meridyen2
Kayıtlı Üye
Cehennemin Gösterilişi
O gün herkes Allah'a dünyada yaptıklarının hesabını verir. Cehenneme gireceğini anlayıp korku içinde olanlar, kısacık bir ömrü sonsuz bir hayata tercih etmenin verdiği sonsuz pişmanlık içindedirler. Onlar kendilerine azabın dokunmayacağını, kıyamet gününün gerçekleşmeyeceğini ve Allah'ın onları cezalandırmayacağını zannederek sözde rahat bir hayat yaşarlarken, Allah onları sarıp kuşatmışve hiç ummadıkları bir anda yakalamıştır. Artık herşey bitmiş ve herkesin gideceği yer belli olmuştur. Ancak insanlar hemen birbirlerinden ayrılmazlar. Müminler cennete sevk edilmeden önce onlara da kafirlerle birlikte cehennem gösterilir.
O gün mümin ya da kafir tüm insanlar cehennemin çevresinde diz çökecektir. Herkes cehennemin korku salan uğultusunu duyacak ve içindeki tüyler ürpertici görüntülere şahit olacaktır. Ancak sonra müminler kurtarılacak ve kafirler diz üstü çökmüş olarak bırakılacaklardır. Ayette bu gerçek şöyle haber verilir:
İnsan demektedir ki: "Ben öldükten sonra mı, gerçekten diri olarak çıkarılacağım? İnsan önceden, hiçbir şey değilken, gerçekten bizim onu yaratmış bulunduğumuzu (hiç) düşünmüyor mu? Andolsun Rabbine, biz onları da, şeytanları da mutlaka haşredeceğiz, sonra onları cehennemin çevresinde diz üstü çökmüş olarak hazır bulunduracağız. Sonra, her bir gruptan Rahman (olan Allah)a karşı azgınlık göstermek bakımından en şiddetli olanını ayıracağız. Sonra biz ona (cehenneme) girmeye kimlerin en çok uygun olduğunu daha iyi biliriz. Sizden ona girmeyecek hiç kimse yoktur. Bu, Rabbinin kesin olarak üzerine aldığı bir karardır. Sonra, takva sahiplerini kurtarırız ve zulmedenleri diz üstü çökmüş olarak bırakıveririz. (Meryem Suresi, 66-72)
Elbette müminlere cehennemin gösterilmesinin birçok hikmeti vardır. Cehennemin durumunu yakından gören müminler, Allah'ın kendilerine verdiği imanın ne kadar büyük bir ayrıcalık ve güzellik olduğunu çok daha derinden kavrarlar. Çünkü şahit olunan cehennem o kadar dehşet vericidir ki, o azaptan kurtulmuşolmak insan için tarifsiz bir mutluluğa ve şükre vesile olacaktır. Müminler cehennemi görmekle kıyas yapma imkanına sahip olurlar. Böylece içinde insana verilecek en güzel nimetleri barındıran, ebedi kalacakları cennetin değerini daha iyi anlarlar. Çünkü nimetin değeri ancak kıyasla anlaşılır. Güzelliklerin yani cennet nimetlerinin değeri, Allah'ın zulmedenlere vereceği karşılık görüldüğünde daha iyi anlaşılır. İmtihan olmak için geldiğimiz dünyanın yaratılışhikmetlerinden biri de eğitimdir. İnsanlar burada doğruyu yanlışı, güzeli çirkini, iyiyi kötüyü tek tek görerek ve kıyas yaparak öğrenirler. Dünyada bu özelliğe sahip olmanın yolu ancak akıl, vicdan ve en önemlisi de Allah korkusundan geçer.
