MaestrΘ
Kayıtlı Üye
3D sinemanın ve çizgi-roman uyarlamalarının altın çağını yaşadığı günümüzde, şu sıralar Milenyum Üçlemesi'nin ilk ayağını çekmekle meşgul olan David Fincher'ın da söylecekleri var. Bugünlerde 'Sosyal Ağ' filmiyle ödül avcılığına soyunan ünlü yönetmen, Collider sitesine verdiği bir röportajda Jules Verne'nin ünlü eseri 'Denizler Altında 20.000 Fersah'ı 3D olarak çekmek istediğini belirtti.
3D tahtını elinde bulunduran James Cameron bir yanda, 3D'ye her zaman ihtiyatlı yaklaşan Micheal Bay ve Christopher Nolan diğer yanda kozlarını oynarken, Fincher da son sözleriyle 3D'ye sıcak baktığını belirtmiş oldu. Usta yönetmenin görüntü ve ışık işçiliğinin ağır bastığı filmografisi dikkate alındığında ve 3D'nin sınırlı kamera kullanımı da hesaba katıldığında 3D'ye en uzak isimlerin başında geldiği söylenebilir. Fakat Fincher'ın bu popüler formatla neler yapacağı da merak konusu. Tıpkı Martin Scorsese'nin fazlasıyla merak ettiğimiz Hugo Cabret projesi gibi...
Fincher'ın yakın gelecekteki projeleri sadece bununla da sınırla değil. Çektiği kitap uyarlamalarıyla kalibresini belli eden Fincher, Arthur C. Clarke'ın tüm zamanların en iyi bilimkurgu romanlarından biri sayılan 'Rama ile Buluşma'sını da uzun bir aradan sonra artık beyazperdeye taşımak istiyor.
"Elimizde 'Rama ile Buluşma' gibi harika bir hikaye ve oyuncu olarak da Morgan Freeman harika bir aktör var. Asıl sorun, Morgan'a ve Arthur C. Clarke'a layık bir senaryomuzun olmaması. Biz, filmden çıkan çocukların action figür yerine teleskop alacakları bir film çekmek istiyoruz" diyen Fincher, çekimleri devam eden 'Ejderha Dövmeli Kız'ın devamı hakkında da konuştu: "Sony bu projeye bir üçleme olarak bakıyor ve ellerinde yazılmayı bekleyen bir devam senaryosu var. Fakat öncelikle seyircinin ikinci filmi görmek istemesi gerekiyor" şeklinde konuştu.
Son olarak "Peki gelecek projeniz '20.000 Fersah' olabilir mi?" sorusuna ise yönetmen politik davranarak, "Önümde film olmayı bekleyen pek çok proje var" şeklinde cevap verdi. Kaptan Nemo'yu 3D olarak seyredeceğimiz günlere daha çok var anlaşılan.
Ayrıca eklemekte fayda var; yönetmenin, "Romantik-komedi çekmeyi düşünüyor musunuz?" sorusuna gülerek verdiği cevap hayli ilginç: "Her ne kadar fazlasıyla homoerotik olsa da Dövüş Kulübü'nün bu tarzda olduğunu düşünüyorum..."
3D tahtını elinde bulunduran James Cameron bir yanda, 3D'ye her zaman ihtiyatlı yaklaşan Micheal Bay ve Christopher Nolan diğer yanda kozlarını oynarken, Fincher da son sözleriyle 3D'ye sıcak baktığını belirtmiş oldu. Usta yönetmenin görüntü ve ışık işçiliğinin ağır bastığı filmografisi dikkate alındığında ve 3D'nin sınırlı kamera kullanımı da hesaba katıldığında 3D'ye en uzak isimlerin başında geldiği söylenebilir. Fakat Fincher'ın bu popüler formatla neler yapacağı da merak konusu. Tıpkı Martin Scorsese'nin fazlasıyla merak ettiğimiz Hugo Cabret projesi gibi...
Fincher'ın yakın gelecekteki projeleri sadece bununla da sınırla değil. Çektiği kitap uyarlamalarıyla kalibresini belli eden Fincher, Arthur C. Clarke'ın tüm zamanların en iyi bilimkurgu romanlarından biri sayılan 'Rama ile Buluşma'sını da uzun bir aradan sonra artık beyazperdeye taşımak istiyor.
"Elimizde 'Rama ile Buluşma' gibi harika bir hikaye ve oyuncu olarak da Morgan Freeman harika bir aktör var. Asıl sorun, Morgan'a ve Arthur C. Clarke'a layık bir senaryomuzun olmaması. Biz, filmden çıkan çocukların action figür yerine teleskop alacakları bir film çekmek istiyoruz" diyen Fincher, çekimleri devam eden 'Ejderha Dövmeli Kız'ın devamı hakkında da konuştu: "Sony bu projeye bir üçleme olarak bakıyor ve ellerinde yazılmayı bekleyen bir devam senaryosu var. Fakat öncelikle seyircinin ikinci filmi görmek istemesi gerekiyor" şeklinde konuştu.
Son olarak "Peki gelecek projeniz '20.000 Fersah' olabilir mi?" sorusuna ise yönetmen politik davranarak, "Önümde film olmayı bekleyen pek çok proje var" şeklinde cevap verdi. Kaptan Nemo'yu 3D olarak seyredeceğimiz günlere daha çok var anlaşılan.
Ayrıca eklemekte fayda var; yönetmenin, "Romantik-komedi çekmeyi düşünüyor musunuz?" sorusuna gülerek verdiği cevap hayli ilginç: "Her ne kadar fazlasıyla homoerotik olsa da Dövüş Kulübü'nün bu tarzda olduğunu düşünüyorum..."