sEmih
Kayıtlı Üye
Çerkeslerin efsanevi yoldaşıydı at. Atcılık da binlerce yıllık geçmişten süzülerek gelen bir uğraş. Ancak, yüz yıldan fazla süren yıkıcı Kafkas- Rus Savaşı ve sürgün zamanlarında Çerkes at cinslerinin hemen tamamı kayboldu. Bu eşsiz atlardan geriye sadece tek bir cins kaldı.
Her Çerkes, ata özel bir bağıllık, sınırsız bir sevgi duyar. Onu kardeş sayar, özenle korur. Ata duydukları bu yakınlık ona verdikleri isme de yansır. Çerkesler, ata " şı " der; ki bu aynı zamanda erkek kardeş anlamındadır. Öyle ki Çerkesler, mahmuzu ilk gördüklerinde ne işe yaradığını anlamamışlar ve ata acı vereceği gerekçesiyle benimsememişler. Yine aynı nedenle Çerkes, yumuşak deri uçlu kamçısyıla atına nadiren vurur. Onlar kamçıyı sadece bir simge olarak taşır. Kamçı genç kızın sevgilisine verceceği güzel bir hediye veya atlı oyunlarda ödül olabilir ancak.
Nitekin atla ilgili gelenekler Çerkeslerin yaşamında önemli yer tutar. Örneğin, misafir olunan bir yerden ayrılırken at, başı eve doğru bakacak şekilde durdurulur ve öyle bilinir. Sağdan dönerek avludan çıkmak gerekir, keza at kesinlikle kamçılanmaz. Aksi şekilde davranmak ev sahibinin konukseverliğinden memnun kalınmadığını gösterir. Çerkes geleneklerine göre bir kadının veya yaşlının önünden atla geçmek büyük ayıptır. Atlı 30-40 metre kala atından iner, karşılaştığı kişi yürüyorsa saygılı bir şekilde durur ve sağ tarafından geçmesini bekler. Karşılaştığı kişi yerinde duruyorsa atının dizginlerinden tutarak yanından geçmesi gerekir. Atlının karşıdan gelen bir kadına veya yaşlı bir adama rastladığında atından inerek gideceği yere kadar ya da izin verilinceye kadar ona eşlik etmesi gerekir. Atlıya yaya karşılaştığında önce atlı selam verir. Atlı olarak bir yere gidilirken herkesin konumuna göre bulunması gereken yer belidir. Yaşça küçük olan, thamade nın (yaşlı) solunda yerini alır. Thamadeye birden fazla atlı eşlik ediyorsa büyük olan solunda, daha genç olan sağında yer alır. Ölüm haberi getiren atlı atın ters tarafından, yani sağından iner. Bunun dışında atın sağından inmek uğursuzluk sayılır.
En ünlü Çerkes atı cinsleri Şoloh ve Beçkan´dı. Şoloh, Bestav´da ve Zelençuk vadilerinde, Beçkan ise Adigey topraklarında yaygındı. bu cinslerin Kirim pazarlarında yerli koşu atlarından 25 kat fazla fiyat verilirdi. Şoloh cinsi atların özelliği, toynakların bardak biçiminde olmasi ve arka tırnakların olmamasıydı; bunun için nala ihtiyaç duymuyorlardı. Beçkan, özellikleri açısından eşsiz bir binek atıydı. Çok sabırlı ve dayanıklı, Çerkeslerin yasamının ayrilmaz parçası olan biniciligin bütün gereklerine son derece uygundu. Gerektiğinde yemsiz 3-4 günlük yola dayanabiliyordu. Halk arasındaki tarifiyle Beçkan; Boynu düzgün, sagrısı mantara benzer, geyiğinki gibi dik baldırları vardır. Kasığı dardır, genişliği üç parmağı geçmez. Bir kaburgası fazladır ve dolaysıyla gücü de fazladır .
Kundeyt cinsi ise 7-9 yaşına kadar genellikle özelliklerini göztermez. Bu cinsin kısrağını iki yaşına kadar basit bir cinsten ayırmak zordur; cok tüylü ve gösterişsizdir. Ama iki yaşından sonra değişmeye başlar. Tüyleri düzelir, karnı toplanır, kulakları sivrilir, asıl görünümünü almaya başlar.
Bu cinslerden baska Zelençuk vadilerinde prenslerin adlariyala anilan Alheskir, Hağundoko, Hatohşoko cinsleri ve Yecebukay´da Yivuan cinsi atlar biliniyordu. Bu cinsler mükemmel binek atı nitelikleriyle ve prenslerin özel damgalarıyla tanınıyordu. Çerkesler atı sadece binmek için yetistirirler ve sadece aygırlara ve iğdiş edilmiş atlara binerlerdi. Kisrak süreleri sadece üreme amacıyla tutulurdu.
En varlıklı ve nüfuzlu at yetiştiricisi olan Çerkes prenslerinin süreleri hiçbir zaman 150-200 kısrağı geçmezdi. Kendi damgası olan her prens kendi at cinsine sahip olabiliyordu. Çerkesler ayrıca donlarına göre atların nitelikleri olduğuna inanırlardı. Tarihçi ve etnograf A. H. Zafes´in yazdığına göre tercihleri demir kırı ve doru idi, alacalı at hiç yetiştirmezlerdi.
Rus- Kafkas Savaşı ve sürgün zamanlarında Çerkes at cinslerinin hemen tamamı kayboldu. Kalan cinsler de Rusya´daki iç savaş yıllarında yok oldu. Son Şoloh cinsi atlar da Birinci Süvari Ordusu´nun birlikleri için dağlardaki otlaklarından indirildi ve kaybolup gittiler. Kafkasya´da Sovyet iktidarıyla birlikte Çerkes atcılığının da sonu geldi. Çerkeslere at sahibi olmaları yasaklandı. Zelençuk vadilerinde kalan cins atlar da ilk Sovyet haraları kurulunca diğer cinslerle karıştı. Böylece 25-35 Çerkes atı cinsinden bugüne sadece Şağdiy kalabildi. Kalan bu tek Çerkes atı cinsi, dünya atçılık literatüründe Kaberdey (Kabardian) cinsi olarak bilinir. En iyi dağ atlarından biri kabul edilir. Kaygan dağ patikalarında yürümek, nehir gecmek, derin karda ilerlemek konusunda inanilmaz yetenekleri vardır. Dik kayalık patikalarda dengesini çok iyi korur. Ani ısı değişikliğinde ve hava basıncına karşı dayanıklıdır. Ayrıca karanlıkta ve yoğun siste yollarını bulmalarını sağlayan şaşmaz yön duygularına sahiptir. Yüz elli kilogram yükle günde 100 kilometre yol kat edebilirler. 1935-36´da Kafkas Dağları´nda yapılan bir trialde Kaberdey atları üç bin kilometrelik mesafeye kötü hava ve arazi koşullarında 37 günde tamamladılar. Bu konudaki rekor Aza adında bir kısrağa ait: Dağ eyeriyle ve tam yüklü olarak 100 kilometreyi dört saat 25 dakikada kat etti.
Kaberdey atları genellikle cinslerini doğal olarak sürdürürler, yılkı halinde dolaşırlar. Rivayete göre soyu Cengiz Han´ ın en gözde aygırından gelmektedir. Son derece sakin ve itaatkâr huylu oldugu icin tercih edilir. Kaberdey atından çaprazlama sonucu dört yeni nesil elde edildi. Bunlardan İngiliz- Kaberdey atı, cins olarak 1966´da resmen kabul edildi.
