Ceza Muhakemesi Hukukunun Tarihçesi

Asi Ruh

Kayıtlı Üye
CEZA MUHAKEMESİ HUKUKUNUN TARİHÇESİ

Ceza Muhakemesi Hukuku uzun bir geçmişe sahiptir. Gerçekten, bu geçmiş, insanların toplum haline geçmeye başlamasına kadar uzanmaktadır. İlkel toplumlarda ceza muhakemesi kuralları çok yetersizdi. Suç, suçlunun işlediği günah olarak görülüyor ve suçtan zarar görene ve ailesine suçludan intikam alma hakkı tanınıyordu. Toplumun gelişmesine ve ortak çıkarlarının daha iyi anlaşılmaya başlamasına paralel olarak, ceza muhakemesi kuralları da gelişti ve ceza muhakemesi bir devlet işi olarak görülmeye başlandı.

Eski Yunan'da ve Roma'da, fakat özellikle Roma'da ceza muhakemesinin çok geliştiğini görmekteyiz. Ne var ki, bu gelişme Ortaçağda da sürmedi. İnsanlık Ortaçağda derin bir karanlığın içine düştü. Ceza Muhakemesinde, özellikle Ortaçağın ikinci yarısında, insanların vahşiliğini tüm çıplaklığı ile gözler önüne seren, düzenlemeler yapıldı.

Eski Yunan'da, Roma'da ve Ortaçağın birinci yarısında, ceza muhakemesinde itham sistemi hakimdi. Medenî muhakeme ile ceza muhakemesi arasında büyük farklar yoktu. Ortaçağın ikinci yarısında ise, Kilise Hukukunun etkisiyle itham sistemi terk edilip onun yerine tahkik sistemi (Inquisitionsprinzip) getirildi. Bununla hâkim; hem davacı hem de hüküm veren kişi, suçtan zarar gören ise önemli bir tanık, sanık ise soruşturma konusu oldu. Her ne pahasına olursa olsun maddî gerçeğin bulunması temel prensip, ikrar da en önemli delil sayıldı. Bu düzenlemelerin tabii sonucu olarak da işkence olağan hale geldi. Ortaçağın karanlığı Yeniçağın başlarında da yaşandı.

Bizim için Ceza Muhakemesi Hukuku açısından kaynak ülke durumunda olan Almanya'nın ilk Ceza ve Ceza Muhakemeleri Usûlü Kanunu Carolina'dır. (Constitutio Criminalis Carolina-Die Peinliche Gerichtsordnung 1532). Bu kanunun yapılmasına, ceza işlerinde çok sayıda keyfi muamele ve adlî cinayet şikâyetleri neden olmuştur. Daha çok CMK hüviyetinde olan Carolina, ceza muhakemesi açısından büyük bir gelişmenin sembolüdür. Ancak, bu kanunda da tahkik sistemi hâkim olmuş, işkence, belli koşullara bağlanmış da olsa, varlığını sürdürmüş ve muhakemeye yazılılık ve gizlilik ilkeleri hakim olmuştur.

18 YY. da ceza muhakemesi konusunda pek çok kanun yapılmıştır. Bunların en ünlüleri 1751 tarihli Codex Maximilianeus iuris Bavarici Criminalis ve Avusturya'da 1768'de yapılan Constitutio Criminalis Theresianadır. Her iki kanunda da tahkik sistemi ve işkenceye yer verilmiş, muhakemenin yazılı ve gizli olacağı açıklanmış ve savunma çok kısıtlanmıştır.

