Çocuklarda Görülen Psikolojik Hastalıklar(rahatsızlıklar)

Luna

Crisis♪
Bayan Üye
Çocuklarda görülen psikolojik hastalıklar bebeklikte, çocuklukta ya da ergenlikte tanısı konulan psikolojik hastalıklardır.

Birçok hastalık(rahatsızlık) söz konusu olduğundan hergün 1 Psikolojik Hastalık(rahatsızlık) paylaşmayı istiyorum. Bazılarını bende bilmiyorum bu yüzden iyi araştırmam gerekecek :)


1-)Çocukluk Döneminde Bağlanma Bozuklukları~~

Anne ile bebek arasındaki bağ doğumdan itibaren başlayıp erişkinlik döneminde birçok süreci etkiler.Bebeğin ihtiyacı duyduğu anlarda annesinin desteğini görüyor olması ona karşı güven oluşturur. Bu yüzden anne ile bebek arasında tensel temas bulunması önemlidir.Anne bebek arasında oluşan bağ bireylerin psiko sosyal gelişimini etkiler.
Annenin bebeğiyle kurduğu bağ güven çerçevesi içerisinde olmadığında özellikte 3 yaş ve sonrası dönemlerde çocuk bunu protesto etmeye başlayacak ve anneden uzaklaşmayı seçecektir. Bağlanmanın sağlıklı bir biçimde sağlanamadığı durumlarda çocuk kendi kendine yetmeye çalışacaktır. Bu yüzden çocuk kendi kabuğuna çekilmeyi seçip kendisini terk edilmiş ve yalnız hissedebilmektedir.
Özellikle 2-7. ay arasında anne-bebek arasındaki bağlanma sağlıklı bir şekilde tamamlanmadığında iki türde bağlanma bozukluğu kendini gösterebilir:
1.Tepkisel Bağlanma Bozukluğu
2. Ayrılık Kaygısı Bozukluğu.


Tepkisel Bağlanma Bozukluğu
5 yaş öncesi dönemlerde kendisini gösterir.
Annenin çocuğuna yeterli ilgiyi ve desteği gösterememesinden dolayı çocuklar buna yönelik reaksiyonlar sergileyebilmektedir. Ebeveynleri tarafından istismar edilen ve ihmal edilen çocuklarda görülme sıklığı daha fazladır. Bununla birlikte annenin psikolojik ve duygusal sağlığı da bu durumu etkileyen faktörler arasında sayılabilir.(istenmeyen gebelik,erken yaşta gebelik,doğum sonrası depresyon..)


BU BOZUKLUKTA ÇOCUKTA MEYDANA GELEN DURUMLAR

>Sosyal beceri yoksunluğu, içekapanıklık

>Dürtü kontrolü zayıflığı, olaylara ani tepkiler verme

>Kurallara itaat etmeme

>Olaylar arasında neden-sonuç ilişkisi kuramama, mantıksal çıkarımlar yapamama

>Hayvanlara zarar verme eğilimi

>Şiddet, kan, ateş ve ölüme ilgi gösterme

>Dikkat dağınıklığı

>Dil gelişimi ile ilgili problemler ve konuşma bozuklukları

>Yalan söyleme ve hırsızlık yapma eğilimi

>Göz teması kuramama



Ayrılık Kaygısı Bozukluğu
Çocukluk döneminde yaygın olarak görülebilen bir bozukluktur. 18 yaşına kadar sürebilir. Belirtileri:

>Anneden her ayrıldığında ya da ayrılma ihtimali söz konusu duyduğunda çocuğun aşırı kaygı, öfke ve sıkıntı hissetmesi

>Bağlandığı kişilerin başına kötü bir şey geleceği, bir kaza geçireceklerini ya da hastalanacaklarını düşünerek çocuğun kaygı duyması

>Odada tek başına kalamama ve gece tek başına uyuyamama, bununla ilişkili olarak gece korkularının olması

>Kaybolma ve kaçırılma korkusu

>Tek başına bir yere gitme korkusu ve direnci

>Sosyal ortamlara dahil olamama

>Okula gitmek istememe. Okula gideceği zaman hasta olduğundan yakınma
 
---> Çocuklarda Görülen Psikolojik Hastalıklar(rahatsızlıklar)

Güzel konu, teşekkürler (+)
 
---> Çocuklarda Görülen Psikolojik Hastalıklar(rahatsızlıklar)

Dikkat Eksikliği ve Hiperaktivite Bozukluğu (DEHB)

Çok detaylı olmayacak sadece bilinmesi gerkenleri paylaşacağım :)

DEHB belirtileri dikkatsizlik ve hiperaktivite ve tepkiselliği kapsar.
Dehb teşhisi koymak için, belirtilerin çocuğun yaşına uygun olması gerekir.
Dehb çocuklarda ve gençlerde yaygındır. Yetişkinlerde de bu bozukluk görülebilir. Yetişkinlerde belirtilerde bazı farklılıklar olabilir.
Örneğin, bir yetişkin hiperaktivite yerine tez canlılık sergileyebilir. Ayrıca, Dehb'li yetişkinler sürekli olarak kişiler arası ilişkilerde ve işte problem yaşarlar.




DEHB belirtileri


Üç farklı DEHB belirti kategorisi vardır: Dikkatsizlik, hiperaktivite, tepkisellik.