En iyi Kaberdey atları Karaçay- Çerkes Cumhuriyeti´nde Malokaraçayev ve Malkin, Kaberdey- Balkar Cumhuriyeti´nde Guaran haralarında yetiştiriliyor. Bu haralarda atlar yazın yüksek yaylalarda, kışın dağ yamaçlarında tutuluyor. İki yaşına geldiklerinde koşu performansları deneniyor. Kaberdey atı diğer koşu atları kadar hızlı olmasa da diğer atçılık sporları icin son derece uygun özelliklere sahip.
Kafkas Motifleri
Bir toplum anavatanından sürülerek başka coğrafyalarda yaşamak zorunda bırakıldığında şüphesizki bir çok maddi ve manevi değerlerinide kaybetmek zorunda kalır. İnsanlığın binlerce yıllık geçmişinde yüzlerce halk bu tür yıkımlarla karşılaşmıştır. Kuzey Kafkas toplumu bu yıkıma ugrayan ne ilk ne de son toplumdur.
Eğer bir toplum geçmişinin kültürel bütün maddi değerlerini araştırma materyallerine sahip değilse en büyük yıkıma uğramiş demektir. Ki vatanlarından koparılmış bütün halkların en büyük sorunlarından biriside budur.
Bu konuda en çarpıcı örneklerden birisinin yaşandığı Kuzey Kafkasya'da 1860'lı yıllardan itibaren nufusunun büyük bir kısmı sürülen Çerkes toplulukları gittikleri ülkelerde yaşama ve varlıklarını kimliklerini kaybetmeden sürdürme mücadelesi vermişlerdir. Bütün zorluklara rağmen geleneksel el sanatlarını üretmişler, günümüzde yapılan küçük bir araştırmada dahi yüzlerce değişik özgün motifle karşımıza çıkmışlardır.
Halkımız açısından bu yıkım, büyük göçten sonra Kuzey Kafkasya'da yaşanmıştır. 1944'de Stalin tarafından Sibiya'ya sürülen Çeçen-İnguş'lar yıllar sonra anavatanlarına döndüklerinde geride bırakmak zorunda kaldıkları bir çok kültürel değerin koloni olarak yerleşen Ruslar ve diğer topluluklar tarafından imha edildiğini görmüşlerdir. Sürgünden dönen Çeçenler atalarının imha edilem mezar taşlarını ait oldukları yerlere yerleştirmek suretiyle başlattıkları büyük yıkımın yaralarını sarmaya bügün de bütün çabalarıyla devam etmektedirler.
Bugün Çeçen-İnguş Cumhuriyetinde Çeçen halkının kültürel değerlerini yansıtan maddi materyaller daha çok müzelerde mevcuttur. Halkın kendisinde geçmişten kalan kültür değeri el sanatı örnekleri fazla mevcut değildir. Bir örnek verecek olursak; bugün Türkiye'de yaşayan Çeçenler'de mevcut olan yüzden fazla motifli renkli büyük duvar istingleri Kuzey Kafkasya'daki istinglerin topl******* daha fazla olduğu tahmin edilmektedir.
Binlerce yıllık geçmişiyle Kuzey Kafkasya, günümüz sanat tarihçileri için de gizemi henüz çözülememiş yerlerden birisidir. Kuban havzasında yapılan kazılarda (Myuekuape yakınlarındaki kurganlarda) tarih öncesine ait bir çok eser ortaya çıkartılmıştır. Kafkas motiflerinin primitif örneklerinede ilk kez bu eserlerde rastlanmaktadır.
Kafkasya'da erken metal çağı M.Ö.3000 yıllarında başlamıştır. Kuban havzasında çıkan arkeolojik buluntulardan Meot sanatına ait parçaların üzerindeki motifler ile günümüz Kafkas motiflerinin bir çok ortak noktası vardır. Özellikle avadanlıklar üzerinde tesadüf edilen motiflerde günümüz Kafkas motiflerinin bir çok özelliği mevcut bulunmaktadır. Tarih öncesi dönemşerden günümüze kadar üretilen bütün el sanatı eserler üzerinde tür ayrımı yapılmaksızın Kafkas motiflerinin genel özelliklerini saptamamıza imkan vermektedir. Kafkas motiflerinin temel çıkış noktası bir çok toplumda olduğu gibi tabiat ve görsel çevredir. Özellikle ilkel ilkel dönemlerde bir çok tabiat olayı çeşitli anlamlarla yüklü mitolojik semboller halinde motiflere donüştürülmüştür.
Mitolojik semboller halindeki motifler tek tanrılı dine geçişle birlikte eski mana ve önemini yitirerek görsel bir beğeni sonucu yapılan süsleme unsurlarına dönüşmüştür. Ayrıca eski çağlardan beri Kafkasya'lılarda gelenek halinde günümüze ulaşan aile armaları bu tür motifler içinde sayılmaktadır.
Kafkas Aile armalarından örnekler
Ayrıca bu tür arma veya motiflerin eskiden kullanılan bir tür alfabenin günümüze ulaşan kalıntıları olduğu görüşü bazı tarihçiler tarafından ileri sürülmektedir. Bazı motiflere verilen dini veya totemik manaların sonucunda bu motifler boy veya kabile damgaları olan psiktogramlara (Basitleştirilmiş resimler) dönüşmüş olduğu düşünülmektedir. (Psiktogramlaşmış şekillerin daha sonra fonogram hatta yazı harfi şekline girebildiği bilinmektedir.)
KAFKAS MOTİFLERİNİN ORTAK ÖZELLİKLERİ
1. Kafkas motifleri tabiat çıkışldır. Bunun sonucu bazı özellikler bütün motiflerde ortak noktalar olarak karşımıza çıkar. Bazı motifler hayvansal, bazı motifler bitkisel, bazı motifler ise insan simgeleri halinde ve daha çok nonfigüratif anlayışla yapılmıştır.
Kafkas "Adıge" Motifleri
Ünlü araştırmacı ROSTOVZEFF'in ilk kez " hayvan uslubu " olarak adlandırdığı simetrik karakterli hayvan figürleri Kafkas motiflerinde karşımıza çıkar.
2. Motifler olarak simetrik çeşitlemelerle yapılmıştır. Simetrik uygulamalar tarih öncesi çağlardan itibaren bir çok uygarlıkça motiflerde kullanılan bir özelliktir.
3. Bütün Kafkas motifleri kıvrak ve yumuşak eğrilerden oluşur. Köşeli motiflere rastlanmaz. Geçmişi bir cok acı mücadelelerle geçen Kafkas insanının motiflerinin yumuşak, kıvrak çizgilerden oluşması, sert ve kesin hatlardan sakınılması çelişki gibi görünsede Kafkas insanının ince beğeni ve ruhunu yansıtır.
Keçe motifi Uzunyayla Y.Hüyük 19.YY.
4. Renkli motiflerde kontrast (zıt) renkler bir arada kullanılarak yüzeylere canlı bir ifade kazandırılır. Tarih öncesinden günümüze bu saydığımız ortak özellikleri koruyarak ulaşan kafkas motifleri bazı kültürel etkileşimlerle konularını daha çeşitli halegetirmiştir.örnek verecek olursak 8.yy'dan 18.yy.'a uzanan bin yıllık islamlaşma süreci ile birlikte hilal-yıldız motifi yaygın olarak kullanılmaya başlanmıştır.
