meridyen2
Kayıtlı Üye
Eller
Elin en önemli özelliği, tamamen standart bir yapısı olmasına rağmen birbirinden çok farklı kullanım alanlarında büyük bir verimle işlemesidir. Çok sayıda kas ve sinire sahip olan kollarımız, şartlara göre elimizin kuvvetli veya yumuşak kavramasında yardımcı olurlar. Mesela; insan eli, yumruk sıkılmamış haldeyken bile herhangi bir nesnenin üzerine 45 kilo ağırlığında bir güçle darbe indirebilir; diğer taraftan da başparmak ve işaret parmağı arasına aldığı, milimetrenin onda biri inceliğindeki bir kağıt parçasını da hissedebilir. Bu iki işlemden biri çok ince bir ayar gerektirirken, diğeri tam tersine büyük bir güç gerektirmektedir. Ama biz, kağıdı alırken de, yumruk atarken de 1 saniye bile nasıl yapmamız gerektiğini düşünmeyiz, ikisi arasındaki güç farkını ayarlamayı da düşünmeyiz. Çünkü insan eli bütün bu işlemleri aynı anda yapabilecek şekilde tasarlanmıştır. El, bütün özellikleriyle birlikte, kendisine bağlı bütün yapılarla birlikte aynı anda yaratılmıştır.
Papağan Balığının Uyku Tulumu
Papağan balıkları özellikle geceleri kendi ürettikleri jelatinimsi bir madde ile tüm vücutlarını kaplarlar. Bunu kendilerini dış etkenlerden korumak için üretirler. Bu madde balığı geceleri aktif olan ve ciddi bir tehlike oluşturan düşmanlarından korurken bir yandan da balığın kamuflaj yöntemiyle gizlenmesini sağlar.
Bu jelatinimsi kılıf, solungaç boşluğundaki salgı bezinden nefes alıp verirken salgılanır. Bir süre sonra bu kılıf balığın tüm vücudunu sarar. Pagağan balıklarının en büyük düşmanı mürenler olağanüstü hassas bir koku alma yeteneğine sahiptirler ve avlarını bu yetenekleri sayesinde bulurlar. Fakat bu koruyucu kılıf sayesinde müren, papağan balığının kokusunu alamadığı gibi, yanından geçerken avına çarpsa bile onu fark edemez. Pagağan balıklarının ihtiyacı olan bu mükemmel sistemi var edip düzenleyen Yüce Allah'tır.
Geçmiş ve Gelecek Aslında "Şu An" Yaşanmaktadır
Allah Katında zaman olmadığı için, bütün olaylar tek bir anda gerçekleşmektedir ve o "şu an"dır. "Şu anda" bizim için geçmiş ve gelecek olan tüm olaylar Allah Katında, bizim olayları gördüğümüz netlikten çok daha net ve canlı olarak yaşanmaktadır. Örneğin, Hz. Yunus şu anda gemideki kura sonucunda denize atılmaktadır, Hz. Yusuf şu anda kardeşleri tarafından kuyuya atılmaktadır, Hz. Meryem şu anda Cebrail ile konuşmakta, Hz. İsa şu anda doğmaktadır.
Allah bu görüntülerin tamamını, "şu anda", bizim bilemeyeceğimiz daha keskin bir netlikte görmekte ve duymaktadır. Bizim şahit olduğumuz ve olmadığımız tüm olaylar ve tüm sesler Allah Katında her an hazırdır ve tüm canlılığı ile her an yaşanmaktadır. Bunların hiçbiri hiçbir zaman kaybolmaz, her zaman Allah'ın hafızasında tüm detayları ile yaşanır.
Uzaydaki Büyüklük Kavramı
Allah insanların Kendi sınırsız gücünü kavrayabilmeleri için evrendeki düzeni sayısız detayla birlikte yaratmıştır. Allah Kuran'da insanlara evrendeki düzenin yaratılış sebebini "... sizin gerçekten Allah'ın her şeye güç yetirdiğini ve gerçekten Allah'ın ilmiyle herşeyi kuşattığını bilmeniz ve öğrenmeniz için" (Talak Suresi, 12) şeklinde bildirmektedir.