Çocuk zorlayıcı okul çevresine girene kadar dikkatsizlik fark edilemeyebilir. Yetişkinlerde dikkatsizlik işte veya sosyal durumlarda belirginleşebilir. Dehb'li bir kişi aşağıdaki belirtilerin bazısına veya hepsine sahip olabilir:



>Detaylara dikkat etmede zorluk çekme ve okulda veya diğer aktivitelerde düşüncesizce hatalar yapma eğilimi; umursamaz ve karmakarışık iş üretmek

>Kolayca alakasız dürtülerle dikkatin dağılması ve düzenli olarak devam eden çalışmaları başkalarını rahatsız eden sesler ve olaylarla bölmek

>Görevler ve aktivitelerde dikkati sürdürme yeteneğinin olmaması

>Konsantrasyon gerektiren ev ödevi veya hesap veya görevleri bitirmede zorluk çekme

>Sürekli bitmemiş bir aktiviteden bir başkasına geçme

>Oyalanma

>Düzensiz çalışma alışkanlıkları

>Günlük aktiviteleri unutma (örneğin randevuları kaçırma, yemek getirmeyi unutma)

>Ev ödevi veya günlük işler gibi görevleri tamamlamama

>Konuşmada daldan dala atlama, diğerlerini dinlememe, aklını konuşmaya vermeme, sosyal durumlarda aktivite kurallarını veya detaylarına uymama.



->Hiperaktivite belirtileri okul öncesi çocuklarda görülebilir ve çoğunlukla yedi yaşından önce sergilenir. Belirtiler şunlardır:

>Otururken kıpır kıpır kıpırdanmak
>Sürekli kalkıp etrafta gezmek veya koşmak
>Uygun olmayan zamanlarda koşmak veya tırmanmak (gençlerde bu yerinde duramamak olarak görülebilir)
>Sessizce oynamada veya sessiz boş zaman aktiviteleriyle uğraşmada >zorlanma
>Her zaman gitmeye hazır olma
>Çoğunlukla aşırı konuşma



Tepkisellik belirtileri şunlardır:

-Sabırsızlık
-Reaksiyonları geciktirmede zorluk
-Sorular tamamlanmadan cevap verme
-Başkasının sırasının bitmesini beklemede zorluk
-Sosyal veya iş ortamlarında problemlere neden olacak şekilde düzenli olarak başkalarını engelleme veya araya girme
-Uygunsuz zamanlarda sohbete başlama





Son Olarak;


Çocuklar ve Ergenler için Önerilen DEHB Tedavileri

Araştırmalar, uyarıcı ilaç tedavisinin, diğer ilaçların ve davranış terapisinin emin ve etkili olduğunu kanıtlamıştır.
Bu tedaviler sadece DEHB belirtilerini hafifletmekten daha çok şey yapmıştır. Çocuğun kurallara uymasını, akranlarıyla ve ailesiyle ilişkilerini geliştirmesine de yaramıştır.
Dehb'li ilkokul öğrencileri üzerinde etkili olduğu görülen iki etkili tedavi stratejisi vardır. Birincisi, yakın takip altında yapılan ilaç tedavi programıdır. Diğeri ilaç tedavisiyle beraber yoğun davranış terapisidir.



Her gün yeni bir bilgi! ;)
 
Son düzenleme:
---> Çocuklarda Görülen Psikolojik Hastalıklar(rahatsızlıklar)

Çoğu benim tarafımdan yaşanmıştır:pp
Güzel konu gerçekten, takip ediyorum.
[MENTION=166487]Poppet[/MENTION]
 
---> Çocuklarda Görülen Psikolojik Hastalıklar(rahatsızlıklar)

Çocuklarda Davranış Bozuklukları



Her çocuğun gelişimi kendine özgüdür ve her çocuk birbirinden farklıdır. Anne ve babaların çocuklarında fark ettikleri kendi çocuklarını diğerlerinden ayıran özellikler önemlidir,üzerinde durulmalıdır. Ancak bunların hepsi davranış bozukluğu değildir.
Davranış Bozukluğu, bireyi, aileyi olumsuz yönde etkileyen, diğer insanların temel haklarının çiğnendiği yaşa uygun toplumsal kuralların hiçe sayıldığı davranışlardan oluşan bir durumdur.Çocukta görülen olumsuz bir davranışın, davranış bozukluğu sınıfına girebilmesi için bazı ölçütler vardır.Bunlar:


1)YAŞINA UYGUN OLMAMASI: Çocuklarda davranış problemlerinden bahsetmek için önce çocuğun içinde bulunduğu gelişim döneminin özelliklerini iyi bilmek gerekir. Çocukta ortaya çıkan yaşına bağlı yer yeni gelişme çocuğa değişik şartlar sunar ve zorluklar, güçlükler doğurur. Yeni şartlara uyum sağlayana kadar çocuklarda geçici uyum sorunları yaşanabilir. Gelişim döneminin kendine özgü davranışlarının dışında olmalı.

2)YOĞUN OLMASI: Ortaya çıkan duygu ve davranışların şiddetinin normaldekinden fazla olması gerekir.

3)SÜREKLİ ORTAYA ÇIKMASI: Davranışın uzun zamandan beri ısrarlı bir şekilde devam ettirilmesi gerekir.

4)CİNSEL ROL BEKLENTİLERİNE UYMAMASI: Erkek ve kız çocuklarının cinsel rollerine göre davranmadığı durumlar olmalı.




EN SIK GÖRÜLEN DAVRANIŞ BOZUKLUKLARI

Hırçınlık
Sinirlilik

Saldırganlık
İnatçılık

Yalan söyleme
Tırnak yeme

Saç koparma
Alt ıslatma ve dışkı kaçırma

Yeme bozukluğu
Uyku bozukluğu

Okuldan kaçma
Karşı gelme

Konuşma bozukluğu
Çalma

Küfürlü konuşma




Davranış Bozukluğuna Yol Açan Nedenlerden Bazıları:


Çocukların dikkat çekme isteği

Bu davranışların bazı durumlarda ödüllendirilmesi

Savunma

Yetişkinleri rahatsız ederek onları şaşırtma isteği

Arkadaşları tarafından onaylanmama

Kitle iletişim araçlarının olumsuz etkisi

Fizyolojik sorunlar

Kalıtım

Yoksunluk

Temel ihtiyaçların doyurulmaması gibi durumlardır.