Hayvan motifli kemer motifleri
(Kuzey Kafkasya, Dusheti: MÖ.5-6.yy.)
Keçe motifi
(Türkiye: 19.yy. sonları)
Kuzey Kafkas metal sanatında görülen üç temel süs unsuru olan; Markhari türü karışık dalgalı dalgalardan oluşan bitkisel bezemelerde, Tutta türü simetrik aralıklı dallardan oluşan bitkisel bezemelerde ve Tavga Türü bezemelerde de simetrik düzenlemeler temel unsur olarak karşımıza çıkar. Kubaçi'deki bir çok ev ve mabet kapılarında pencere üzerlerinde taşa oyulmuş çeşitli figür ve motifleri Kubaçi'liler Albanlar'ın Kafkasya'yı idare ettiği devirlerden beri süre geldiğini belirtirler.
Anadolu'da yapılan araştırmalarda hala bazı evlerin duvarlarında geleneksel Kafkas motiflerinin çizilmiş olduğu görülür. (Göksun'un Korkmaz köyündeve Çardak nahiyesinde, Kangal'ın Yukarı Hüyük köyünde olduğu gibi.) Ayrıca Mezar taşları ve ahşap oyma işlerindeki bu motifler günümüz araştırmacılarının ilgi alanına girmeyi beklemektedir.
Kafkas motiflerinin günümüz Anadolusunda özellikle Uzunyayla ve Göksun yöresindeki hemşehrilerimizce yoğun olarak el sanatlarında kullanılmaya devam edildiği gözlemlenmiştir. Çardak'ta bazı Çeçen evlerinde duvarlar ve peş (ocak) ler üzerinde görülen BUSTUM deilen duvar motiferi geleneksel kafkas motiflerinin eşsiz örneklerindendir.
KAFKAS MOTİFLERİNE ÖRNEKLER
Çeçen Bustum örnekleri
Kafkas Keçe Motifleri ve Kayseri Pınarbaşı Dikilitaş
Köyünden derlenmiş Kabardey Vupcha motifleri
Kafkas seccade keçe motifi
(Uzunyayla)
Kabardey keçe motifleri
(Pınarbaşı-Dikilitaş Köyü)
Kafkas keçe motiflerinden
Göksun yöresi Çeçen motifi (üstte)
Uzunyayla yöresi Kabardey motifi (altta)
Kafkas ahşap oyma motifleri:
Çardak'tan Çeçen bustumları - camii ve minber balkonundan
Çeçen keçe motifleri (Çardak Bucağı)
Çeçen bustumlari -ahşap oyma ve keçe motifi (Gücüksu Köyü)
Kafkas keçe motifi
(Göksun yöresi-Gücüksu Köyü)
Çeçen keçe motifleri -Bitkisel bezemeli
(Çardak Bucağı)
Çeçen Bustumları ahşap oyma ve keçe motifleri
(Çardak Bucağı)
Kafkas yastık kılıfı işleme motifi(Ma'arul - Avar)
(Göksun yöresi-Ortatepe Köyü)
Çerkes Kaması
Bir Çerkes''''in lüksü , sahip oldugu silahlarin sayisi ve güzelligi ile ölçülürdü.Kalkar kalkmaz onlari alip inceler , temizler , atesli silahlarin fitilini degistirir , sonra da evinin en önemli odasinin duvarina eve gelecek konuklarin iyi görebilmeleri için simetrik bir biçimde asardi.
Çerkeslerde en pahali silah kincal veya hinjal idi.Yanlarindan asla ayirmadiklari kutsal bir silah olan kincal , iki tarafi keskin ve çeligine çok iyi su verilmis dört santim genisliginde , kırkbes santim uzunlugunda , kurbanin kaninin akmasi için her iki tarafinda derin birer oyuk bulunan bir hançerdi.Dar kabzasi islenmis gümüsten çiviler veya seritlerle süslü olurdu.Siyah kakmalari olan ''''savatlanmis'''' bir gümüs kina konulurdu.
Kincal gümüsle süslü deri bir kemerin ortasina takilirdi.
Bu hançeri büyük bir beceriyle kullanirlardi.Bir Çerkes takip edildiginde kincalini düsmanina firlatirdi ve on metreden de kolay kolay hedefini sasmazdi.Biçaga su verilirken , ölümcül yaralar açmasi için zehirli bir madde kattiklari düsünülürdü.
Çerkesler kemerlerinde bu kamalarin disinda , kabzasi islenmis , maroken bir kilifa yerlestirilmis saska adi verilen bir kiliç tasirlardi.Bu malzemeler bir çift tabanca , bir kamçi ve bir de hayvanlari veya baskinlarda kaçirdiklari kisileri baglamaya yetecek uzunlukta bir iple tamamlanirdi.
Çerkesler 19.yüzyilin baslarinda hala bir yay ve okla dolu bir sadak kullaniyorlardi ama bunun yerini yavas yavas dipçigi dar , gümüs bileziklerle tutturulmus , namlusu kakmali bir tüfek almaya baslamisti.
Medeni Bir İlişki Tarzı KAŞENLİK
Çerkeslerin günümüze kadar devamlılığını sürdüren geleneklerin birisi de "kaşenlik adetidir. Bu adet bekar genç kız ve erkekler arasında evlilik öncesi dönemde gerçekleşmektedir. Diğer geleneklerde olduğu gibi habze adı verilen kurallarla sınırlıdır. Kaşenlik birbirinden hoşlanan genç kız ve erkekler arasındaki arkadaşlık ilişkisine denmektedir.
Çerkeslerin günümüze kadar devamlılığını sürdüren geleneklerin birisi de "kaşenlik adetidir. Bu adet bekar genç kız ve erkekler arasında evlilik öncesi dönemde gerçekleşmektedir. Diğer geleneklerde olduğu gibi habze adı verilen kurallarla sınırlıdır. Kaşenlik birbirinden hoşlanan genç kız ve erkekler arasındaki arkadaşlık ilişkisine denmektedir.
Çerkes kız ve erkekleri birbirleri ile düğünlerde, toplantılarda, muhabbet ortamlarında birlikte olurlar. Bu toplantılar en yaygın olarak köylerde görülür. Bu tür toplantılarda genellikle bir kaç köyün gençleri biraraya gelir. Sabahlara kadar süren sohbetler, oyunlar ve eğlenceler yapılır. Bu geceler gençlerin birbirlerini tanımalarına yardımcı olmaktadır. Muhabbet geceleri bir eğlence kaynağı olduğu kadar aynı zamanda eğitim yereri de sayılmaktadır. Kızlar ve erkekler belirli bir yaştan başlayarak bu tip toplantılarda çerkes adet ve görenekleri çerçevesinde eğitilirler. Bütün eğlence, düğün ve toplantılarda "thamate" adı verilen bir kişi bulunur.
Kim kimle kaşen olabilir?
Aynı sülaleden olan kişiler kaşen olamazlar. Akrabalık derecesi ne kadar uzak olursa olsun yasaktır. Aynı köyden kişilerin kaşen olmaları hoş karşılanmaz. Bu kural günümüzde biraz yumuşamıştır. Artık aynı sülaleden olmamak kaydıyla kaşenliğe fazla tepki duyulmamaktadır. Muhabbet toplantılarında kızlar ve erkekler karşılıklı otururlar.
