerine hoş gelen ortamlarda vereceği için, bu durum onların Deccal'in fitnesini görmelerini engelleyecek ve süregelen telkinleri kolaylıkla kabullenmelerini sağlayacaktır. Üzerlerinde oluşan hipnoz etkisi nedeniyle, nefislerini memnun eden bu ortamlarda din aleyhinde ve Müslümanlar hakkında yapılan olumsuz konuşmaları son derece makul karşılayacak ve sorgusuzca kabulleneceklerdir.
Ahir zamanda Deccal'in telkinleriyle oluşacak bu ortama Bediüzzaman da eserlerinde dikkat çekmiş, insanlar üzerinde "sersemlik oluşturacağını" söylediği bu etkiye karşı tüm Müslümanları uyarmıştır:
Bu fırtınalı zamanın hissi ibtal eden (hisleri çürüten) ve beşerin nazarını (dikkatini) afaka (uzaklara) dağıtan ve boğan cereyanlar, ibtal-i his nevinden (duyguları yok eden türden) bir sersemlik vermiş ki; ehl-i dalalet manevi azabını muvakkaten (geçici olarak) tam hissedemiyor. Ehl-i hidayete dahi gaflet basıyor, hakiki lezzetini tam takdir edemiyor. (Şualar, s. 6789
Bediüzzaman'ın bu sözünde üzerinde durduğu önemli konulardan bir diğeri de, "beşerin nazarının dağılmasına ve boğulmasına neden olan cereyanlar" yani insanların dikkatini hayati konulardan önemsiz konulara yönelten akımların varlığıdır. Ancak bu dönemde en önemli tehlikelerden biri, inananların bir kısmının da söz konusu koşullar nedeniyle bir tür gaflete kapılmaları ya da çeşitli tedirginlik ve endişeler nedeniyle, doğrunun savunuculuğunu yapmaktan kaçınmalarıdır. Büyük İslam alimi Bediüzzaman'ın, "ehl-i hidayete dahi gaflet basıyor" sözleriyle ifade ettiği bu durumdan sakınmak tüm Müslümanların vazifesidir. Bediüzzaman Said Nursi eserlerinde ayrıca söz konusu hipnozun oluşturulmasında bazı basın yayın araçlarının üstlendiği role de işaret etmiştir:
... Her sabah ve akşam gazetelerle günahları ve malayaniyatı (faydasızlığı) birbirine nakledip öğretmektedirler. İşte bu sefih (zevk ve eğlenceye düşkün) medeniyet sebebiyle, gaflet perdesi o kadar kalınlaşmış ve onun süs ve fantaziyeleriyle hicab (utanma duygusu) o kadar kesafet peyda etmiştir ki (bulanık hale gelmiştir ki); adeta yırtılmaz bir hale gelmiş. (Mesnevi/Tercüme: A.Badıllı s. 246)
Bediüzzaman Said Nursi bu sözlerinde basın ve yayın araçlarıyla yapılan bazı telkinlerin insanları yönlendirmedeki etkisine işaret etmiştir. Bu yolla yapılan telkinlerin oluşturduğu hipnoz halinin neredeyse ortadan kaldırılamayacak bir boyuta gelmesi ise ahir zamanın önemli özelliğidir. Ancak, Allah'ın izniyle, Hz. İsa'nın ikinci kez yeryüzüne gelişi ve Hz. Mehdi (a.s.)'nin büyük fikri mücadelesi sonucunda bu gaflet perdesi tam anlamıyla ortadan kaldırılacak, insanları haktan ve doğrudan alıkoyan hipnoz hali son bulacak, Kuran ahlakı tüm dünyaya hakim olacaktır.
(makale harun yahya)
Peygamberimiz (sav)'in hadislerindeki ve İslam alimlerinin açıklamalarındaki işaretlere göre, Deccal'in sahip olduğu maddi güç ve insanların nefsani isteklerinin karşılandığı bir ortam hazırlaması, verdiği telkinlerin toplumun büyük kesimi üzerinde adeta hipnoz etkisi yapmasına neden olacaktır. Deccal toplumlar üzerinde oluşturduğu bu hipnoz etkisini pek çok unsurla destekleyerek daha da güçlendirecektir. Büyük bir cehaletle Deccal'in geçici imkanlarının büyüsüne kapılan, vicdanlarının sesini bastırıp nefislerinin tutkularına göre yaşayan insanların zihni, bir anlamda tamamen Deccal'in kontrolü altına girecektir. Deccal'in insanlar üzerindeki bu kontrolü, radyolarda, televizyonlarda yapılan yayınlarla, gazetelerde ve dergilerde yer alan bilgilerle, kimi zaman da kasetler, kitaplar ve filmlerle daha da pekiştirilecektir. Tüm bu araçlar kullanılarak, farklı üsluplar, kelimeler, cümleler ve tekniklerle insanların bilinçaltlarına aynı telkinler verilecektir. Bu şekilde insanlar, Allah'ın varlığını, hesap gününü, ölümün yakınlığını, cennetin ve cehennemin varlığını unutup, sorgusuzca dünyevi hırsları ve güzellikleri tüketmeye yönlendirileceklerdir.
