“Güzel Soncachi kasabasında, küçük bir balıkçı ailesi yaşıyordu. Baba, her gün Ispis, Qarachis ve hatta Pejerreys avlardı. Anne, iki kızının yardımıyla, tarla işlerine veriyordu kendini her zamanki gibi. İki genç kız, ataları gibi, aynı şekilde yere kurulmuş tezgahlarda Mantas dokuyorlardı. Oğul Cyrille’e gelince, arada sırada babasına yardım etse de, kafasında yalnızca bir tutku vardı:müzik.
Her yıl olduğu gibi, Aziz Soncachi Günü ile çakışan Miraç şenliğine gittiği gün gelip çattı. Farras ve oyuncular meraklı kalabalığa karışıyordu.
Ama sesli bakır çalgılarıyla müzik grupları, Cyrille’in her şeyin ötesinde sevdiği şeydi.
Burada, bu büyük günde, nişanlısı Antonia ile karşılaşmayı seviyordu. İki aşık, orkestranın metal yankısını tutkuyla dinlemek için buluştular böylece. Birbirlerine K’usa sundular ve dinsel ayin Ch’alla’dan sonra kendilerine şans getirmesi için değerli içeceği paylaştılar.
Gece yaklaştığında, aşıklar el sıkışarak, çekingen bir öpücükle vedalaştı. Cyrille ağır ağır evine döndü.
Yemek saatiydi. Anne ocaktan P’apis yemeğini indirdi. Kızlar, yemeği aile üyeleri arasında eşit şekilde paylaştırdılar.
Yemeğini bitirdikten sonra, genç adam yatmaya gitti. Uyumadan önce, masanın üzerinde asılı duran trompetine göz attı.
Rüyasında, Cyrille, en iyi orkestralara katıldığını ve çok ünlü trompetçi olduğunu gördü.
Bu rüyanın etkisi kendisinde o kadar çok sürdü ki, Yatiri’ye görünmeye karar verdi. Bilgisiyle, diyordu kendi kendine, tavsiyelerde bulunup, en büyük arzusunu gerçekleştirmek için ona yardımcı olmasını bilirdi.
Böylece bir gece, yaşlı adamın daracık evinde, ihtiyarın isteği üzerine fosfor sıvanmış küçük bir çubuğu yaktı. Sonra Yatiri’nin eşliğinde oranın Anchanchu’suna adak götürmek için evden çıktılar. Alevin arasında, rahip kendisine verilen işaretleri yorumladı.
Bilgenin tavsiyeleri üzerine, genç adam, dağdaki küçük bir şelaleye tek başına gitti.
Yatiri’nin öğütlerini dikkatle izleyerek, Ch’alla yaptı ve esrarengiz şelalenin kıyısına trompetini bıraktı. Sonra, inaçla dolu, yere oturdu ve şelalenin suyuyla kulaklarını yıkadı.
O anda, çok uzaktan gelir gibi, doğaüstü sesler yankılanmaya başladı. Hemen arkasından trompetin kendisi çarpıcı sesler çıkardı ve tüm bunlar onun tek mutluluğu içindi.
Trompetin bitirmeye zamanı olmadan, genç adam, onu aldı ve Wayruru örtüsüne özenle sardı.
Şimdi amacına ulaşacağından emin, yatmaya gitti ve derin bir uyku çekti. Rüyası onu bu kez bir dizi başarıya götürdü.
Ertesi gün, kalkar kalkmaz trompeti ustaca çalışı karşısında hayrete düşen ailesinin şaşkın bakışları altında bir gösteri yaptı. Baba ve iki kız kardeşin ağızları açık kaldı. Annesi kendisini kutladı ve Challava Wallaki yemeğini yemesi için masaya çağırdı.
Sonraki gün, Cyrille, yeni yetenekleri aramakta olan bir organizatörler karşılaştı. Ona, grubuna katılmasını önerdi. Sevinçle kabul etti Cyrille.
Tajara’daki San Pedro şenliği için ilk gala tarihini birlikte kararlaştırdılar. Şenlik süresince, Cyrille, banda tarzında yeni dans parçaları sundu. Bir Morenado parçası yankı uyandırdı. Genel coşku böyleydi.
Gün geçtikçe Cyrille’in ünü artıyordu. Onu dikkate değer bir besteci olarak değerlendiriyorlardı. Hiç kuşkusuz daha iyisi asla görülmemişti.
