' Kontes..
Bayan Üye
Obsesif kompulsif bozukluk her iki cinste de eşit oranda görülmektedir ve nedenleri biyolojik sebeplere dayandırılmakla birlikte ailesel faktörler aşırı kati ve mükemmeliyetçi ebeveyn tutumları da çevresel faktörler ..
Günlük hayatımızda çocukluğumuzdan beri edindiğimiz bazı davranışlarımız vardır. Temiz olup olmadığını kontrol etmek ya da eşyanın simetrik yerleştirilmesine dikkat etmek gibi bazı özelliklerimiz hayat anlayışımızla bütünleşmiştir ki saçma olduğunu bilsek bile yine de vazgeçemediğimiz davranışlarımız haline gelir.
Vazgeçemediğimiz bu davranışlar gündelik yaşamımızı alt üst etmediği ve duyarlılığımızı bozmadığı sürece bir hastalık haline gelmez. Bu davranışlar bazen takıntı ve saplantı bozukluğu dediğimiz bir hastalığın habercisi haline çocukluktan itibaren gelebilir. Bu bozukluk istenmeden ve uygunsuz olarak yaşanan tekrarlayıcı ve yineleyici düşünceler, imgeler ya da bu düşüncelerin kontrol edilmesi için ortaya çıkan tekrarlayıcı hareketlerdir. Tekrarlayıcı düşünce ve hareketlerin bir kişide görülmesi durumuna obsesif kompulsif bozukluk denir.
Çocukluktan itibaren bazen bu takıntılar ve davranışlar ayırt edilemez. Çocuk bunları dile getirmekte zorlanabilir. Ancak çok iyi bir gözlemci olan anne ve baba çocuğundaki davranış farklılıklarını ayırt edebilir ve bunların çözümünü sağlayabilir. Çocuklar davranışlarına ve düşüncelerine mantıklı bir açıklama getiremedikleri için daha çok sıkılırlar ve tepkisel davranışlar gösterirler. Fakat çok soru sormak gibi bazı belirtilerle anne babasını zorlayarak sıkıntısını anlatmaya çalışır. Ergenlik döneminde ise takıntılar ve saplantılar gizlenmeye çalışılır. Ergenlik dönemindeki bir birey bu düşüncelerini zihnine gelen imgeleri kontrol etmeye çalışırken zorlanır ve davranışlarına bir açıklama getirmeye çalışır. Çevresi tarafından eleştirilme korkusu yüzünden bu düşüncelerini dile getirmek onun daha içe dönmesine sosyal olarak izole bir yaşam tarzı benimsemesine yol açar. Sıkıntılar günlük yaşamında en az bir saat süreyle bu düşünceleri yoğunlaştırıyorsa ve saçma olduğunu bildiği halde bu düşünceleri uzaklaştırmakta zorluk çekiyorsa ve uzaklaştırmak için kendince bazı yöntemler deneyip yine de kontrol altına alamıyorsa profesyonel bir yardım alması gerekir.
Obsesif kompulsif bozukluk her iki cinste de eşit oranda görülmektedir ve nedenleri biyolojik sebeplere dayandırılmakla birlikte ailesel faktörler aşırı kati ve mükemmeliyetçi ebeveyn tutumları da çevresel faktörler olarak görülmektedir. Beyinde özellikle serotonin düzeyinin düşmesinin bir neden olduğu biyolojik bir faktör olarak gösterilmektedir. Ayrıca aileden çok yakin akrabaların bu teşhisi alması da genetik yatkınlık olarak görülme oranını arttırmaktadır. Aile içi şiddet ve anlaşmazlıkların görülmesi, tuvalet eğitimi sırasında aşırı kati ve esnek olmayan bir davranış benimsenmesi, hataların kabul edilmemesi obsesif kompulsif bozukluk belirtisi gösteren çocuk ve ergenlerde bu problemin %30 daha fazla görülmesine sebep olan aile ortamlarıdır.
