meridyen2
Kayıtlı Üye
Cinlerle İlgili Yeni Bilgiler, Cinler Herkese Gelir mi?
Sayın Adnan Oktarın 5 Mayıs 2010 tarihli Samsun Aks ve TV Kayseri röportajından
SUNUCU 2: Yusuf yüzlü, sadık sözlü, Hamza yürekli canım Hocam. Hocam Allah razı olsun. Sizin kitaplarınız vesilesiyle kendimden birçok eksiği görme imkanım oldu. Bu da Allah yolunda daha kararlı olmama vesile oldu. Allaha çok şükür. Bir şeyi merak ediyorum. Cinlerin acizlikleri var mı? Uyurlar mı, hastalanırlar mı? Tufan.
ADNAN OKTAR: Yorulduklarını biliyorum. Ama işin doğrusu hakikaten hastalanırlar mı onu hiç sormadım. Yani sormadık, arkadaşlarımıza sordurtmadım. Ama yorgunum dediklerini biliyorum. Ama onu bir soralım. Hakikaten ilginç, hiç aklıma gelmedi. Fakat çok soru sorulduğunda hakikaten yoruluyorlar, bitap oluyorlar. Onu biliyorum. Yani iptal oluyor. Ama Kuran okunursa, güzel kokudan çok hoşlanıyorlar, sudan hoşlanıyorlar, güzel sözden. Mesela sert bir söz tedirgin ediyor. Onda dengeleri bozuluyor. Ama Kuranla, şefkatle yaklaşılırsa ve ısrarlı bir üslup kullanılırsa güzel konuşuyorlar. Ama bir de boş konuşma olduğunu anladıklarında konuşmuyorlar. Onda bilgi vermiyorlar. Fakat böyle hani ne yapıyorsun, nasılsın, işte var mı anlatacağın? falan, onda daral geliyor onlara. Pek konuşmak istemiyorlar. Konuşuyor ama boş. Ama hakikaten zor bir durum varsa, Müslümanların gerçekten ihtiyacı olan bir konu varsa şakır şakır sayıyorlar. Kelimeler, cümle, adres, araba plakasına varıncaya kadar veriyorlar gerekirse, çok net. O konuda hiç şey yapmıyorlar olay ciddiyse, ciddiyeti varsa, önemli bir şeyse. Ama ona da kendileri karar veriyor. Allah öyle onlara emir veriyor demek ki. Bana da arkadaşlarım kanalıyla öyle bir bilgi geliyor.
SUNUCU 3: Hocam, iyi ya da kötüsü var mıdır cinlerin?
ADNAN OKTAR: Var tabii. Ama genellikle garibanlar. Öyle bir şeyleri yok. Bazen millete şaka yapıyorlar, ürküttükleri oluyor. Bu uçan daire olarak görünenler de aslında cinlerin gösterileridir. Uçan daire olmaz demiyorum, olabilir ama net cin alameti yani. Işık halinde oluşmalar, sonra metal görünümü almaları, sonra aniden parçalara ayrılıp yok olmaları ve çeşitli böyle metalik kokular oluşturmaları. Cinlerin klasik özelliğidir ani yok olma. Görünüm açısından da mutabıklar. Böyle zaman zaman insanlarla şakalaştıkları oluyor benim gördüğüm. Ama cinlerle yoğun bağlantıda olan kişilerle daha çok bağlantıları oluyor. Allah rızası için olursa doğru olur. Allah rızası için olmazsa bu kötü, yani çok yanlış bir hareket olur. Çok samimi olmak lazım, Hz. Süleyman (a.s.) gibi olunması lazım. Hakikaten İslama, Kurana hizmet kastıyla ve Müslümanca bir üslupla yaklaşılması lazım. Öbür türlü sorun çıkabilir.
SUNUCU 3: Hocam cinleri olan insanların ileriyi gördükleri söyleniyor. Sizce ne kadar doğru bunlar?
