ScHizopyeNn
Bayan Üye
Farklı bir klavye, farklı bir gitar... Üstüne üslük olmadık bir vokal; Children of Bodom... Finlandiya, metal müzik için önemli ülkelerden biri olmuştur her zaman. Ve 97 yılından bu yana Finlandiya denildiğinde akla bir grup fazladan geliyor. Bu grup, içinde bir çok metal müzik türünün etkilerini taşıyan ve metal müziğin nasıl yenilenerek yoluna devam ettiğini kanıtlayan Children of Bodom... Doksanlı yılların başında "Inearthed" olarak anılan topluluk, bu isim altında 2 demo yayınladı. Bu demolarda göze batan ilk şey farklı bir tarzın yapılanmış olmasıydı. Bu türe isim koymak hiç de kolay değildi. Children of Bodom'un, 'özgün tavrını' ne denli başarıyla sergilediği, bu şekilde de ortaya çıkıyordu.
Başta Finlandiyalı Stratovarius'un örnek alındığı klavye etkileri kendine özgü bir hava yakalamıştı. Ancak gruba 'power metal'damgası vurmak mümkün değildi. Alexi'nin scream (çığlık) vokal yapıyordu ve yeteneğiyle bir çok black ve death dinleyicisinin beğenisini kazandı. Grup, Chidren of Bodom olarak piyasaya 97 de "Someting Wild" ile çıktı. Albümde ilk dikkat edilen şarkı; "Deadnight Warrior" idi. Parça, bundan sonraki COB stilinin bir numaralı örneklerindendi. Albüm, grubun Finlandiya içindeki basit kitlesini yüzlerce kat arttırdı. Underground bir grup olmaktan sıyrılıp büyük bir şirketle anlaştılar ve kendi isimlerini taşıyan bir single ile kariyerlerini sürdürdüler. Bu çalışmanın, anlaştıkları şirketin ani baskısıyla piyasaya sürüldüğü biliniyor. Belki de bu yüzden plak şirketinin dileğini yerine getiremediler elde edilen vasat sonuçların gösterdiği gibi... Ancak 98'de çıkan single çalışması ile bu kez istenen gerçekleşecekti. "Downfall" single'ı beklenenden çok tutuldu ve hayran kitlesiyeni albümün çıkış tarihini gözlemeye başladı.
99'da beklenen albüm Avrupa'yı sallamayı başardı. Children of Bodom, ününe ün katarak yoluna devam ediyordu. Dönemin tanınmış gruplarıyla turnelerde sık sık sahne paylaşan grup, bir marka olarak metal piyasasında ağırlığını hissettirmeye başladı. "Hatebreeder" albümünde dikkat edilmesi gereken başlıca şarkılar "Warheart", albümle aynı adı taşıyan "Hatebreeder" ve tabii "Downfall" oldu. Children of Bodom, bir albümünde bir çok metal müzik tarzının örneklerini sergileyebiliyordu. Bir şarkıda tamamen kendinizi klavyeye vermişken diğerinde Alexi'nin süper çığlığıyla uyanıyorsunuz. Grubun en önemli özelliklerinden biri, kendine benzer ikinci bir örnek verilemeyecek olması. Müzikleri, 'power metal' kalıbına sokulmaya çalışılsa da bu tarzın alışılageldik saf vokalleriyle Alexi'ninkiler arasında çok büyük farklar olduğunu gözlemliyoruz.
Grup elemanlarının favori grupları da kendi müziklerine yansımış gibi görünüyor. Röportajlarda belirttikleri idol gruplar o kadar çeşitli ki hepsini bir arada düşünmeniz mümkün değil. Children of Bodom, gelecekteki çalışmalarında da Stratovarius, Ozzy, Wasp, Slayer, Cathedral ve Kreator'dan doğma bir çocuğun yükselişini izlettirecek bizlere...
99'un sonlarına gelindiğinde "Tokyo Warhearts" ile metal piyasasında yeni bir patlama oldu, COB ilk canlı performans çalışmasını yayınladı. Konseri en doğal haliyle çok az rötüşlü bir şekilde karşımıza çıkaran albüm, grubu canlı görme fırsatından uzak olanlara ilaç gibi bir etki yarattı. Children of Bodom, 2000 yılında "Hate Me" single çalışmasıyla yeniden hayranlarının karşısına çıktı. Bu çalışmada yer alan iki şarkıda gerçekten çok başarılılardı. Şarkılar "Hate me" ve "Hellion" idi. Bir dahaki albümde bu tarz şarkılara yer verileceğini tahmin eden müzikseverler hayal kırıklığına uğramadı. Ardından gelen "Follow the Reaper", grubun en yüksek performans gösterdiği albümlerden biriydi. Bir çok grup kısa dönemde kendini yenilemeyi denerken COB, tarzında pek bir değişim yapmamıştı. Yine aynı metal müzik karışımı karşımızda duruyordu. Tabii özgünlüğünü tümüyle koruyarak...
Çıkardıkları bu albümde kuşkusuz çok başarılı parçalar vardı. Bunlar arasında "Bodom After Midnight", yüksek bütçeli bir kliple televizyon izleyicilerine de sundukları "Every Time I Die", albümle aynı adı taşıyan "Follow The Reaper" ve single'ıyla büyük ilgi uyandıran "Hate Me"yi saymak mümkün.