Çocuk ve ergenlerde en sık görülen obsesyon ve kompulsiyon belirtileri
• Sık sık elini yıkama. (bir saatten daha fazla olarak el yıkama davranışının görülmesi)
• Uzun süre banyoda kalmak. (yıkanmayı durduramamak)
• Tuvalette uzun süre oyalanmak. (bir rulo tuvalet kâğıdının bitme noktasına gelmesi)
• Dinsel takıntıların görülmesi… (Allah'a, Peygambere ve dini kitaplara kötü bir söz söyleme düşüncesini dile getirme, Allah’ın varlığından şüphe etme, devamlı olarak bunları kontrol etmek için dua etme ve Kurman okuma davranışlarının artması)
• Cinsel takıntıların artması… (cinsel düşüncelerin zihni devamlı meşgul etmesi ve bu düşünceleri davranışa dökmekten aşırı derecede korkmak)
• Eşyalarda aşırı düzen ve simetriye dikkat etmek... (masanın üzerindeki bir vazonun hep ayni yerde durması ve yer değişikliğinin hemen fark edilmesi)
• Bazı eşyalara ve cisimlere dokunma isteği. (örneğin, bir öğrencinin masasından kalkarken her defasında masaya vurması gibi)
• Su, doğal gaz, tüp gaz, kapı, pencere gibi aletlerin en az üç defa kontrol edilmesi. (açık bırakıp bırakmadığını tekrar tekrar kontrol etme davranışı)
• Kirli tuvaletlere girmekten kaçınma. (pisliğin bulaşması korkusuyla uzun süre tuvaletini tutma ve okuldan eve dönünceye kadar tuvalete girememe davranışı)
• Devamlı içinden şayi sayma, bir sözü ya da şarkiyi tekrarlama. (dışarıda gördüğü araba plakalarının numaralarını sayıp toplama, dışarıdaki reklam tabelalarını okuma ve tekrar yineleme davranışı)
• Uğurlu olan bazı rakamlara dikkat etme veya uğursuz olduğunu düşündüğü bazı rakamlara dikkat etme. (ayin birinci gününün kötü olduğuna inanıyorsa her ayin birinci günü evden çıkmama davranışı)
• Namaz kılarken ya da abdest alırken uzun ve tekrarlayıcı hareketlerin görünmesi… (abdestim ve namazım olmadı deyip tekrar tekrar kılma)
• Zarar verme düşüncelerinin ve endişelerinin ortaya çıkması. (marketteki eşyalara zarar verebilirim diye markete gidememek)
• Kendisine bir zarar geleceğini düşünme. (benimle kavga ederler diye okula ya da toplu yerlere gitmekten kaçınma)
• Kirlenmekten korktuğu için bazı ayinle ilgili davranışlar geliştirme. (başkalarının elini kirleteceğini düşündüğü için tokalaşmaması, başkasının kapısına dokunamamak gibi)
• Hastalık bulaşacağı korkusunu tasıma… (kendi bulaşıklarını kendisinin bulaşık makinesine dizmesi ve çamaşırlarına sadece kendisinin dokunması gibi)
• Bazı özel olduğunu düşündüğü şeyleri biriktirme. (gazoz kapağı, iskambil kâğıdı, çikolata kağıdı gibi)
Bu saydığımız belirtiler çocuk ve ergenlerde en sik görülen belirtilerdir. Bu belirtileri gösterdikleri zaman kontrol etmek amacıyla bazı davranışlar geliştirirler. Bu davranışlar kaçınma davranışlarıdır ve yaptıklarını mantıklı bir hala büründürmeye çalışırlar. Obsesyon ya da kompusiyomlar belirgin bir sıkıntıya neden olur ve kişinin vaktini boşa harcamasına sebep olur. Günlük islerini okul ve mesleki yaşamını alt üst edebilir. Is uyumunu, arkadaş uyumunu ve duygusal dengesini değiştirebilir. Özellikle çocuk ve ergenlerin okul yaşantılarını çıkılmaz bir yola sürükleyebilir. Okula gitmeyi reddetme, okuldan kaçınma ve okul başarısındaki düşüş sebebiylede içe kapanma belirtileri ortaya çıkar. Toplumsal ilişkileri ve sosyal uyumu bozulduğu için duygusal dengesi de alt üst olup depresyona girmesine sebep olur. Obsesif kompulsif bozukluk görülen bir çok çocuk ve ergende depresyonda görülebilmektedir.
Nasıl tedavi edilebilir?
Bu hastalıkla karşılaşıldığı zaman yapılabilecek en önemli şey profesyonel bir destek almaktır. Bu desteğin aşamaları su şekildedir;
• Psikiyatrik destek: Hastalığı tedavi edici serotonin üzerinden çalışan bazı ilaçların verilmesi. İlaç tedavisi bu hastalığın asılması için önemli bir destektir. Doktorun verdiği şekilde kullanılmalı ve istemeden kesilmemelidir. Uzun bir ilaç tedavi süresi gerekebilir.
• Psikoz-tedavi: Davranışçı ve destekleyici psikoz-terapilerle bu düşünceleri kontrol altına alma ve kaçınma davranışlarını engellemeye çalışılması sağlanabilir.
• Aile terapisi: Bu hastalık süreci uzun sürebileceği için ailenin bu durumla bahsedebilmesini sağlayacak destekleyici bir rehberlik hizmeti sunulabilir. Hastalığın seyri bazı hastalarda 3 ile 5 yıl sürebildiği için ailenin bu durumu kabul etmesi, çıkabilecek belirtileri saklamaması ve çocuk ve ergende kaygıyı arttırıcı davranışlar içine girmemesi için uzman önerilerine ihtiyaçları olabilir.