ADNAN OKTAR: Net yalan. Ama geriye yönelik, yani 1000 yaşında, 1300 yaşında cinler var, 1400 yaşında, 1500 yaşında cinler var. Yani usturuplu konuşulursa, eğer yani nezaketli bir üslupla, ama Allaha bağlanarak olması lazım. Yani cinin gücüne inanarak olursa gene olmaz. Onu konuşturacak olanın Allah olduğunu bilerek, yani ona bütün kuvveti Allahın verdiğini bilerek, Allahtan istirham ederek bunun oluşması gerekir. Yoksa cine müstakil güç verdin mi bu şirk olur zaten. Cinin de dengesi bozulur. O yapanın da harama girmesi mevzubahis olur. Yani yanlış hareket etmiş olur. Benim annemin annesinin öyle bağlantıları varmış, daha önce bana aktarılanlardan. O, son derece olgun karşılıyormuş. Normalde insanları çok heyecanlandırır. Ama onun şaşırdığı bir şey olmadığını naklettiler bana. Anlatımdan da olayın tam net doğru olduğunu anladım. Verilen bilgi, stil, yöntem, üslup, gösterilen reaksiyon falan hepsi tam uyuyor. Dolayısıyla doğru bilgi. Anadoluda da yer yer böyle samimi olarak cinlerle bağlantılı olan insanlar olur. Candan olmak lazım, Allah rızası için olması lazım, ahir zamanda zaten Mehdi (a.s.)a yardımcı olacak zaten cinler. Yalnız görünür hale gelmesi tedirgin eder insanları, onun bir aşama olarak insanların da hazırlanması gerekecek yani ona toplumun hazırlanması lazım inşaAllah.
SUNUCU 2: Ben bir şey merak ettim.
ADNAN OKTAR: Evet.
SUNUCU 2: Cinlerle ilgili konu açılınca, bayanlar şimdi çok fazlasıyla kahve falı baktırılıyor. Günah hani cin denilince birden aklıma geldi. Belki çok alakasız ama şu an aklımdan direk o geçti. Bu günah mıdır? Değil midir? Ya da o fincanın etrafında kahve şeyleri çıktığında gerçekten de bir şey görüyorlar mıdır? Hani birçok şey mesela doğru çıkar. Söyledikleri birçok şey a evet böyle oldu, şöyle oldu falan filan denilir. Hani bunlara gerçekten de görme şansları var mı onları?
ADNAN OKTAR: İmkânları olmaz çünkü kum yığını da olsa yahut kahve telvesi de olsa veyahut herhangi bir şey olsa, çamur da olsa.
SUNUCU 2: Kâğıttan vs.
ADNAN OKTAR: Evet, ne konursa konsun mutlaka bir şekil alacaktır ve mutlaka onda biçimli şekiller oluşur. Yani bir şeye benzer, ya bir kervana benzer, ya deveye benzer, ya kuşa benzer yani ikiye ayrıldığında kuşa benzer, dört çizgi çıkarsa deveye veyahut ata benzer bir şeye benzer. Böyle dili ve kafası uygun olan, neşesi yerinde olanlar yani biraz da hikâye yazmaya yeteneği olan kişiler bu konuları güzel değerlendirirler kendi kafalarına göre. Ve anlatırlar işte yolcu var, hancı var, gelen var, giden var, işte kalbin sıkılmış, şurası açılmış, şurası kapanmış, üç vakit yani bunlar komik tabii. Bir kere gelecekle ilgili söyledikleri hem haram, hem çok yanlış hem de çok komik.
SUNUCU 3: Çünkü Allahtan başka ileriyi kimse göremez.
ADNAN OKTAR: Tabii ki. Peygamberlerde Allah bildiriyor, Peygamberler Allahın bildirmesiyle gaybı bilirler. Ve Allahın bazı seçkin, veli kullarına da Allah bazen gaybı bildirir. Rüyada, sadık rüyayla bildirir, bildirebilir inşaAllah. Cenab-ı Allahın dilemesiyle, o da inanılması farz olmaz, o da tahakkuk ettiğinde anlaşılır. Yani meydana geldiğinde rüyasında gördü, aynen çıkar, demek ki bu buymuş der.
SUNUCU 2: Rüya çok farklı, fal çok farklı gibime geliyor benim.
ADNAN OKTAR: Evet, fal zaten hiçbir şekilde gerçekliği yoktur. Her insana misafir gelir zaten. Sana misafir gelecek diyor, senden para çıkacak diyor, her insandan para çıkar, her insana da para gelir az da olsa.
SUNUCU 3: Tesadüf burada rol oynuyor sanki.
