nones
Bayan Üye
Günümüzde yaşayan alimlerden biri cinlerin mahiyetleri konusunda şu enteresan ifadeleri kullanmaktadır:
"Ateşten bir şua, pırıl pırıl yanan etrafa kıvılcımlar saçan bir ateş. Kor ya da kömür gibi ifadeler, onları anlatmaya yeterli midir bilemiyorum. Nasıl insanın morfolojik mahiyeti protein çorbası halinde yeryüzünden toplanmışsa, cinler de ateşin özünden alınmış oldukları için ateşin hususiyetini taşırlar.
Bu. hava-ateş veya hava ile ateşin alaşımı alaz gibi bir madde midir, yoksa radyasyon mudur, partikül müdür veya güneşin ziyası mıdır bilemiyoruz. Belki de bunların en müzeci, karışımı bilmediğimiz bir maddedir. Belki de atomun partikülleri. dalgaları veya atomaltı âlemden meydana gelen bir iyon halitası; bir esiri vücud veya antimadde varlıklardır. Titreşim süratlerinin saniyede 300.000 km.den fazla olması, görünmelerine ve âletle tesbit edilmelerine mâni olduğundan, onları kimse görmemektedir. Görünen maddi varlıkları meydana getiren temel yapı 'kuant' denilen enerji zerreleridir; fakat bunlar, 5000 santigrad derecede çözülür ve müstakil atomlara dönüşürler. Halbuki, kâinatta binler, milyonlar sandgrad derecede gök cisimleri vardır. Demek oluyor ki, oralarda yüksek ısıya dayanıklı enerji gibi varlıklar mevcuttur; bir farkla ki, bunlar şuurlu ve iradelidirler'
Aynı alim cinlerin mekân buudları dahilinde eşyayı bize gösteren dalgalarının içinde göremediğimiz varlıklar olduğunu belirterek. 'Kelimelerle, ilmi tabirlerle bir şeyler söylenmeğe çalışılsa bile, yapılarının nasıl olduğu ve yaratılış maddelerinin hangi keyfiyette bulunduğu mevzularında kafi hükme varmak yanlış tevil ve tefsirde bulunmak olur ki. bu da vahyi kendi hesabımıza konuşturmak demektir. Zira, Kur'ân'da geçen 'mâric' ve 'nâr' ile, 'nâr-ı semum'un ne olduğunu bilemiyoruz. Bakın, aslı toprak olan insan neticede nasıl bir şekil alıyor ve hangi hali kazanıyor; o halde cinlerin yaratıldığı ateş de, kim bilir nasıldın?" diyerek cinlerin yapısına dikkat çekiyor.
"Ateşten bir şua, pırıl pırıl yanan etrafa kıvılcımlar saçan bir ateş. Kor ya da kömür gibi ifadeler, onları anlatmaya yeterli midir bilemiyorum. Nasıl insanın morfolojik mahiyeti protein çorbası halinde yeryüzünden toplanmışsa, cinler de ateşin özünden alınmış oldukları için ateşin hususiyetini taşırlar.
Bu. hava-ateş veya hava ile ateşin alaşımı alaz gibi bir madde midir, yoksa radyasyon mudur, partikül müdür veya güneşin ziyası mıdır bilemiyoruz. Belki de bunların en müzeci, karışımı bilmediğimiz bir maddedir. Belki de atomun partikülleri. dalgaları veya atomaltı âlemden meydana gelen bir iyon halitası; bir esiri vücud veya antimadde varlıklardır. Titreşim süratlerinin saniyede 300.000 km.den fazla olması, görünmelerine ve âletle tesbit edilmelerine mâni olduğundan, onları kimse görmemektedir. Görünen maddi varlıkları meydana getiren temel yapı 'kuant' denilen enerji zerreleridir; fakat bunlar, 5000 santigrad derecede çözülür ve müstakil atomlara dönüşürler. Halbuki, kâinatta binler, milyonlar sandgrad derecede gök cisimleri vardır. Demek oluyor ki, oralarda yüksek ısıya dayanıklı enerji gibi varlıklar mevcuttur; bir farkla ki, bunlar şuurlu ve iradelidirler'
Aynı alim cinlerin mekân buudları dahilinde eşyayı bize gösteren dalgalarının içinde göremediğimiz varlıklar olduğunu belirterek. 'Kelimelerle, ilmi tabirlerle bir şeyler söylenmeğe çalışılsa bile, yapılarının nasıl olduğu ve yaratılış maddelerinin hangi keyfiyette bulunduğu mevzularında kafi hükme varmak yanlış tevil ve tefsirde bulunmak olur ki. bu da vahyi kendi hesabımıza konuşturmak demektir. Zira, Kur'ân'da geçen 'mâric' ve 'nâr' ile, 'nâr-ı semum'un ne olduğunu bilemiyoruz. Bakın, aslı toprak olan insan neticede nasıl bir şekil alıyor ve hangi hali kazanıyor; o halde cinlerin yaratıldığı ateş de, kim bilir nasıldın?" diyerek cinlerin yapısına dikkat çekiyor.