Hıdır Geviş Montreal'de The Narcicyst adıyla anılan Yassin Al Salman'la biraraya geldi.
Kırmızı tüllü etekleriyle üç kız pandomim yapıyor başlarına epey bir kalabalık toplanmış ben de o kalabalığın içindeyim. Sağolsunlar çok güldüm ama şimdi ayrılma zamanı iyi akşamlar kızlar. Saat akşam dört buçuk. Scoene Bell adı verilen sahneye yaklaşıyorum. Yassin yukarıda sahnede bir o yana bir bu yana dönüp duruyor. Toparlanıyor olmalılar demek ki provaları bitmiş. O halde sesleneyim yukarıya doğru "Yassssiiiin what's up brother?" Yassin gülümseyip el sallıyor "Hey Xidir bekle hemen geliyorum." Kafamı sağa sola çevirerek acele acele cevap veriyorum: "Hayır sen gelme ben oraya geliyorum" diyorum. Yassin cevaplıyor "Olmaz beş dakika içinde sahneyi boşaltmamız gerekiyor." Ne sinirleniyor ne hayalkırıklığına uğruyor ne de küsüyorum. "Peki" deyip bekliyorum. İki dakika sonra Yassin aşağı iniyor birlikte resim çektiriyoruz. Onun üzerinde de benim üzerimde de şort pantolon var ikimiz de rahatına düşkün insanlarız. Bağımsız bir müzisyen çekiminden sonra aceleyle olay mahallinden ayrılıyorum çünkü yetişmem gereken bir başka konser var ve geç kalmış durumdayım. O konserden sonra da Yassin'in o gece saat 10'da başlayacak konserini izlemeye geleceğim. Yassin'le nasıl olsa daha önce görüştük konuşacaklarımızı konuştuk geriye sadece fotoğraf çektirmek kalmıştı Allah'a şükür o işi de tamamladık.
The Narcicyst olarak bilinen Yassin Al Salman'ın oldukça ilginç ve sıradışı bir müzik kariyeri var. Büyük müzik şirketlerine bağımlı olmayan bir müzisyen olduğunu söylüyor. Bu nedenle gerçekten kendi gibi olabiliyor. İstediği müziği yapıyor istediği sözleri yazıyor ve kimsenin doğrularıyla değil sadece kendi inandığı doğrularla dilediği kadar politik olabiliyor. Aslen Irak'lı ama dedemin babası Türk'müş diyor. Yassin Dubai'de doğmuş ve sonra sekiz yaşındayken ailesiyle birlikte Kanada'ya göç etmiş. Göçmenliğin nasıl bir şey olduğunu iki kültür arasında kalmanın ya da bir çoğunluk içinde azınlık olmanın ne demek olduğunu çok iyi biliyor. Bunun acısını bizzat yaşamış önyargıların acıtıcı darbeleriyle çarpışmış. Müslüman dünyadan göç eden bir genç olarak müziğinin felsefesini de hayatındaki bu ağırlık noktaları oluşturuyor: göçmenlik islamofobi Arap dünyasında bitmek bilmeyen çatışmalar ve barış özlemi.
<H4>Önce kendimizi eleştirmeliyiz</H4>Yassin klasik Batı karşıtlığı dışında bir duruş sergiliyor. "Biz önce kendimize bakmalıyız" diyor ve ekliyor "Sömürge insanı alışkanlığıyla hareket edip sadece başkalarını suçlamamalıyız. Başkalarını suçlarken gösterdiğimiz cesaretikendimize bakarken de göstermeli ve kendimizi de ağır biçimde eleştirebilmeliyiz. Neden en baskıcı iktidarlar Müslüman coğrafyasındabunu sormalıyız. Müslümanlar bunu hak etmiyor." Batı'da yaşayan Müslüman bir hiphop sanatçısı olarak gençlere tavsiyeleri var Yassin'in... Herkesin önce birey olması gerektiğini söylüyor. Bağımsız olabilmek bağımsız düşünebilmek her şeyi sadece ak ve kara olarak görmemek gerektiğini vurguluyor. Ona göre insanlar kendi aleyhlerindeki gelişmelere bile sağduyularını hiç yitirmeden iki yönlü bakabilmeli... Yassin'e göre Müslüman coğrafyasında yeni bir kuşak doğuyor; dünyaya daha açık barışı ve demokrasiyi arzu edenşimdiye kadarki inatlaşmaların dışında daha hoşgörülü bir kuşak... Kendisinin işte bu kuşağı temsil ettiğini söylüyor Yassin. Ve ekliyor "Bu anlamda hiphop önemli bir iletişim biçimi."
O akşam Yassin'in konserine gittim. Yassin müziğiyle hem insanı çılgınca dans ettiriyor hem de çıldırtıyor. Bu arada bir şey daha sorsaydım keşke şimdi yazarken aklıma geldi. Gözlükleri ve o gece konserde başına taktığı şapkasıyla biraz Malcom X'i hatırlattı bana herhalde bilerek böyle yapmıştır.
Türkiye'ye dönünce Samsun ve Özden Demir çiftine Yassin'den bahsetmeliyim. 0 Türkiye dizilerinin Ortadoğu'da gösterdiği başarı müzikte de söz konusu olabilir. Hatta Yassin gibi Batı'da yetişen ve Ortadoğu ve Kuzey Afrika'nın yeni kuşak gençlerine hitap edecek müzisyenlerDoğan Müzik gibi Türkiyeli müzik şirketleri tarafından pazarlanabilir.