ADNAN OKTAR: Tabii yani tutarsa tutuyor, diyorlar; bayağı iyi fal bakar.
SUNUCU 2: Olmadığı zaman da falın çıkmadı falan deniliyor. Ama birçok yerde paraya dönüştürüldü hani bu, o yüzden merak ettim sordum bunu. Parayla bakılıyor her yerde, iki adımda bir camlarında yazıyor; fal bakılır, tarot falı bakılır, hatta kızlar çok inanır bunlara.
ADNAN OKTAR: Meşhur bir söz vardır; İstanbulun denizi bir de derler işte şeyleri tükenmez, işte bazı varlıklar tükenmez derler. Yani kanan insanlar olabiliyor demek ki olur, çocuksuluklarından bir de böyle yeni garip sektörler çıktı. İşte gel kulağına iğne batırayım iştahın açılsın, ayak parmağına iğne batırayım kafandaki ağrı gider. İşte biyoelektrik her tarafını sarmış, şakraların tıkanmış, aurana bilmem ne olmuş işte falan gibisinden böyle; buna da uygun çok büyük bir kitle var. Bayağı bir insan kitlesi var, onlar da oradan geçiniyorlar. İnanmak serbest yani böyle insanlar da olabilir, yani niye yapıyorsun? diyemeyiz. Adam inanıyorum diyor, inanabilir. Ama doğru değil yani akıl vardır, bilim vardır, gerçekler vardır. Hastaysan Allaha dua edersin ve sebebe sarılırsın, ilaç alırsın değil mi? Bu kadardır. İşte enerjiyle seni uzaktan tedavi ediyorum bilmem ne falan komik bunlar, aslı da yok. Bir de çok tehlikeli de oluyor; mesela kanser hastası oluyorlar, sen, hiç tıbbi müdahaleye gerek yok, yeni bir tıp çeşidi çıktı, bu mükemmel bir şey, ben seni bitkisel otlarla iyileştireceğim diyor. Adamın kanser her tarafını sarıyor. Otu gereği kadar yememişsin de ondan olmuştur diyor adam, haydi geçmiş olsun diyor. Bu hataya düşmemek lazım.
(röportaş harun yahya)
Sayın Adnan Oktarın 5 Mayıs 2010 tarihli Samsun Aks ve TV Kayseri röportajından
SUNUCU 2: Yusuf yüzlü, sadık sözlü, Hamza yürekli canım Hocam. Hocam Allah razı olsun. Sizin kitaplarınız vesilesiyle kendimden birçok eksiği görme imkanım oldu. Bu da Allah yolunda daha kararlı olmama vesile oldu. Allaha çok şükür. Bir şeyi merak ediyorum. Cinlerin acizlikleri var mı? Uyurlar mı, hastalanırlar mı? Tufan.
ADNAN OKTAR: Yorulduklarını biliyorum. Ama işin doğrusu hakikaten hastalanırlar mı onu hiç sormadım. Yani sormadık, arkadaşlarımıza sordurtmadım. Ama yorgunum dediklerini biliyorum. Ama onu bir soralım. Hakikaten ilginç, hiç aklıma gelmedi. Fakat çok soru sorulduğunda hakikaten yoruluyorlar, bitap oluyorlar. Onu biliyorum. Yani iptal oluyor. Ama Kuran okunursa, güzel kokudan çok hoşlanıyorlar, sudan hoşlanıyorlar, güzel sözden. Mesela sert bir söz tedirgin ediyor. Onda dengeleri bozuluyor. Ama Kuranla, şefkatle yaklaşılırsa ve ısrarlı bir üslup kullanılırsa güzel konuşuyorlar. Ama bir de boş konuşma olduğunu anladıklarında konuşmuyorlar. Onda bilgi vermiyorlar. Fakat böyle hani ne yapıyorsun, nasılsın, işte var mı anlatacağın? falan, onda daral geliyor onlara. Pek konuşmak istemiyorlar. Konuşuyor ama boş. Ama hakikaten zor bir durum varsa, Müslümanların gerçekten ihtiyacı olan bir konu varsa şakır şakır sayıyorlar. Kelimeler, cümle, adres, araba plakasına varıncaya kadar veriyorlar gerekirse, çok net. O konuda hiç şey yapmıyorlar olay ciddiyse, ciddiyeti varsa, önemli bir şeyse. Ama ona da kendileri karar veriyor. Allah öyle onlara emir veriyor demek ki. Bana da arkadaşlarım kanalıyla öyle bir bilgi geliyor.
