Doğal felaketler sadece bölgede yaşayanları değil tüm ulusu derinden sarsan olaylardır. Bölgede yaşayanlar için kendilerine fiziksel ve sosyal destek veren çevrenin neredeyse tümüyle zarar görmesi, durumu daha da güçleştirir. Evimizi, yakın akraba ve arkadaşlarımızı kaybetmiş olmanın acısı büyüktür. Bu kayıpların üstüne, yaşam koşullarındaki değişmeler de eklendiğinde yaşadığımız stres artar. Örneğin, kötü hava koşulları, barınma koşullarının istediğimiz gibi olmaması, çocukların okul durumu, artçı depremlerin sürme olasılığı gibi pek çok faktör yaşanan stresi arttırır. Ayrıca üzüntü, pişmanlık, öfke gibi yaşamakta olduğumuz tüm duygular çocuklarımızla olan ilişkilerimizi daha da güçleştirebilir. Ne var ki çocuklar da bu doğal felaketten aynı bizim gibi etkilenmişlerdir.
Araştırmalar doğal felaketlerden en çok yara alan grupların çocuklar, gençler ve yaşlılar olduğunu göstermektedir. Ancak anne ve babalarından, arkadaşlarından, öğretmenlerinden ve diğer aile üyelerinden yakın ilgi ve destek gören çocukların doğal afetin sonuçlarından daha az etkilendiklerini ve daha kolay ve çabuk başa çıktıklarını iyi biliyoruz. Çocuklarınıza yardımcı olabilmeniz için sizin yardıma muhtaç durumda olmamanız gerekir. Eğer kendinizi çocuklarınızla aşağıda önerildiği şekilde ilgilenecek kadar iyi hissetmiyorsanız psikolojik yardım almaktan çekinmeyin. Kendinizi iyi hissetseniz, önerilere uysanız bile deprem sonrasındaki bu iyileşme sürecinin zaman alacağını, bazı olayların ve yaşantıların zaman zaman durumu geriye götüreceğini bilin. İyileşme sürecinde, en çok yarar gördüğünüz önerilere ağırlık verin, geleceğe yönelin ve genellikle olumlu bir tutum içinde olmaya çalışın. Elinizdeki broşür bu konuda size yardımcı olmak üzere hazırlanmıştır. Bu broşürün dışında ihtiyacınız olan her türlü desteği alabileceğiniz herkese ve her kuruma baş vurmaktan çekinmeyin.
ÇOCUKLAR İÇİN DEPREMİN ANLAMI NEDİR?
Çocuklar da yetişkinler gibi deprem felaketinden korkarlar. Ne var ki depremi, biz yetişkinler gibi kontrolümüz dışında olan doğal bir olay olarak anlamakta güçlük çekerler. Üstelik çocuklar, kendilerini koruyan ve tamamen güven duydukları yetişkinlerin bu olay karşısında çaresiz kalmasından endişe duyarlar.
·Okulöncesi dönemdeki çocuklar bu felaketin, anne-babasının onaylamadığı bir düşüncesi ya da davranışı nedeniyle başlarına geldiğini sanırlar.
·Okul çağındaki çocuklar ise doğal olayları anlayabilirler. Ancak, böylesine büyük bir felaketi daha önce yaptıkları kötü bir davranıştan dolayı kendilerine verilen bir ceza olarak algılayabilirler.
·Ergenlerin depremi algılayışı ise yetişkinlerinkine oldukça benzerdir. Ancak bu felaketin kendi başlarına gelmiş olmasından öfke duyabilirler.
ÇOCUKLARIN DEPREME OLAN TEPKİLERİNİ NELER ETKİLER?
Çocukların deprem felaketi karşısındaki tepkileri birbirinden farklı olabilir. Bazıları depremin hemen ardından birtakım davranış değişiklikleri gösterirken, bazıları günler ve haftalar, hatta aylarca hiçbir şey olmamış gibi davranıp daha sonra problemli davranışlar sergileyebilirler. Bu yüzden önümüzdeki aylar içinde elinizdeki broşürü zaman zaman alıp okuyun. Böylece depremin normal psikolojik etkileri konusunda hem daha iyi bilgilenecek hem de önerileri unutmamış olacaksınız.