Davranış Bozukluğu için en etkili yöntemler görmezden gelme, ödülü geri çekme, alternatif sunma, sözle uyarıda bulunma ve tartışmaktan kaçınmadır. Bağırmak, susturmak, vurmak aranızdaki saygı bağının kopmasına neden olur. En önemli adım bu süreçte saygıyı yitirmemektir. Çocuğun olumlu noktalarını keşfedip artaya çıkarmak ve yüreklendirmek olumsuz davranışları azaltıp çocuğun kendine güvenmesini sağlar. Bu çocukların koşullar her ne olursa olsun anne ve babası tarafından kabul edildiğini ve sevildiğini hissetmeye ihtiyaçları vardır.


Son olarak..




NASIL DAVRANMALIYIZ?NELER YAPMALIYIZ?

Hiçbir zaman ceza şiddetle verilmemeli

Çocuğa yaşına uygun sorumluluklar verilmeli, başarma duygusu yaşatılmalı

Anne baba önce çocuğa olumlu rol model olmalı

Diğer çocuklarla kıyaslama yapılmamalıdır

Çocuğa dürüstlük ve mülkiyet kavramları öğretilmeli, anne baba çocuğa model olmalıdır. Örneğin anne baba çocuğa verdikleri sözleri tutmalı, ona ait bir eşyayı alırken izin istemelidir.

Çocuğun istedikleri bu tip davranışlar yapıldıktan sonra yerine getiriliyorsa, çocuk istediklerini yaptırmak için bu davranışları araç olarak kullanır. Bu sebeple bu davranışlara tolerans göstermemek gerekir.

Okul öncesi dönem, bireyin gelişimi açısından önemli yıllardır. Bu nedenle bu dönemde davranışların gözlenmesi, değerlendiririlmesi, varolan sorunların çözümlenmesi, oluşabilecek problerler için önlem alınması büyük önem taşır. Okul öncesi dönemde çocuğun davranışlarının en fazla gözlemleneceği yer okuldur. Bu nedenle anne baba ve öğretmen devamlı iletişim içinde olmalıdır.

Çocuklarla beraber anne ve babanın da tutum ve davranışlarının düzenlenmesi gerekir.
 
Son düzenleme:
---> Çocuklarda Görülen Psikolojik Hastalıklar(rahatsızlıklar)

ÖZGÜL ÖĞRENME GÜÇLÜĞÜ

TANIMI

İlk kez bebeklik, çocukluk ya da ergenlik döneminde tanısı konur.
Özgül öğrenme güçlüğü, çocuğun zekası normal yada normalin üstünde olmasına rağmen:
Dinleme, düşünme, anlama, kendini ifade etme, okuma-yazma veya matematik becerilerinin birinde, birkaçında ya da tamamında kısmen ya da önemli derecede güçlük nedeniyle, yapılan standart akademik eğitimde yaşına ve zekasına oranla yaşıtlarına göre düşük başarı göstermesidir.


Öğrenme güçlüğünün en çarpıcı özelliği çocuğun zihinsel yeteneği olmasına rağmen, akademik açıdan gerilik göstermesidir.


Öğrenme Güçlüğünün Nedenleri Nelerdir?

-Genetik Etmenler
-Beyin hasarı
-Nörolojik fonksiyonlarda bozukluk (Öğrenme için gerekli olan bazı aşamalardaki sorunlardır)
-Girdi (Gelen bilgilerin duyu organlarıyla beyne girmesi, algılanması)
-İşlem
-Bellek
-Çıktı(Bilginin kullanılması)



ÖZGÜL ÖĞRENME GÜÇLÜĞÜ BELİRTİLERİ

ÖÖG tanısı almış bütün çocuklarda bulunmak zorunda değildir.Kısacası tanı almış bütün çocuklarda aşağıda yazılı belirtilerin hepsi olmayacaktır.

Okuma becerisi

-Okuması yaşıtlarından geridir.

-Okurken yerleri kaybeder, satır atlar ya da aynı satırı tekrar okur.

-Bazı harfleri öğrenmekte zorlanırlar. Harfin şekli ile sesini birleştiremez.

-Okurken hece ekleyip çıkartabilirler. Uydurabilirler.

-Ters Okuma(ev/ve)


Yazma Becerisi

-Sınıf düzeyine göre yazısı çirkindir.

-Sınıf düzeyine göre daha yavaş yazar.

-Büyük küçük harflerle karışık yazar.

-Yazarken harf/hece eksik bırakır.

-Sınıf düzeyine göre imla ve noktalama hataları yapar.




TEDAVİ

Özgül öğrenme güçlüğü tedavi bağlamında psiko-eğitsel olarak ele alınır. Çocuk normal bir okulda eğitimine devam ederken bireysel ya da gurup halinde özel bir eğitime alınır.
Çocuğun gerek akademik gerek günlük yaşamında ve ilişkilerinde sorun yaşamasına yol açan alanlarda destek sağlanır. Bu alanlar: dikkat ve görsel, işitsel, dokunsal, kinestetik algı, bellek, ardışıklık, planlama, organizasyon, izleme, sıralama, motor koordinasyon, dinleme, ifade etme, okuma-yazma, dil becerileri, kavram ve düşünme gibi psikolojik süreçleri ve diğer becerileri içerir.