Burada şunu da açıklamak gerekir; Deccal'in radyo, televizyon, gazete, dergi gibi iletişim araçlarını kullanacak olması bu araçların tamamının insanları doğru yoldan ayıracak telkinlere aracılık ettiği anlamını hiçbir şekilde taşımamaktadır. Bu alanlarda çalışan pek çok dürüst ve güzel ahlaklı insan, toplumu bilinçlendirmek, insanları iyiye ve güzele yönlendirmek için gayret göstermektedir. Ancak bu durum, Deccal'in de aynı araçları başka amaçlar için kullanabileceği gerçeğini değiştirmemektedir.
Deccal'in ana hedeflerinden biri, elindeki bu imkanları kullanarak insanları gayri meşru bir hayata yönlendirmektir. Bu amaç doğrultusunda süslü kıyafetler, gösterişli mekanlar, lüks arabalar, güzel yiyecekler ve içecekler de kullanılır. İnsanlar bunlara sahip olmak için özendirilir, ancak bu bir hırsa dönüştürülür ve bunlara ulaşmak insanların tek gayesi haline getirilir. Allah rızası için talep edilip kullanıldığında birer nimet olan tüm bu imkanlar, insanları doğru yoldan ayırmak için birer araç haline getirilir. Bunları elde etmek için başvurulan her yol, insanlara meşru olarak gösterilir. Çok yönlü olarak nefislerine hitap edilen bu ortamda, yeterli maddi imkana sahip olmadıkları için bunları elde edemeyenler gayri meşru yollara sürüklenir. Kimi zaman gazetelerde yer alan suni haberlerle, kimi zaman dizi, kimi zaman film, kimi zaman da romanlarla bu gayri meşru yollar insanlara öğretilir. Özendirildikleri sapkın yaşam stiline ne şekilde kavuşabilecekleri sürekli yinelenen telkinlerle bu kimselere tarif edilir.
Tüm bunlar yapılırken, insanların samimi olarak düşünmelerini engelleyecek tedbirler de alınır. Bir yandan insanların zevkleri, istekleri, talepleri gayri meşruiyete yönlendirilirken bir yandan da doğrunun farkına varmalarına engel olabilmek için zihinlerinin karıştırılmasına ve sağlıklı düşünemeyecekleri ortamların hazırlanmasına özen gösterilir. Böylelikle hipnozun sürekliliği sağlanmış olur. Hipnoz da derece derecedir. Örneğin sabit ritimli müzikler, bu hipnozun güçlendirilmesinde bir tür destek aracı olarak kullanılabilir. Sürekli aynı ritim ve tempoda, yüksek sesle yayınlanan müziğin gürültüsüyle beyinler adeta ambele olur ve düşünemez hale gelir. İnsanlar farkına varmadan, dikkatlerini diğer herşeye kapatırlar. Bunun gibi korku ve gerilim filmleriyle de insanların sinirleri ve iradeleri zayıflatılarak telkine ve yönlendirmeye açık hale getirilebilir.
Ancak Allah'a samimi bir kalple iman eden ve ahiret yurdunu amaç edinen müminler bu çok yönlü telkin ve propaganda faaliyetine aldanmaz ve bu telkinlerden etkilenmezler. Allah'tan gereği gibi korkmayan, aklı ve imanı zayıf olan insanlar ise kolaylıkla Deccal'in hipnozu altına girerler. Bir filmin senaryosu arasına sıkıştırılmış cümleler, bir reklamda yer alan kısa, birer anlık görüntüler, bir şarkı sözünde ifade edilen düşünceler bu kişiler üzerinde kolaylıkla olumsuz bir etki yapabilir. Çoğu zaman kişinin farkında olmadığı tek bir görüntünün, tek bir cümlenin dahi hipnozda önemli bir etkisi olur. Nitekim intiharı özendiren bir şarkının ardından, pek çok insanın intihar etmeye kalkışması bu durumun çarpıcı örneklerinden biridir.