Çocukların depremden etkilenme derecesini bir takım faktörler belirlemektedir. Bunlar:
·Ailenin tepkisi: Çocuk depremden doğrudanetkilenmese bile ailesinin deprem karşısındaki tepkileri ve korkularından çok etkilenebilir. Çocuğun deprem karşısında çaresiz kalan ailesine olan güveni sarsılabilir. Ailesinin felaket karşısındaki korku ve kaygılarından en çok da okul öncesi yaş grubundaki çocuklar etkilenirler. Bu nedenle bir yandan kendinizi diğer yandan da çocuklarınızı yeniden güçlendirmeye çalışınız.
·Kayıp derecesi: Çocuğun deprem felaketinde tanık olduğu ya da gördüğü hasar ve kayıp ne kadar büyük ise etkilenme derecesi de o kadar fazla olacaktır. Özellikle aileden bir veya daha fazla kişinin öldüğü veya ağır yaralandığı, çocuğun kendisinin yaralandığı ya da evinin ve okulunun yaşanamaz hale geldiği durumlarda çocuk, bu felaketle başa çıkmada oldukça zorlanır. Aile üyelerinden birinin ölümünden dolayı rollerin değiştiği, örneğin, annenin baba, ablanın anne rolünü üstlenmek zorunda kalması gibi durumlarda aile içi ilişkilerde zorluklar yaşanacaktır. Çocuk, bu koşullarda yeni yaşama geçerken daha da zorlanacaktır. Depremi yaşamayan çocuklar bile, hiçbir kayıpları olmadığı halde televizyonda gördüklerinden ve yetişkinlerin olay hakkındaki konuşmalarından etkilenebilir ve benzer tepkileri gösterebilirler.
·Yaş / Cinsiyet: Çocukların zihni yetişkinlerinkinden daha esnek ve işlenmeye daha uygun olduğu için, çocuklar hem olumlu hem de olumsuz etkilere daha açıktırlar. Bu nedenle felakette yaşanan olaylardan etkilenme olasılıkları daha yüksektir. Cinsiyet açısından ise kız çocuklarında içe dönük ve sessiz, sakin olma; erkek çocuklarında ise hiperaktif davranışlar (olduğu yerde duramama, sürekli hareket etme) daha fazla görülmektedir.
·Daha önceki yaşantılar: Depremden önce başka örseleyici yaşantıları olan çocuklar bu felaketten daha çok etkilenebilirler. Örneğin, anne babası boşanmış, kendisi şiddete maruz kalmış, aile içinde şiddeti gözlemlemiş ya da ailesinde ciddi bir sağlık problemi yaşayan çocuklar gibi. Ayrıca deprem öncesinde de bazı psikolojik problemleri olan veya okul başarısı zaten iyi olmayan çocukların, bu tür yaşantıları olmayan çocuklara göre deprem felaketinden daha çok etkilenmeleri beklenebilir. Ancak şu da unutulmamalıdır ki yaşça daha büyük olup daha önceki yıllarda stresli durumlardan geçmiş ve bununla baş edebilmiş çocukların, deprem felaketinin yarattığı etkilerden de diğer çocuklara göre daha kolay sıyrılması mümkündür.
·Depremin dolaylı etkileri: Deprem felaketinin pek çok olumsuz etkisi, sadece çocuğun doğrudan yaşadığı deprem sarsıntısı, yıkıntılar, yaralanma ve kayıplar nedeniyle ortaya çıkmaz. Depremin dolaylı etkileri de çocuğun yaşadığı güçlükleri artırıcı bir rol oynayabilir ve iyileşme sürecini geciktirebilir.