Öğrenme güçlüğü yaşayan çocuklar gerekli psiko-eğitsel desteği almazlarsa, düşük benlik saygısı, özgüven eksikliği, değersizlik gibi duygusal problemlerle birlikte, akademik başarısızlık, okula ve eğitime yönelik isteğin azalması, okuldan kopma, sosyal ilişkilerinde bozulma, davranış bozuklukları, iş ve sosyal yaşamında belirgin zorluklar, gibi tüm yaşamlarını etkileyecek sorunlarla ve sonuçlarla karşılaşırlar.
 
---> Çocuklarda Görülen Psikolojik Hastalıklar(rahatsızlıklar)

-YIKICI DAVRANIŞ BOZUKLUKLARI-


Kimi çocuklar başkalarına ciddi rahatsızlık veren; işlevsel olmayan ve toplumsal doğrulara aykırı davranışlar sergilerler. Bu çocuklar; sebepsiz yere sürekli olumsuz davranışlarda bulunur, duygularını kontrol edemez ve çabuk sinirlenirler. Yıkıcı davranış bozuklukları; karşıt olma- karşı gelme bozukluğu ve davranım bozukluğu olarak ikiye ayrılır.

Karşıt olma- karşı gelme bozukluğunda çocuklar yetişkinlerin liderliklerine direnç gösterirler, söylediklerini yapmazlar ya da düzeltmelere ve yasaklara öfkeyle tepki gösterirler. Erişkinlerle tartışır, onların kurallarına ya da isteklerine uymayı reddederler.

Çocukların yetişkinlere karşı gelmesi normaldir. Çocuğun yalan söylemesi, kavga etmesi ve başkalarıyla alay etmesi çocuk gelişiminde karşılaşılabilcek davranışlardır.
Çocuk birşey duymamış gibi yapabilir ya da söylenilenin tam tersini yapabilir. Bunların kabul edilebilir normal bir davranış mı olduğu veya karşı gelme bozukluğu mu olduğu olumsuz davranışların ağırlığı, başkaldırmanın şiddeti, yineleyici ve ısrarlı bir şekilde olması ile anlaşılır.
Karşı gelme bozukluğu olan çocuklar başkalarını kasıtlı rahatsız eder, kendi hatalarından başkalarını sorumlu tutar, nefret dolu davranır, kin tutar ve sürekli başkalarının sınırlarını zorlar. Bu çocukları eğitmek zordur, direnç gösterirler ancak şiddet uygulamazlar.




Davranım bozukluğu yaşayan çocuklar da; başkalarına şiddet uygulama, tehdit etme, kavga başlatma, hırsızlık, okuldan ya da evden kaçma, hayvana ve insana acımasız davranma, başkalarını cinselliğe zorlama, yangın çıkarma ve gasp gibi belirtiler vardır. Aynı zamanda; otorite figürleri ile sıkca çatışmaya girerler, sürekli sorun yaratır ve cezadan ders almazlar. Davranışlarıyla yüzleştirildiklerinde utanma ya da mahcup olma tepkisi olmaz. Kısacası başkalarının hak ve hukuklarına zarar verir, duygularına saygı göstermez, sosyal değerleri ya da kuralları ihlal ederler. Davranım bozukluğunun belirtileri ne kadar erken başlarsa hastalığın seyri de o kadar kötüdür.



-NEDENLERİ-


Geçmişte yıkıcı davranış bozukluklarının sebebi; kalıtsal ya da ailenin eğitim eksikliğinden kaynaklandığı düşünülürken, günümüzde hem doğuştan bir yatkınlık hem de çevresel faktörlerin etkisi olduğu bilinmektedir.

Ailenin çocuk eğitiminde aşırı denetleyici olması, katı disiplin uygulaması ya da aşırı ilgisizlik, red ve ihmal, bakım ve eğitimde tutarsızlık, sınır konulmaması, denetimde eksiklik, kuralsız yetiştirme, ağır cezaların verilmesi, bakıcının sıkça değişmesi, kurumlarda yetişme, fiziksel ya da cinsel sömürü, suçlu çocuklarla arkadaşlık etme ve ailesel anormallik varlığı yıkıcı davranış bozuklukların gelişimine yol açabilir. Birçok risk faktörü bir arada göründüğü zaman çocukta davranım bozukluğu oluşabilir.


Çocuklar kendi isteklerini ısrarcı ve yıkıcı davranışlarla gerçekleştirdikleri zaman, bu davranışı devam ettirirler ve başkaları tarafından engellenmeye dayanamazlar. Çocuklarını eğiten anne ve babaların tutarsız davranışları çocuğun bu şekilde davranmasına ve bu davranışını sürdürmesine sebep olabilir. Çocukla sağlıklı ilişki geliştiremeyen anne ve babaların çoğu kez kendilerinin psikiyatrik sorunları (depresyon..) veya anti-sosyal kişilikleri vardır. Çoğu zaman alkol, uyuşturucu kullanan, evlilik sorunları yaşayan, ilgisiz davranan, kanunen suç işlemiş kişilerin ve geniş ailelerin çocukları risk altındadır. Hamilelik döneminde annenin sigara içmesi, küçük yaşta cinsel istismara ve şiddete maruz kalınması ya da ihmal edilmesi çocuğun %25 suç işleme ihtimalini arttırır.

Sosyo-ekonomik olarak yetersiz olan ailelerin çocukları, isteklerini kolay elde etmek için toplum tarafından kabul görmeyen yollardan gidermeye çalışırlar. Bu çocukların yaşadıkları sosyokültürel çevrede bu olumsuz davranışlar onaylanıyor olabilir ve böyle bir durumda çocuğun davranışı müzminleşir.