SUNUCU 3: Hocam, iyi ya da kötüsü var mıdır cinlerin?
ADNAN OKTAR: Var tabii. Ama genellikle garibanlar. Öyle bir şeyleri yok. Bazen millete şaka yapıyorlar, ürküttükleri oluyor. Bu uçan daire olarak görünenler de aslında cinlerin gösterileridir. Uçan daire olmaz demiyorum, olabilir ama net cin alameti yani. Işık halinde oluşmalar, sonra metal görünümü almaları, sonra aniden parçalara ayrılıp yok olmaları ve çeşitli böyle metalik kokular oluşturmaları. Cinlerin klasik özelliğidir ani yok olma. Görünüm açısından da mutabıklar. Böyle zaman zaman insanlarla şakalaştıkları oluyor benim gördüğüm. Ama cinlerle yoğun bağlantıda olan kişilerle daha çok bağlantıları oluyor. Allah rızası için olursa doğru olur. Allah rızası için olmazsa bu kötü, yani çok yanlış bir hareket olur. Çok samimi olmak lazım, Hz. Süleyman (a.s.) gibi olunması lazım. Hakikaten İslama, Kurana hizmet kastıyla ve Müslümanca bir üslupla yaklaşılması lazım. Öbür türlü sorun çıkabilir.
SUNUCU 3: Hocam cinleri olan insanların ileriyi gördükleri söyleniyor. Sizce ne kadar doğru bunlar?
ADNAN OKTAR: Net yalan. Ama geriye yönelik, yani 1000 yaşında, 1300 yaşında cinler var, 1400 yaşında, 1500 yaşında cinler var. Yani usturuplu konuşulursa, eğer yani nezaketli bir üslupla, ama Allaha bağlanarak olması lazım. Yani cinin gücüne inanarak olursa gene olmaz. Onu konuşturacak olanın Allah olduğunu bilerek, yani ona bütün kuvveti Allahın verdiğini bilerek, Allahtan istirham ederek bunun oluşması gerekir. Yoksa cine müstakil güç verdin mi bu şirk olur zaten. Cinin de dengesi bozulur. O yapanın da harama girmesi mevzubahis olur. Yani yanlış hareket etmiş olur. Benim annemin annesinin öyle bağlantıları varmış, daha önce bana aktarılanlardan. O, son derece olgun karşılıyormuş. Normalde insanları çok heyecanlandırır. Ama onun şaşırdığı bir şey olmadığını naklettiler bana. Anlatımdan da olayın tam net doğru olduğunu anladım. Verilen bilgi, stil, yöntem, üslup, gösterilen reaksiyon falan hepsi tam uyuyor. Dolayısıyla doğru bilgi. Anadoluda da yer yer böyle samimi olarak cinlerle bağlantılı olan insanlar olur. Candan olmak lazım, Allah rızası için olması lazım, ahir zamanda zaten Mehdi (a.s.)a yardımcı olacak zaten cinler. Yalnız görünür hale gelmesi tedirgin eder insanları, onun bir aşama olarak insanların da hazırlanması gerekecek yani ona toplumun hazırlanması lazım inşaAllah.
SUNUCU 2: Ben bir şey merak ettim.
ADNAN OKTAR: Evet.
SUNUCU 2: Cinlerle ilgili konu açılınca, bayanlar şimdi çok fazlasıyla kahve falı baktırılıyor. Günah hani cin denilince birden aklıma geldi. Belki çok alakasız ama şu an aklımdan direk o geçti. Bu günah mıdır? Değil midir? Ya da o fincanın etrafında kahve şeyleri çıktığında gerçekten de bir şey görüyorlar mıdır? Hani birçok şey mesela doğru çıkar. Söyledikleri birçok şey a evet böyle oldu, şöyle oldu falan filan denilir. Hani bunlara gerçekten de görme şansları var mı onları?
ADNAN OKTAR: İmkânları olmaz çünkü kum yığını da olsa yahut kahve telvesi de olsa veyahut herhangi bir şey olsa, çamur da olsa.