Gerçek anlamda uzayın nasıl bir büyüklük olduğu üzerinde düşünmeye başladığımızda tahmin edebileceğimizden çok daha farklı kavramlarla karşılaşırız. Güneş'in çapı, Dünya'nın çapının 103 katı kadardır. Güneş Sistemi ise içinde bulunduğu Samanyolu Galaksisine oranla oldukça mütevazı bir büyüklüğe sahiptir. Çünkü Samanyolu Galaksisinin içinde, Güneş gibi ve çoğu ondan daha büyük olmak üzere yaklaşık 250 milyar tane yıldız vardır. Samanyolu Galaksisi de uzayın geneli düşünüldüğünde çok "küçük" bir yer kaplar. Çünkü uzayda başka galaksiler de vardır, hem de tahminlere göre, yaklaşık 300 milyar kadar
Sekreter Kuşları
Sekreter kuşları sadece Afrika'da yaşarlar. Ağaçlarda ve çok yükseklerde yaptıkları yuvalarını yaprak, ot ve tüylerle döşerler ve bu malzemeleri her yıl yenilerler. Sekreter kuşları daha çok yılanla beslenirler ve çok ilgi çekici bir yöntemle yılan avlarlar. Bir yılanla karşılaşan sekreter kuşu gagasını kullanmadan pençeleriyle saldırır ve avını pençe vuruşlarıyla öldürmeye çalışır. Karşılaştığı yılan zehirli bir tür ise, sekreter kuşu, kanatları aracığılıyla onu kendisinden uzak tutar ve yılanın zehrini boşaltması için birkaç tüyünü yılana yutturmaya çalışır. Bunu başarırsa, yılan zehrini kuşu etkilemeyecek bir yere boşaltmış olur. Sekreter kuşu, zehrinin büyük bölümünü boşalttığı için artık eskisi kadar tehlikeli olmayan yılana pençeleriyle saldırır.
Sekreter kuşunun pençelerinin yüzeyi çok az damarlı olduğu için yılan ısırsa bile, kuş zarar görmez. Son derece ilginç bir beslenme şekline sahip olan ve çok isabetli bir yöntemle yılanı alt eden sekreter kuşlarına bütün bunları, yarattığı tüm canlıları en iyi bilen, Allah ilham etmektedir.
Dünya Hayatının Bir Sonu Olduğu Gerçeğini Anlamazlıktan Gelmeyin
Dünya üzerinde şu an güzel olan, sağlam olan ne varsa bir süre sonra bozulacak veya eskiyecektir. Bu, insan hayatı için de geçerlidir ve bu durumdan kesinlikle kaçış mümkün değildir. Her insan doğduğu andan itibaren geri dönüşü mümkün olmayan bir sona doğru ilerler Gün geçtikçe daha da yaşlanır ve ölüme daha da yaklaşır. Bu apaçık gerçeği birçok insan bildiği halde kendilerini gündelik yaşamın akışına kaptırmaktan alıkoyamazlar. Dünyanın geçici süslerine hak ettiğinden fazla değer verir, çok kısa bir süre sonra anlamını kaybedecek şeylere hırs ve tutkuyla bağlanırlar. Bu tutkular anlamını kaybeder çünkü dünyadaki her yaşamın bir sonu vardır. Sonu olmayan tek yaşam ise ahiret hayatıdır. Sonsuz bir hayata karşılık dünyanın tükenecek yararının peşinde koşmanın akılcı bir tavır olmadığı da kesindir. İnsanın tüm bunları anlamazlığa gelerek, dünya hayatını amaç edinerek yapacağı her hareket, onu ahirette telafisi mümkün olmayan bir pişmanlığın içine sokabilir.
Bu sonsuz pişmanlığı yaşamaktan şiddetle kaçının ve dünyadaki hayatınızın bir gün mutlaka son bulacağı apaçık bir gerçekken bunu anlamazliktan gelmeyin.