Deccal'in insanlar üzerinde hipnoz etkisi oluşturmak için kullanacağı bu yöntemde tekrarların da büyük önemi vardır. Hadislerde, kötülüğün sürekli iyi birşey gibi özendirilmesinin yanı sıra, iyi olanın da sürekli kötü olarak tanıtılmasının Deccal'in önemli ve sık kullanacağı taktiklerdenden olduğuna işaret edilmiştir. Deccal, bu yöntemi özellikle de, kendisinin gerçek yüzünü deşifre edeceğinden korktuğu kişilere karşı uygulayacaktır. Zira Allah'tan korkan, samimi olarak iman eden ve insanları da güzel ahlaka davet eden kimseler, Deccal için büyük tehlike arz etmektedir. Bu durumda, bu kimseler aleyhinde çok farklı kaynaklarla, tekrar tekrar yapılan aleyhte telkinler devreye girer. Bu öyle bir hal alır ki, bir süre sonra insanlar hiç düşünmeden, kendilerine sunulan bilgileri bir kere bile değerlendirmeden, çoğu zaman bir delil dahi soruşturmaya gerek duymadan tüm duyduklarına inanır hale gelirler.
Deccal tüm bu telkinleri insanların nefislerine hoş gelen ortamlarda vereceği için, bu durum onların Deccal'in fitnesini görmelerini engelleyecek ve süregelen telkinleri kolaylıkla kabullenmelerini sağlayacaktır. Üzerlerinde oluşan hipnoz etkisi nedeniyle, nefislerini memnun eden bu ortamlarda din aleyhinde ve Müslümanlar hakkında yapılan olumsuz konuşmaları son derece makul karşılayacak ve sorgusuzca kabulleneceklerdir.
Ahir zamanda Deccal'in telkinleriyle oluşacak bu ortama Bediüzzaman da eserlerinde dikkat çekmiş, insanlar üzerinde "sersemlik oluşturacağını" söylediği bu etkiye karşı tüm Müslümanları uyarmıştır:
Bu fırtınalı zamanın hissi ibtal eden (hisleri çürüten) ve beşerin nazarını (dikkatini) afaka (uzaklara) dağıtan ve boğan cereyanlar, ibtal-i his nevinden (duyguları yok eden türden) bir sersemlik vermiş ki; ehl-i dalalet manevi azabını muvakkaten (geçici olarak) tam hissedemiyor. Ehl-i hidayete dahi gaflet basıyor, hakiki lezzetini tam takdir edemiyor. (Şualar, s. 6789
Bediüzzaman'ın bu sözünde üzerinde durduğu önemli konulardan bir diğeri de, "beşerin nazarının dağılmasına ve boğulmasına neden olan cereyanlar" yani insanların dikkatini hayati konulardan önemsiz konulara yönelten akımların varlığıdır. Ancak bu dönemde en önemli tehlikelerden biri, inananların bir kısmının da söz konusu koşullar nedeniyle bir tür gaflete kapılmaları ya da çeşitli tedirginlik ve endişeler nedeniyle, doğrunun savunuculuğunu yapmaktan kaçınmalarıdır. Büyük İslam alimi Bediüzzaman'ın, "ehl-i hidayete dahi gaflet basıyor" sözleriyle ifade ettiği bu durumdan sakınmak tüm Müslümanların vazifesidir. Bediüzzaman Said Nursi eserlerinde ayrıca söz konusu hipnozun oluşturulmasında bazı basın yayın araçlarının üstlendiği role de işaret etmiştir:
... Her sabah ve akşam gazetelerle günahları ve malayaniyatı (faydasızlığı) birbirine nakledip öğretmektedirler. İşte bu sefih (zevk ve eğlenceye düşkün) medeniyet sebebiyle, gaflet perdesi o kadar kalınlaşmış ve onun süs ve fantaziyeleriyle hicab (utanma duygusu) o kadar kesafet peyda etmiştir ki (bulanık hale gelmiştir ki); adeta yırtılmaz bir hale gelmiş. (Mesnevi/Tercüme: A.Badıllı s. 246)
Bediüzzaman Said Nursi bu sözlerinde basın ve yayın araçlarıyla yapılan bazı telkinlerin insanları yönlendirmedeki etkisine işaret etmiştir. Bu yolla yapılan telkinlerin oluşturduğu hipnoz halinin neredeyse ortadan kaldırılamayacak bir boyuta gelmesi ise ahir zamanın önemli özelliğidir. Ancak, Allah'ın izniyle, Hz. İsa'nın ikinci kez yeryüzüne gelişi ve Hz. Mehdi (a.s.)'nin büyük fikri mücadelesi sonucunda bu gaflet perdesi tam anlamıyla ortadan kaldırılacak, insanları haktan ve doğrudan alıkoyan hipnoz hali son bulacak, Kuran ahlakı tüm dünyaya hakim olacaktır.
(makale harun yahya)