Başlama yaşı nedir?

Çocuklarda yıkıcı davranım bozukluğunun ilk belirtileri beş-altı yaşlarında olur ve genelde 10 yaş civarında belirgin hal alır. Eğer belirtiler 18 yaş üstünde ise antisosyal kişilik bozukluğu söz konusudur.

Kimler risk altındadır?


Dikkat eksikliği ve hiperaktif bozukluğu olan, öğrenme güçlüğü yaşayan, zeka geriliği, madde bağımlılığı ve duygusal problem yaşayan çocuklar risk altındadır.

TEDAVİ..

Çocuklukta agresif davranışlar mutlaka ciddiye alınmalıdır, kendiliğinden geçmez. Ne yazık ki, aileler özellikle böyle sorunlarda profesyonel yardım almakta geç kalırlar.

Her ne kadar davranım bozukluğu olan birey tedaviye sıcak bakmasa da bireyin çevresindekiler ve/veya konunun uzmanı profesyoneller, böyle bir sorun yaşayan çocuğu ya da ergeni motive etmek için çaba göstermelidirler. En azından aileye doğru yaklaşım öğretilmelidir.


Tedavi; Her yönden aynı anda yapılması gerekir. Aileye ve öğretmene çocuğu daha pozitif yönlendirmeleri için destek verilmelidir. İyi bir aile-okul işbirliği ve denetim ile birlikte psikoterapi iyi sonuç vermektedir.


Çocukların tedavisinde, aile; çocuğun eğitimiyle ilgili danışmanlık almalıdır.

İlaç tedavisine; tehlikeli durumlara maruz kalınıyorsa, şiddet varsa, EEG bozuklukları ve psikoterapi yetersiz geliyorsa başlanmalıdır. Aynı zamanda dikkat eksikliği ve hiperaktif bozukluğu, depresyon ve kaygı bozukluğu gibi davranım bozukluğuna eşlik eden başka bir rahatsızlık varsa ilaç tedavisi başlatılmalıdır.

Ergenlerin tedavisinde, aile terapisi ve davranış terapisi kombinasyonu iyi sonuç vermektedir.
 
---> Çocuklarda Görülen Psikolojik Hastalıklar(rahatsızlıklar)

Çocuklarda Alt Islatma Ve Dışkı Kaçırma


Çocuklarda mesane kontrolü tamamlanıncaya kadar, ortalama 2-3 yaşına kadar geceleri altlarını ıslatırlar. Tuvalet kontrolü gündüz 2 yaş civarında, gece ise 3,5-4,5 yaşlarında kazanılır. Çocukların idrar ve dışkı kontrolünü kazandıkları 4 yaş sonrası görülen alt ıslatmalara “enuresis” denir.



Enuresis iki biçimde görülür. Bunlardan ilki, “birincil (primer) enuresis” tir. Birincil enuresis sinir-kas kontrolündeki gecikmelerden kaynaklanabilir ve doğumdan başlayarak devam edebilir. Bu gecikme ailenin yetersiz veya düzensiz tuvalet eğitiminden de kaynaklanabilir.


İkincil enuresis de görülen alt ıslatmalar tuvalet kontrolü oluştuktan sonra bir gerileme sonucu ortaya çıkar. İkincil enuresis, yeni bir kardeşin doğumu veya yeni bir okula başlama gibi bazı ruhsal gerginlik durumlarında ortaya çıkar. Bu değişiklikler çocuğun olgunlaşmamış davranış biçimlerine dönmesine neden olur.


ALT ISLATMANIN SEBEPLERİ

Sosyo-ekonomik düzeyi düşük, aile içinde yeterli duygusal etkileşim göremeyen, nörotik ve uyumsuz çocuklarda daha sık görülür. . Aşırı sevgi ve hoşgörü, yetersiz ilgi, kıskançlık, aile içindeki huzursuzluk, anneye bağımlılık, babanın çocuğa sert davranması, anne ile olana bozuk ilişkiler gibi nedenlerden kaynaklanan bu gerileme davranışı, parmak emme, tırnak yeme; bebeksi konuşma ve hareketleri ile birlikte ortaya çıkar.
Enuresis hem çocuk hem ebeveynler için çok zor bir durum olması açısından tüm davranış bozuklukları arasında en önemlisidir. Her yaş için enuresis erkeklerde kızlara oranla iki kat daha fazla görülür.



Tuvalet eğitimi yeterli kas kontrolü gerektirdiğinden 2-3 yaşından önce gerçekleşemez. Anne ve babanın tuvalet eğitimini çocuktan sert bir şekilde istemesi, çocukta kaygı, korku ve endişe yaratır. Erken yaşta sert ve zorlayıcı bir tuvalet eğitimi çocuk için zararlıdır. Bu davranış çocukların duygusal dengesini bozduğu gibi, yeterli olgunluğa ulaşmadan verilen tuvalet eğitiminin de çocuk için herhangi bir yararı olmayacaktır.



TEDAVİ

Enuresis zamanla idrar kesesindeki olgunluğun gelişmesi, tuvalet kontrolünün artış göstermesi ve ruhsal zorlamaların ortadan kalkması sonucu kendiliğinden kaybolur. Alt ıslatma sorunu ilkokul yıllarına kadar devam etmesi halinde önce sorunun kaynağını saptayarak bu duruma neden olan çeşitli etkenler araştırılmalı, varsa ortadan kaldırmak üzere organik ya da psikolojik tedavi yoluna gidilmelidir. Aile ve çocuk arasındaki ilişkiyi destekleyici psikolojik destek bu aşamada yarar sağlar.