Birden fazla kaşen
Gençlerin her toplantıda farklı kaşeni olabildiği için bir Çerkez kızının ya da erkeğinin evleninceye kadar çok fazla kaşeni olabilmektedir. Toplantıda amaç tanışmak, eğlenmek ve kendine uygun bir eş seçmek olduğu için kaşenlik bazen ciddi bazen de şaka halinde ortaya çıkmaktadır. Sayısı fazla olan şaka kaşenliğinin çok fazla bir ciddiyeti yoktur.
Kız ya da erkek birbirlerinin daha önceki kaşenlerine karşı herhangi bir olumsuz tavır takınmazlar. Eski kaşenlerle sosyal ilişkiler kesilmez. Çünkü daha önceki kaşenlerin şaka olduğunu her iki tarafta kabullenmiştir. Kadın ya da erkek eski kaşenleriyle bu benim eski kaşenim diye espri yapabilir. Dolayısıyla kızın ya da erkeğin birden fazla kaşeni olması yadırganmamaktadır.
Evlenmeye vesile olan kaşenlik
Pseluk ile başlayıp daha sonra da devam eden kaşenlik iki kısma ayrılmaktadır. Bunlardan birisi şaka diğeri ise ciddi kaşenliktir.
Şaka kaşenliğine semerko denmektedir. Bu durumda kişiler ciddi olmasalar dahi sırf o geceye ya da bir kaç geceye mahsus olarak kaşen olabilirler. Burada amaç eğlenmek, birbirlerini tanımak bunu yaparken de hoş vakit geçirmektir. Şaka kaşenliğinde kız ve erkek birbirlerine sanki evleneceklermiş gibi meth edici ve övücü sözler söyler. Kaşenliğin bir de ciddi boyutu vardır. Bu durumda birbirlerini beğenen kız ya da erkek evlenmek için arkadaşlık kurmak isterler.
Eğer karşı taraf kabul etmişse diğer toplantılarda da görüşerek bu ilişkiyi devam ettirirler. Fakat ciddi kaşenlikte daha ziyade pisehluk ile başlamaktadır. Erkek bir kaç arkadaşını alarak kızın veya onun herhangi bir akrabasının evine gider. Kızın da mutlaka yanında bir ya da bir kaç arkadaşı bulunmak durumundadır. Burada kıza kaşenlik teklifini sunar. Bu durumda kız ve erkek arkadaşlarının yanında teklifi değerlendirirler. Birbirlerinden beklentilerini ve isteklerini söylerler. Kaşenliğin her iki boyutunun da kendine has kuralları vardır. Kaşenlik eğer ciddi ise ve sonuçta evlilik düşüncesi ile kişiler birbirlerini tanımaya çalışıyorsa bu durumda meclislerde şaka kaşenliği gibi ulu orta gündeme getirilmez. Bu durumda bir çok muhabbette bir araya gelebilirler, bir çok konudan konuşarak birbirlerini daha iyi tanımaya çalışırlar. Fakat ilişkileri diğer kaşenliğe nazaran resmiyet kazanır. Diğeri kadar serbest değildir. Her ne kadar bu kişiler evlilik kararıyla birbirlerini tanımaya çalışsalar da mutlaka evlenecekler diye bir şart yoktur. Eğer bir engel söz konusu ise her iki taraf bu durumdan vazgeçebilir.
Evlenme akdi ve Euç
Kişiler evlenmeye karar verirlerse bu sefer bunu kendi aralarında akitleşirler. Bu durumda da euç denilen bir hediye verilir. Euç söz karşılığı verilen maddi bir hediyedir. Söz verdi anlamına gelir. Kaşenlik neticesinde evlenmeyi kabul etti demektir. Bu hediyeyi erkek bayandan ister. Bayan da kendi insiyatifinde bir hediye verir. Bu hediye bir boyun bağı, mendil, yüzük, bilezik olabilir. Erkek de bunun karşılığında kıza bir yüzük vermektedir.
Bu karşılıklı hediyeleşme durumu sadece kız ve erkek arasında olmaz.
Kızın ve erkeğin yanında arkadaşlarından veya akrabalarından birkaç kişi bulunmak durumundadır. Söz verme ve hediyeleşme hadisesi onların nezaretinde olmaktadır.
Evlenmek amacıyla kaşen olan ve bunu akit altına alan genç kız ve erkekler bu durumda toplumdan ayrı bir yerde yalnız başlarına konuşamazlar.
Onların yanlarında mutlaka arkadaşları da olmak durumundadır. Toplumun dışında ve toplumdan habersiz bir yerde konuşmaları yasaktır. Bu durum evleninceye kadar böyle devam eder.
Eş seçimindeki incelik
Gerek evlenmeye karar veren gerekse sadece bir kaç toplantıda kaşen olan kişiler birbirlerini aileleri ile tanıştırmazlar. Arkadaşları ve o ortamda bulunan kişiler onların kaşen olduklarını bilir. Anne ve babalarına kaşen olduklarını söyleyip birbirlerini tanıştırmaları ayıp olarak karşılanır. Aileler kızın ya da erkeğin kaşenini toplumlardaki diğer kişilerden öğrenerek haberdar olurlar. Ancak evlenme zamanında ailelere bildirilir. Bu durumdan da sadece anneye bahsedilir. Kaşenlik adeti Çerkez toplumunda kızın ya da erkeğin evleneceği kişi hakkındaki kararı kendilerinin vermesini sağlar. Büyükler müdahale etmezler. Fakat evlenmek üzere kaşen tercihi yapan kişiler daha ziyade aile yapılarına uygun toplumsal kurallara ve adetlere riayet edecek kişileri tercih ederler. Bu nedenle birçok toplantıda kızın ya da erkeği hal ve hareketlerini kontrol ederler. Evlilik tercihi yaparken bu tip kişilerle yapmayı isterler. Çünkü çerkes kültüründe toplumsal normlara uygun olarak hareket etmek gerekmektedir. Fertlerden görgü kurallarına gelenek ve göreneklere uygun davranış göstermesi beklenmektedir.
Kız kaçırma
Kaşenlik ile başlayan evlilik aşamasında nişanlılık ve söz gibi durumlara pek rastlanmaz. Bunun en önemli sebebi kaçırma şeklinde evlenmenin gelenek ve göreneklerinde yer almasıdır. Gençler evlenmeye karar verdikten sonra maddi imkansızlıklar, kendisinden büyük başka birinin evlenecek olması gibi sebeplerden dolayı kaçırma şeklinde evlenmeyi tercih ederler. Fakat Çerkes kültüründeki kaçırma şekli diğer milletlerden farklı olarak kendine özgü bir nitelik gösterir. Bu şekilde evliliğin yaklaşması nişan ve söz gibi törenlerin yapılmasını gerekli kılmamaktadır.
Yine kişiler zaten kaşenlik dönemlerinde birbirlerini yeterince tanıdıkları için ayrıca bu tür dönemlere gerek duymazlar. Ayrıca çerkeslerde adetler kişilerin ilişkilerine çok fazla sınırlama getirdiği için bu döneme her iki tarafında katlanabilmesi zor olur. Çünkü nişanda büyüklerde işin içine girerler. Onlarla olan iletişimde konuşma ve görüşme yönünden bir takım güçlükler olduğu için kişiler nişanlı olarak kalmayı pek tercih etmezler. Ancak günümüzde söz ve nişanlılık dönemi Çerkesler arasında da yaygınlık kazanmıştır.
