Salvo
Kayıtlı Üye
23 Nisan 1920 Cuma günü, Cuma namazindan sonra Hatm-i Serifler Buhari Kirâatleri ve dualarla Ankarada açilan 1. Büyük Millet Meclisi, Seriati ve hilafet makamini korumayi bir vazife olarak üstlenir. (1)
Fakat aradan iki yil geçmeden Monarsiden Cumhuriyete geçisin ilk önemli belirtisi olarak Mecliste saltanatin kaldirilmasi tartismalari baslar.
Söz konusu tartismalarda, toplumda, özellikle de Istanbulda güçlü bir tepki görülür. Buna karsin Mecliste konuya iliskin tartismalarda ayni oranda bir tepki ve reaksiyona rastlanmaz.
Saltanatla ilgili Mecliste uzun müzakereler yapilir. Bu müzakereler neticesinde bazi din adamlari tarafindan; Cumhuriyetin ve millî devletin Islâmiyete aykiri olmadigi, saltanatin ise, Islâmiyetle bagdasmadigi görüsü ileri sürülür. (2). Buna karsin saltanatin kaldirilmasina bazi din adamlari da siddetle karsi çikar:
Saltanatin kaldirilmasina karsi en güçlü tepki ise, sükrü Hoca ile Lütfi Fikri Bey tarafindan gösterilmistir. MehmetSükrü Hocaya göre saltanatin kaldirilmasi mümkün olsa bile durum degismez. Türkiye yine bir Islâm ülkesidir. Meclisle halife arasinda bir ayrim söz konusu olamaz. Siyasal kudreti olmayan halife düsünülemiyecegine göre, Meclis Halifenin, Halife Meclisindir. Halifelik, Seriata göre hükümet etmek anlamina geldigine göre, hilafetin siyasal güçten arindirilmasi Islâmin bölünmesi demektir ve hükümetsiz, istiklâlsiz, hürriyetsiz bir halife olamaz. Bu nedenle Millet Meclisinin doga baskaninin halife olmasi gerekir; Meclisin çikaracagi yasalarin Halife tarafindan Seriat adina denetlenmesi ve onanmasi zorunludur. Bu onamayi almayan yasa Seran geçerli sayilmayacaktir. (3)
Mesrutiyet yanlisi Lütfi Fikri Bey de, bazi temel konularda farkli düsündügü Sükrü Hoca ile Saltanat konusunda birlesir:
Osmanli Saltanatinin Sadik bendesi olan Lütfi Fikri, saltanati kaldirmanin reissiz bir hükümet biçimini kabul etmek anlamina gelecegi kanisindadir. Mesrutiyetin felaketi, saltanattan degil, Ihtilal hükümetlerinden gelmistir. Sorumlu, Ittihad ve Terakki Firkasi ve özellikle de TalatPasadir.Saltanatin kaldirilip, yetkilerinin tümden Meclise verilmesi, Meclisi evet efendimciler haline getirebilecek bir kisinin tüm devlete egemen olmasi sonucunu dogurabilecektir.TBMM olaganüstü dönemin meclisidir, saltanati kaldirilip, yeni bir siyasal biçimlenmeye gitmek yetkisi de yoktur. Saltanat, ancak halk oyuyla kaldirilabilir; saltanatin kaldirilmasina yönelik Meclis karari, halkin karari degildir. Bu açidan konu halk referandumuna götürülmelidir. (4).
Sükrü Hocanin ve Lütfi Fikri Beyin bu görüslerine, Siirt Mebusu Hulki Bey, Mus Mebusu IlyasSami Efendi ve Antalya Mebusu Rasih Efendi karsi çikmislardir.Bu mebuslar, Hoca Sükrüyü muhatap alarak yazdiklari Reddiyede, Türkiyenin bir reise ihtiyaci bulunmadigi, adi ister kral, ister padisah, ister Cumhurreisi olsun, kimsenin otoritesine giremiyecegini savunmuslardir.
Mecliste uzun müzakerelerden sonra saltanatin hilafetten ayrilarak kaldirilmasi asamasina gelindiginde, Mustafa Kemal söz alip masanin üzerine çikar, saltanatin kaldirilacagini belirtir ve su ifadeleri kullanir:
Burada içtima edenler, Meclis ve herkes meseleyi tabiî görürse, fikrimce muvafik olur. Aksi taktirde, yine hakikat usulü dairesinde ifade olunacaktir. Fakat ihtimal bazi kafalar kesilecektir... (5).
Mustafa Kemalin bu konusmasindan sonra yasa tasarisi Meclisin oyuna sunulur ve muhalif olanlarin itiraz dolu seslerine aldirilmadan saltanatin kaldirilmasina karar verilir (1 Kasim 1922).
Dipnotlar:
1- Bkz. Mustafa Kemal Atatürk, Nutuk-Söylev, C.1. TTKY, Ankara 1987, s. 576
2- Bkz. Kemal Karpat, Türkiye (Cumhuriyet Devri), Islâm Ansiklopedisi (MEB), C.XII, MEBY., Istanbul 1988, s. 394
3- Bkz. Çetin Özek, Devlet ve Din, Ada Yayinlari, Istanbul, ts., S.472.
4- A.g.e., s. 472.