·Günlük yaşantı: Evin yıkılması veya hasarlı olması nedeniyle başka yere taşınılması, kalabalık ve rahat olmayan alışılmışın dışındaki ortamlarda yaşamak zorunda kalınması ve günlük işleyişin çeşitli nedenlerle aksaması durumlarında çocuklar deprem felaketinden daha fazla etkileneceklerdir.
·Ayrılık: Çocuk ailesinden herhangi bir bireyi kaybetmemiş olsa da, herhangi bir nedenle bir süre onlardan ayrı yaşamak zorunda kaldığında, bu durum onun üzerinde ilave bir kaygı ve stres yaratacaktır
.
·Aile içi ilişkiler: Aile içinde hastalık ya da ölüm gibi nedenlerle rollerin değiştiği, aile içi ilişkilerin bozulduğu, ailedeki yetişkinlerden birinin fazla miktarda alkol almaya başladığı, şiddetin ortaya çıktığı ya da var olan şiddetin arttığı durumlarda iyileşme gecikecektir.
·Ekonomik koşullar: Ailenin geçim kaynaklarının kısıtlandığı ya da yok olduğu, ihtiyaçların karşılanmasının aksadığı durumlarda çocuk daha olumsuz etkilenecektir.
·Sosyal destek: Anne babanın çocuğuna olan ilgi ve desteğinin azalması, çocuğun arkadaşları ve komşularıyla ilişkide olduğu sosyal çevrenin bozulması da çocuğun düzelmesini geciktirecektir.
DEPREMİN ÇOCUKLAR ÜZERİNDEKİ GENEL ETKİLERİ
Depremden sonra çocuğunuz,
·depremin tekrarlayacağından veya bu felaketi hatırlatan şeylerden (örneğin, ambulans, kepçe, asker, itfaiyeci, siren sesi, toz kokusu, duman gibi) korkabilir
·ani seslerden ve gürültüden korkabilir
·depremden sonraki yaşamı konusunda endişeli olabilir
·yetişkinlerin depremi ve sonuçlarını engelleyememiş olması nedeniyle onlara olan güvenini yitirebilir
·deprem öncesine göre daha kolay kırılabilir, küsebilir ağlayabilir
·önceden sessiz, uyumlu bir çocukken gürültülü ve saldırgan hale gelebilir veya neşeli, girişken bir çocukken utangaç ve ürkek olabilir
·dikkatini toplamada güçlük çekebilir
·her zaman hoşlanarak oynadığı oyunları artık oynamak istemeyebilir
·daha hareketli olup, hareketlerini bir türlü kontrol edemeyebilir
·tek başına uyumaktan korktuğu için anne babası veya diğer bir kişiyle beraber yatmak isteyebilir
·uykuya dalmada güçlük çekebilir
·anne ve babasını gözünün önünden ayırmak istemeyebilir, yalnız kalmaktan korkabilir
·okula veya yuvaya gitmek istemeyebilir
·parmak emmek, altına kaçırmak gibi daha küçük yaşlarda gösterdiği davranışları tekrar sergilemeye başlayabilir
·iştahı kesilebilir
·mide bulantısı, karın ağrısı, baş ağrısı, kusma gibi fiziksel tepkiler gösterebilir
·anne-babasının istemediği ancak kendisinin yaptığı bir davranıştan veya söylediği sözden dolayı depremin meydana geldiğini düşünebilir ve bunun için suçluluk hissedebilir
·konuşmakta güçlük çekebilir
·küçük çocuklar tekrar tekrar depremle ilgili oyunlar oynayabilir
·büyük çocukların bazıları hep deprem hakkında konuşmak isterken, bazıları bunun konuşulmasından hoşlanmayabilir ve kendisi de konuşmayabilir
·yetişkinlerin büyük kayıpların yanında önemsiz gördüğü bir nesne çocuk için çok önemli olabilir. Örneğin, sevilen bir oyuncağını ya da battaniyesini kaybetme çocuğu çok üzebilir onun için ağlayabilir ve ısrarla onu geri isteyebilir.