Her gecesi, ona ummadığı yeni rüyalar gördürüyordu. Gündüz gerçekleşiyordu. Bir sabah uyandı. Hiç duyulmamış, en iyi yorumcu olmaya karar verdi bu kaz. Bunun için Yatiri’yi aramaya koyuldu.
Genç adamın geldiğini görünce, yaşlı adam, onun koşulsuz bir başarının arayışında olduğunu anladı.
Yatiri, Misa hazırlamak için gerekli olan şeylerin ayrıntılı bir listesini hazırladı; şekerler, quinua, kilikili, bir lama cenini, domuz eti, dana eti, inek eti, süt domuz etinden küçük parçalar, alpaca yünü, biraz tütsü, kupala, bir litre saf hayat suyu ve yarım şişe şarap; sonra üç gün üç gece sihirli alet saklı tutmasını ona önerdi.
Söylenen gün geldiğinde yola koyulmak için ayın gökyüzünde parlamaya başlamasını beklediler. Ördekler, gecenin olduğunu duyuruyorlardı.
Esrarengiz şelaleye ulaştıklarında, Yatiri önce şekerleri beyaz bir kağıdın üzerine koydu. Sonra tek tek diğer malzemeleri değişmez bir düzende yerleştirdi. Ortaya da alkole bastırılmış ve beyaz yüne sarılmış lama cenini.
Hepsi yerine konduğunda ateşi söndürdü ve zifiri karanlıkta dikkatle sessizliği dinlemeye koyuldu. Toprağın ve Suların Ajayus’unu tek tek adlarını söyleyerek, Kutsal Ruhların yardımını istedi. Sonra, ayin bitince Cyrille evine döndü.
Bir hafta sonra, Cyrille, . Chua Cocani’deki Carmen şenliğini yönetmekle görevlendirildi. Yeni Kullawa ritimleri, kalabalığın sevinç gösterileri ile karşılandı.
Cyrille’in melodileri, insanların yüreğini hoplatıyor; onları dans etmeye itiyordu.
Chilaya’da Agotre Santiago şenliği olduğunda, Morenos danslarıyla tüm izleme rekorlarını kırdı.
Böylece, bir gün, Tiquina’daki Nieves şenliğinde, Cyrille coşkuyla alkışlandı ve bölgenin en iyi trompetçisi sayıldı.
Hızlı bir yaşam sürdü, sık sık sevgili değiştirdi. Kızları en zenginleri arasından seçmeyi seviyordu şimdi. Böylece nişanlısını bıraktı sonunda. Ona göre kızın suçu yoksul olmaktı. Ailesine ve çevresindekilere karşı saygısız ve kibirli oldu.
Bir gün, beklemediği bir anda, şiddetli bir ağrı . hissetti başında. Gizemli bir güç, aletinin kadifemsi sesini tekrar tekrar dinlemeye itiyordu onu. Gittikçe fantezilerine kendini kaptırmış, bir deliye döndü.
Üzerinde dinlenebileceği gümüş bir halı olduğunu üşünerek, Titikaka sularına yaklaştı. Böylece, gölün dibinde boğulmuş olarak bulundu.
Büyük, ünlü Cyrille artık yoktu! Lüks bir tabut hazırlamak dışında, onun için yapacak hiçbir şey yoktu artık. Onu, üzüntü ve hıçkırıklar arasında son ikametgahına götürdüler.
Ölümünün sırrını bilen Yatiri, çok gözyaşı döktü. Mezarına birkaç çiçek bıraktı ve sesini kısarak şöyle dedi: ‘Cyrille, girdiğin riski biliyordun. Ruhlara çağrı, seni kabul etti; ama bu herkesin mutluluğu içindi, bir tek kişinin havası için değil!’
Bu kayıp ruhun selameti için ‘Bizim babamız’ olduğu ve sırrını hiç açmayacağına söz verdi. Düşüncelere dalmış yalnız adamın, güneşin battığı yöne doğru, coca çiğneyerek uzaklaştığını gördüler.
Altı ay yas tuttuktan sonra, cenaze sahipleri, anma törenine diğer aile fertlerini ve yakınlarını davet etti.
Tüm davetlilerin toplandığı anda, değerli kutusunda kapalı duran trompet, herkesin şaşkın bakışları arasında çalmaya başladı. Çoğu, Cyrille’in zavallı ruhunun öbür dünyada huzur bulmadığını düşünüyordu.
Bir ay daha, yaşlı bilge sessizliğini korudu, sonra birden düştü ve öldü.
Birkaç gün sonra, Cyrille’in ailesi, bu kez gece yarısı, trompetin sesiyle sarsılarak uyandı. Mezarın ötesinden gelen tuhaf bir melodiye eşlik gediyordu.
