meridyen2
Kayıtlı Üye
Çok çalışmak kalite alameti değildir. İnsan sevgiden, sanattan, bilimden imandan, şefkatten, güzel ahlaktan sorumludur.
ADNAN OKTAR: ... Ne oluyoruz; küçücük dünya. Kardeş olalım, birbirimizi sevelim, değil mi? Kuralım masaları böyle inşaAllah, neşeli ortam olsun, fasıl yapalım, ağır masa oluşturalım böyle. Doğru mu Berkerim?
ALTUĞ BERKER: MaşaAllah.
ADNAN OKTAR: Namazımızı kılalım, Allaha şükredelim, genç kızlar filinta gibi olsunlar, çok güzel giyinsinler, aslan gibi delikanlılar gezsin, değil mi? Fabrikalar falan, az çalışsınlar. Kaliteli hayat yaşasınlar. Şimdi bak çok çalışmak kalite alameti değildir. Kültüre vakit ayırmak, sanata, bilime vakit ayırmak kalite alametidir. Çok fazla çalışmak gerilik alametidir. Sabahın sekizinden, akşamın bilmem kaçına kadar çalışma olmaz. 11.00de işe başlayacak, 15.00 gibi bitirecek. Budur. Avrupa bu şekildedir. Yani onlarda gittikçe saatler geriye düşer. Asıl olan insanların güzel, kaliteli yaşamalarıdır. Biz makineyi çalıştıracağız, robotları, aletleri çalıştıracağız; insanlar çalışmayacak. İnsanlar sadece kafa kullanacaklar. İnsanlar sevgiden, sanattan, bilimden sorumludur, imandan, şefkatten, güzel ahlaktan sorumludur; makine parçası değildir.
Kardeşim bu nedir, adliyeler falan. Dedim ya geçen günler gittim adliyeye. Koridor boydan boya adam dolu. Ne oluyoruz ya? Herkes birbirini her şeyden şikayet ediyor. Bir kere Mehdiyet devrinde şikayet ayıp olacak. Ne şikayeti? İki arkadaş aranızda anlaşırsınız, konuşursunuz. Milyonlarca dosya var adliyede, milyonlarca. Ne oluyor? Ne gerek? Önüne gelen, şu eşkıya, şu çete, şu bilmem ne falan herkes birbirini şikayet ediyor. Tertemiz insanlar, bir şey yok. Güven göstermek, sevgi, şefkat duydun mu konu biter. Bu kadar karmaşık hale getirmenin alemi yok, inşaAllah. Hakimler de dinlensinler mübarekler. Gece gündüz o savcılar, hakimler küçücük dar odalarda, beton odalarda akşama kadar uğraşıyorlar vatan millet için. Gezsinler parklarda, bahçelerde rahat rahat, torunlarıyla veyahut eşiyle. Az çalışıp kaliteli bir hayat, budur. İdeal olan budur. Spor yapsın gençler. Çıkıyorum, sapsarı insanlar. Zinde insan çok nadir görüyorum. Gençlerin elinde fosur fosur sigaralar. Marifetmiş gibi. Keratalar. Limon gibi ciltleri, derileri. Genç oldukları için anlamıyorlar. Çökertir o. Ne yapar insanı o? Yirmi yıl duman, çek çek çek çek çek. Yasaklanınca daha da fazla içmeye başlıyorlar. Yasaklayınca daha bir ayrıcalıklı olmuş oluyor; yasak delen gibisinden. Yapmasınlar, etmesinler. Zeytinyağlı yiyecekler, bol meyve sebze. Sigara yok, içki de. Çok zararlı bir şeydir içki. Geçici bir canlılık verir ama çok çökertir. Hepsi öyle. Bira da dahil. Yani makbul bir şey değildir. Bunu bıraksınlar. Beyni tahrip eder, karaciğeri tahrip eder, bitaplık verir, sersemlik verir... (röportaş harun yahya)
ADNAN OKTAR: ... Ne oluyoruz; küçücük dünya. Kardeş olalım, birbirimizi sevelim, değil mi? Kuralım masaları böyle inşaAllah, neşeli ortam olsun, fasıl yapalım, ağır masa oluşturalım böyle. Doğru mu Berkerim?
ALTUĞ BERKER: MaşaAllah.
ADNAN OKTAR: Namazımızı kılalım, Allaha şükredelim, genç kızlar filinta gibi olsunlar, çok güzel giyinsinler, aslan gibi delikanlılar gezsin, değil mi? Fabrikalar falan, az çalışsınlar. Kaliteli hayat yaşasınlar. Şimdi bak çok çalışmak kalite alameti değildir. Kültüre vakit ayırmak, sanata, bilime vakit ayırmak kalite alametidir. Çok fazla çalışmak gerilik alametidir. Sabahın sekizinden, akşamın bilmem kaçına kadar çalışma olmaz. 11.00de işe başlayacak, 15.00 gibi bitirecek. Budur. Avrupa bu şekildedir. Yani onlarda gittikçe saatler geriye düşer. Asıl olan insanların güzel, kaliteli yaşamalarıdır. Biz makineyi çalıştıracağız, robotları, aletleri çalıştıracağız; insanlar çalışmayacak. İnsanlar sadece kafa kullanacaklar. İnsanlar sevgiden, sanattan, bilimden sorumludur, imandan, şefkatten, güzel ahlaktan sorumludur; makine parçası değildir.
Kardeşim bu nedir, adliyeler falan. Dedim ya geçen günler gittim adliyeye. Koridor boydan boya adam dolu. Ne oluyoruz ya? Herkes birbirini her şeyden şikayet ediyor. Bir kere Mehdiyet devrinde şikayet ayıp olacak. Ne şikayeti? İki arkadaş aranızda anlaşırsınız, konuşursunuz. Milyonlarca dosya var adliyede, milyonlarca. Ne oluyor? Ne gerek? Önüne gelen, şu eşkıya, şu çete, şu bilmem ne falan herkes birbirini şikayet ediyor. Tertemiz insanlar, bir şey yok. Güven göstermek, sevgi, şefkat duydun mu konu biter. Bu kadar karmaşık hale getirmenin alemi yok, inşaAllah. Hakimler de dinlensinler mübarekler. Gece gündüz o savcılar, hakimler küçücük dar odalarda, beton odalarda akşama kadar uğraşıyorlar vatan millet için. Gezsinler parklarda, bahçelerde rahat rahat, torunlarıyla veyahut eşiyle. Az çalışıp kaliteli bir hayat, budur. İdeal olan budur. Spor yapsın gençler. Çıkıyorum, sapsarı insanlar. Zinde insan çok nadir görüyorum. Gençlerin elinde fosur fosur sigaralar. Marifetmiş gibi. Keratalar. Limon gibi ciltleri, derileri. Genç oldukları için anlamıyorlar. Çökertir o. Ne yapar insanı o? Yirmi yıl duman, çek çek çek çek çek. Yasaklanınca daha da fazla içmeye başlıyorlar. Yasaklayınca daha bir ayrıcalıklı olmuş oluyor; yasak delen gibisinden. Yapmasınlar, etmesinler. Zeytinyağlı yiyecekler, bol meyve sebze. Sigara yok, içki de. Çok zararlı bir şeydir içki. Geçici bir canlılık verir ama çok çökertir. Hepsi öyle. Bira da dahil. Yani makbul bir şey değildir. Bunu bıraksınlar. Beyni tahrip eder, karaciğeri tahrip eder, bitaplık verir, sersemlik verir... (röportaş harun yahya)