Âlemlerin efendisi Hazreti Muhammed (sav )bizler için örnektir.
Doğumundan ölümüne kadar hayatının her safhasında bize numunedir.
Hazreti Muhammed 'in çocukluğuna hep hayran olduğum en büyük insandır. Ancak insanların kalbine bu yapıda ki çocukluk yaşayan girebilir.
Çocuklarımızın durumunu ve kendi çocukluğumu ve de Hazreti Muhammed' in çocukluğuna bakınca, insanın içi geçiyor.
Çocukluk ancak bu kadar temiz geçer. Bu kadar anlayışlı geçer. Ölçülü geçer.
Bugünün çocuklarına söz dinletmekte ki çektiğimiz zorluğu yaşamayan yoktur.
Çocuklarımızla ilgilenmek en büyük zevkimizdir. Dertlerimizi unutturur. Sıkıntı ve kederimizi sevince döndürür.
İşte böyle sevdiğimiz çocuklarımızdan bizden kaynaklanan eksiklikten dolayı olmalı söz dinletemiyoruz.
İşe gitmelerini bırakalım da, sabah okula gönderinceye karda çektiklerimizi bizler biliriz.
Çocuklarımızın geleceği düşünme yetilerinin eksikliğini de görmekteyiz.
Nasıl olsa babam annem bana istediğimi veriyor. İhtiyacımı karşılıyor. Niye çalışayım der gibiler.
Babası fakirse o zaman dert daha da büyümektedir. Babasına sitem etmeler, babası olduğundan çocuğun kendi öz babasının maddi durumundan kaynaklanan utanmalar.
Küçük yaştan itibaren çocuklarımızı üretime yönelik yetiştirmiyoruz. Sıkıntının ne demek olduğunu öğretmiyoruz.
Çocuklarımızda benim yapmam gerekenleri de nazlanarak babama anneme yaptırırım düşüncesi hâkim.
Bunları şundan yazdım.
Hazreti Muhammed sekiz yaşından itibaren amcasının yanında kalmaktadır.
Annesi de babası da amcasıdır. Tümüyle amcasının sorumluluğunda yaşamaktadır. Amcasının ekonomik anlamda durumu parlak değildir. Alt gelir grubundandır.
Küçük Muhammed on bir-on iki yaşına gelince Mekkelilerin koyunlarını otlatır. İş bulur, çalışır. Çalışmaya başlar, çalışmasını amcası onaylamaz. Ama Hazreti Muhammed der ki, büyük insan hep büyük fikirleriyle vardır. Amca sen bizi geçindirmekte sıkıntı çekiyorsun.
Benim gücüm yetecek iş olarak çobanlık yapabilirim. İnsan çalışarak kazanmasını bilmeli anlamında konuşur.
Amcası Ebu Talip, peki yeğenim, sen hep büyük düşünürsün der. Gerçektende bugünün çocukları hayvanların hangisini görse ürkmektedirler.
Hatta öyle ki on bir - on iki yaşındaki çocuklarımız kendi kişisel bakımlarını yapamıyor bazıları.
Sadece oynamak ve tüketmek üzerine kurmuş çocuklarımız çocukluğunu. İllaki çoban olsun demiyoruz. Yapabilecekleri işlerden ürkmemeliler. Naz etmemeliler.
Çocuklarımız aile bütçelerini düşünmediklerini görmekteyiz. İşte bundan çok farklı düşünce ve davranışta bulunan Hazreti Muhammed' e hayranım.
Doğumundan ölümüne kadar hayatının her safhasında bize numunedir.
Hazreti Muhammed 'in çocukluğuna hep hayran olduğum en büyük insandır. Ancak insanların kalbine bu yapıda ki çocukluk yaşayan girebilir.
Çocuklarımızın durumunu ve kendi çocukluğumu ve de Hazreti Muhammed' in çocukluğuna bakınca, insanın içi geçiyor.
Çocukluk ancak bu kadar temiz geçer. Bu kadar anlayışlı geçer. Ölçülü geçer.
Bugünün çocuklarına söz dinletmekte ki çektiğimiz zorluğu yaşamayan yoktur.
Çocuklarımızla ilgilenmek en büyük zevkimizdir. Dertlerimizi unutturur. Sıkıntı ve kederimizi sevince döndürür.
İşte böyle sevdiğimiz çocuklarımızdan bizden kaynaklanan eksiklikten dolayı olmalı söz dinletemiyoruz.
İşe gitmelerini bırakalım da, sabah okula gönderinceye karda çektiklerimizi bizler biliriz.
Çocuklarımızın geleceği düşünme yetilerinin eksikliğini de görmekteyiz.
Nasıl olsa babam annem bana istediğimi veriyor. İhtiyacımı karşılıyor. Niye çalışayım der gibiler.
Babası fakirse o zaman dert daha da büyümektedir. Babasına sitem etmeler, babası olduğundan çocuğun kendi öz babasının maddi durumundan kaynaklanan utanmalar.
Küçük yaştan itibaren çocuklarımızı üretime yönelik yetiştirmiyoruz. Sıkıntının ne demek olduğunu öğretmiyoruz.
Çocuklarımızda benim yapmam gerekenleri de nazlanarak babama anneme yaptırırım düşüncesi hâkim.
Bunları şundan yazdım.
Hazreti Muhammed sekiz yaşından itibaren amcasının yanında kalmaktadır.
Annesi de babası da amcasıdır. Tümüyle amcasının sorumluluğunda yaşamaktadır. Amcasının ekonomik anlamda durumu parlak değildir. Alt gelir grubundandır.
Küçük Muhammed on bir-on iki yaşına gelince Mekkelilerin koyunlarını otlatır. İş bulur, çalışır. Çalışmaya başlar, çalışmasını amcası onaylamaz. Ama Hazreti Muhammed der ki, büyük insan hep büyük fikirleriyle vardır. Amca sen bizi geçindirmekte sıkıntı çekiyorsun.
Benim gücüm yetecek iş olarak çobanlık yapabilirim. İnsan çalışarak kazanmasını bilmeli anlamında konuşur.
Amcası Ebu Talip, peki yeğenim, sen hep büyük düşünürsün der. Gerçektende bugünün çocukları hayvanların hangisini görse ürkmektedirler.
Hatta öyle ki on bir - on iki yaşındaki çocuklarımız kendi kişisel bakımlarını yapamıyor bazıları.
Sadece oynamak ve tüketmek üzerine kurmuş çocuklarımız çocukluğunu. İllaki çoban olsun demiyoruz. Yapabilecekleri işlerden ürkmemeliler. Naz etmemeliler.
Çocuklarımız aile bütçelerini düşünmediklerini görmekteyiz. İşte bundan çok farklı düşünce ve davranışta bulunan Hazreti Muhammed' e hayranım.