"Eğer Allah'ın nimetini saymaya kalkışacak olursanız, onu bir genelleme yaparak bile sayamazsınız..." (Nahl Suresi, 18)
"Size vermekte olduğu nimetlerinden ötürü Allah'ı sevin, beni de Allah beni sevdiği için seviniz." (Hz. Muhammed (sav))
Bu makale, Mercek Dergisi 32. sayı (Şubat 2004) 2. sayfada yayınlanmıştır.
Fosillerin Darwinizme Büyük Darbesi
Fosil kayıtları, bilinen tüm temel canlı gruplarının, dünya üzerinde aynı jeolojik devirde aniden ortaya çıktıklarını göstermektedir. Bilim adamlarının "filum" adını verdikleri bu temel canlı grupları, "Kambriyen devir" adı verilen ve yaşı 530-520 milyon yıl olarak hesaplanan devirde, aniden ortaya çıkmaktadırlar.
Kambriyen devir öncesinde sadece bir kaç basit ve benzer canlı grubu yaşarken, Kambriyen devrinde, yumuşakçalar, solucanlar, kafadanbacaklılar, eklembacaklılar, omurgalılar gibi yaklaşık 100 farklı temel canlı sınıfı bir anda ortaya çıkmıştır.
Canlıların kademe kademe birbirlerinden evrimleştiklerini iddia eden Darwinizm, Kambriyen devirde yaşanan bu olağanüstü olay karşısında çaresizdir. Bu denli farklı canlıların aniden ortaya çıkmalarının çok açık bir yaratılış delili olduğu ortadadır. Bu nedenle evrimci fosil bilimci Jeffrey S. Levinton dahi "Kambriyen devrinde çok özel ve gizemli bir Yaratıcı gücün varlığını görüyoruz" diyerek bu konuda itirafta bulunmaktadır. (Scientific American, Kasım 1992)
Kabuğu Olmayan Salyangoz
Nudibranch kabuğu olmayan bir salyangoz türüdür. Bu salyangoz çok parlak renklere sahiptir ve son derece göz alıcıdır. Bu özellikler hayvanlar için çok cazip olmasına rağmen çok az hayvan Nudibranchlarla beslenir. Bunun sebebi Nudibranchın ısırgan hücreleridir. Bu hücreler hayvana iyi bir koruma sağlar. Nudibranch bu ısırgan hücreleri kendisi üretmez. Hyroid denen zehirli canlıları yer ve onları sindirim sisteminde öğütmez. Bu hayvanlar Nudibranchın sindirim sistemi içinde koruyucu mukusla kaplanır ve ısırgan hücre olarak ona bir koruma sağlarlar. (The Ocean World of Jacques Cousteau, s.28)
Tek Damladan Yaratılış
Anne rahmindeki büyüme süreci 9 ay boyunca kusursuzca devam eder. İlk başta tek bir su damlası olarak buraya girmiş olan cenin, giderek tam bir insana dönüşür. Eğer bu dönüşüm içinde en ufak bir uyumsuzluk olsa, cenin kaçınılmaz şekilde can verebilir. Örneğin eğer beyin, kafatası kemiklerinden daha hızlı büyüse, ceninin beyni sıkışacak ve zarar görecektir. Aynı durum kemik-doku uyumu, gözler, akciğerler, kalp gibi diğer pek çok organ ve bunları çevreleyen kemikler için de geçerlidir. Organların uyumlu gelişimi de çok önemlidir. Eğer dolaşım sistemi oluşurken böbrekler geç kalsa, kan temizlenemeyecek ve vücut zehirlenecektir.
Ancak bunların hiçbiri gerçekleşmez ve dünyaya gözlerini açacak olan genç insan, bir aşamadan bir başka aşamaya kusursuzca geçirilerek yaratılır. Önce sadece tek bir damla su iken onu yaratıp düzgün bir insan kılan tek kudret ise, alemlerin Rabbi olan Yüce Allah'tır.