SUNUCU 2: Kâğıttan vs.
ADNAN OKTAR: Evet, ne konursa konsun mutlaka bir şekil alacaktır ve mutlaka onda biçimli şekiller oluşur. Yani bir şeye benzer, ya bir kervana benzer, ya deveye benzer, ya kuşa benzer yani ikiye ayrıldığında kuşa benzer, dört çizgi çıkarsa deveye veyahut ata benzer bir şeye benzer. Böyle dili ve kafası uygun olan, neşesi yerinde olanlar yani biraz da hikâye yazmaya yeteneği olan kişiler bu konuları güzel değerlendirirler kendi kafalarına göre. Ve anlatırlar işte yolcu var, hancı var, gelen var, giden var, işte kalbin sıkılmış, şurası açılmış, şurası kapanmış, üç vakit yani bunlar komik tabii. Bir kere gelecekle ilgili söyledikleri hem haram, hem çok yanlış hem de çok komik.
SUNUCU 3: Çünkü Allahtan başka ileriyi kimse göremez.
ADNAN OKTAR: Tabii ki. Peygamberlerde Allah bildiriyor, Peygamberler Allahın bildirmesiyle gaybı bilirler. Ve Allahın bazı seçkin, veli kullarına da Allah bazen gaybı bildirir. Rüyada, sadık rüyayla bildirir, bildirebilir inşaAllah. Cenab-ı Allahın dilemesiyle, o da inanılması farz olmaz, o da tahakkuk ettiğinde anlaşılır. Yani meydana geldiğinde rüyasında gördü, aynen çıkar, demek ki bu buymuş der.
SUNUCU 2: Rüya çok farklı, fal çok farklı gibime geliyor benim.
ADNAN OKTAR: Evet, fal zaten hiçbir şekilde gerçekliği yoktur. Her insana misafir gelir zaten. Sana misafir gelecek diyor, senden para çıkacak diyor, her insandan para çıkar, her insana da para gelir az da olsa.
SUNUCU 3: Tesadüf burada rol oynuyor sanki.
ADNAN OKTAR: Tabii yani tutarsa tutuyor, diyorlar; bayağı iyi fal bakar.
SUNUCU 2: Olmadığı zaman da falın çıkmadı falan deniliyor. Ama birçok yerde paraya dönüştürüldü hani bu, o yüzden merak ettim sordum bunu. Parayla bakılıyor her yerde, iki adımda bir camlarında yazıyor; fal bakılır, tarot falı bakılır, hatta kızlar çok inanır bunlara.
ADNAN OKTAR: Meşhur bir söz vardır; İstanbulun denizi bir de derler işte şeyleri tükenmez, işte bazı varlıklar tükenmez derler. Yani kanan insanlar olabiliyor demek ki olur, çocuksuluklarından bir de böyle yeni garip sektörler çıktı. İşte gel kulağına iğne batırayım iştahın açılsın, ayak parmağına iğne batırayım kafandaki ağrı gider. İşte biyoelektrik her tarafını sarmış, şakraların tıkanmış, aurana bilmem ne olmuş işte falan gibisinden böyle; buna da uygun çok büyük bir kitle var. Bayağı bir insan kitlesi var, onlar da oradan geçiniyorlar. İnanmak serbest yani böyle insanlar da olabilir, yani niye yapıyorsun? diyemeyiz. Adam inanıyorum diyor, inanabilir. Ama doğru değil yani akıl vardır, bilim vardır, gerçekler vardır. Hastaysan Allaha dua edersin ve sebebe sarılırsın, ilaç alırsın değil mi? Bu kadardır. İşte enerjiyle seni uzaktan tedavi ediyorum bilmem ne falan komik bunlar, aslı da yok. Bir de çok tehlikeli de oluyor; mesela kanser hastası oluyorlar, sen, hiç tıbbi müdahaleye gerek yok, yeni bir tıp çeşidi çıktı, bu mükemmel bir şey, ben seni bitkisel otlarla iyileştireceğim diyor. Adamın kanser her tarafını sarıyor. Otu gereği kadar yememişsin de ondan olmuştur diyor adam, haydi geçmiş olsun diyor. Bu hataya düşmemek lazım.
(röportaş harun yahya)