-Kaka kaçırma sebepleri-

-Fizyolojik Etkenler
-İlişkisel Etkenler
-Çevresel Etkenler
-Organik Etkenler (Kas hastalığı,anal çatlaklar,doğuştan bağırsak problemleri,bağırsak enfeksiyonları)
 
---> Çocuklarda Görülen Psikolojik Hastalıklar(rahatsızlıklar)

DİSKALKULİ (Matematik) BOZUKLUĞU


Diskalkulide, matematik terimlerini, kavramları anlayamama, sayı ve sembolleri tanıyamama, gerekli sembolleri kullanmama, eldeki sayıları toplamayı unutma, çarpım tablosunu öğrenmede sınıf arkadaşlarına göre çok geri kalma, problem çözümünde izlenecek adımlara karar verememe biçiminde kendisini gösteren bozukluklarla karşılaşılır.


Matematik öğrenme bozukluğunun boyutu kişiden kişiye değişir. Bazı hastalar temel matematiksel işlemleri yapabilecek beceriye sahip olabilirler ancak matematiğin daha ileri seviye işlemlerini yapamazlar. Bazı hastalar ise temel matematik işlemlerini yapmakta hatta rakamları ve matematiksel simgeleri tanımlamakta bile zorluk çekebilir.



BELİRTİLER

-Matematik öğrenme bozukluğu belirtileri genellikle okul döneminde ortaya çıkar.
-Sayıları öğrenmede ve akılda tutmakta zorlanma.
-Sayılarla çalışırken zorluk yaşama.
-Matematiksel simgelerin öğrenilememesi veya karıştırma.
-Çıkarma, toplama gibi basit matematiksel işlemleri yapmakta zorlanma.
-Zaman ve yönleri algılamakta ve tarif etmekte zorluk yaşama.
-Satranç, dama gibi stratejik oyunları oynarken zorlanma.
-Zihinsel olarak görselleştirmede zorlanma.
-Müzik notalarını okumada zorluk.
-Zihinsel olarak uzaktan nesneler arası uzaklığı tahmin etmede zorlanma.


TEDAVİ..

Erken tanı, çocuğun akademik başarısı kadar, toplumsal yaşamını da etkileyecektir.En azından, yaşıtları kadar zeki olan ve derslerine çalışma konusunda bir sorunu olmayan bir çocuğun akademik başarısızlığa uğraması, arkadaşlarınca dışlanmasına yol açabilir.Bu da, hem kendisine olan güvenini sarsar, hem de okuldan soğumasına neden olabilir.

Unutmamak gerekir ki, her yavaş öğrenme durumu özel öğrenme bozukluğu anlamına gelmeyebilir.Özel öğrenme bozukluğu tanısı bir uzman tarafından konulmalıdır.


Özel öğrenme bozuklukları kişiden kişiye farklılık gösterdiğinden her çocuk için farklı bir yönteme gerek duyulabilir.Bunun İçin özel olarak hazırlanan birtakım tarama testlerinden yararlanılmaktadır.Böylece nasıl bir psiko-pedagojik terapi ve teknik kullanılacağına karar verilir.



Matematik öğrenme bozukluğu olan çocukların ebeveynleri tedaviye yardımcı olmak için evde bazı yöntemler uygulayabilir.Çocukla matematik oyunları oynamak, düşündürücü ve eğlenceli problemler üzerinde çalışmak, matematiksel resim ya da çalışmak çocuğun matematik öğrenmesine yardımcı olabilir.
 
---> Çocuklarda Görülen Psikolojik Hastalıklar(rahatsızlıklar)

Hiçbir zaman ceza şiddetle verilmemeli

Çocuğa yaşına uygun sorumluluklar verilmeli başarma duygusu yaşatılmalı

Anne baba önce çocuğa olumlu rol model olmalı

Diğer çocuklarla kıyaslama yapılmamalıdır

Çocuğa dürüstlük ve mülkiyet kavramları öğretilmeli anne baba çocuğa model olmalıdır. Örneğin anne baba çocuğa verdikleri sözleri tutmalı ona ait bir eşyayı alırken izin istemelidir.

Çocuğun istedikleri bu tip davranışlar yapıldıktan sonra yerine getiriliyorsa çocuk istediklerini yaptırmak için bu davranışları araç olarak kullanır. Bu sebeple bu davranışlara tolerans göstermemek gerekir.

Okul öncesi dönem bireyin gelişimi açısından önemli yıllardır. Bu nedenle bu dönemde davranışların gözlenmesi değerlendiririlmesi varolan sorunların çözümlenmesi oluşabilecek problerler için önlem alınması büyük önem taşır. Okul öncesi dönemde çocuğun davranışlarının en fazla gözlemleneceği yer okuldur. Bu nedenle anne baba ve öğretmen devamlı iletişim içinde olmalıdır.

Çocuklarla beraber anne ve babanın da tutum ve davranışlarının düzenlenmesi gerekir.
teşekkürler.
 
---> Çocuklarda Görülen Psikolojik Hastalıklar(rahatsızlıklar)

Oldukça faydalı, bilgilendirici bir konu olmuş, teşekkürler. :R

+Rep
 
---> Çocuklarda Görülen Psikolojik Hastalıklar(rahatsızlıklar)

Karşıt Olma-Karşı Gelme Bozukluğu-KGB


KGB nedir?

KGB çocuk ve ergenlerde görülen bir davranış bozukluğu rahatsızlığıdır. Çocuğun veya ergenin yaşına göre normal sayılamayacak derecede itaatsiz olma durumu, tartışmacı tavrı ve aileye karşı koyması gibi davranışlarla kendini gösterir.