Çerkes milletindeki genç kız ve erkekler genellikle aynı milletten olan kişilerle evlenmeyi tercih etmektedirler.
Her Çerkes, ata özel bir bağıllık, sınırsız bir sevgi duyar. Onu kardeş sayar, özenle korur. Ata duydukları bu yakınlık ona verdikleri isme de yansır. Çerkesler, ata " şı " der; ki bu aynı zamanda erkek kardeş anlamındadır. Öyle ki Çerkesler, mahmuzu ilk gördüklerinde ne işe yaradığını anlamamışlar ve ata acı vereceği gerekçesiyle benimsememişler. Yine aynı nedenle Çerkes, yumuşak deri uçlu kamçısyıla atına nadiren vurur. Onlar kamçıyı sadece bir simge olarak taşır. Kamçı genç kızın sevgilisine verceceği güzel bir hediye veya atlı oyunlarda ödül olabilir ancak.
Nitekin atla ilgili gelenekler Çerkeslerin yaşamında önemli yer tutar. Örneğin, misafir olunan bir yerden ayrılırken at, başı eve doğru bakacak şekilde durdurulur ve öyle bilinir. Sağdan dönerek avludan çıkmak gerekir, keza at kesinlikle kamçılanmaz. Aksi şekilde davranmak ev sahibinin konukseverliğinden memnun kalınmadığını gösterir. Çerkes geleneklerine göre bir kadının veya yaşlının önünden atla geçmek büyük ayıptır. Atlı 30-40 metre kala atından iner, karşılaştığı kişi yürüyorsa saygılı bir şekilde durur ve sağ tarafından geçmesini bekler. Karşılaştığı kişi yerinde duruyorsa atının dizginlerinden tutarak yanından geçmesi gerekir. Atlının karşıdan gelen bir kadına veya yaşlı bir adama rastladığında atından inerek gideceği yere kadar ya da izin verilinceye kadar ona eşlik etmesi gerekir. Atlıya yaya karşılaştığında önce atlı selam verir. Atlı olarak bir yere gidilirken herkesin konumuna göre bulunması gereken yer belidir. Yaşça küçük olan, thamade nın (yaşlı) solunda yerini alır. Thamadeye birden fazla atlı eşlik ediyorsa büyük olan solunda, daha genç olan sağında yer alır. Ölüm haberi getiren atlı atın ters tarafından, yani sağından iner. Bunun dışında atın sağından inmek uğursuzluk sayılır.
En ünlü Çerkes atı cinsleri Şoloh ve Beçkan´dı. Şoloh, Bestav´da ve Zelençuk vadilerinde, Beçkan ise Adigey topraklarında yaygındı. bu cinslerin Kirim pazarlarında yerli koşu atlarından 25 kat fazla fiyat verilirdi. Şoloh cinsi atların özelliği, toynakların bardak biçiminde olmasi ve arka tırnakların olmamasıydı; bunun için nala ihtiyaç duymuyorlardı. Beçkan, özellikleri açısından eşsiz bir binek atıydı. Çok sabırlı ve dayanıklı, Çerkeslerin yasamının ayrilmaz parçası olan biniciligin bütün gereklerine son derece uygundu. Gerektiğinde yemsiz 3-4 günlük yola dayanabiliyordu. Halk arasındaki tarifiyle Beçkan; Boynu düzgün, sagrısı mantara benzer, geyiğinki gibi dik baldırları vardır. Kasığı dardır, genişliği üç parmağı geçmez. Bir kaburgası fazladır ve dolaysıyla gücü de fazladır .
Kundeyt cinsi ise 7-9 yaşına kadar genellikle özelliklerini göztermez. Bu cinsin kısrağını iki yaşına kadar basit bir cinsten ayırmak zordur; cok tüylü ve gösterişsizdir. Ama iki yaşından sonra değişmeye başlar. Tüyleri düzelir, karnı toplanır, kulakları sivrilir, asıl görünümünü almaya başlar.
Bu cinslerden baska Zelençuk vadilerinde prenslerin adlariyala anilan Alheskir, Hağundoko, Hatohşoko cinsleri ve Yecebukay´da Yivuan cinsi atlar biliniyordu. Bu cinsler mükemmel binek atı nitelikleriyle ve prenslerin özel damgalarıyla tanınıyordu. Çerkesler atı sadece binmek için yetistirirler ve sadece aygırlara ve iğdiş edilmiş atlara binerlerdi. Kisrak süreleri sadece üreme amacıyla tutulurdu.
En varlıklı ve nüfuzlu at yetiştiricisi olan Çerkes prenslerinin süreleri hiçbir zaman 150-200 kısrağı geçmezdi. Kendi damgası olan her prens kendi at cinsine sahip olabiliyordu. Çerkesler ayrıca donlarına göre atların nitelikleri olduğuna inanırlardı. Tarihçi ve etnograf A. H. Zafes´in yazdığına göre tercihleri demir kırı ve doru idi, alacalı at hiç yetiştirmezlerdi.
Rus- Kafkas Savaşı ve sürgün zamanlarında Çerkes at cinslerinin hemen tamamı kayboldu. Kalan cinsler de Rusya´daki iç savaş yıllarında yok oldu. Son Şoloh cinsi atlar da Birinci Süvari Ordusu´nun birlikleri için dağlardaki otlaklarından indirildi ve kaybolup gittiler. Kafkasya´da Sovyet iktidarıyla birlikte Çerkes atcılığının da sonu geldi. Çerkeslere at sahibi olmaları yasaklandı. Zelençuk vadilerinde kalan cins atlar da ilk Sovyet haraları kurulunca diğer cinslerle karıştı. Böylece 25-35 Çerkes atı cinsinden bugüne sadece Şağdiy kalabildi. Kalan bu tek Çerkes atı cinsi, dünya atçılık literatüründe Kaberdey (Kabardian) cinsi olarak bilinir. En iyi dağ atlarından biri kabul edilir. Kaygan dağ patikalarında yürümek, nehir gecmek, derin karda ilerlemek konusunda inanilmaz yetenekleri vardır. Dik kayalık patikalarda dengesini çok iyi korur. Ani ısı değişikliğinde ve hava basıncına karşı dayanıklıdır. Ayrıca karanlıkta ve yoğun siste yollarını bulmalarını sağlayan şaşmaz yön duygularına sahiptir. Yüz elli kilogram yükle günde 100 kilometre yol kat edebilirler. 1935-36´da Kafkas Dağları´nda yapılan bir trialde Kaberdey atları üç bin kilometrelik mesafeye kötü hava ve arazi koşullarında 37 günde tamamladılar. Bu konudaki rekor Aza adında bir kısrağa ait: Dağ eyeriyle ve tam yüklü olarak 100 kilometreyi dört saat 25 dakikada kat etti.
Kaberdey atları genellikle cinslerini doğal olarak sürdürürler, yılkı halinde dolaşırlar. Rivayete göre soyu Cengiz Han´ ın en gözde aygırından gelmektedir. Son derece sakin ve itaatkâr huylu oldugu icin tercih edilir. Kaberdey atından çaprazlama sonucu dört yeni nesil elde edildi. Bunlardan İngiliz- Kaberdey atı, cins olarak 1966´da resmen kabul edildi.