Günlük hayatımızda çocukluğumuzdan beri edindiğimiz bazı davranışlarımız vardır. Temiz olup olmadığını kontrol etmek ya da eşyanın simetrik yerleştirilmesine dikkat etmek gibi bazı özelliklerimiz hayat anlayışımızla bütünleşmiştir ki saçma olduğunu bilsek bile yine de vazgeçemediğimiz davranışlarımız haline gelir.
Vazgeçemediğimiz bu davranışlar gündelik yaşamımızı alt üst etmediği ve duyarlılığımızı bozmadığı sürece bir hastalık haline gelmez. Bu davranışlar bazen takıntı ve saplantı bozukluğu dediğimiz bir hastalığın habercisi haline çocukluktan itibaren gelebilir. Bu bozukluk istenmeden ve uygunsuz olarak yaşanan tekrarlayıcı ve yineleyici düşünceler, imgeler ya da bu düşüncelerin kontrol edilmesi için ortaya çıkan tekrarlayıcı hareketlerdir. Tekrarlayıcı düşünce ve hareketlerin bir kişide görülmesi durumuna obsesif kompulsif bozukluk denir.
Çocukluktan itibaren bazen bu takıntılar ve davranışlar ayırt edilemez. Çocuk bunları dile getirmekte zorlanabilir. Ancak çok iyi bir gözlemci olan anne ve baba çocuğundaki davranış farklılıklarını ayırt edebilir ve bunların çözümünü sağlayabilir. Çocuklar davranışlarına ve düşüncelerine mantıklı bir açıklama getiremedikleri için daha çok sıkılırlar ve tepkisel davranışlar gösterirler. Fakat çok soru sormak gibi bazı belirtilerle anne babasını zorlayarak sıkıntısını anlatmaya çalışır. Ergenlik döneminde ise takıntılar ve saplantılar gizlenmeye çalışılır. Ergenlik dönemindeki bir birey bu düşüncelerini zihnine gelen imgeleri kontrol etmeye çalışırken zorlanır ve davranışlarına bir açıklama getirmeye çalışır. Çevresi tarafından eleştirilme korkusu yüzünden bu düşüncelerini dile getirmek onun daha içe dönmesine sosyal olarak izole bir yaşam tarzı benimsemesine yol açar. Sıkıntılar günlük yaşamında en az bir saat süreyle bu düşünceleri yoğunlaştırıyorsa ve saçma olduğunu bildiği halde bu düşünceleri uzaklaştırmakta zorluk çekiyorsa ve uzaklaştırmak için kendince bazı yöntemler deneyip yine de kontrol altına alamıyorsa profesyonel bir yardım alması gerekir.
Obsesif kompulsif bozukluk her iki cinste de eşit oranda görülmektedir ve nedenleri biyolojik sebeplere dayandırılmakla birlikte ailesel faktörler aşırı kati ve mükemmeliyetçi ebeveyn tutumları da çevresel faktörler olarak görülmektedir. Beyinde özellikle serotonin düzeyinin düşmesinin bir neden olduğu biyolojik bir faktör olarak gösterilmektedir. Ayrıca aileden çok yakin akrabaların bu teşhisi alması da genetik yatkınlık olarak görülme oranını arttırmaktadır. Aile içi şiddet ve anlaşmazlıkların görülmesi, tuvalet eğitimi sırasında aşırı kati ve esnek olmayan bir davranış benimsenmesi, hataların kabul edilmemesi obsesif kompulsif bozukluk belirtisi gösteren çocuk ve ergenlerde bu problemin %30 daha fazla görülmesine sebep olan aile ortamlarıdır.