Sonrasında Children of Bodom, her büyük grubun izlediği politikayı izledi. Çok başarılı ve çok satan bir albüm yapmıştı ve bu çalışmanın ödülü olarak geri çekilip dinlenmeyi tercih ettiler. Birkaç büyük festival organizasyonunda sahne alsalar da yeni bir albüm için uzun süre sessiz kaldılar. Gitarist Alexander Kuoppala ile yollarını ayıran grubun, yeni çalışmalarıyla özgün tarzını koruyup koruyamayacağını zaman gösterecek.
Başta Finlandiyalı Stratovarius'un örnek alındığı klavye etkileri kendine özgü bir hava yakalamıştı. Ancak gruba 'power metal'damgası vurmak mümkün değildi. Alexi'nin scream (çığlık) vokal yapıyordu ve yeteneğiyle bir çok black ve death dinleyicisinin beğenisini kazandı. Grup, Chidren of Bodom olarak piyasaya 97 de "Someting Wild" ile çıktı. Albümde ilk dikkat edilen şarkı; "Deadnight Warrior" idi. Parça, bundan sonraki COB stilinin bir numaralı örneklerindendi. Albüm, grubun Finlandiya içindeki basit kitlesini yüzlerce kat arttırdı. Underground bir grup olmaktan sıyrılıp büyük bir şirketle anlaştılar ve kendi isimlerini taşıyan bir single ile kariyerlerini sürdürdüler. Bu çalışmanın, anlaştıkları şirketin ani baskısıyla piyasaya sürüldüğü biliniyor. Belki de bu yüzden plak şirketinin dileğini yerine getiremediler elde edilen vasat sonuçların gösterdiği gibi... Ancak 98'de çıkan single çalışması ile bu kez istenen gerçekleşecekti. "Downfall" single'ı beklenenden çok tutuldu ve hayran kitlesiyeni albümün çıkış tarihini gözlemeye başladı.
99'da beklenen albüm Avrupa'yı sallamayı başardı. Children of Bodom, ününe ün katarak yoluna devam ediyordu. Dönemin tanınmış gruplarıyla turnelerde sık sık sahne paylaşan grup, bir marka olarak metal piyasasında ağırlığını hissettirmeye başladı. "Hatebreeder" albümünde dikkat edilmesi gereken başlıca şarkılar "Warheart", albümle aynı adı taşıyan "Hatebreeder" ve tabii "Downfall" oldu. Children of Bodom, bir albümünde bir çok metal müzik tarzının örneklerini sergileyebiliyordu. Bir şarkıda tamamen kendinizi klavyeye vermişken diğerinde Alexi'nin süper çığlığıyla uyanıyorsunuz. Grubun en önemli özelliklerinden biri, kendine benzer ikinci bir örnek verilemeyecek olması. Müzikleri, 'power metal' kalıbına sokulmaya çalışılsa da bu tarzın alışılageldik saf vokalleriyle Alexi'ninkiler arasında çok büyük farklar olduğunu gözlemliyoruz.
Grup elemanlarının favori grupları da kendi müziklerine yansımış gibi görünüyor. Röportajlarda belirttikleri idol gruplar o kadar çeşitli ki hepsini bir arada düşünmeniz mümkün değil. Children of Bodom, gelecekteki çalışmalarında da Stratovarius, Ozzy, Wasp, Slayer, Cathedral ve Kreator'dan doğma bir çocuğun yükselişini izlettirecek bizlere...
99'un sonlarına gelindiğinde "Tokyo Warhearts" ile metal piyasasında yeni bir patlama oldu, COB ilk canlı performans çalışmasını yayınladı. Konseri en doğal haliyle çok az rötüşlü bir şekilde karşımıza çıkaran albüm, grubu canlı görme fırsatından uzak olanlara ilaç gibi bir etki yarattı. Children of Bodom, 2000 yılında "Hate Me" single çalışmasıyla yeniden hayranlarının karşısına çıktı. Bu çalışmada yer alan iki şarkıda gerçekten çok başarılılardı. Şarkılar "Hate me" ve "Hellion" idi. Bir dahaki albümde bu tarz şarkılara yer verileceğini tahmin eden müzikseverler hayal kırıklığına uğramadı. Ardından gelen "Follow the Reaper", grubun en yüksek performans gösterdiği albümlerden biriydi. Bir çok grup kısa dönemde kendini yenilemeyi denerken COB, tarzında pek bir değişim yapmamıştı. Yine aynı metal müzik karışımı karşımızda duruyordu. Tabii özgünlüğünü tümüyle koruyarak...
Çıkardıkları bu albümde kuşkusuz çok başarılı parçalar vardı. Bunlar arasında "Bodom After Midnight", yüksek bütçeli bir kliple televizyon izleyicilerine de sundukları "Every Time I Die", albümle aynı adı taşıyan "Follow The Reaper" ve single'ıyla büyük ilgi uyandıran "Hate Me"yi saymak mümkün.
Sonrasında Children of Bodom, her büyük grubun izlediği politikayı izledi. Çok başarılı ve çok satan bir albüm yapmıştı ve bu çalışmanın ödülü olarak geri çekilip dinlenmeyi tercih ettiler. Birkaç büyük festival organizasyonunda sahne alsalar da yeni bir albüm için uzun süre sessiz kaldılar. Gitarist Alexander Kuoppala ile yollarını ayıran grubun, yeni çalışmalarıyla özgün tarzını koruyup koruyamayacağını zaman gösterecek.