Depremin olumsuz etkileri Depremin çocuk ve gençlerin yaşamlarına ve kişiliklerine getirdiği değişiklikler:
1. Suçluluk Duygusu: Ölenleri kurtaramadığı, sevdikleri öldüğü ve kendisi hayatta kaldığı için suçluluk. (“Dua etseydim belki olmazdı”, “Ne suç işledim de bu geldi başıma”, “Deprem benim yüzümden olmuş” gibi düşünceler)
2. İnsanları kendine daha yakın bulmak: Özellikle yalnız kalmak istemeyenlerde sık görülen duygu, daha insan sever olmak, eskiden ilgilenmediği insanları bile kendilerine yakın hissetmek, insanlara karşı daha anlayışlı ve yakın olmak.
3. İnsanlardan uzaklaşmak: Depresyon veya travma sonrası stres bozukluğu gibi runsal problemleri olanlar, eskiden daha insancıl olduğu, insanlarla beraberlikten hoşlandığı halde, artık kendilerini diğer insanlara karşı uzak ve ilgisiz bulmaları.
4. Bağımlılıkta artış: Çocukların hatta gençlerin çoğu özellikle annelerine bağımlı hale geldiler; anneden ayrılamamakta, küçük bir çocuk gibi anneleriyle ya da diğer yetişkinlerle birlikte yatmaya başladılar.
5. Olgunlaşma, sorumlulukları yüklenme: Daha az sayıda olmakla beraber bazı gençler depremden sonra hızla olgunlaştı, kendilerini daha yeterli, daha güçlü hissettiler, sorumluluklarını üstlendiler. Ancak bazıları hazır olmadıkları sorumluluklara kendilerini çok zorladıkları için ayrıca sorunlar ortaya çıktı.
6. Kendini dine verme: Dinde çare arama eğilimi bazı çevrelerde ağır bastı. Çok sayıda genç kız tesettüre girdi. Namaz kılanların ve dini görevleri yerine getirmekte ısrarlı olanların sayısı hızla arttı.
7. Agresyon (Kızgınlık, öfke): Bazı gençlerde kendine yönelik ortaya çıktı. Zaten zayıf ve yetersiz kişilik yapısında olan bazı gençler suçluluk duygusu, kimseye yardım edemediği için kendinden nefret etme gibi duygularla intiharı düşündü. Bazı gençlerde ise Agresyon dışa dönük ortaya çıktı. Herkese karşı eskiden olmadığı kadar öfkeli, her an küfreden ve problem çıkaran bir ruh hali sergiliyorlar.
Araştırmalar doğal felaketlerden en çok yara alan grupların çocuklar, gençler ve yaşlılar olduğunu göstermektedir. Ancak anne ve babalarından, arkadaşlarından, öğretmenlerinden ve diğer aile üyelerinden yakın ilgi ve destek gören çocukların doğal afetin sonuçlarından daha az etkilendiklerini ve daha kolay ve çabuk başa çıktıklarını iyi biliyoruz. Çocuklarınıza yardımcı olabilmeniz için sizin yardıma muhtaç durumda olmamanız gerekir. Eğer kendinizi çocuklarınızla aşağıda önerildiği şekilde ilgilenecek kadar iyi hissetmiyorsanız psikolojik yardım almaktan çekinmeyin. Kendinizi iyi hissetseniz, önerilere uysanız bile deprem sonrasındaki bu iyileşme sürecinin zaman alacağını, bazı olayların ve yaşantıların zaman zaman durumu geriye götüreceğini bilin. İyileşme sürecinde, en çok yarar gördüğünüz önerilere ağırlık verin, geleceğe yönelin ve genellikle olumlu bir tutum içinde olmaya çalışın. Elinizdeki broşür bu konuda size yardımcı olmak üzere hazırlanmıştır. Bu broşürün dışında ihtiyacınız olan her türlü desteği alabileceğiniz herkese ve her kuruma baş vurmaktan çekinmeyin.
ÇOCUKLAR İÇİN DEPREMİN ANLAMI NEDİR?
