Wu-Tang
Kayıtlı Üye
Oyun puanı : 87/100 ( 8.7 / 100 )
Oyun artıları : Mükemmel bir hikaye, hikayeye bağlılık, ortama uygun müzikler
Oyun eksileri : Grafiklerin az da olsa beklentilerin altında olması, macera yaratacak pek bir olayın olmaması
Yine bir ada hikayesi... Hani klişe bir soru vardır ya " Adaya düşersen yanına alacağın ilk üç şey? " sorusu... Bu oyunda kendinize bunu sorabilirsiniz. Ada hikayesini ele alan Dear Esther, macera severler için birebir yapılmış bir yapım. Daha önce Half Life 2'ye mod olarak getirilen Dear Esther, şimdi tek başına bir oyun! Peki Daha önceden bilenler için pek bir şey ifade etmese de gelin beraber bir ada turuna çıkalım, oyunu inceleyelim.
Başlangıç ; Neresi burası?
Oyuna giriş yaptığımızda oldukça sade ve güzel bir menü ile karşılaşıyoruz. Arka planda güzel bir manzara ile karşılanmamız ise ayrı bir hava katmış. Bu güzel karşılanmadan sonra oyuna başlamamak için bir neden yok. "Start" yazısına tıkladığımızda bize okunan bir metin ile başlıyor her şey. Metinin bitmesine çok yakın bir zamanda ekran bir anda çeviriliyor ve önümüze bir ev çıkıyor. Ev kelimesi yerine barınak kelimesini kullansak çok daha iyi olur. Barınağa giriş yaptığımızda aslında bir çevreyi tanımaya başladığımızı anlıyoruz. Oyununda amacı bu zaten, size önce çevreyi tanıtmak, sonra da hikayeyi size oynattırmak, anlatmak. Fazla detay vermeyelim. Şunu belirtelim ki kapalı oyun değil, hem dışarıyı görüyoruz, hem de kapalı alanlara giriyoruz. İlerlediğimiz vakit, bize çeşitli metinler okunuyor. Bu sayede geldiğimiz yerin önemini ve gerekliliğini anlıyoruz. İlk başlarda " Neresi burası? " sorusunu sorabilirsiniz kendinize. Böyle bir hava katılmak istenmiş. Son zamanların en çok kullanılan psikolojik yöntemi olan "Merak" duygusunu arttırmaya çalışmışlar. Bu da oyunun sürükleyici olduğunu bir kanıtı.
Adada olduğumuzu belirtmiştim. Etrafınızdaki taşlar, otlar bir süre sonra sizi sıkabilir. Ama bu sizi hemen yanıltmasın. İlerleyen zamanlarda bir başkalaşan oyun kendini tekrar etmiyor çünkü. Bu konuyu biraz açalım. Oyun aslında kendini hiçbir zaman tekrar etmiyor. Çünkü her oynanışta kendine yeni bir şey katıyor oyun. Hava olayları değişebiliyor, arka plan müzikleri gerilimi arttırabiliyor ve adrenalin duygusunu hissettirebiliyor.
Adadayız ve yanımızda olacak ilk üç şey neler?
Bu soru Dear Esther'de ne yazık ki cevabını bulamıyor. Çünkü elimizde hiçbir şey yok ve karakterimizi asla göremiyoruz. Bu ne demek? Oyun bir FPS oyunu ve biz oyuncuların alışık olduğu şeyler yok. Ne bir silah, ne bir bomba ya da bizi koruyacak bir şey... Önümüze bir saldırgan hayvan çıksa dahi korumasız kalacak şekildeyiz. Belki de karakterimiz çıplaktır(!)... Karakterimiz ile ilgili hiçbir şeyi bilmiyoruz. Adını, yaşını, tipini, fiziksel görünümü.... Tek bir şey biliyoruz, oda birileri tarafından buraya getirildiğimizi. Oyunda hiçbir düşman yok, tek başınayız. Issız bir ada burası. Ne eğilmek var, ne koşmak var, sadece yürüyoruz... Survivor yarışmaları gibi, tek farkı tek başınasınız. Karakterimiz ne acıkıyor, ne susuyor... Sadece keşfetmek var Dear Esther'de.
Dear Esther gerçekten çok farklı
Böyle düşünmemin sebebi beni sanki bir adada hissettiriyor olması. Bütün şartlar ayarlanmış. Arka plan müziği oyuncuyu yeterince havaya sokma potansiyeline sahip. Gerekli yerde gerekli efektler, müzikler oldukça iyi geliyor. Nigel Carrington tarafından yapılan seslendirmeler oldukça etkileyici. Anlatıcının bizlere verdiği bilgiler ile hikayeyi anlıyoruz zaten. Source motoru ile geliştirilen yapıma bir de tekniksel açıdan bakalım.
Grafikler, sesler, atmosfer ve son söz
Valve'nin Source grafik motoru ile geliştirilen Dear Esther her ne kadar makyajlanmış grafik görüntülerini de kullansa da, yine de beklentiler az da olsa aşağısında kalmış. Efektler oldukça iyi kullanılmış, müzikler ise oldukça bestelenmiş. Oyuncuya rahatlık veren Dear Esther, yalnızlığı ve macerayı seven oyuncular için birebir durumda. Son zamanlarda kan, vahşet, parçalama gibi insanı geren türlerden sıkıldıysanız ve rahatlamak istiyorsanız denemenizde fayda var. Film kıvamındaki bu oyunu sakın kaçırmayın ve oynayın.