İnsanların Allah'tan Razı Olmaları Ne Demektir
Bir insanın Allah'tan razı olması, Allah'ın kendisi için belirlediği kaderden ve kendisine verdiklerinden kayıtsız şartsız, içinde hiçbir sıkıntı duymadan hoşnut olması demektir. İnsan karşılaştığı herhangi bir olaydaki hayrı ve güzelliği o an için göremeyebilir. Ancak iman eden bir kimse bu hayrı görsün ya da görmesin, Allah'ın her olayda muhakkak iyilik ve güzellik dilediğini bilir. Her zaman için, karşılaştığı her olayda Allaha sonsuz bir güveni vardır. Hiçbir zaman kendi içinde, "Bu olay bana iyilik mi getirecek, yoksa bir kötülük mü" gibi bir şüpheye kapılıp tereddüt yaşamaz. Her zaman Allah'a güvenerek düşünür.
Bu kişinin başına ölümcül bir hastalık gelebilir, kaza geçirip sakat kalabilir, bütün malını mülkünü kaybedip fakir duruma düşebilir, insanlar tarafından haksızlığa uğratılabilir ya da hiç beklemediği bambaşka bir olayla karşılaşabilir. Ne olursa olsun bütün bunların Allah'ın kontrolünde gerçekleştiğini bildiği için, içi çok rahattır. Her ne koşul altında olursa olsun Allaha şükreder. İşte bu, Allah'tan razı olan müminlerin tavrıdır. Allah Kendisi'nden razı olan kullarından Kuran'da şu şekilde bahsetmektedir:
"Allah dedi ki: "Bu, doğrulara, doğru söylemelerinin yarar sağladığı gündür. Onlar için, içinde ebedi kalacakları, altından ırmaklar akan cennetler vardır. Allah onlardan razı oldu, onlar da O'ndan razı olmuşlardır. İşte büyük 'kurtuluş ve mutluluk' budur." (Maide Suresi, 119)
insanmucizesi.com
Sitede insan vücudundaki sistemlerin nasıl çalıştığı anlatılmakta, bu sistemlerin parçalarından örnekler verilmektedir. Burada bilgiler detaya inilerek incelenmekte, insan bedeninin her milimetrekaresindeki ince tasarıma dikkat çekilmekte, bedenin derinliklerinde mucizevi işlemler ön plana çıkarılmaktadır. Ayrıca zaman zaman konularla ilgili teknik bilgilere de yer verilmektedir. Bundaki amaç insanın kendi bedenindeki karmaşık yapıyı daha iyi anlamasını ve olaylara ülfetsiz bakmasını sağlamak, okuyucuyu derin düşünmeye teşvik etmektir.
Dökülen Yaprakların Sırrı
Sonbaharın gelmesiyle birlikte yeşil renk kaybolmaya ve yapraklar dökülmeye başlar. Bu dönemde, yaprağın bağı genişler ve şişe mantarına benzer bir şekil alır. Bu nedenle ağaçta bulunan su ve besleyici maddeler yaprağa kadar ulaşamaz hale gelir. Yaprakta bulunan klorofil ışık yüzünden çürür. Katkı olmadan yaprak kendisini yenileyemediği için de yeşil pigmentler yok olur. Sonbaharda yapraklarda görülen diğer pigmentler (kırmızı, kahverengi ve sarı) yaprak yeşilken de yaprakta bulunmaktadır. Fakat o zamana kadar yeşil pigmentler tarafından gizlenmişlerdir. Yeşil pigmentlerin yok olmasıyla ortaya çıkarlar ve böylelikle yaprak sonbahar rengini almış olur. Yeşil rengini kaybeden yapraklar susuz kaldıkları için zamanla sertleşirler. Bu değişiklik yaprağın bağını, kırılmaya hazır hale getirir. İlk rüzgarda ise kuruyan yapraklar, ağaç dalında bir yara izi bırakarak düşerler. İlkbaharda tekrar çıkacak olan yaprakların bu izlerinin üzeri ince bir mantar tabakasıyla kaplanır. Bu, herşeyi kusursuzca yaratan Yüce Allah'ın sonsuz delillerinden sadece bir tanesidir:
Gökleri ve yeri (bir örnek edinmeksizin) yaratandır. O, bir işin olmasına karar verirse, ona yalnızca "OL" der, o da hemen oluverir. (Bakara Suresi, 117)
Yaratılış Hakikatleri
Bilim adamları yıllardır canlılardaki şaşırtıcı özelliklerin nasıl ortaya çıktığını araştırmaktadırlar. Bu canlıların nasıl olup da bulundukları ortamla hemen hemen aynı rengi alabildikleri, başka bir canlının görüntüsünü nasıl taklit ettikleri, savunma amaçlı kullandıkları zehirlere karşı nasıl bağışıklık kazandıkları, nasıl olup da isabetli kararlar verdikleri, normal şartlar altında düşman olması gereken canlıların nasıl olup da sürekli beraber yaşadıkları, kendi aralarında nasıl iletişim kurdukları gibi pek çok sorunun cevabı bilim adamları tarafından verilmeye çalışılmaktadır. Oysa canlıların ortaya çıkışları ve sahip oldukları özelliklerle ilgili bu gibi soruların tek bir cevabı vardır. Yeryüzündeki tüm canlılar Allah tarafından yaratılmıştır. Bu, çok açık ve kesin bir gerçektir.
Canlılardaki tasarım örnekleri, bize bu olağanüstü düzeni yaratmış olan Allah'ın benzersiz sanatını ve gücünün sınırsızlığını tanıtan ayetlerden, yani delillerdendir. Önemli olan bu ayetleri görebilmek ve Allah'ın yüceliğini, büyüklüğünü takdir edebilmektir. Allah bunu takdir edemeyen kişilerin durumunu bir ayetinde şöyle haber vermektedir.
Göklerde ve yerde nice ayetler vardır ki, üzerinden geçerler de, ona sırtlarını dönüp giderler. Onların çoğu Allah'a iman etmezler de ancak şirk katıp-dururlar. (Yusuf Suresi, 105-106)
Gazellerdeki Kusursuz Soğutma Sistemi
Soğutma sistemlerini ilk keşfedenler insanlar değildir. Sıcakkanlı her canlı, ısı kontrolü için birçok mekanizmaya sahiptir. Afrika'nın hızlı koşan gazeli, sık sık düşmanlarından kaçmak için koşmak zorunda kalır. Bu sürat koşusu gazelin vücut ısısını yükseltir. Fakat gazelin hayatta kalabilmesi için beyninin vücudundan daha serin tutulması gerekir.Gazel beynini serin tutmak için, başının sağ tarafında, kendine has bir soğutma sistemine sahiptir. Gazellerin ve benzer hayvanların, soluk alma kanallarının ardında uzanan, büyük kan birikintilerinin içerisinden yayılan yüzlerce küçük atardamar vardır. Soluklanmış hava buruna ait bu gölcüğü soğutur, bu yüzden küçük atardamarların içerisinden geçen kan soğumuş olur. Sonra küçük atardamarlar kanı beyne taşıyan tek bir kan damarı içerisinde biraraya gelirler. (Lawrence O. Richards, It Couldn't Just Happen s.108) Şayet beynin soğutulması için bu sistem olmasaydı gazel de hayatını devam ettiremezdi. Gazellerin tam ihtiyacı olan bu sistemi yaratan üstün güç sahibi olan Allah'tır.