En iyi Kaberdey atları Karaçay- Çerkes Cumhuriyeti´nde Malokaraçayev ve Malkin, Kaberdey- Balkar Cumhuriyeti´nde Guaran haralarında yetiştiriliyor. Bu haralarda atlar yazın yüksek yaylalarda, kışın dağ yamaçlarında tutuluyor. İki yaşına geldiklerinde koşu performansları deneniyor. Kaberdey atı diğer koşu atları kadar hızlı olmasa da diğer atçılık sporları icin son derece uygun özelliklere sahip.
Kafkas Motifleri
Bir toplum anavatanından sürülerek başka coğrafyalarda yaşamak zorunda bırakıldığında şüphesizki bir çok maddi ve manevi değerlerinide kaybetmek zorunda kalır. İnsanlığın binlerce yıllık geçmişinde yüzlerce halk bu tür yıkımlarla karşılaşmıştır. Kuzey Kafkas toplumu bu yıkıma ugrayan ne ilk ne de son toplumdur.
Eğer bir toplum geçmişinin kültürel bütün maddi değerlerini araştırma materyallerine sahip değilse en büyük yıkıma uğramiş demektir. Ki vatanlarından koparılmış bütün halkların en büyük sorunlarından biriside budur.
Bu konuda en çarpıcı örneklerden birisinin yaşandığı Kuzey Kafkasya'da 1860'lı yıllardan itibaren nufusunun büyük bir kısmı sürülen Çerkes toplulukları gittikleri ülkelerde yaşama ve varlıklarını kimliklerini kaybetmeden sürdürme mücadelesi vermişlerdir. Bütün zorluklara rağmen geleneksel el sanatlarını üretmişler, günümüzde yapılan küçük bir araştırmada dahi yüzlerce değişik özgün motifle karşımıza çıkmışlardır.
Halkımız açısından bu yıkım, büyük göçten sonra Kuzey Kafkasya'da yaşanmıştır. 1944'de Stalin tarafından Sibiya'ya sürülen Çeçen-İnguş'lar yıllar sonra anavatanlarına döndüklerinde geride bırakmak zorunda kaldıkları bir çok kültürel değerin koloni olarak yerleşen Ruslar ve diğer topluluklar tarafından imha edildiğini görmüşlerdir. Sürgünden dönen Çeçenler atalarının imha edilem mezar taşlarını ait oldukları yerlere yerleştirmek suretiyle başlattıkları büyük yıkımın yaralarını sarmaya bügün de bütün çabalarıyla devam etmektedirler.
Bugün Çeçen-İnguş Cumhuriyetinde Çeçen halkının kültürel değerlerini yansıtan maddi materyaller daha çok müzelerde mevcuttur. Halkın kendisinde geçmişten kalan kültür değeri el sanatı örnekleri fazla mevcut değildir. Bir örnek verecek olursak; bugün Türkiye'de yaşayan Çeçenler'de mevcut olan yüzden fazla motifli renkli büyük duvar istingleri Kuzey Kafkasya'daki istinglerin topl******* daha fazla olduğu tahmin edilmektedir.
Binlerce yıllık geçmişiyle Kuzey Kafkasya, günümüz sanat tarihçileri için de gizemi henüz çözülememiş yerlerden birisidir. Kuban havzasında yapılan kazılarda (Myuekuape yakınlarındaki kurganlarda) tarih öncesine ait bir çok eser ortaya çıkartılmıştır. Kafkas motiflerinin primitif örneklerinede ilk kez bu eserlerde rastlanmaktadır.
Kafkasya'da erken metal çağı M.Ö.3000 yıllarında başlamıştır. Kuban havzasında çıkan arkeolojik buluntulardan Meot sanatına ait parçaların üzerindeki motifler ile günümüz Kafkas motiflerinin bir çok ortak noktası vardır. Özellikle avadanlıklar üzerinde tesadüf edilen motiflerde günümüz Kafkas motiflerinin bir çok özelliği mevcut bulunmaktadır. Tarih öncesi dönemşerden günümüze kadar üretilen bütün el sanatı eserler üzerinde tür ayrımı yapılmaksızın Kafkas motiflerinin genel özelliklerini saptamamıza imkan vermektedir. Kafkas motiflerinin temel çıkış noktası bir çok toplumda olduğu gibi tabiat ve görsel çevredir. Özellikle ilkel ilkel dönemlerde bir çok tabiat olayı çeşitli anlamlarla yüklü mitolojik semboller halinde motiflere donüştürülmüştür.
Mitolojik semboller halindeki motifler tek tanrılı dine geçişle birlikte eski mana ve önemini yitirerek görsel bir beğeni sonucu yapılan süsleme unsurlarına dönüşmüştür. Ayrıca eski çağlardan beri Kafkasya'lılarda gelenek halinde günümüze ulaşan aile armaları bu tür motifler içinde sayılmaktadır.
Kafkas Aile armalarından örnekler
Ayrıca bu tür arma veya motiflerin eskiden kullanılan bir tür alfabenin günümüze ulaşan kalıntıları olduğu görüşü bazı tarihçiler tarafından ileri sürülmektedir. Bazı motiflere verilen dini veya totemik manaların sonucunda bu motifler boy veya kabile damgaları olan psiktogramlara (Basitleştirilmiş resimler) dönüşmüş olduğu düşünülmektedir. (Psiktogramlaşmış şekillerin daha sonra fonogram hatta yazı harfi şekline girebildiği bilinmektedir.)
KAFKAS MOTİFLERİNİN ORTAK ÖZELLİKLERİ
1. Kafkas motifleri tabiat çıkışldır. Bunun sonucu bazı özellikler bütün motiflerde ortak noktalar olarak karşımıza çıkar. Bazı motifler hayvansal, bazı motifler bitkisel, bazı motifler ise insan simgeleri halinde ve daha çok nonfigüratif anlayışla yapılmıştır.
Kafkas "Adıge" Motifleri
Ünlü araştırmacı ROSTOVZEFF'in ilk kez " hayvan uslubu " olarak adlandırdığı simetrik karakterli hayvan figürleri Kafkas motiflerinde karşımıza çıkar.
2. Motifler olarak simetrik çeşitlemelerle yapılmıştır. Simetrik uygulamalar tarih öncesi çağlardan itibaren bir çok uygarlıkça motiflerde kullanılan bir özelliktir.
3. Bütün Kafkas motifleri kıvrak ve yumuşak eğrilerden oluşur. Köşeli motiflere rastlanmaz. Geçmişi bir cok acı mücadelelerle geçen Kafkas insanının motiflerinin yumuşak, kıvrak çizgilerden oluşması, sert ve kesin hatlardan sakınılması çelişki gibi görünsede Kafkas insanının ince beğeni ve ruhunu yansıtır.
Keçe motifi Uzunyayla Y.Hüyük 19.YY.
4. Renkli motiflerde kontrast (zıt) renkler bir arada kullanılarak yüzeylere canlı bir ifade kazandırılır. Tarih öncesinden günümüze bu saydığımız ortak özellikleri koruyarak ulaşan kafkas motifleri bazı kültürel etkileşimlerle konularını daha çeşitli halegetirmiştir.örnek verecek olursak 8.yy'dan 18.yy.'a uzanan bin yıllık islamlaşma süreci ile birlikte hilal-yıldız motifi yaygın olarak kullanılmaya başlanmıştır.
Hayvan motifli kemer motifleri
(Kuzey Kafkasya, Dusheti: MÖ.5-6.yy.)