Çocuklar da yetişkinler gibi deprem felaketinden korkarlar. Ne var ki depremi, biz yetişkinler gibi kontrolümüz dışında olan doğal bir olay olarak anlamakta güçlük çekerler. Üstelik çocuklar, kendilerini koruyan ve tamamen güven duydukları yetişkinlerin bu olay karşısında çaresiz kalmasından endişe duyarlar.
·Okulöncesi dönemdeki çocuklar bu felaketin, anne-babasının onaylamadığı bir düşüncesi ya da davranışı nedeniyle başlarına geldiğini sanırlar.
·Okul çağındaki çocuklar ise doğal olayları anlayabilirler. Ancak, böylesine büyük bir felaketi daha önce yaptıkları kötü bir davranıştan dolayı kendilerine verilen bir ceza olarak algılayabilirler.
·Ergenlerin depremi algılayışı ise yetişkinlerinkine oldukça benzerdir. Ancak bu felaketin kendi başlarına gelmiş olmasından öfke duyabilirler.
ÇOCUKLARIN DEPREME OLAN TEPKİLERİNİ NELER ETKİLER?
Çocukların deprem felaketi karşısındaki tepkileri birbirinden farklı olabilir. Bazıları depremin hemen ardından birtakım davranış değişiklikleri gösterirken, bazıları günler ve haftalar, hatta aylarca hiçbir şey olmamış gibi davranıp daha sonra problemli davranışlar sergileyebilirler. Bu yüzden önümüzdeki aylar içinde elinizdeki broşürü zaman zaman alıp okuyun. Böylece depremin normal psikolojik etkileri konusunda hem daha iyi bilgilenecek hem de önerileri unutmamış olacaksınız.
Çocukların depremden etkilenme derecesini bir takım faktörler belirlemektedir. Bunlar:
·Ailenin tepkisi: Çocuk depremden doğrudanetkilenmese bile ailesinin deprem karşısındaki tepkileri ve korkularından çok etkilenebilir. Çocuğun deprem karşısında çaresiz kalan ailesine olan güveni sarsılabilir. Ailesinin felaket karşısındaki korku ve kaygılarından en çok da okul öncesi yaş grubundaki çocuklar etkilenirler. Bu nedenle bir yandan kendinizi diğer yandan da çocuklarınızı yeniden güçlendirmeye çalışınız.
·Kayıp derecesi: Çocuğun deprem felaketinde tanık olduğu ya da gördüğü hasar ve kayıp ne kadar büyük ise etkilenme derecesi de o kadar fazla olacaktır. Özellikle aileden bir veya daha fazla kişinin öldüğü veya ağır yaralandığı, çocuğun kendisinin yaralandığı ya da evinin ve okulunun yaşanamaz hale geldiği durumlarda çocuk, bu felaketle başa çıkmada oldukça zorlanır. Aile üyelerinden birinin ölümünden dolayı rollerin değiştiği, örneğin, annenin baba, ablanın anne rolünü üstlenmek zorunda kalması gibi durumlarda aile içi ilişkilerde zorluklar yaşanacaktır. Çocuk, bu koşullarda yeni yaşama geçerken daha da zorlanacaktır. Depremi yaşamayan çocuklar bile, hiçbir kayıpları olmadığı halde televizyonda gördüklerinden ve yetişkinlerin olay hakkındaki konuşmalarından etkilenebilir ve benzer tepkileri gösterebilirler.
·Yaş / Cinsiyet: Çocukların zihni yetişkinlerinkinden daha esnek ve işlenmeye daha uygun olduğu için, çocuklar hem olumlu hem de olumsuz etkilere daha açıktırlar. Bu nedenle felakette yaşanan olaylardan etkilenme olasılıkları daha yüksektir. Cinsiyet açısından ise kız çocuklarında içe dönük ve sessiz, sakin olma; erkek çocuklarında ise hiperaktif davranışlar (olduğu yerde duramama, sürekli hareket etme) daha fazla görülmektedir.
