' Kontes..
Bayan Üye
Çocuk eğitim sürecindeki çelişkiler
Anne ve babalar, çocuk eğitim sürecinde farkında olarak ya da olmadan kendi eğitme arzusu ile çelişen davranışlar sergiler.
Her anne-baba, haliyle çocuklarını iyi bir şekilde yetiştirmek ve eğitmek ister. Ne var ki, bu süreçte farkında olarak ya da olmadan kendi eğitme arzusu ile çelişen davranışlar sergiler. İşte bu haftaki yazımızın konusu da çocuk eğitiminde sıkça gözlemlediğim çelişkiler.
BAK, BİR DAHA ŞİDDET UYGULARSAN SANA VURURUM TAMAM MI!
“Hocam bizim çocuk arkadaşlarına karşı çok saldırgan.”
“Saldırgan derken?”
“Yani, başka çocuklara karşı devamlı şiddet uyguluyor?”
“Ne yapıyor mesela?”
“Kafalarına yumruk atıyor”
“Bu durumlarda sizin tepkiniz neler oluyor?”
“Ben de onun kafasına vuruyorum hocam, yaptığının acısını anlasın diye.”
Bazen kavgacı ve şiddet gösteren çocuklarımızı susturmak ve durdurmak için biz de şiddet gösteriyoruz. Bir keresinde arkadaşına vurduğu için çocuğuna kızıp ona vuran bir anne görmüştüm. Annenin kendisi kızgınlığını vurarak ifade ediyordu. E haliyle çocuk da bunu yapabilir. Şiddet uygulamaması için çocuğumuzu uyarırken bazen bizler şiddeti kullanıyoruz. Bir çelişki değil mi?
YALAN İYİ DEĞİLDİR YAVRUM.. BENİMKİLER Mİ? ONLAR ŞAKA CANIM
“Hocam, bizim çocuk çok yalan söylemeye başladı.”
“Özellikle kime karşı yalan söylüyor?”
“Daha çok bize karşı hocam.”
“Sizce bunu nereden öğrenmiş olabilir?”
“Hocam bizde yalan olmaz. Biz dürüst bir aileyiz.”
Küçükken çocuklarla oyun oynarken, çocuğumuzu arkamıza saklıyor ve onu aramaya gelen annesine ‘Ali burada yok annesi’ gibi çocuğumuzun duyacağı şekilde yalan söylüyoruz. Farkında olmadan çocuklara yalan söylenebileceğini aslında biz aşılamış oluyoruz.
BEN SÖZÜNDE DURMAM, SEN DUR AMA
“Hocam bizim çocuk hiç sözünde durmuyor. Her defasında ‘Tamam babacığım bir daha yapmayacağım’ diyor ama iki gün sonra yine yapıyor.”
“Yani verdiği sözlerde pek durmuyor öyle mi?”
“Pek değil hocam, hiç durmuyor.”
“Çocuğunuzla konuşurken, iki yıl önce ona oyun konsolu sözü verdiğinizi ama bu sözü yerine getirmediğinizi söyledi, doğru mu?”
“Hocam o bir ara ağzımdan çıktı. Oyun konsolu alıp onun geleceğini mahvetmek istemem.”
Çocuklarımızın sözünde durmamasında yakınırken, onlara verdiğimiz sözleri öteleyebiliyoruz bazen. Bazı sözlerimizi ise hiç yerine getirmiyoruz. Davranışlarımızda çelişki yok mu?
TELEVİZYON ZARARLIDIR YAVRUM, BENİM İÇİN DEĞİL TABİ
“Hocam artık ne yapacağımı bilmiyorum.”
“Hangi konuda”
“Çocuğum okuldan gelir gelmez televizyonun başına geçiyor ve akşam yatana kadar televizyon izliyor. Sabah kalktığında ilk yaptığı iş uykulu gözlerle televizyonu açmak.”
“Peki, evde bu şekilde çok televizyon izleyen birisi var mı?”
“Yok hocam.”
“Baba işten eve gelince ne yapıyor?”
“Hocam yemeğini yer. Sonra televizyonun karşısına geçer. Yatana kadar da televizyon izler.”