Birçok çocuk ve ergen gelişim sürecinde bu tip karşı koyma davranışları sergiler ki bu, belirli bir ölçüye kadar normal sayılabilir. Fakat KGB tanısı konulan çocuk ve ergenlerde bu tip davranışlar daha uzun sürer ve normalden daha ciddi boyutlara ulaşıp çocuk ya da ergenin yaşantısını ve çevresiyle ilişkisini etkileyici boyutlara ulaşır.

Peki ya sizin çocuğunuzun davranış bozuklukları KGB tanısı alacak derecede ileri mi?

Bunu anlamak için rahatsızlığı biraz daha tanıyalım. Bu tanıya sahip çocuk ve ergenler erişkinlerin koyduğu kurallara uymayı reddederler ve inatçılık sergilerler. İtaatsiz olmanın yanı sıra, çabuk sinirlenirler, kolay ağlarlar, ve çoğu zaman öfkeli ve çekememez bir tavır içerisindedirler. Sık sık tartışma çıkarma olasılıkları yüksektir ve tartışma sırasında öfkelerini kontrol altında tutmakta zorlanırlar. Genel olarak kendilerinde bir problemin farkına varmaz, kendi hataları için başkalarını, özellikle de anne, baba ya da öğretmenleri gibi otorite figürlerini suçlarlar. Bu çocuk ve ergenler, ailelerine karşı da sabırsız ve hoşgörüsüz olabilirler.

KGB tanısı konulan ergenler, çocuklardan farklı olarak, karşılarındakileri bilinçli olarak öfkelendirip kışkırtmaya meyilli olabilirler. Kusur bulucu, sinir bozucu, eleştirel tavırlar içerisinde karşı tarafı hedef alan bir tutum sergileyebilirler. Yine bu tutum, genel olarak anne babayı ya da öğretmenleri hedef alır ve sabırları zorlayabilir.


DSM-IV'e göre KGB 'nin tanı kriterleri şöyledir:

• Sık sık hiddetlenme

• Erişkinlerle sık sık tartışmaya girme

• Erişkinlerin isteklerine uymayarak karşı gelme ve bunları reddetme

• Başkalarını kızdırma ve kışkırtma isteği

• Kendi yaptığı olumsuz davranışlar için başkalarını suçlama

• Kolay sinirlenme

• Kolay gücenme ve içerleme

• Kin ve intikam isteği

Yukarıdaki davranışların en az dördünü altı aydır göstermekte olan çocuk ve ergenlerin bu bozukluğa sahip olduğu kabul edilmektedir.


Nedenleri:

Nedenleri tam olarak anlaşılamasa da, KGB'nin insan ilişkilerinde yaşanan olumsuz etkileşimin içselleştirilmesiyle ortaya çıktığı düşünülmektedir. Ebeveynlerin ve diğer otorite figürlerinin kullandığı yöntemlerin çocuk ve ergenlerin davranışlarını etkilediği üzerine teoriler mevcuttur.

KGB'nin belli etmenlerin bulunduğu aile ortamlarında daha sık ortaya çıktığı düşünülmektedir. Bu etmenlerden biri, aile tarafından konulan kuralların çok sert, çok gevşek ya da dengesiz olmasıdır. Diğer bir etmen ise, bu kuralların ve disiplinin aile tarafından tutarsız uygulanmasıdır. Ayrıca, yapılan araştırmalar KGB tanısı koyulan çocukların ailelerinde en azından bir ebeveynin kendi ilişkilerinde muhalif tavırlar sergileyerek çocuk ya da ergene negatif örnek olduğunu gösterir. Yine aynı şekilde, bu ailelerde en azından bir ebeveyn, kendi problemleri nedeniyle, duygusal ya da fiziksel olarak çocukla yakın ilişkiler içinde değildir.

Bazı teoriler, KGB'de genetik bir etmen olabileceğini savunur. Fakat yapılan araştırmaların çoğu ailelerde görülen bu rahatsızlığın genlerden çok, nesilden nesile geçen ortak yetiştirme şekillerinden kaynaklanabileceğini gösterir.


Tedavi Süreci:

KGB'nin tedavi sürecinde hem söz konusu çocuk ya da ergen, hem de aile önemli rol oynar. KGB'nin çocuk ve ergenlerde görülen bir davranış bozukluğu olduğu düşünülürse, tedavinin hedefi çocuğun olumsuz ve zarar verici davranışlarını ortadan kaldırarak, doğru davranışları öğrenip sosyal ilişkilerinde kullanmaya başlamasını sağlamaktır. Böylece de, çocuğun çevresi ve özellikle de ailesiyle ilişkilerini düzeltip devamını sağlamaktır.

Tedavi sürecinde aileye de önemli görevler düşer. Ailenin koyduğu kurallar ve bu kurallardaki tutarlılığı, ve çocukların davranışlarına verdikleri tepkiler konusunda bilinçlendirilmesi bu rahatsızlığın tedavisinde önemli yer tutar. Bu bağlamda ideal tedavi hem bilişsel davranışçı yöntemler, hem de aile terapisini içeren bir süreç olmalıdır. Akılda bulundurulması gereken bir başka nokta ise, bu tip davranış bozuklukları gösteren çocuk ve ergenleri erken teşhis edebilmek, ve ilk başta gözle görülür sonuçlar alınamasa bile, uzun vadeli ve verimli sonuçlar görebilmek için tedaviye devam etmektir.


DSM-IV nedir?:Amerikan Psikiyatri Birliğinin kullandığı psikiyatrik sınıflama sistemi.


ALINTIDIR.
 