Keçe motifi
(Türkiye: 19.yy. sonları)
Kuzey Kafkas metal sanatında görülen üç temel süs unsuru olan; Markhari türü karışık dalgalı dalgalardan oluşan bitkisel bezemelerde, Tutta türü simetrik aralıklı dallardan oluşan bitkisel bezemelerde ve Tavga Türü bezemelerde de simetrik düzenlemeler temel unsur olarak karşımıza çıkar. Kubaçi'deki bir çok ev ve mabet kapılarında pencere üzerlerinde taşa oyulmuş çeşitli figür ve motifleri Kubaçi'liler Albanlar'ın Kafkasya'yı idare ettiği devirlerden beri süre geldiğini belirtirler.
Anadolu'da yapılan araştırmalarda hala bazı evlerin duvarlarında geleneksel Kafkas motiflerinin çizilmiş olduğu görülür. (Göksun'un Korkmaz köyündeve Çardak nahiyesinde, Kangal'ın Yukarı Hüyük köyünde olduğu gibi.) Ayrıca Mezar taşları ve ahşap oyma işlerindeki bu motifler günümüz araştırmacılarının ilgi alanına girmeyi beklemektedir.
Kafkas motiflerinin günümüz Anadolusunda özellikle Uzunyayla ve Göksun yöresindeki hemşehrilerimizce yoğun olarak el sanatlarında kullanılmaya devam edildiği gözlemlenmiştir. Çardak'ta bazı Çeçen evlerinde duvarlar ve peş (ocak) ler üzerinde görülen BUSTUM deilen duvar motiferi geleneksel kafkas motiflerinin eşsiz örneklerindendir.
KAFKAS MOTİFLERİNE ÖRNEKLER
Çeçen Bustum örnekleri
Kafkas Keçe Motifleri ve Kayseri Pınarbaşı Dikilitaş
Köyünden derlenmiş Kabardey Vupcha motifleri
Kafkas seccade keçe motifi
(Uzunyayla)
Kabardey keçe motifleri
(Pınarbaşı-Dikilitaş Köyü)
Kafkas keçe motiflerinden
Göksun yöresi Çeçen motifi (üstte)
Uzunyayla yöresi Kabardey motifi (altta)
Kafkas ahşap oyma motifleri:
Çardak'tan Çeçen bustumları - camii ve minber balkonundan
Çeçen keçe motifleri (Çardak Bucağı)
Çeçen bustumlari -ahşap oyma ve keçe motifi (Gücüksu Köyü)
Kafkas keçe motifi
(Göksun yöresi-Gücüksu Köyü)
Çeçen keçe motifleri -Bitkisel bezemeli
(Çardak Bucağı)
Çeçen Bustumları ahşap oyma ve keçe motifleri
(Çardak Bucağı)
Kafkas yastık kılıfı işleme motifi(Ma'arul - Avar)
(Göksun yöresi-Ortatepe Köyü)
Çerkes Kaması
Bir Çerkes''''in lüksü , sahip oldugu silahlarin sayisi ve güzelligi ile ölçülürdü.Kalkar kalkmaz onlari alip inceler , temizler , atesli silahlarin fitilini degistirir , sonra da evinin en önemli odasinin duvarina eve gelecek konuklarin iyi görebilmeleri için simetrik bir biçimde asardi.
Çerkeslerde en pahali silah kincal veya hinjal idi.Yanlarindan asla ayirmadiklari kutsal bir silah olan kincal , iki tarafi keskin ve çeligine çok iyi su verilmis dört santim genisliginde , kırkbes santim uzunlugunda , kurbanin kaninin akmasi için her iki tarafinda derin birer oyuk bulunan bir hançerdi.Dar kabzasi islenmis gümüsten çiviler veya seritlerle süslü olurdu.Siyah kakmalari olan ''''savatlanmis'''' bir gümüs kina konulurdu.
Kincal gümüsle süslü deri bir kemerin ortasina takilirdi.
Bu hançeri büyük bir beceriyle kullanirlardi.Bir Çerkes takip edildiginde kincalini düsmanina firlatirdi ve on metreden de kolay kolay hedefini sasmazdi.Biçaga su verilirken , ölümcül yaralar açmasi için zehirli bir madde kattiklari düsünülürdü.
Çerkesler kemerlerinde bu kamalarin disinda , kabzasi islenmis , maroken bir kilifa yerlestirilmis saska adi verilen bir kiliç tasirlardi.Bu malzemeler bir çift tabanca , bir kamçi ve bir de hayvanlari veya baskinlarda kaçirdiklari kisileri baglamaya yetecek uzunlukta bir iple tamamlanirdi.
Çerkesler 19.yüzyilin baslarinda hala bir yay ve okla dolu bir sadak kullaniyorlardi ama bunun yerini yavas yavas dipçigi dar , gümüs bileziklerle tutturulmus , namlusu kakmali bir tüfek almaya baslamisti.
Medeni Bir İlişki Tarzı KAŞENLİK
Çerkeslerin günümüze kadar devamlılığını sürdüren geleneklerin birisi de "kaşenlik adetidir. Bu adet bekar genç kız ve erkekler arasında evlilik öncesi dönemde gerçekleşmektedir. Diğer geleneklerde olduğu gibi habze adı verilen kurallarla sınırlıdır. Kaşenlik birbirinden hoşlanan genç kız ve erkekler arasındaki arkadaşlık ilişkisine denmektedir.
Çerkeslerin günümüze kadar devamlılığını sürdüren geleneklerin birisi de "kaşenlik adetidir. Bu adet bekar genç kız ve erkekler arasında evlilik öncesi dönemde gerçekleşmektedir. Diğer geleneklerde olduğu gibi habze adı verilen kurallarla sınırlıdır. Kaşenlik birbirinden hoşlanan genç kız ve erkekler arasındaki arkadaşlık ilişkisine denmektedir.
Çerkes kız ve erkekleri birbirleri ile düğünlerde, toplantılarda, muhabbet ortamlarında birlikte olurlar. Bu toplantılar en yaygın olarak köylerde görülür. Bu tür toplantılarda genellikle bir kaç köyün gençleri biraraya gelir. Sabahlara kadar süren sohbetler, oyunlar ve eğlenceler yapılır. Bu geceler gençlerin birbirlerini tanımalarına yardımcı olmaktadır. Muhabbet geceleri bir eğlence kaynağı olduğu kadar aynı zamanda eğitim yereri de sayılmaktadır. Kızlar ve erkekler belirli bir yaştan başlayarak bu tip toplantılarda çerkes adet ve görenekleri çerçevesinde eğitilirler. Bütün eğlence, düğün ve toplantılarda "thamate" adı verilen bir kişi bulunur.
Kim kimle kaşen olabilir?
Aynı sülaleden olan kişiler kaşen olamazlar. Akrabalık derecesi ne kadar uzak olursa olsun yasaktır. Aynı köyden kişilerin kaşen olmaları hoş karşılanmaz. Bu kural günümüzde biraz yumuşamıştır. Artık aynı sülaleden olmamak kaydıyla kaşenliğe fazla tepki duyulmamaktadır. Muhabbet toplantılarında kızlar ve erkekler karşılıklı otururlar.
