Çürük dişler artık çekilmiyor

AySe^^

Bayan Üye
Ülkemizde yılda kişi başına yarım diş fırçası düştüğünü, ilkokul çağı çocuklarının yaklaşık yüzde 90’ının ise dişlerinin çürük olduğunu biliyor muydunuz?

Rakamlara baktığımızda Türkiye’nin ağız ve diş sağlığı açısından maalesef sınıfta kaldığını görüyoruz. Çocuklukta edinilmesi gereken diş fırçalama alışkanlığı bizim Türklerde hemen hemen hiç yok. 6-12 yaş grubu çocukların yüzde 90’ının ağzında birden fazla çürük var. Yetişkinlerin ağzına ise çürükten bakılmıyor bile! Durum böyle olunca da tedavi yöntemleri sürekli gelişiyor. Porselen dişler, son teknoloji implantlar, yeni diş beyazlatma teknikleri her geçen yıl daha da gelişerek kişilerin imdadına yetişiyor. Diş çekmenin ise neredeyse tarihe karıştığını söyleyebiliriz. Çünkü diş hekimliğinde artık yeni yaklaşım, çürüyen dişi çekip kurtulmak değil, dişi ne kadar çürük olursa olsun mümkün olduğu kadar tedavi etmek...
Çocuklarda çürük çok yaygın
İstanbul Dişhekimleri Odası Denetleme Kurulu Başkanı Prof. Dr. Turhan Atalay ile diş hekimliğindeki son gelişmeleri konuştuk. Diş hekimliğinde hastaya zarar vermeyen, yan etkileri az, hastanın yaşam kalitesini düşürmeyen, uzun ömürlü tedavi yöntemlerinden söz eden Prof. Atalay, Türkiye’de özellikle koruyu diş hekimliği üzerinde durulması gerektiğine dikkat çekiyor: “İstanbul Dişhekimleri Odası olarak sık sık hekimleri ve halkı bilinçlendirme etkinlikleri düzenliyoruz. Özellikle de ilkokul çağındaki öğrencileri ve ilkokul öğretmenlerini bilgilendirme konusunda çalışmalar yapıyoruz. 6-12 yaş grubu çocukların yaklaşık %90’ında birden fazla çürük var. Bu nedenle biz koruyucu hekimlik eğitimi vermeye çalışıyoruz. Öğrenmenin en güzel yaşı da 6-12 yaştır. 30 yaşından sonra insanları yönlendirmek, eğitmek, birtakım alışkanlıkları kazandırmak çok zor olur. Özellikle de ağız ve diş sağlığı konusunda. Hastalıklar, çürükler oluşmadan önlem alınmalı.”
Yeni yaklaşım dişi kurtarmak
Hastalıkları önlemek açısından sabah-akşam diş fırçalamak çok önemli. Ancak ülkemizde bu konudaki araştırmalar da içler acısı. Türk Periodontoloji Derneği’nin yapmış olduğu bir araştırmaya göre Türkiye’de diş hekimine hiç gitmemiş olanların oranı yüzde 30’a yakınken, kişi başına düşen yıllık diş macunu tüketimi ise 86 gram civarında. ABD’de bu rakam 572, Almanya`da 470, Çin’de ise 202 gram civarında.
Prof. Atalay’a göre dünyada diş hekimliği neredeyse, Türkiye’de de orada. Dünyada olduğu gibi ülkemizde de yeni yaklaşım, dişi çekmek değil, dişi kurtarmak: “Çürük ne kadar ilerlerse ilerlesin, iltihaba bağlı diş köklerinde büyük hasarlar yoksa, dişi kurtarmak üzere bir çaba harcanıyor artık. Dişin tedavisini yapıp, üstünü mükemmel dolgularla doldurup, gerekirse dişi tamamen de kaplayabiliyoruz. Kanal tedavisinde, özellikle dişlerin sinirlerinin alınması, köklerinin ucuna kadar doldurulması konusunda İstanbul Dişhekimleri Odası yine kurslar düzenliyor. Kanal tedavileri mükemmel yapılmalı. Aksi takdirde hasta ileride mutlaka sorun yaşar.”