---> Çocuklarda Görülen Psikolojik Hastalıklar(rahatsızlıklar)

KEKEMELİK


Bir tür konuşma bozukluğu olan kekemelik, konuşma esnasında veya konuşmaya başlarken bazı ses veya sözcükleri tekrarlayarak ya da duraklayarak çıkarma ile gelişen konuşmanın akıcılığını bozan, yanlış konuşma alışkanlığıdır.2 ile 5 yaş arasında birçok çocukta kekemeliğin görülmesi olasıdır.
Çoğu vakada kekemelik 5 yaş civarında kaybolurken bazı çocuklarda uzun sürebilmektedir.


Kekeme olan bireyler özellikle heyecanlandıklarında, baskı altına girdiklerinde, stres yaşadıklarında, sinirlenince, yeni kişilerle konuşurken, toplum karşısında konuşurken, önemli bir kişiyle konuşurken daha sık kekelerler.

****Kekemelik Ne Zaman Ortaya Çıkar?

Çocukların dil gelişimini tamamlaması bir süreçtir. Ebeveynler için çocuklarının ilk sarf ettikleri sözler heyecan ve mutluluk kaynağıdır. Ancak konuşma sırasındaki yenilemeler ve bir sözcüğün aranması anne- babanın kulağına kekeleme gibi gelebilir. Bunun nedeni çocukların 2-7 yaş arasında, en sık da 3-5 yaş arasında normal akıcı olmayan konuşma döneminde olmalarıdır.


Bu yaşlardaki çocuklar dil gelişimini hala tamamlıyor olduğundan konuşma esnasında oluşan aksamalardan ötürü ‘çocuğum kekeme’ diye anne babaların paniğe kapılmaması gerekir. Ancak konuşma sırasında çocuğun sözcüğü tekrar etmesi kulağa sanki kekeleme gibi gelir.
Anne babalar çocukların gelişimi konusunda kuruntuya kapılarak, olayı büyütürler ve kendi kendilerine tanı koyup çocuklarının kekeme olduğuna karar verirler. Oysa yapılması gereken serinkanlı olmak ve her çocuğun bu gelişim döneminden geçmek durumunda olduğunu bilmektir.


Kekemeliğin birden fazla nedeni vardır bu durumun psikolojik, fizyolojik ya da kalıtımsal nedenlerden kaynaklanabilir.
Fizyolojik olarak beyin dalgalarından gelen iletim bozuklukları kekemeliğe neden olabiliyor. Solunum bozukluğu ve nefesi doğru kullanamama da nedenler arasında yer alıyor. Çocukların psikososyal anlamda sıkıntı veren çevrelerde bulunması, ailevi problemler, herhangi bir şeyden duyulan şiddetli korku da kekemeliğe sebebiyet verebiliyor. Baskı ve stres altında kalmaları, onlardan büyük beklentilerin olması, titiz ve kontrolcü bir çevrede yetişmesi nedeniyle kekemelik ortaya çıkabilir. Genelde kekemeliği başlatan korku ve strestir.


Kekemeliğin çok görüldüğü bir neden de travma durumlarıdır. Birey ani korku kaygı gibi ağır ve ani duygu değişlerinden sonra kekeleyebilir ve ya konuşamayabilir.
Kekemeliğin nedenlerinden biri de ev içerisinde ebeveynler ya da yakın akrabalardan birinin kekeme olmasıdır. Çocuk o kişi ile özdeşim kurarak kekemelik gösterebilir.


****Kekemeliğin Tespitte Ailenin Önemi

Kekemeliğin çocukluk döneminde tespitinde özellikle ailelere önemli görevler düşüyor. “Aile, çocuğun ilk andan itibaren gelişiminde, sosyalleşme süreçlerinde ve davranışların gerçekleştirilmesinde en önemli etkendir. Çocuğun konuşmaya başladığı ilk dönemlerinden sonra ne söylediğine ve nasıl söylediğine dikkat edilir.
Kimi anne-babalar, çocuğun dil gelişimi sırasında yaşıtlarından farklı konuştuklarını tespit edebilirler.

İlk tespit sonrasında çocuğun konuşmasında sürekli ve klinik bir bozukluk olup olmadığının tespiti açısından bir uzmana başvurmak gerekir. Aileler, çocuğun ruhsal ve duygusal gelişimi için sağlıklı ortamlar yaratmalı, daha güvenli ve sevecen bir aile ortamı içerisinde onun gelişimini destekleyerek sorunu aşmasında yardımcı olmalıdırlar.


Kekemelik zeka geriliği değildir!


Dil Gelişim Sürecindeki Akıcı Olmayan Konuşmayla Kekemeliği Karıştırmayın

Kekemelik dil gelişimi sürecinde çocuklarda meydana gelen normal kelime tekrarları ile karıştırılabiliyor.

>Kekemelik 18 ay ile 7 yaş arasında herhangi bir dönemde başlayabiliyor. Ancak en çok dil gelişiminin hızlı olduğu 3 ve 5 yaş arasında ortaya çıkıyor. Bazı çocuklarda kekemeliğin başlangıcı yeni bir kardeşin doğması, yeni bir eve taşınma gibi normal stres durumlarından sonra aniden oluşabiliyor.
Bu gibi durumlarda öncelikle sakin olmak ve ardından uzman bir konuşma terapistiyle iletişime geçmek gerekiyor. Çocuğun durumuna ve genetik faktörlere bakıldıktan sonra tedavinin zamanlamasına karar veriliyor. Kekelediğini fark eden çocuklar bu duruma karşı tepki göstermeye de başlıyorlar. Örneğin, göz kırpma, vücudu öne atma, ayağını yere vurma gibi davranışlar da kekemeliğin akabinde görülebiliyor.
 
bayigram takipçi satın al instagram beğeni satın al instagram takipçi satın al tiktok takipçi satın al Buy Followers haber
vozol puff
Geri
Üst