Hüseyin Öztürk'ün yazısı...
![](http://www.yeniakit.com.tr/images/haberler/cumhurbaskanligi-forsuyla-cuma-namazi-h1408085081.jpg)
Yazının başlığı, 1980 yılındaki Cumhurbaşkanlığı seçimleriyle ilgili bir hatıra. Nereden nereye geldiğimizi anlatan bir hadise.
Cumhurbaşkanlarımızdan Özal ile Abdullah Gül ve şimdiki Cumhurbaşkanımız R. Tayyip Erdoğanın böyle bir problemi yok elhamdülillah.
Evet, şimdi anlatacağım hatıra; idrak damarları tıkalı olmayan ve zihni melekelerini münafıklıkla yoğurmayan temiz iman ve temiz mayalı her insanı ilgilendiren bir vaka. Bugünlere ne badireler atlatılarak geldiğimizin fotoğrafı.
Eski Devlet Bakanlarımızdan Hasan Aksayın anlattığı bu hatıra oldukça önemli.
Hasan ağabey bu anısını, geçtiğimiz bayram ziyaretinde bir araya geldikleri o günün Başbakanı, şimdinin Cumhurbaşkanı olan R. Tayyip Erdoğana da anlattı.
Yıl 1980. Türkiye, solun başını çeken CHP ile sağın başını çeken MHPnin aynen bugünkü gibi maşa olarak kullanıldığı ve ülkede terör estirdikleri günler.
Sokaklar kardeş kavgasından geçilmezken, TBMMde de aynı kavga sürmektedir ve bir türlü Cumhurbaşkanlığı seçimi yapılamamaktadır.
Memlekette kardeş kavgasının bitmesini isteyen ve kimsenin maşası olmayan tek parti ise MSPdir.
Bugün devletin tepe noktasında bulunan kadrolar, o günün MSP gençliği olarak sokaklarda ve çatışmalarda değildirler.
Cumhurbaşkanlığı seçimi yapılırsa belki ülke biraz olsun sükûnete erecektir. Bu anlamda merhum Erbakan Hocamız Hasan Aksay başkanlığındaki bir ekibi, CHPli Turan Güneşe bir dizi teklifle gönderir.
Turan Güneş o günkü CHPnin içinde biraz olsun ehveni şerdir ve yaşının ilerlemesi hasebiyle daha kabul görür konumdadır.
Hasan Aksay arkadaşlarıyla Turan Güneşe gider ve Cumhurbaşkanının seçilebilmesi için aday olmasını isterler ama üç şartları olduğunu söylerler.
Şartların birincisi; 163. maddeden dolayı bütün Müslümanlar suçlu sayılmaktadır. Bu meselenin halledilmesidir.
İkincisi; ağır sanayi hamlesinin engellenmemesi, üçüncüsü de Cuma namazına gitmesi ve CHP başta olmak üzere zinde güçlerin camiye ve Müslümanlara düşman olmalarının önüne geçilmesi.
Turan Güneş iki şartı kabul eder. 163. madde ile ağır sanayi hamlesi konusunda yardımcı olabileceğini ama Cuma namazına giderse, iplerin kopabileceğini söyler ve şunları ilave eder:
-Siyasi tarih boyunca hiçbir caminin önünde kırmızı plakalı araba durmadı. Siz hükümet oldunuz kırmızı plakalarla camiye gittiniz.
Bu yüzden her an darbe olur diye bekledik ama şu ana kadar darbe olmadıysa da sokaklar darbeye hazır hale getirilmekte.
Şimdi bir de Cumhurbaşkanının camiye gitmesini istiyorsunuz. Bu sefer tamamen ipler kopar ve ihtilal olur.
Bu görüşme üzerine MSP heyeti iyi niyetlilik gösterisinde bulunur ve 15 Eylül 1980 Pazartesi günü Turan Güneşi Cumhurbaşkanı adayı göstermeye karar verirler.
TBMMde mutabakatın sağlanacağı anlaşılır ve 12 Eylül 1980 Cuma günü darbe yapılır.
Ey çatıcılar! İşte yenilgi yenilgi büyüyen zafer budur.
