ashli
Bayan Üye
Tanrı dedi ki:
Sabahları camdan dışarı baktığınızda yaprakların üzerinde ışıldayan gün ışığını görmeniz mutlu olmak için kafi değil midir? Bundan daha fazla neye sahip olmanız gerekir ki?
Yukarı bakıp da masmavi gökyüzü üzerindeki bulut öbeklerini görebiliyorsanız eğer hayatınızda ne eksik kalmış olabilir?
Eğer görebiliyorsanız, illa ki talep etmek zorunda olduğunuz ne kalır başka?
Eğer var olabiliyorsanız, eğer olabiliyorsanız kalbiniz neden doygunluğa ulaşmaz o halde?
Asla geç kalamayacağınız bir toplantıya koştururken andaki harikuladeliği kaçırıyormuşsunuz gibi geliyor bana.
Size sormak zorundayım sevdiklerim, güneşten, yapraklardan ve gökyüzünden daha önemli olan nedir? Sizin Varoluşunuzdan daha önemli olan nedir?
Bırakın da bunlar kafi olsunlar, bu şekilde her gün özel olur, her gün bir milenyum olur. Her günün nektarı böylelikle suyunu sıkarcasına çıkarılmış olur. Camdan dışarıda ya da gökyüzünde gördüğünüz her şey bir doygunluk vesilesi olur.
Cennet'te bir Yaradan vardır ve aynı Yaradan Yeryüzünde de vardır. Kendinizi vakfetmeniz gereken daha başka bir şey mi vardır?
Şu anda her neredeyseniz oradan içeri girin. Hayatınızdan içeri girin ve onu kucaklayın. Bu hayattır, canlarım. Bu sizin hayatınızdır ve benimdir o. Eğer eksik bir şey varsa onu kaçıran sizsinizdir. Görmeden geçip giden sizsinizdir.
Şimdi tam şu anda, tıpkı evinizdeki lambaları yakar gibi açın hayatınızın düğmesini. Onun size bahşettiği gündelik armağanları fark ederek aydınlatın hayatınızı.
Güneş parlıyordur ya da yükseliyordur. Güneş ışıl ışıl parlıyordur ya da bulutlanıyordur o. İçinde yaşadığınız dünyayı düşünün canlarım, düşünün onu. Hatta bazen günlerinize renk katan bir gökkuşağı bile çıkıyordur ortaya. Sıcak vardır ve de soğuk vardır. Su vardır ve susuzluk vardır. Okyanuslar vardır ve çöller vardır. Ormanlar vardır ve çıplak ovalar vardır. Renkler vardır ve onların tam bir panoraması vardır. Müzik vardır ve keşfedilecek besteler vardır.
Yumuşak meltemler ve sert fırtınalar vardır. Dinginlik vardır ve hareketli günler vardır.
Kendinizi mahrum hissedeceğiniz ne eksiği vardır hayatın? Bu olağanüstü yaradılış önünüze seriliyken isteyebileceğiniz daha ne vardır?
Hayvanları ve varlıklarının nasıl bir armağan olduğunu düşünün. Çiçekleri düşünün. Çiçekleri hiç unutmayın. Çünkü sebzeler bile sebze olmadan önce birer çiçektirler.
Birliği düşünün, düşünülecek daha başka ne vardır ki?
Tabağınız dolu ve karnınız toksa açlığını çekecek ne vardır?
Siz yanından geçip gitmedikçe hayatınızda ne eksik kalabilir? Belki de bir yere gitmek üzere yoldaydınız ve orayı geçirdiniz.
Her nereye gidiyorsanız, hayatın farkında olduğunuzdan emin kılın kendinizi artık. Ayak seslerinizin farkında olun. Oyun oynayan çocukların farkında olun. Rüzgarın sesini de rüzgar esmediği zaman hakim olan sessizliği de fark edin.
Yağan yağmurun sesini fark edin; yaprakların üzerine nasıl da kolayca düştüklerinin ve güneşi de aynı rahatlıkla nasıl selamladıklarının farkında olun.
Hayat konusunda kılı kırk yaran bir yapıdasınız belki de. Daha fazlasını isterken zaten sahip olduklarınızı unutuyor olabilir misiniz acaba? Daha fazlasına sahip olun sevdiklerim. İstediğiniz hayatın tamamı sizin olsun. Aynı zamanda temel şeyleri de atlamayın. Ne hayatın nektarını, ne hayatın ekmeğini ne de hayatın motorunu pas geçin. Motor çalışmaktadır. Hayat bir otobüstür, sizin binmeniz içindir o otobüs. Haydi atlayın ona. Hayatınızın gezisini yapın. Bugün benimle gelin.