Yuva Yapma Ustası Kuşlar
Arı yiyici kuşların arıları ve diğer böcekleri havada tutup yakalayabilecek kadar etkili gagaları vardır. Bunun yanı sıra kuşun gagası taşları kazabilecek kadar da güçlüdür. Arı yiyici kuş yuvasını bir kum taşı uçurumunun ön kısmına ya da bir nehrin kıyısındaki sert çamurlara gagasıyla sürekli olarak vurup oyuklar açarak yapar. Yaklaşık olarak 1 m uzunluğunda dar bir tünel açana kadar büyük bir ustalıkla kazısına devam eder. (David Attenborough, The Trials of Life, sf.137)
Usta Avcılar: Su Miğferleri
Su miğferleri (Utricularia) dünyanın her yanındaki bataklıklarda, durgun ve yavaş akıntılı sularda görülen yüzücü bitkilerdir. Gövde saplarının üstünde yaklaşık 6 mm. çapında küçük keseler vardır. Bu keselerin girişinde yalnız içeriye doğru açılan birer kapakçık bulunur. Yüzücü böcekler bu keselerin ağzındaki incecik tüylere dokunduğunda kapakçık hemen açılır. Böylece, suda yüzen böcekler tıpkı elektrik süpürgesinin tozları emdiği gibi suyla birlikte kesenin içine çekilirler. Hemen arkasından kesenin kapağı kapanır. Yarım saat kadar sonra kapan yeniden hazır duruma gelir. Kapağın kapanma hareketi o kadar hızlıdır ki, bilim adamları çok uzun bir süre bu kapanın nasıl çalıştığını anlayamamışlardır. Ancak saniyenin her yüzde birinde bir görüntü çeken otomatik fotoğraf makineleriyle alınan filmlerin incelenmesinden sonra, su miğferinin avlanma düzeneğinin nasıl işlediği anlaşılabilmiştir. (Temel Britannica Ansiklopedisi, Cilt 4, s. 8) Tesadüfen ortaya çıkması kesinlikle imkansız olan bu sistem Allah'ın yaratma sanatının örneklerinden yalnızca bir tanesidir.
Arıların Kovanlarını Havalandırması
New York State Üniversitesi biyologları, arılar üzerinde çeşitli incelemeler yapmışlardır. Arıları İnceleme Grubu'ndan Edward Southwick ve Robin Moritz, arıların kovan içinde solunumu nasıl gerçekleştirdiklerini araştırdılar. Yapılan incelemeler sonucunda, arı kovanında sadece bir delik bulunmasına rağmen, arıların içerideki sıcaklık ve nemi kanatlarıyla kontrol ettikleri bulunmuştur. Ancak araştırmacıları asıl olarak düşündüren şey, arıların içerideki kirli havayı dışarıdaki temiz hava ile nasıl değiştirdikleriydi. Bu sorunun cevabını bulmak için araştırmacılar bir arı kovanında sadece tek bir delik kalması için kovanı tamamen sıvadılar. Kovandaki hava dolaşımını sağlamak için yüzlerce arının kovanın içinde, diğer arıların da kovan girişinin iç ve dış kısımlarında durarak hava dolaşımını sağladıklarını, kanatlarını çırpınca kirli havanın dışarıya çıktığını, kanat çırpmayı bırakınca da temiz havanın içeri girdiğini gözlediler. (Bilim ve Teknik Dergisi, Sayı:259, s.37) İnsanların ancak gözlemler sonucunda kovanın içinde ne gibi işlemler yaptıkları hakkında bilgi elde edebildikleri arılar, milyonlarca yıldır Allah'ın ilhamı ile hareket etmektedirler.
Oxpeckerlar ile Ortak Yaşam
Oxpecker denen kuşlar Afrika bufalosu, gergedanlar ve diğer büyük av hayvanlarının derilerinin üzerindeki kenelerle beslenir. Bu ortak yaşamda her iki taraf da karşılıklı çok fazla fayda sağlarlar. Bu şekilde av hayvanları hem parazitlerinden kurtulmuş olur hem de herhangi bir tehlike durumunda kuşlardan yüksek sesli bir uyarı alırlar. Kuşlar da besin, hareket eden bir tünek ve hatta yuvalarının içini kaplamak için tüy elde eder. (Michael Scott, The Young Oxford Book of Ecology, s. 31)
(alıntı harun yahya)
Bu makale, Mercek Dergisi 33. sayı (Mart 2004) 2. sayfada yayınlanmıştır.