Bizler tüm boş zamanımızı televizyon izleyerek geçirirken, çocuklarımıza zamanı etkili ve verimli kullanmayı nasıl anlatabiliriz ki? Bizim hayatımızın iş dışındaki kısmını televizyon ve bilgisayar dolduruyorsa, çocuklarımızın da okul hayatının dışındaki vakitlerini bunlara sarf etmesi normal değil mi?
KİTAP FAYDALIDIR YAVRUM, HER NE KADAR PEK OKUMASAM DA
“Hocam bizim çocuklar hiç kitap okumuyor.”
“Hiç mi?”
“Ancak bizim zorlamamızla okuyorlar hocam.”
“Siz kitap okur musunuz?”
“Pek okuyamıyorum hocam, vaktim yok yani.”
“En son okuduğunuz kitabın ismi neydi?”
“Valla hocam hatırlamıyorum. Nerde bizde o zeka?”
Kitap çok faydalıdır diyoruz ama acaba bu kadar faydalı işi neden biz yapmıyoruz? En son ne zaman kitap okuduk? Ya da çocuğumuz en son anne-babasının kitap okuduğuna ne zaman şahit oldu?
ÖZGÜVENİNİ YÜKSEK TUT YAVRUM, BENİM AŞAĞILAMALARIMA RAĞMEN
“Hocam benim çocuk çok pasif. Başına vur ekmeğini elinden al”
“Anladım”
“Hocam derste bir kere parmak kaldırmış değildir. Bakkala git, parayı bozdur desem bozduramaz”
“Bu gibi durumlarda çocuğunuza nasıl motive ediyorsunuz?”
“Ne motivesi hocam ya. Onda akıl olsa. Ben kaç defa anlattım ona. Ama kafa basmıyor ki.”
“Çocuğunuz yanlış yaptığında tepkiniz nasıl olur?”
“Kızıp bağırırım hocam.”
“Bu esnada ağzınızdan ne gibi kelimeler çıkar?”
“Hocam ben biraz öfkeliyim de. Pek iyi kelimeler çıkmaz yani”
Çocuklarımız başarısız olduklarında ya da hata yaptıklarında onları cesaretlendirmemiz gerekirken ‘geri zekâlı, aptal, koca kafa, tembel, uyuşuk, mal, *****, beceriksiz, sakar vb.” gibi kelimeleri kullanıyorsak çocuklarımızdan nasıl özgüvenli olmalarını bekleyebiliriz ki?
AİLE BAĞLARINI SIKI TUT YAVRUM, BEN ÇÖZSEM DE
“Hocam çocuğumuz bizden tamamen koptu.”
“Koptu derken?”
“Bizimle pek iletişime geçmiyor. Ortak bir noktamız kalmadı gibi. Yani evden uzaklaşıp başka işlere bulaşmasından korkuyorum”
“Ailecek bir araya geliyor musunuz?”
“Hep aynı evdeyiz hocam”
“Kastettiğim tüm aile ortak bir şeyler yapıyor musunuz?”
“Hocam ben bankacıyım, eşim ise bir tekstil firmasında çalışıyor. Biz akşam eve 8 gibi geliyoruz. Geldiğimizde onlar yemeklerini yemiş oluyorlar. Hatta küçük uyumuş bile oluyor”
“Yani, beraber yemek yemiyor musunuz?”
“Pek değil hocam.”
Aile bağlarının sıkı olması, ailenin birlikte yaptığı işlerin sayısı ve içeriği ile alakalıdır. Aile ortak olarak bir hüznü, mutluluğu, korkuyu ve eğlenceyi paylaşmıyorsa o aile çözülmeye mahkumdur. Bir yandan çocuklarımız bizden uzaklaşıyor diye endişeleniyoruz, diğer yandan davranışlarımızla biz bu süreci destekliyoruz.
Özetle, çocuklarımızı eğitmeye çalışırken onları eğen bizzat biz olabiliriz. Öyleyse onları eğitmeye önce çelişkileri ortadan kaldırmakla başlayalım.