Ortaçağın karanlığından rönesans ve reform hareketleriyle çıkılmıştır. Aydınlanma döneminde insana saygı gösterilmesi ve tahkik sistemiyle işkencenin kaldırılması istenmiştir. İnsanlık açısından bir dönüm noktası olan aydınlanma dönemindeki hareketlere devrin ceza muhakemeleri kayıtsız kalmamışlardır. Bu yoldaki gelişmeler Fransız ihtilâliyle hızlanmış, ihtilâlciler özellikle itham sistemi ile sözlülük ve halkla açıklık ilkelerinin ceza muhakemesine hakim olmasını istemişlerdir. Bu istekler 19-22 Temmuz 1791 ve 19 Eylül 1791 tarihli iki yasada ifadesini bulmuştur. 1808 Fransız CMK ise savcılığa ve itham sistemine yer vermiştir. Fransa'daki bu gelişmeler Almanya'yı da etkilemiştir. 1848 ve 1861 Bayern, 1849 Prusya, 1864 Baden ve 1869 Württemberg CMK'larında savcılık kurumu, halka açıklık, sözlülük ve delillerin serbestçe değerlendirilmesi ilkeleri benimsenmiştir. Türk CMK'nun kaynağını teşkil eden 1877 Alman CMK işte bu modern kanunlara dayanmaktadır. 1877 CMK daha sonra çeşitli değişiklikler geçirmiştir. Bunların en çarpıcısı Naziler zamanında yapılan 1935 değişikliğidir. Naziler bununla kendi dünya görüşlerine uygun bir ceza muhakemesi yaratmaya çalışmışlardır. İkinci dünya savaşından sonra, Nazilerin yaptığı CMK değişiklikleri 1950'de büyük ölçüde ortadan kaldırılmıştır.

1 Nisan 2005 yılına kadar yürürlükte olan 1412 sayılı Türk CMK hükümleri, bazı istisnalar dışında, tamamen 1877 tarihli Alman CMK'dan alınmıştır. 20.8.1929'da yürürlüğe giren kanun bir Cumhuriyet Türkiyesi kanunudur ve bugüne kadar pek çok değişikliklerle, deyim yerinde ise, "Türkleştirilmiştir". Cumhuriyeti kuranların, özgürlükçü, liberal bir kanun olana 1877 Almam CMK yı alıp, 1935 de Naziler tarafından yapılan değişikliklerden bir tanesini bile almamaları dikkat çekicidir. Yirmili yılların hukuk reformu 21’nci yüzyıl ihtiyaçlarını karşılayamamaktadır. Bu nedenle Atatürkçü çizginin devamı olarak yeni bir büyük reforma ihtiyaç vardı. Bu reformun yasa ayağını yeni CMK oluşturmaktadır. Ancak unutulmamalıdır ki, en mükemmel yasalar dahi nitelikli insan gücü ve maddi alt yapı ile desteklenmedikçe gerçek bir reform için yeterli olamaz.Cumhuriyetin başında yaşanan hukuk devriminin başarılı olmasının asıl sebebi budur.

Cumhuriyet öncesi ceza muhakemesine İslâm Hukuku ilkeleri hakimdi. İslâm Hukukunda kadılar hem ceza hukuku, hem de özel hukuk işlerine bakmakla ödevli idiler. Her iki iş için uygulanan usul farklı değildi. Kulun haklarına ilişkin bir suç söz konusu ise, o zaman iddiacı iddiasını kadıya bildiriyor, kadı da sanığı mahkemeye çağırıyordu. Muhakeme sözlü, halka açık ve başlıca delil tanık beyanı idi. Yemine özel bir önem verilmişti .

Özel bir CMK yoktu. Kaynaklar Kur'an, Sünnet, İcma ve İçtihaddı.
Tanzimat öncesi görev yapan şer'i mahkemeler tek hakimli olup, verilen kararlara karşı denetim muhakemesi söz konusu değildi. Cumhuriyet öncesi ilk ceza muhakemesi düzenlemesi Osmanlı İmparatorluğu zamanında yapılan 1876 ve 1870 tarihli düzenlemelerdir.
Ülkemizin ilk derli toplu CMK da yine İmparatorluk zamanında yapılmıştır. Bu kanun 1808 Fransız CMK'nun bir tercümesi olan 25 Haziran 1879 (5 Recep 1296) tarihli Usûlü Muhakematı Cezaiye Kanunudur. 20.8.1929'da bu kanunun yerini bugün yürürlükte bulunan 1412 sayılı CMK almıştır. Bugün 1999 tarihli bir CMK tasarısı tartışmaya açılmış bulunmaktadır.
 
bayigram takipçi satın al instagram beğeni satın al instagram takipçi satın al tiktok takipçi satın al Buy Followers bugün haber
vozol puff
Geri
Üst