·Daha önceki yaşantılar: Depremden önce başka örseleyici yaşantıları olan çocuklar bu felaketten daha çok etkilenebilirler. Örneğin, anne babası boşanmış, kendisi şiddete maruz kalmış, aile içinde şiddeti gözlemlemiş ya da ailesinde ciddi bir sağlık problemi yaşayan çocuklar gibi. Ayrıca deprem öncesinde de bazı psikolojik problemleri olan veya okul başarısı zaten iyi olmayan çocukların, bu tür yaşantıları olmayan çocuklara göre deprem felaketinden daha çok etkilenmeleri beklenebilir. Ancak şu da unutulmamalıdır ki yaşça daha büyük olup daha önceki yıllarda stresli durumlardan geçmiş ve bununla baş edebilmiş çocukların, deprem felaketinin yarattığı etkilerden de diğer çocuklara göre daha kolay sıyrılması mümkündür.
·Depremin dolaylı etkileri: Deprem felaketinin pek çok olumsuz etkisi, sadece çocuğun doğrudan yaşadığı deprem sarsıntısı, yıkıntılar, yaralanma ve kayıplar nedeniyle ortaya çıkmaz. Depremin dolaylı etkileri de çocuğun yaşadığı güçlükleri artırıcı bir rol oynayabilir ve iyileşme sürecini geciktirebilir.
·Günlük yaşantı: Evin yıkılması veya hasarlı olması nedeniyle başka yere taşınılması, kalabalık ve rahat olmayan alışılmışın dışındaki ortamlarda yaşamak zorunda kalınması ve günlük işleyişin çeşitli nedenlerle aksaması durumlarında çocuklar deprem felaketinden daha fazla etkileneceklerdir.
·Ayrılık: Çocuk ailesinden herhangi bir bireyi kaybetmemiş olsa da, herhangi bir nedenle bir süre onlardan ayrı yaşamak zorunda kaldığında, bu durum onun üzerinde ilave bir kaygı ve stres yaratacaktır
.
·Aile içi ilişkiler: Aile içinde hastalık ya da ölüm gibi nedenlerle rollerin değiştiği, aile içi ilişkilerin bozulduğu, ailedeki yetişkinlerden birinin fazla miktarda alkol almaya başladığı, şiddetin ortaya çıktığı ya da var olan şiddetin arttığı durumlarda iyileşme gecikecektir.
·Ekonomik koşullar: Ailenin geçim kaynaklarının kısıtlandığı ya da yok olduğu, ihtiyaçların karşılanmasının aksadığı durumlarda çocuk daha olumsuz etkilenecektir.
·Sosyal destek: Anne babanın çocuğuna olan ilgi ve desteğinin azalması, çocuğun arkadaşları ve komşularıyla ilişkide olduğu sosyal çevrenin bozulması da çocuğun düzelmesini geciktirecektir.