Taraf..
Kırmızı tüllü etekleriyle üç kız pandomim yapıyor başlarına epey bir kalabalık toplanmış ben de o kalabalığın içindeyim. Sağolsunlar çok güldüm ama şimdi ayrılma zamanı iyi akşamlar kızlar. Saat akşam dört buçuk. Scoene Bell adı verilen sahneye yaklaşıyorum. Yassin yukarıda sahnede bir o yana bir bu yana dönüp duruyor. Toparlanıyor olmalılar demek ki provaları bitmiş. O halde sesleneyim yukarıya doğru "Yassssiiiin what's up brother?" Yassin gülümseyip el sallıyor "Hey Xidir bekle hemen geliyorum." Kafamı sağa sola çevirerek acele acele cevap veriyorum: "Hayır sen gelme ben oraya geliyorum" diyorum. Yassin cevaplıyor "Olmaz beş dakika içinde sahneyi boşaltmamız gerekiyor." Ne sinirleniyor ne hayalkırıklığına uğruyor ne de küsüyorum. "Peki" deyip bekliyorum. İki dakika sonra Yassin aşağı iniyor birlikte resim çektiriyoruz. Onun üzerinde de benim üzerimde de şort pantolon var ikimiz de rahatına düşkün insanlarız. Bağımsız bir müzisyen çekiminden sonra aceleyle olay mahallinden ayrılıyorum çünkü yetişmem gereken bir başka konser var ve geç kalmış durumdayım. O konserden sonra da Yassin'in o gece saat 10'da başlayacak konserini izlemeye geleceğim. Yassin'le nasıl olsa daha önce görüştük konuşacaklarımızı konuştuk geriye sadece fotoğraf çektirmek kalmıştı Allah'a şükür o işi de tamamladık.
The Narcicyst olarak bilinen Yassin Al Salman'ın oldukça ilginç ve sıradışı bir müzik kariyeri var. Büyük müzik şirketlerine bağımlı olmayan bir müzisyen olduğunu söylüyor. Bu nedenle gerçekten kendi gibi olabiliyor. İstediği müziği yapıyor istediği sözleri yazıyor ve kimsenin doğrularıyla değil sadece kendi inandığı doğrularla dilediği kadar politik olabiliyor. Aslen Irak'lı ama dedemin babası Türk'müş diyor. Yassin Dubai'de doğmuş ve sonra sekiz yaşındayken ailesiyle birlikte Kanada'ya göç etmiş. Göçmenliğin nasıl bir şey olduğunu iki kültür arasında kalmanın ya da bir çoğunluk içinde azınlık olmanın ne demek olduğunu çok iyi biliyor. Bunun acısını bizzat yaşamış önyargıların acıtıcı darbeleriyle çarpışmış. Müslüman dünyadan göç eden bir genç olarak müziğinin felsefesini de hayatındaki bu ağırlık noktaları oluşturuyor: göçmenlik islamofobi Arap dünyasında bitmek bilmeyen çatışmalar ve barış özlemi.
<H4>Önce kendimizi eleştirmeliyiz</H4>Yassin klasik Batı karşıtlığı dışında bir duruş sergiliyor. "Biz önce kendimize bakmalıyız" diyor ve ekliyor "Sömürge insanı alışkanlığıyla hareket edip sadece başkalarını suçlamamalıyız. Başkalarını suçlarken gösterdiğimiz cesaretikendimize bakarken de göstermeli ve kendimizi de ağır biçimde eleştirebilmeliyiz. Neden en baskıcı iktidarlar Müslüman coğrafyasındabunu sormalıyız. Müslümanlar bunu hak etmiyor." Batı'da yaşayan Müslüman bir hiphop sanatçısı olarak gençlere tavsiyeleri var Yassin'in... Herkesin önce birey olması gerektiğini söylüyor. Bağımsız olabilmek bağımsız düşünebilmek her şeyi sadece ak ve kara olarak görmemek gerektiğini vurguluyor. Ona göre insanlar kendi aleyhlerindeki gelişmelere bile sağduyularını hiç yitirmeden iki yönlü bakabilmeli... Yassin'e göre Müslüman coğrafyasında yeni bir kuşak doğuyor; dünyaya daha açık barışı ve demokrasiyi arzu edenşimdiye kadarki inatlaşmaların dışında daha hoşgörülü bir kuşak... Kendisinin işte bu kuşağı temsil ettiğini söylüyor Yassin. Ve ekliyor "Bu anlamda hiphop önemli bir iletişim biçimi."
O akşam Yassin'in konserine gittim. Yassin müziğiyle hem insanı çılgınca dans ettiriyor hem de çıldırtıyor. Bu arada bir şey daha sorsaydım keşke şimdi yazarken aklıma geldi. Gözlükleri ve o gece konserde başına taktığı şapkasıyla biraz Malcom X'i hatırlattı bana herhalde bilerek böyle yapmıştır.
Türkiye'ye dönünce Samsun ve Özden Demir çiftine Yassin'den bahsetmeliyim. 0 Türkiye dizilerinin Ortadoğu'da gösterdiği başarı müzikte de söz konusu olabilir. Hatta Yassin gibi Batı'da yetişen ve Ortadoğu ve Kuzey Afrika'nın yeni kuşak gençlerine hitap edecek müzisyenlerDoğan Müzik gibi Türkiyeli müzik şirketleri tarafından pazarlanabilir.
Taraf..