Çocuk ve ergenlerde en sık görülen obsesyon ve kompulsiyon belirtileri
• Sık sık elini yıkama. (bir saatten daha fazla olarak el yıkama davranışının görülmesi)
• Uzun süre banyoda kalmak. (yıkanmayı durduramamak)
• Tuvalette uzun süre oyalanmak. (bir rulo tuvalet kâğıdının bitme noktasına gelmesi)
• Dinsel takıntıların görülmesi… (Allah'a, Peygambere ve dini kitaplara kötü bir söz söyleme düşüncesini dile getirme, Allah’ın varlığından şüphe etme, devamlı olarak bunları kontrol etmek için dua etme ve Kurman okuma davranışlarının artması)
• Cinsel takıntıların artması… (cinsel düşüncelerin zihni devamlı meşgul etmesi ve bu düşünceleri davranışa dökmekten aşırı derecede korkmak)
• Eşyalarda aşırı düzen ve simetriye dikkat etmek... (masanın üzerindeki bir vazonun hep ayni yerde durması ve yer değişikliğinin hemen fark edilmesi)
• Bazı eşyalara ve cisimlere dokunma isteği. (örneğin, bir öğrencinin masasından kalkarken her defasında masaya vurması gibi)
• Su, doğal gaz, tüp gaz, kapı, pencere gibi aletlerin en az üç defa kontrol edilmesi. (açık bırakıp bırakmadığını tekrar tekrar kontrol etme davranışı)
• Kirli tuvaletlere girmekten kaçınma. (pisliğin bulaşması korkusuyla uzun süre tuvaletini tutma ve okuldan eve dönünceye kadar tuvalete girememe davranışı)
• Devamlı içinden şayi sayma, bir sözü ya da şarkiyi tekrarlama. (dışarıda gördüğü araba plakalarının numaralarını sayıp toplama, dışarıdaki reklam tabelalarını okuma ve tekrar yineleme davranışı)
• Uğurlu olan bazı rakamlara dikkat etme veya uğursuz olduğunu düşündüğü bazı rakamlara dikkat etme. (ayin birinci gününün kötü olduğuna inanıyorsa her ayin birinci günü evden çıkmama davranışı)
• Namaz kılarken ya da abdest alırken uzun ve tekrarlayıcı hareketlerin görünmesi… (abdestim ve namazım olmadı deyip tekrar tekrar kılma)
• Zarar verme düşüncelerinin ve endişelerinin ortaya çıkması. (marketteki eşyalara zarar verebilirim diye markete gidememek)
• Kendisine bir zarar geleceğini düşünme. (benimle kavga ederler diye okula ya da toplu yerlere gitmekten kaçınma)
• Kirlenmekten korktuğu için bazı ayinle ilgili davranışlar geliştirme. (başkalarının elini kirleteceğini düşündüğü için tokalaşmaması, başkasının kapısına dokunamamak gibi)
• Hastalık bulaşacağı korkusunu tasıma… (kendi bulaşıklarını kendisinin bulaşık makinesine dizmesi ve çamaşırlarına sadece kendisinin dokunması gibi)
• Bazı özel olduğunu düşündüğü şeyleri biriktirme. (gazoz kapağı, iskambil kâğıdı, çikolata kağıdı gibi)
Bu saydığımız belirtiler çocuk ve ergenlerde en sik görülen belirtilerdir. Bu belirtileri gösterdikleri zaman kontrol etmek amacıyla bazı davranışlar geliştirirler. Bu davranışlar kaçınma davranışlarıdır ve yaptıklarını mantıklı bir hala büründürmeye çalışırlar. Obsesyon ya da kompusiyomlar belirgin bir sıkıntıya neden olur ve kişinin vaktini boşa harcamasına sebep olur. Günlük islerini okul ve mesleki yaşamını alt üst edebilir. Is uyumunu, arkadaş uyumunu ve duygusal dengesini değiştirebilir. Özellikle çocuk ve ergenlerin okul yaşantılarını çıkılmaz bir yola sürükleyebilir. Okula gitmeyi reddetme, okuldan kaçınma ve okul başarısındaki düşüş sebebiylede içe kapanma belirtileri ortaya çıkar. Toplumsal ilişkileri ve sosyal uyumu bozulduğu için duygusal dengesi de alt üst olup depresyona girmesine sebep olur. Obsesif kompulsif bozukluk görülen bir çok çocuk ve ergende depresyonda görülebilmektedir.
Nasıl tedavi edilebilir?
Bu hastalıkla karşılaşıldığı zaman yapılabilecek en önemli şey profesyonel bir destek almaktır. Bu desteğin aşamaları su şekildedir;
• Psikiyatrik destek: Hastalığı tedavi edici serotonin üzerinden çalışan bazı ilaçların verilmesi. İlaç tedavisi bu hastalığın asılması için önemli bir destektir. Doktorun verdiği şekilde kullanılmalı ve istemeden kesilmemelidir. Uzun bir ilaç tedavi süresi gerekebilir.
• Psikoz-tedavi: Davranışçı ve destekleyici psikoz-terapilerle bu düşünceleri kontrol altına alma ve kaçınma davranışlarını engellemeye çalışılması sağlanabilir.
• Aile terapisi: Bu hastalık süreci uzun sürebileceği için ailenin bu durumla bahsedebilmesini sağlayacak destekleyici bir rehberlik hizmeti sunulabilir. Hastalığın seyri bazı hastalarda 3 ile 5 yıl sürebildiği için ailenin bu durumu kabul etmesi, çıkabilecek belirtileri saklamaması ve çocuk ve ergende kaygıyı arttırıcı davranışlar içine girmemesi için uzman önerilerine ihtiyaçları olabilir.