Birden fazla kaşen
Gençlerin her toplantıda farklı kaşeni olabildiği için bir Çerkez kızının ya da erkeğinin evleninceye kadar çok fazla kaşeni olabilmektedir. Toplantıda amaç tanışmak, eğlenmek ve kendine uygun bir eş seçmek olduğu için kaşenlik bazen ciddi bazen de şaka halinde ortaya çıkmaktadır. Sayısı fazla olan şaka kaşenliğinin çok fazla bir ciddiyeti yoktur.
Kız ya da erkek birbirlerinin daha önceki kaşenlerine karşı herhangi bir olumsuz tavır takınmazlar. Eski kaşenlerle sosyal ilişkiler kesilmez. Çünkü daha önceki kaşenlerin şaka olduğunu her iki tarafta kabullenmiştir. Kadın ya da erkek eski kaşenleriyle bu benim eski kaşenim diye espri yapabilir. Dolayısıyla kızın ya da erkeğin birden fazla kaşeni olması yadırganmamaktadır.
Evlenmeye vesile olan kaşenlik
Pseluk ile başlayıp daha sonra da devam eden kaşenlik iki kısma ayrılmaktadır. Bunlardan birisi şaka diğeri ise ciddi kaşenliktir.
Şaka kaşenliğine semerko denmektedir. Bu durumda kişiler ciddi olmasalar dahi sırf o geceye ya da bir kaç geceye mahsus olarak kaşen olabilirler. Burada amaç eğlenmek, birbirlerini tanımak bunu yaparken de hoş vakit geçirmektir. Şaka kaşenliğinde kız ve erkek birbirlerine sanki evleneceklermiş gibi meth edici ve övücü sözler söyler. Kaşenliğin bir de ciddi boyutu vardır. Bu durumda birbirlerini beğenen kız ya da erkek evlenmek için arkadaşlık kurmak isterler.
Eğer karşı taraf kabul etmişse diğer toplantılarda da görüşerek bu ilişkiyi devam ettirirler. Fakat ciddi kaşenlikte daha ziyade pisehluk ile başlamaktadır. Erkek bir kaç arkadaşını alarak kızın veya onun herhangi bir akrabasının evine gider. Kızın da mutlaka yanında bir ya da bir kaç arkadaşı bulunmak durumundadır. Burada kıza kaşenlik teklifini sunar. Bu durumda kız ve erkek arkadaşlarının yanında teklifi değerlendirirler. Birbirlerinden beklentilerini ve isteklerini söylerler. Kaşenliğin her iki boyutunun da kendine has kuralları vardır. Kaşenlik eğer ciddi ise ve sonuçta evlilik düşüncesi ile kişiler birbirlerini tanımaya çalışıyorsa bu durumda meclislerde şaka kaşenliği gibi ulu orta gündeme getirilmez. Bu durumda bir çok muhabbette bir araya gelebilirler, bir çok konudan konuşarak birbirlerini daha iyi tanımaya çalışırlar. Fakat ilişkileri diğer kaşenliğe nazaran resmiyet kazanır. Diğeri kadar serbest değildir. Her ne kadar bu kişiler evlilik kararıyla birbirlerini tanımaya çalışsalar da mutlaka evlenecekler diye bir şart yoktur. Eğer bir engel söz konusu ise her iki taraf bu durumdan vazgeçebilir.
Evlenme akdi ve Euç
Kişiler evlenmeye karar verirlerse bu sefer bunu kendi aralarında akitleşirler. Bu durumda da euç denilen bir hediye verilir. Euç söz karşılığı verilen maddi bir hediyedir. Söz verdi anlamına gelir. Kaşenlik neticesinde evlenmeyi kabul etti demektir. Bu hediyeyi erkek bayandan ister. Bayan da kendi insiyatifinde bir hediye verir. Bu hediye bir boyun bağı, mendil, yüzük, bilezik olabilir. Erkek de bunun karşılığında kıza bir yüzük vermektedir.
Bu karşılıklı hediyeleşme durumu sadece kız ve erkek arasında olmaz.
Kızın ve erkeğin yanında arkadaşlarından veya akrabalarından birkaç kişi bulunmak durumundadır. Söz verme ve hediyeleşme hadisesi onların nezaretinde olmaktadır.
Evlenmek amacıyla kaşen olan ve bunu akit altına alan genç kız ve erkekler bu durumda toplumdan ayrı bir yerde yalnız başlarına konuşamazlar.
Onların yanlarında mutlaka arkadaşları da olmak durumundadır. Toplumun dışında ve toplumdan habersiz bir yerde konuşmaları yasaktır. Bu durum evleninceye kadar böyle devam eder.
Eş seçimindeki incelik
Gerek evlenmeye karar veren gerekse sadece bir kaç toplantıda kaşen olan kişiler birbirlerini aileleri ile tanıştırmazlar. Arkadaşları ve o ortamda bulunan kişiler onların kaşen olduklarını bilir. Anne ve babalarına kaşen olduklarını söyleyip birbirlerini tanıştırmaları ayıp olarak karşılanır. Aileler kızın ya da erkeğin kaşenini toplumlardaki diğer kişilerden öğrenerek haberdar olurlar. Ancak evlenme zamanında ailelere bildirilir. Bu durumdan da sadece anneye bahsedilir. Kaşenlik adeti Çerkez toplumunda kızın ya da erkeğin evleneceği kişi hakkındaki kararı kendilerinin vermesini sağlar. Büyükler müdahale etmezler. Fakat evlenmek üzere kaşen tercihi yapan kişiler daha ziyade aile yapılarına uygun toplumsal kurallara ve adetlere riayet edecek kişileri tercih ederler. Bu nedenle birçok toplantıda kızın ya da erkeği hal ve hareketlerini kontrol ederler. Evlilik tercihi yaparken bu tip kişilerle yapmayı isterler. Çünkü çerkes kültüründe toplumsal normlara uygun olarak hareket etmek gerekmektedir. Fertlerden görgü kurallarına gelenek ve göreneklere uygun davranış göstermesi beklenmektedir.
Kız kaçırma
Kaşenlik ile başlayan evlilik aşamasında nişanlılık ve söz gibi durumlara pek rastlanmaz. Bunun en önemli sebebi kaçırma şeklinde evlenmenin gelenek ve göreneklerinde yer almasıdır. Gençler evlenmeye karar verdikten sonra maddi imkansızlıklar, kendisinden büyük başka birinin evlenecek olması gibi sebeplerden dolayı kaçırma şeklinde evlenmeyi tercih ederler. Fakat Çerkes kültüründeki kaçırma şekli diğer milletlerden farklı olarak kendine özgü bir nitelik gösterir. Bu şekilde evliliğin yaklaşması nişan ve söz gibi törenlerin yapılmasını gerekli kılmamaktadır.
Yine kişiler zaten kaşenlik dönemlerinde birbirlerini yeterince tanıdıkları için ayrıca bu tür dönemlere gerek duymazlar. Ayrıca çerkeslerde adetler kişilerin ilişkilerine çok fazla sınırlama getirdiği için bu döneme her iki tarafında katlanabilmesi zor olur. Çünkü nişanda büyüklerde işin içine girerler. Onlarla olan iletişimde konuşma ve görüşme yönünden bir takım güçlükler olduğu için kişiler nişanlı olarak kalmayı pek tercih etmezler. Ancak günümüzde söz ve nişanlılık dönemi Çerkesler arasında da yaygınlık kazanmıştır.
Çerkes milletindeki genç kız ve erkekler genellikle aynı milletten olan kişilerle evlenmeyi tercih etmektedirler.