5- Sükrü Karatepe, Darbeler, Anayasalar ve Modernlesme, Iz Yayincilik, Istanbul 1993, s. 156.
Fakat aradan iki yil geçmeden Monarsiden Cumhuriyete geçisin ilk önemli belirtisi olarak Mecliste saltanatin kaldirilmasi tartismalari baslar.
Söz konusu tartismalarda, toplumda, özellikle de Istanbulda güçlü bir tepki görülür. Buna karsin Mecliste konuya iliskin tartismalarda ayni oranda bir tepki ve reaksiyona rastlanmaz.
Saltanatla ilgili Mecliste uzun müzakereler yapilir. Bu müzakereler neticesinde bazi din adamlari tarafindan; Cumhuriyetin ve millî devletin Islâmiyete aykiri olmadigi, saltanatin ise, Islâmiyetle bagdasmadigi görüsü ileri sürülür. (2). Buna karsin saltanatin kaldirilmasina bazi din adamlari da siddetle karsi çikar:
Saltanatin kaldirilmasina karsi en güçlü tepki ise, sükrü Hoca ile Lütfi Fikri Bey tarafindan gösterilmistir. MehmetSükrü Hocaya göre saltanatin kaldirilmasi mümkün olsa bile durum degismez. Türkiye yine bir Islâm ülkesidir. Meclisle halife arasinda bir ayrim söz konusu olamaz. Siyasal kudreti olmayan halife düsünülemiyecegine göre, Meclis Halifenin, Halife Meclisindir. Halifelik, Seriata göre hükümet etmek anlamina geldigine göre, hilafetin siyasal güçten arindirilmasi Islâmin bölünmesi demektir ve hükümetsiz, istiklâlsiz, hürriyetsiz bir halife olamaz. Bu nedenle Millet Meclisinin doga baskaninin halife olmasi gerekir; Meclisin çikaracagi yasalarin Halife tarafindan Seriat adina denetlenmesi ve onanmasi zorunludur. Bu onamayi almayan yasa Seran geçerli sayilmayacaktir. (3)
Mesrutiyet yanlisi Lütfi Fikri Bey de, bazi temel konularda farkli düsündügü Sükrü Hoca ile Saltanat konusunda birlesir:
Osmanli Saltanatinin Sadik bendesi olan Lütfi Fikri, saltanati kaldirmanin reissiz bir hükümet biçimini kabul etmek anlamina gelecegi kanisindadir. Mesrutiyetin felaketi, saltanattan degil, Ihtilal hükümetlerinden gelmistir. Sorumlu, Ittihad ve Terakki Firkasi ve özellikle de TalatPasadir.Saltanatin kaldirilip, yetkilerinin tümden Meclise verilmesi, Meclisi evet efendimciler haline getirebilecek bir kisinin tüm devlete egemen olmasi sonucunu dogurabilecektir.TBMM olaganüstü dönemin meclisidir, saltanati kaldirilip, yeni bir siyasal biçimlenmeye gitmek yetkisi de yoktur. Saltanat, ancak halk oyuyla kaldirilabilir; saltanatin kaldirilmasina yönelik Meclis karari, halkin karari degildir. Bu açidan konu halk referandumuna götürülmelidir. (4).
Sükrü Hocanin ve Lütfi Fikri Beyin bu görüslerine, Siirt Mebusu Hulki Bey, Mus Mebusu IlyasSami Efendi ve Antalya Mebusu Rasih Efendi karsi çikmislardir.Bu mebuslar, Hoca Sükrüyü muhatap alarak yazdiklari Reddiyede, Türkiyenin bir reise ihtiyaci bulunmadigi, adi ister kral, ister padisah, ister Cumhurreisi olsun, kimsenin otoritesine giremiyecegini savunmuslardir.
Mecliste uzun müzakerelerden sonra saltanatin hilafetten ayrilarak kaldirilmasi asamasina gelindiginde, Mustafa Kemal söz alip masanin üzerine çikar, saltanatin kaldirilacagini belirtir ve su ifadeleri kullanir:
Burada içtima edenler, Meclis ve herkes meseleyi tabiî görürse, fikrimce muvafik olur. Aksi taktirde, yine hakikat usulü dairesinde ifade olunacaktir. Fakat ihtimal bazi kafalar kesilecektir... (5).
Mustafa Kemalin bu konusmasindan sonra yasa tasarisi Meclisin oyuna sunulur ve muhalif olanlarin itiraz dolu seslerine aldirilmadan saltanatin kaldirilmasina karar verilir (1 Kasim 1922).
Dipnotlar:
1- Bkz. Mustafa Kemal Atatürk, Nutuk-Söylev, C.1. TTKY, Ankara 1987, s. 576
2- Bkz. Kemal Karpat, Türkiye (Cumhuriyet Devri), Islâm Ansiklopedisi (MEB), C.XII, MEBY., Istanbul 1988, s. 394
3- Bkz. Çetin Özek, Devlet ve Din, Ada Yayinlari, Istanbul, ts., S.472.
4- A.g.e., s. 472.
5- Sükrü Karatepe, Darbeler, Anayasalar ve Modernlesme, Iz Yayincilik, Istanbul 1993, s. 156.