Ertesi gün, semt pazarında aleti satmak için acele ettiler, Sular ruhunun büyüsünden ve rahatsızlıklarından sonsuza değin kurtulmak umuduyla.”
Her yıl olduğu gibi, Aziz Soncachi Günü ile çakışan Miraç şenliğine gittiği gün gelip çattı. Farras ve oyuncular meraklı kalabalığa karışıyordu.
Ama sesli bakır çalgılarıyla müzik grupları, Cyrille’in her şeyin ötesinde sevdiği şeydi.
Burada, bu büyük günde, nişanlısı Antonia ile karşılaşmayı seviyordu. İki aşık, orkestranın metal yankısını tutkuyla dinlemek için buluştular böylece. Birbirlerine K’usa sundular ve dinsel ayin Ch’alla’dan sonra kendilerine şans getirmesi için değerli içeceği paylaştılar.
Gece yaklaştığında, aşıklar el sıkışarak, çekingen bir öpücükle vedalaştı. Cyrille ağır ağır evine döndü.
Yemek saatiydi. Anne ocaktan P’apis yemeğini indirdi. Kızlar, yemeği aile üyeleri arasında eşit şekilde paylaştırdılar.
Yemeğini bitirdikten sonra, genç adam yatmaya gitti. Uyumadan önce, masanın üzerinde asılı duran trompetine göz attı.
Rüyasında, Cyrille, en iyi orkestralara katıldığını ve çok ünlü trompetçi olduğunu gördü.
Bu rüyanın etkisi kendisinde o kadar çok sürdü ki, Yatiri’ye görünmeye karar verdi. Bilgisiyle, diyordu kendi kendine, tavsiyelerde bulunup, en büyük arzusunu gerçekleştirmek için ona yardımcı olmasını bilirdi.
Böylece bir gece, yaşlı adamın daracık evinde, ihtiyarın isteği üzerine fosfor sıvanmış küçük bir çubuğu yaktı. Sonra Yatiri’nin eşliğinde oranın Anchanchu’suna adak götürmek için evden çıktılar. Alevin arasında, rahip kendisine verilen işaretleri yorumladı.
Bilgenin tavsiyeleri üzerine, genç adam, dağdaki küçük bir şelaleye tek başına gitti.
Yatiri’nin öğütlerini dikkatle izleyerek, Ch’alla yaptı ve esrarengiz şelalenin kıyısına trompetini bıraktı. Sonra, inaçla dolu, yere oturdu ve şelalenin suyuyla kulaklarını yıkadı.
O anda, çok uzaktan gelir gibi, doğaüstü sesler yankılanmaya başladı. Hemen arkasından trompetin kendisi çarpıcı sesler çıkardı ve tüm bunlar onun tek mutluluğu içindi.
Trompetin bitirmeye zamanı olmadan, genç adam, onu aldı ve Wayruru örtüsüne özenle sardı.
Şimdi amacına ulaşacağından emin, yatmaya gitti ve derin bir uyku çekti. Rüyası onu bu kez bir dizi başarıya götürdü.
Ertesi gün, kalkar kalkmaz trompeti ustaca çalışı karşısında hayrete düşen ailesinin şaşkın bakışları altında bir gösteri yaptı. Baba ve iki kız kardeşin ağızları açık kaldı. Annesi kendisini kutladı ve Challava Wallaki yemeğini yemesi için masaya çağırdı.
Sonraki gün, Cyrille, yeni yetenekleri aramakta olan bir organizatörler karşılaştı. Ona, grubuna katılmasını önerdi. Sevinçle kabul etti Cyrille.
Tajara’daki San Pedro şenliği için ilk gala tarihini birlikte kararlaştırdılar. Şenlik süresince, Cyrille, banda tarzında yeni dans parçaları sundu. Bir Morenado parçası yankı uyandırdı. Genel coşku böyleydi.
Gün geçtikçe Cyrille’in ünü artıyordu. Onu dikkate değer bir besteci olarak değerlendiriyorlardı. Hiç kuşkusuz daha iyisi asla görülmemişti.
Her gecesi, ona ummadığı yeni rüyalar gördürüyordu. Gündüz gerçekleşiyordu. Bir sabah uyandı. Hiç duyulmamış, en iyi yorumcu olmaya karar verdi bu kaz. Bunun için Yatiri’yi aramaya koyuldu.
Genç adamın geldiğini görünce, yaşlı adam, onun koşulsuz bir başarının arayışında olduğunu anladı.