Psikolojik Danışman & Pedagog Mehmet Teber
Anne ve babalar, çocuk eğitim sürecinde farkında olarak ya da olmadan kendi eğitme arzusu ile çelişen davranışlar sergiler.
Her anne-baba, haliyle çocuklarını iyi bir şekilde yetiştirmek ve eğitmek ister. Ne var ki, bu süreçte farkında olarak ya da olmadan kendi eğitme arzusu ile çelişen davranışlar sergiler. İşte bu haftaki yazımızın konusu da çocuk eğitiminde sıkça gözlemlediğim çelişkiler.
BAK, BİR DAHA ŞİDDET UYGULARSAN SANA VURURUM TAMAM MI!
“Hocam bizim çocuk arkadaşlarına karşı çok saldırgan.”
“Saldırgan derken?”
“Yani, başka çocuklara karşı devamlı şiddet uyguluyor?”
“Ne yapıyor mesela?”
“Kafalarına yumruk atıyor”
“Bu durumlarda sizin tepkiniz neler oluyor?”
“Ben de onun kafasına vuruyorum hocam, yaptığının acısını anlasın diye.”
Bazen kavgacı ve şiddet gösteren çocuklarımızı susturmak ve durdurmak için biz de şiddet gösteriyoruz. Bir keresinde arkadaşına vurduğu için çocuğuna kızıp ona vuran bir anne görmüştüm. Annenin kendisi kızgınlığını vurarak ifade ediyordu. E haliyle çocuk da bunu yapabilir. Şiddet uygulamaması için çocuğumuzu uyarırken bazen bizler şiddeti kullanıyoruz. Bir çelişki değil mi?
YALAN İYİ DEĞİLDİR YAVRUM.. BENİMKİLER Mİ? ONLAR ŞAKA CANIM
“Hocam, bizim çocuk çok yalan söylemeye başladı.”
“Özellikle kime karşı yalan söylüyor?”
“Daha çok bize karşı hocam.”
“Sizce bunu nereden öğrenmiş olabilir?”
“Hocam bizde yalan olmaz. Biz dürüst bir aileyiz.”
Küçükken çocuklarla oyun oynarken, çocuğumuzu arkamıza saklıyor ve onu aramaya gelen annesine ‘Ali burada yok annesi’ gibi çocuğumuzun duyacağı şekilde yalan söylüyoruz. Farkında olmadan çocuklara yalan söylenebileceğini aslında biz aşılamış oluyoruz.
BEN SÖZÜNDE DURMAM, SEN DUR AMA
“Hocam bizim çocuk hiç sözünde durmuyor. Her defasında ‘Tamam babacığım bir daha yapmayacağım’ diyor ama iki gün sonra yine yapıyor.”
“Yani verdiği sözlerde pek durmuyor öyle mi?”
“Pek değil hocam, hiç durmuyor.”
“Çocuğunuzla konuşurken, iki yıl önce ona oyun konsolu sözü verdiğinizi ama bu sözü yerine getirmediğinizi söyledi, doğru mu?”
“Hocam o bir ara ağzımdan çıktı. Oyun konsolu alıp onun geleceğini mahvetmek istemem.”
Çocuklarımızın sözünde durmamasında yakınırken, onlara verdiğimiz sözleri öteleyebiliyoruz bazen. Bazı sözlerimizi ise hiç yerine getirmiyoruz. Davranışlarımızda çelişki yok mu?
TELEVİZYON ZARARLIDIR YAVRUM, BENİM İÇİN DEĞİL TABİ
“Hocam artık ne yapacağımı bilmiyorum.”
“Hangi konuda”
“Çocuğum okuldan gelir gelmez televizyonun başına geçiyor ve akşam yatana kadar televizyon izliyor. Sabah kalktığında ilk yaptığı iş uykulu gözlerle televizyonu açmak.”
“Peki, evde bu şekilde çok televizyon izleyen birisi var mı?”
“Yok hocam.”
“Baba işten eve gelince ne yapıyor?”
“Hocam yemeğini yer. Sonra televizyonun karşısına geçer. Yatana kadar da televizyon izler.”