DEPREMİN ÇOCUKLAR ÜZERİNDEKİ GENEL ETKİLERİ
Depremden sonra çocuğunuz,
·depremin tekrarlayacağından veya bu felaketi hatırlatan şeylerden (örneğin, ambulans, kepçe, asker, itfaiyeci, siren sesi, toz kokusu, duman gibi) korkabilir
·ani seslerden ve gürültüden korkabilir
·depremden sonraki yaşamı konusunda endişeli olabilir
·yetişkinlerin depremi ve sonuçlarını engelleyememiş olması nedeniyle onlara olan güvenini yitirebilir
·deprem öncesine göre daha kolay kırılabilir, küsebilir ağlayabilir
·önceden sessiz, uyumlu bir çocukken gürültülü ve saldırgan hale gelebilir veya neşeli, girişken bir çocukken utangaç ve ürkek olabilir
·dikkatini toplamada güçlük çekebilir
·her zaman hoşlanarak oynadığı oyunları artık oynamak istemeyebilir
·daha hareketli olup, hareketlerini bir türlü kontrol edemeyebilir
·tek başına uyumaktan korktuğu için anne babası veya diğer bir kişiyle beraber yatmak isteyebilir
·uykuya dalmada güçlük çekebilir
·anne ve babasını gözünün önünden ayırmak istemeyebilir, yalnız kalmaktan korkabilir
·okula veya yuvaya gitmek istemeyebilir
·parmak emmek, altına kaçırmak gibi daha küçük yaşlarda gösterdiği davranışları tekrar sergilemeye başlayabilir
·iştahı kesilebilir
·mide bulantısı, karın ağrısı, baş ağrısı, kusma gibi fiziksel tepkiler gösterebilir
·anne-babasının istemediği ancak kendisinin yaptığı bir davranıştan veya söylediği sözden dolayı depremin meydana geldiğini düşünebilir ve bunun için suçluluk hissedebilir
·konuşmakta güçlük çekebilir
·küçük çocuklar tekrar tekrar depremle ilgili oyunlar oynayabilir
·büyük çocukların bazıları hep deprem hakkında konuşmak isterken, bazıları bunun konuşulmasından hoşlanmayabilir ve kendisi de konuşmayabilir
·yetişkinlerin büyük kayıpların yanında önemsiz gördüğü bir nesne çocuk için çok önemli olabilir. Örneğin, sevilen bir oyuncağını ya da battaniyesini kaybetme çocuğu çok üzebilir onun için ağlayabilir ve ısrarla onu geri isteyebilir.
Depremin olumsuz etkileri Depremin çocuk ve gençlerin yaşamlarına ve kişiliklerine getirdiği değişiklikler:
1. Suçluluk Duygusu: Ölenleri kurtaramadığı, sevdikleri öldüğü ve kendisi hayatta kaldığı için suçluluk. (“Dua etseydim belki olmazdı”, “Ne suç işledim de bu geldi başıma”, “Deprem benim yüzümden olmuş” gibi düşünceler)
2. İnsanları kendine daha yakın bulmak: Özellikle yalnız kalmak istemeyenlerde sık görülen duygu, daha insan sever olmak, eskiden ilgilenmediği insanları bile kendilerine yakın hissetmek, insanlara karşı daha anlayışlı ve yakın olmak.
3. İnsanlardan uzaklaşmak: Depresyon veya travma sonrası stres bozukluğu gibi runsal problemleri olanlar, eskiden daha insancıl olduğu, insanlarla beraberlikten hoşlandığı halde, artık kendilerini diğer insanlara karşı uzak ve ilgisiz bulmaları.
4. Bağımlılıkta artış: Çocukların hatta gençlerin çoğu özellikle annelerine bağımlı hale geldiler; anneden ayrılamamakta, küçük bir çocuk gibi anneleriyle ya da diğer yetişkinlerle birlikte yatmaya başladılar.
5. Olgunlaşma, sorumlulukları yüklenme: Daha az sayıda olmakla beraber bazı gençler depremden sonra hızla olgunlaştı, kendilerini daha yeterli, daha güçlü hissettiler, sorumluluklarını üstlendiler. Ancak bazıları hazır olmadıkları sorumluluklara kendilerini çok zorladıkları için ayrıca sorunlar ortaya çıktı.
6. Kendini dine verme: Dinde çare arama eğilimi bazı çevrelerde ağır bastı. Çok sayıda genç kız tesettüre girdi. Namaz kılanların ve dini görevleri yerine getirmekte ısrarlı olanların sayısı hızla arttı.
7. Agresyon (Kızgınlık, öfke): Bazı gençlerde kendine yönelik ortaya çıktı. Zaten zayıf ve yetersiz kişilik yapısında olan bazı gençler suçluluk duygusu, kimseye yardım edemediği için kendinden nefret etme gibi duygularla intiharı düşündü. Bazı gençlerde ise Agresyon dışa dönük ortaya çıktı. Herkese karşı eskiden olmadığı kadar öfkeli, her an küfreden ve problem çıkaran bir ruh hali sergiliyorlar.