Çocuğunuza Çay Demlemeyi, Hırka Örmeyi Öğretin

Bezmi$h

Banned
60-72 ay arası çocuğu olanlar yandı. Çocukları okula başlayacak mı, başlamayacak mı bilemiyorlar. Bunun için doktora başvurup, rapor isteyecekler.

Doktorlar, çocukların okula gidip gidemeyecekleri hakkında fiziksel, ruhsal ve zeka gelişimine bakacaklar. Kontrol sırasında hem çocuk doktorları, hem de çocuk psiyatristleri bulunacak. Fiziksel yönden, çocuk kalem tutabiliyor mu, düğme ilikleyebiliyor mu diye deneyecekler.

Ruhsal yönden, ailesinden ayrılabilir mi, bunun kaygısını taşır mı diye gözlemleyecekler. Zeka yönünden, anlama ile kavrama yeteneğinin bulunup bulunmadığını test edecekler. Ama merak etmeyin.

10 saniye tek ayak üstünde durma ve top sektirme gibi konularda test yok! Hadi bakalım, şimdi alın çocuğunuzu karşınıza, bu denemeleri yaptırın. Düğmesini ilikleyebiliyorsa, bu iş tamamdır, okula gidebilir. İlikleyemiyor mu? O zaman başka bir numara öğretin.

Mesela, “çay demlemeyi bilmesi” testler sırasında iyi sonuç verebilir. Hele hırka örmesini filan beceriyorsa, 4 artı 4 artı 4’ün en tepesine bile çıkabilir! Böylece çocuğunuz yeni eğitim sistemine gururla kabul edilir!


TAMAM, çocuklar “çok iyi eğitim” almalı... Daha ana karnındayken kayıt yaptırılan en şahane okullarda okumalılar... Yabancı dil; bir, iki, üç... Tenis, piyano ihmal edilmemeli... Bütün sınavlardan başarıyla geçmeliler... Sonra “iyi bir üniversite”, olmadı yurtdışı...

Master üstüne master; “fiyakalı ve çok sayıda diploma”ları olmalı... Ve iş hayatı! “Plazalar”, emre arabalar, “şık ofisler”, jilet gibi takım elbiseler... Sonra... Sonrası biraz “komik”. Çünkü bu topraklarda ha en büyük holdinge CEO olmuşsun, ha Anadolu’nun küçük bir kasabasında esnaf!

İlişkiler, işlerin yürüyüşü, hele jargon... Neredeyse “tıpatıp”. “Abi n’aber.” “Hallederiz abi.” “Hadi koçum.” “Oldu bil.” “Ayıp ettin.” Konuşmanın içeriği değişse de lafı bağlamada hiç fark yoktur. Tek fark; Anadolu’da esnaf tavlayı iki kova suyla yıkadığı kapısının önünde oynarken plazadakiler içlerinden birinin odasında toplaşırlar! # Bir de “acıklı” tarafı var. Yine bana göre. Ellerimizle birer “canavar” yaratıyoruz.

Her başarıyla geçilen sınavla, adım adım “canavar”a dönüşüyor çocuklarımız. Jilet gibi takım elbiselerle yahut tayyörlerle o şaşaalı binalara girdikleri anda artık en yakın arkadaşlarını bile “yemeye” hazırlar. “Yaşamak için öldürmenin gerektiği yerler”dir oralar. Bin türlü “ayak oyunu”yla karşılaşacaktır çocuğunuz. O da bin türlüsüyle karşılık verecektir.

Haksızlığa uğrayacak, haksızlık yapacaktır. Hayat esasında budur ama oralarda daha da “bu”dur. Mutsuz, gergin, stresli olacaktır çoğu zaman. Yorgun, bıkkın... Siz “Oğlum/kızım falanca şirketin bilmem ne müdürü” diye övünürken o antidepresanlarla uyuyacaktır. “O okul”dan “bu sınav”a koşturduğunuz çocuğunuzun sonunda geleceği nokta burasıdır. Ama ne yapacaksınız ki başka yolu yok. “İyi bir eğitim ve iyi bir kariyer” hedeflenecek elbet. Bu yüzyılda...

Hem artık ana-babanın da elinde değil. Çocuğunuzu hangi köşe bucağa kaçırsanız onu “robot”a çevirecek sistem orada bekliyor olacak. Kurtuluş yok. Zaten siz direnseniz çocuğunuz bir süre sonra çoğunluğun peşine takılacaktır. Keşke alternatif bir eğitim sistemi olsa! “Dört dörtlük bir aylak” yetiştirecek okullar... Altında oturacağı ağacın şeceresini çıkarabilecek mezunlar... Vallahi hiç düşünmez çocuğumu verirdim! Aman, tamam tamam, biliyorum “Bekâra karı boşamak kolay”!
 
bayigram takipçi satın al instagram beğeni satın al instagram takipçi satın al tiktok takipçi satın al Buy Followers bugün haber
bypuff
Geri
Üst