Bizler tüm boş zamanımızı televizyon izleyerek geçirirken, çocuklarımıza zamanı etkili ve verimli kullanmayı nasıl anlatabiliriz ki? Bizim hayatımızın iş dışındaki kısmını televizyon ve bilgisayar dolduruyorsa, çocuklarımızın da okul hayatının dışındaki vakitlerini bunlara sarf etmesi normal değil mi?
KİTAP FAYDALIDIR YAVRUM, HER NE KADAR PEK OKUMASAM DA
“Hocam bizim çocuklar hiç kitap okumuyor.”
“Hiç mi?”
“Ancak bizim zorlamamızla okuyorlar hocam.”
“Siz kitap okur musunuz?”
“Pek okuyamıyorum hocam, vaktim yok yani.”
“En son okuduğunuz kitabın ismi neydi?”
“Valla hocam hatırlamıyorum. Nerde bizde o zeka?”
Kitap çok faydalıdır diyoruz ama acaba bu kadar faydalı işi neden biz yapmıyoruz? En son ne zaman kitap okuduk? Ya da çocuğumuz en son anne-babasının kitap okuduğuna ne zaman şahit oldu?
ÖZGÜVENİNİ YÜKSEK TUT YAVRUM, BENİM AŞAĞILAMALARIMA RAĞMEN
“Hocam benim çocuk çok pasif. Başına vur ekmeğini elinden al”
“Anladım”
“Hocam derste bir kere parmak kaldırmış değildir. Bakkala git, parayı bozdur desem bozduramaz”
“Bu gibi durumlarda çocuğunuza nasıl motive ediyorsunuz?”
“Ne motivesi hocam ya. Onda akıl olsa. Ben kaç defa anlattım ona. Ama kafa basmıyor ki.”
“Çocuğunuz yanlış yaptığında tepkiniz nasıl olur?”
“Kızıp bağırırım hocam.”
“Bu esnada ağzınızdan ne gibi kelimeler çıkar?”
“Hocam ben biraz öfkeliyim de. Pek iyi kelimeler çıkmaz yani”
Çocuklarımız başarısız olduklarında ya da hata yaptıklarında onları cesaretlendirmemiz gerekirken ‘geri zekâlı, aptal, koca kafa, tembel, uyuşuk, mal, *****, beceriksiz, sakar vb.” gibi kelimeleri kullanıyorsak çocuklarımızdan nasıl özgüvenli olmalarını bekleyebiliriz ki?
AİLE BAĞLARINI SIKI TUT YAVRUM, BEN ÇÖZSEM DE
“Hocam çocuğumuz bizden tamamen koptu.”
“Koptu derken?”
“Bizimle pek iletişime geçmiyor. Ortak bir noktamız kalmadı gibi. Yani evden uzaklaşıp başka işlere bulaşmasından korkuyorum”
“Ailecek bir araya geliyor musunuz?”
“Hep aynı evdeyiz hocam”
“Kastettiğim tüm aile ortak bir şeyler yapıyor musunuz?”
“Hocam ben bankacıyım, eşim ise bir tekstil firmasında çalışıyor. Biz akşam eve 8 gibi geliyoruz. Geldiğimizde onlar yemeklerini yemiş oluyorlar. Hatta küçük uyumuş bile oluyor”
“Yani, beraber yemek yemiyor musunuz?”
“Pek değil hocam.”
Aile bağlarının sıkı olması, ailenin birlikte yaptığı işlerin sayısı ve içeriği ile alakalıdır. Aile ortak olarak bir hüznü, mutluluğu, korkuyu ve eğlenceyi paylaşmıyorsa o aile çözülmeye mahkumdur. Bir yandan çocuklarımız bizden uzaklaşıyor diye endişeleniyoruz, diğer yandan davranışlarımızla biz bu süreci destekliyoruz.
Özetle, çocuklarımızı eğitmeye çalışırken onları eğen bizzat biz olabiliriz. Öyleyse onları eğitmeye önce çelişkileri ortadan kaldırmakla başlayalım.
Psikolojik Danışman & Pedagog Mehmet Teber