![](http://www.yeniakit.com.tr/images/haberler/cumhurbaskanligi-forsuyla-cuma-namazi-h1408085081.jpg)
Yazının başlığı, 1980 yılındaki Cumhurbaşkanlığı seçimleriyle ilgili bir hatıra. Nereden nereye geldiğimizi anlatan bir hadise.
Cumhurbaşkanlarımızdan Özal ile Abdullah Gül ve şimdiki Cumhurbaşkanımız R. Tayyip Erdoğanın böyle bir problemi yok elhamdülillah.
Evet, şimdi anlatacağım hatıra; idrak damarları tıkalı olmayan ve zihni melekelerini münafıklıkla yoğurmayan temiz iman ve temiz mayalı her insanı ilgilendiren bir vaka. Bugünlere ne badireler atlatılarak geldiğimizin fotoğrafı.
Eski Devlet Bakanlarımızdan Hasan Aksayın anlattığı bu hatıra oldukça önemli.
Hasan ağabey bu anısını, geçtiğimiz bayram ziyaretinde bir araya geldikleri o günün Başbakanı, şimdinin Cumhurbaşkanı olan R. Tayyip Erdoğana da anlattı.
Yıl 1980. Türkiye, solun başını çeken CHP ile sağın başını çeken MHPnin aynen bugünkü gibi maşa olarak kullanıldığı ve ülkede terör estirdikleri günler.
Sokaklar kardeş kavgasından geçilmezken, TBMMde de aynı kavga sürmektedir ve bir türlü Cumhurbaşkanlığı seçimi yapılamamaktadır.
Memlekette kardeş kavgasının bitmesini isteyen ve kimsenin maşası olmayan tek parti ise MSPdir.
Bugün devletin tepe noktasında bulunan kadrolar, o günün MSP gençliği olarak sokaklarda ve çatışmalarda değildirler.
Cumhurbaşkanlığı seçimi yapılırsa belki ülke biraz olsun sükûnete erecektir. Bu anlamda merhum Erbakan Hocamız Hasan Aksay başkanlığındaki bir ekibi, CHPli Turan Güneşe bir dizi teklifle gönderir.
Turan Güneş o günkü CHPnin içinde biraz olsun ehveni şerdir ve yaşının ilerlemesi hasebiyle daha kabul görür konumdadır.
Hasan Aksay arkadaşlarıyla Turan Güneşe gider ve Cumhurbaşkanının seçilebilmesi için aday olmasını isterler ama üç şartları olduğunu söylerler.
Şartların birincisi; 163. maddeden dolayı bütün Müslümanlar suçlu sayılmaktadır. Bu meselenin halledilmesidir.
İkincisi; ağır sanayi hamlesinin engellenmemesi, üçüncüsü de Cuma namazına gitmesi ve CHP başta olmak üzere zinde güçlerin camiye ve Müslümanlara düşman olmalarının önüne geçilmesi.
Turan Güneş iki şartı kabul eder. 163. madde ile ağır sanayi hamlesi konusunda yardımcı olabileceğini ama Cuma namazına giderse, iplerin kopabileceğini söyler ve şunları ilave eder:
-Siyasi tarih boyunca hiçbir caminin önünde kırmızı plakalı araba durmadı. Siz hükümet oldunuz kırmızı plakalarla camiye gittiniz.
Bu yüzden her an darbe olur diye bekledik ama şu ana kadar darbe olmadıysa da sokaklar darbeye hazır hale getirilmekte.
Şimdi bir de Cumhurbaşkanının camiye gitmesini istiyorsunuz. Bu sefer tamamen ipler kopar ve ihtilal olur.
Bu görüşme üzerine MSP heyeti iyi niyetlilik gösterisinde bulunur ve 15 Eylül 1980 Pazartesi günü Turan Güneşi Cumhurbaşkanı adayı göstermeye karar verirler.
TBMMde mutabakatın sağlanacağı anlaşılır ve 12 Eylül 1980 Cuma günü darbe yapılır.
Ey çatıcılar! İşte yenilgi yenilgi büyüyen zafer budur.