Yatiri, Misa hazırlamak için gerekli olan şeylerin ayrıntılı bir listesini hazırladı; şekerler, quinua, kilikili, bir lama cenini, domuz eti, dana eti, inek eti, süt domuz etinden küçük parçalar, alpaca yünü, biraz tütsü, kupala, bir litre saf hayat suyu ve yarım şişe şarap; sonra üç gün üç gece sihirli alet saklı tutmasını ona önerdi.
Söylenen gün geldiğinde yola koyulmak için ayın gökyüzünde parlamaya başlamasını beklediler. Ördekler, gecenin olduğunu duyuruyorlardı.
Esrarengiz şelaleye ulaştıklarında, Yatiri önce şekerleri beyaz bir kağıdın üzerine koydu. Sonra tek tek diğer malzemeleri değişmez bir düzende yerleştirdi. Ortaya da alkole bastırılmış ve beyaz yüne sarılmış lama cenini.
Hepsi yerine konduğunda ateşi söndürdü ve zifiri karanlıkta dikkatle sessizliği dinlemeye koyuldu. Toprağın ve Suların Ajayus’unu tek tek adlarını söyleyerek, Kutsal Ruhların yardımını istedi. Sonra, ayin bitince Cyrille evine döndü.
Bir hafta sonra, Cyrille, . Chua Cocani’deki Carmen şenliğini yönetmekle görevlendirildi. Yeni Kullawa ritimleri, kalabalığın sevinç gösterileri ile karşılandı.
Cyrille’in melodileri, insanların yüreğini hoplatıyor; onları dans etmeye itiyordu.
Chilaya’da Agotre Santiago şenliği olduğunda, Morenos danslarıyla tüm izleme rekorlarını kırdı.
Böylece, bir gün, Tiquina’daki Nieves şenliğinde, Cyrille coşkuyla alkışlandı ve bölgenin en iyi trompetçisi sayıldı.
Hızlı bir yaşam sürdü, sık sık sevgili değiştirdi. Kızları en zenginleri arasından seçmeyi seviyordu şimdi. Böylece nişanlısını bıraktı sonunda. Ona göre kızın suçu yoksul olmaktı. Ailesine ve çevresindekilere karşı saygısız ve kibirli oldu.
Bir gün, beklemediği bir anda, şiddetli bir ağrı . hissetti başında. Gizemli bir güç, aletinin kadifemsi sesini tekrar tekrar dinlemeye itiyordu onu. Gittikçe fantezilerine kendini kaptırmış, bir deliye döndü.
Üzerinde dinlenebileceği gümüş bir halı olduğunu üşünerek, Titikaka sularına yaklaştı. Böylece, gölün dibinde boğulmuş olarak bulundu.
Büyük, ünlü Cyrille artık yoktu! Lüks bir tabut hazırlamak dışında, onun için yapacak hiçbir şey yoktu artık. Onu, üzüntü ve hıçkırıklar arasında son ikametgahına götürdüler.
Ölümünün sırrını bilen Yatiri, çok gözyaşı döktü. Mezarına birkaç çiçek bıraktı ve sesini kısarak şöyle dedi: ‘Cyrille, girdiğin riski biliyordun. Ruhlara çağrı, seni kabul etti; ama bu herkesin mutluluğu içindi, bir tek kişinin havası için değil!’
Bu kayıp ruhun selameti için ‘Bizim babamız’ olduğu ve sırrını hiç açmayacağına söz verdi. Düşüncelere dalmış yalnız adamın, güneşin battığı yöne doğru, coca çiğneyerek uzaklaştığını gördüler.
Altı ay yas tuttuktan sonra, cenaze sahipleri, anma törenine diğer aile fertlerini ve yakınlarını davet etti.
Tüm davetlilerin toplandığı anda, değerli kutusunda kapalı duran trompet, herkesin şaşkın bakışları arasında çalmaya başladı. Çoğu, Cyrille’in zavallı ruhunun öbür dünyada huzur bulmadığını düşünüyordu.
Bir ay daha, yaşlı bilge sessizliğini korudu, sonra birden düştü ve öldü.
Birkaç gün sonra, Cyrille’in ailesi, bu kez gece yarısı, trompetin sesiyle sarsılarak uyandı. Mezarın ötesinden gelen tuhaf bir melodiye eşlik gediyordu.
Ertesi gün, semt pazarında aleti satmak için acele ettiler, Sular ruhunun büyüsünden ve rahatsızlıklarından sonsuza değin kurtulmak umuduyla.”