Porselen dişler tercih ediliyor
Prof. Atalay’a göre artık diş hekimliğinde ağza olabildiğince metal girmemesi için, metalsiz porselen dişler, kaplamalar yapılıyor. “Lamineyt” olarak adlandırılan yöntemde ise sadece dişin ön bölümlerine, yani görünen kısımlarına porselen kaplanıyor. “Metal destekli köprüler de yapmıyoruz artık” diyen Atalay, sözlerini şöyle sürdürüyor: “Bugün metal yerine ‘zirkonyum’ denen, porselen esasına dayalı bir madde üzerine porselen diş yapılıyor. Bu da avantajlı. Böylece diş etlerine metal temas etmemiş oluyor. Normal metal kaplamalarda, metal köprülerde, diş etlerine temas eden bölümlerde zamanla diş etleri geriye çekilmeye başlar. Zirkonyumda böyle bir sorun olmuyor. Bu, daha uzun ömürlü ve daha estetik bir yöntem. İmplant konusu da 20 yıl öncesine göre her geçen yıl biraz daha mükemmelleşiyor. Yeni implantlar çok daha kolay uygulanabilir hale getirildi. Hem tek diş hem de daha çok diş eksiklerinde, hatta hiç diş olmayan ağızlarda bile implant uygulamaları yapılıyor. Ancak implantların maliyeti yüksek. Tek bir dişin maliyeti 1000-1500 Euro civarında.”
Hijyen önemli
Diş beyazlatma teknikleri de her geçen gün gelişiyor. International Hospital’dan Dişhekimi Dr. Oğuzhan Özdemir, kimyasal ajanlar kullanılarak yaklaşık 1-1,5 saat süren beyazlatma işleminden sonra bazı kurallara dikkat edilmesi gerektiğini söylüyor: “Çok sert, yapışkan tatlı ve çikolata yemeyin. Çok asitli içeceklerden kaçının. Vişne suyu ve kırmızı şarap gibi boyar madde içeren gıdaları daha az tüketin. Sigara ve puro kullanmayın. Bunlar dişte lekelere yol açması nedeniyle özellikle ilk 48 saat kullanılmamalı. Diş estetiğinde ayrıca eskiden yapılan ve amalgam denilen gri renkteki gümüşten dolgular çıkarılıyor. Bu dolguların yerine porselen dolgular yapılıyor.”
Acıbadem Kadıköy Hastanesi Diş Hekimi Alper Çıldır ise ağız hijyeninin birçok hastalığın tedavisinde de önemli olduğunu vurguluyor: “Mesela kalp ameliyatı yapılacak hastaların önce ağız hijyenini sağlıyoruz. Çünkü ağız hijyeni sorunlu olan kişilere takılan kapakta bazı problemler olabiliyor. Kalça ya da diz protezi takılacak hastaların da kesinlikle enfeksiyon riski taşımaması gerekiyor. En büyük enfeksiyon kaynağı da diş. Bu tür hastaları da muhakkak önceden görüp, enfeksiyon oluşturacak problemleri ortadan kaldırıyoruz.”

Çarpık dişlere telsiz çözüm
Acıbadem Hastanesi’nden diş hekimi Dr. Erhan Aydınlar dişlerde çarpıklık sorununu tel takmadan da çözdüklerini söylüyor: “Bu sorunu tel takarak veya takmayarak çözüyoruz. Telsiz yöntemlerle uygulanan tedaviye ‘invisaling’ deniyor. Hastadan belirli aralıklarla ölçü alınıyor. Ardından ağza şeffaf plaklar takılıyor. Bu yöntem estetik endişe taşıyanların tercih ettiği bir yöntem. İkinci yol olarak dişlerin görünmeyen yüzlerinden (iç taraftan) teller takılabiliyor. Ayrıca normal braketler yanında diş renginde porselen braketler de var. Bunlara estetik braketler diyoruz, dışardan daha az görünüyor daha estetik oluyorlar. Günümüzde 45 yaşındaki hastaya da ortodonti yapabiliriz ve ortalama 8 ay ile bir yıl arasında sorunu çözebiliriz.”
Yeditepe Üniversitesi Diş Hekimliği Fakültesi Diş Hastalıkları ve Tedavisi Ana Bilim Dalı Öğretim Üyesi Doç. Dr. Arzu Aykor, son yıllarda özellikle estetik diş hekimliğinin gittikçe önem kazandığına dikkat çekiyor. Burada özellikle dişlerin beyazlatılması ve şekillerinin düzeltilmesi üzerinde duruluyor. Korkan hastalar için çeşitli tedavi seçenekleri olduğundan söz eden Aykor, sözlerini şöyle sürdürüyor: “Korkan hastalar için lazer uygulamaları ile ağrısız ve anestezisiz diş tedavisi gerçekleştirilip, rahatlatıcı ilaçlarla korku ve endişe azaltılarak her türlü diş tedavisini yapabiliyoruz. Lazer özellikle diş hassasiyetlerinin giderilmesinde, dişeti cerrahisinde ve estetik olarak dişetinin konturlarının düzeltilmesinde yoğun olarak kullanılıyor.”

Bunları biliyor muydunuz?
Türk Periodontoloji Derneği’nin yapmış olduğu araştırmaya göre hiç diş hekimine gitmeyenlerin oranı yüzde 26, kişi başına düşen yıllık diş macunu tüketimi 86 gram. Bu rakam Almanya`da 470 gram, Çin`de 202 gram, ABD’de 572 gram
Türkiye’de kişi başına yılda yarım diş fırçası düşerken, İsviçre’de kişi başına yılda 2 diş fırçası düşüyor.
4 kişiden biri hiç diş doktoruna gitmemiş, gidenlerin ise yüzde 51’i sadece bir sorun olduğunda diş hekimine başvuruyor.
Diş hekimini rutin kontrol amacıyla ziyaret edenlerin oranı yüzde 10, yüzde 10’luk kesim içinde ise yüzde 30’unun her yıl, yüzde 43’ünün de 6 ayda bir diş hekimini ziyaret ettiği belirtiliyor.
Yılda en az bir kere diş hekimine kontrol amacıyla gidenlerin oranı yüzde 12.
5-6 yaş grubunda çürük olmayan diş oranı yüzde 12, 20-24 yaş grubunda diş çürüğü nedeniyle kişi başına tedavi edilmesi gereken diş sayısı ise 6.
Tedaviye muhtaç diş sayısı, 25-29 yaş grubunda 7`ye kadar çıkıyor.
12-13 yaşlarındaki her 100 çocuktan 84’ünde çürük var.
30-34 yaş grubunda 100 kişiden çürüğü olmayan kişi sayısı 3 iken, 12 yaş grubunda eksik, çürük ve dolgulu diş sayısı ortalama 4,5.
 
bayigram takipçi satın al instagram beğeni satın al instagram takipçi satın al tiktok takipçi satın al Buy Followers
vozol
antalya havalimanı transfer
Geri
Üst