Çeviren: Engin Zeyno Vural
Sabahları camdan dışarı baktığınızda yaprakların üzerinde ışıldayan gün ışığını görmeniz mutlu olmak için kafi değil midir? Bundan daha fazla neye sahip olmanız gerekir ki?
Yukarı bakıp da masmavi gökyüzü üzerindeki bulut öbeklerini görebiliyorsanız eğer hayatınızda ne eksik kalmış olabilir?
Eğer görebiliyorsanız, illa ki talep etmek zorunda olduğunuz ne kalır başka?
Eğer var olabiliyorsanız, eğer olabiliyorsanız kalbiniz neden doygunluğa ulaşmaz o halde?
Asla geç kalamayacağınız bir toplantıya koştururken andaki harikuladeliği kaçırıyormuşsunuz gibi geliyor bana.
Size sormak zorundayım sevdiklerim, güneşten, yapraklardan ve gökyüzünden daha önemli olan nedir? Sizin Varoluşunuzdan daha önemli olan nedir?
Bırakın da bunlar kafi olsunlar, bu şekilde her gün özel olur, her gün bir milenyum olur. Her günün nektarı böylelikle suyunu sıkarcasına çıkarılmış olur. Camdan dışarıda ya da gökyüzünde gördüğünüz her şey bir doygunluk vesilesi olur.
Cennet'te bir Yaradan vardır ve aynı Yaradan Yeryüzünde de vardır. Kendinizi vakfetmeniz gereken daha başka bir şey mi vardır?
Şu anda her neredeyseniz oradan içeri girin. Hayatınızdan içeri girin ve onu kucaklayın. Bu hayattır, canlarım. Bu sizin hayatınızdır ve benimdir o. Eğer eksik bir şey varsa onu kaçıran sizsinizdir. Görmeden geçip giden sizsinizdir.
Şimdi tam şu anda, tıpkı evinizdeki lambaları yakar gibi açın hayatınızın düğmesini. Onun size bahşettiği gündelik armağanları fark ederek aydınlatın hayatınızı.
Güneş parlıyordur ya da yükseliyordur. Güneş ışıl ışıl parlıyordur ya da bulutlanıyordur o. İçinde yaşadığınız dünyayı düşünün canlarım, düşünün onu. Hatta bazen günlerinize renk katan bir gökkuşağı bile çıkıyordur ortaya. Sıcak vardır ve de soğuk vardır. Su vardır ve susuzluk vardır. Okyanuslar vardır ve çöller vardır. Ormanlar vardır ve çıplak ovalar vardır. Renkler vardır ve onların tam bir panoraması vardır. Müzik vardır ve keşfedilecek besteler vardır.
Yumuşak meltemler ve sert fırtınalar vardır. Dinginlik vardır ve hareketli günler vardır.
Kendinizi mahrum hissedeceğiniz ne eksiği vardır hayatın? Bu olağanüstü yaradılış önünüze seriliyken isteyebileceğiniz daha ne vardır?
Hayvanları ve varlıklarının nasıl bir armağan olduğunu düşünün. Çiçekleri düşünün. Çiçekleri hiç unutmayın. Çünkü sebzeler bile sebze olmadan önce birer çiçektirler.
Birliği düşünün, düşünülecek daha başka ne vardır ki?
Tabağınız dolu ve karnınız toksa açlığını çekecek ne vardır?
Siz yanından geçip gitmedikçe hayatınızda ne eksik kalabilir? Belki de bir yere gitmek üzere yoldaydınız ve orayı geçirdiniz.
Her nereye gidiyorsanız, hayatın farkında olduğunuzdan emin kılın kendinizi artık. Ayak seslerinizin farkında olun. Oyun oynayan çocukların farkında olun. Rüzgarın sesini de rüzgar esmediği zaman hakim olan sessizliği de fark edin.
Yağan yağmurun sesini fark edin; yaprakların üzerine nasıl da kolayca düştüklerinin ve güneşi de aynı rahatlıkla nasıl selamladıklarının farkında olun.
Hayat konusunda kılı kırk yaran bir yapıdasınız belki de. Daha fazlasını isterken zaten sahip olduklarınızı unutuyor olabilir misiniz acaba? Daha fazlasına sahip olun sevdiklerim. İstediğiniz hayatın tamamı sizin olsun. Aynı zamanda temel şeyleri de atlamayın. Ne hayatın nektarını, ne hayatın ekmeğini ne de hayatın motorunu pas geçin. Motor çalışmaktadır. Hayat bir otobüstür, sizin binmeniz içindir o otobüs. Haydi atlayın ona. Hayatınızın gezisini yapın. Bugün benimle gelin.
Çeviren: Engin Zeyno Vural