Kıyamet, yaratılmışların en hayırlıları olan müminler (Beyyine Suresi, 7) ile yaratılmışların en kötüleri olan (Beyyine Suresi, 6) inkarcıların birbirinden sonsuza kadar ayrılma vaktidir. Ayırma günü Kuran'da şöyle belirtilmiştir:
Ve resuller de (şahitlik için) belli bir vakitte getirildiği zaman (bu,) hangi gün için ertelenmişti? (Mü'mini müşrikten, haklıyı haksızdan) Ayırma günü için. Bu ayırma gününü sana ne bildirdi? O gün, yalanlayanların vay haline. Biz, öncekileri helak etmedik mi? Sonra arkadan gelenleri onların izinde yürüteceğiz. İşte biz, suçlu-günahkarlara böyle yapıyoruz. O gün, yalanlayanların vay haline. (Mürselat Suresi, 11-19)
Bu ayırma günü ölümle başlar, dirilişle ve hesapla devam eder ve insanların ebedi yurtlarına yollanmasıyla son bulur. Kaf Suresi'nde kafirlerin ve müminlerin ebedi yurtlarına yaptıkları yolculuk şöyle anlatılır:
O, ölüm sarhoşluğu, bir gerçek olarak gelip de, (insana) "İşte bu, senin yan çizip-kaçmakta olduğun şeydir" (denildiği zaman da). Sur'a da üfürülmüştür. İşte bu, tehdidin (gerçekleştiği) gündür. (Artık) Her bir nefis, yanında bir sürücü ve bir şahid ile gelmiştir. Andolsun, sen bundan gaflet içindeydin; işte Biz de senin üzerindeki örtüyü açıp-kaldırdık. Artık bugün görüş-gücün keskindir. Onun yakını olan (ve yanından ayrılmayan melek) dedi ki: "İşte bu, yanımda hazır durumda olan şey." Siz ikiniz (ey melekler), her inatçı nankörü atın cehennemin içine, Hayra engel olan, saldırgan şüpheciyi, Ki o, Allah'la beraber başka bir ilah edinmişti. Artık ikiniz, onu en şiddetli olan azabın içine atın. Onun yakın-dostu (saptırıcı) dedi ki: "Rabbimiz, ben onu kışkırtıp-azdırdım. Ancak kendisi (haktan) uzak bir sapıklık içindeydi." (Allah buyurur: ) "Benim huzurumda çekişip-durmayın. Ben size daha önce 'kesin bir uyarı' göndermiştim." "Huzurumda söz değişikliğe uğratılmaz ve Ben kullara zulmedici değilim." O gün cehenneme diyeceğiz: "Doldun mu?" O da: "Daha fazlası var mı?" diyecek. Cennet de, muttakiler için, uzakta değildir, (o gün) yakınlaştırılmıştır. Bu, size vadolunandır; (gönülden Allah'a) yönelip-dönen (İslam'ın hükümlerini) koruyan, Görmediği halde Rahman'a karşı 'içi titreyerek korku duyan' ve 'içten Allah'a yönelmiş' bir kalb ile gelen içindir. Ona 'esenlik ve barış(selam)la' girin. Bu, ebedilik günüdür. (Kaf Suresi, 19-34)
(alıntı harun yahya kuran bilgisi)
O gün herkes Allah'a dünyada yaptıklarının hesabını verir. Cehenneme gireceğini anlayıp korku içinde olanlar, kısacık bir ömrü sonsuz bir hayata tercih etmenin verdiği sonsuz pişmanlık içindedirler. Onlar kendilerine azabın dokunmayacağını, kıyamet gününün gerçekleşmeyeceğini ve Allah'ın onları cezalandırmayacağını zannederek sözde rahat bir hayat yaşarlarken, Allah onları sarıp kuşatmışve hiç ummadıkları bir anda yakalamıştır. Artık herşey bitmiş ve herkesin gideceği yer belli olmuştur. Ancak insanlar hemen birbirlerinden ayrılmazlar. Müminler cennete sevk edilmeden önce onlara da kafirlerle birlikte cehennem gösterilir.
O gün mümin ya da kafir tüm insanlar cehennemin çevresinde diz çökecektir. Herkes cehennemin korku salan uğultusunu duyacak ve içindeki tüyler ürpertici görüntülere şahit olacaktır. Ancak sonra müminler kurtarılacak ve kafirler diz üstü çökmüş olarak bırakılacaklardır. Ayette bu gerçek şöyle haber verilir:
İnsan demektedir ki: "Ben öldükten sonra mı, gerçekten diri olarak çıkarılacağım? İnsan önceden, hiçbir şey değilken, gerçekten bizim onu yaratmış bulunduğumuzu (hiç) düşünmüyor mu? Andolsun Rabbine, biz onları da, şeytanları da mutlaka haşredeceğiz, sonra onları cehennemin çevresinde diz üstü çökmüş olarak hazır bulunduracağız. Sonra, her bir gruptan Rahman (olan Allah)a karşı azgınlık göstermek bakımından en şiddetli olanını ayıracağız. Sonra biz ona (cehenneme) girmeye kimlerin en çok uygun olduğunu daha iyi biliriz. Sizden ona girmeyecek hiç kimse yoktur. Bu, Rabbinin kesin olarak üzerine aldığı bir karardır. Sonra, takva sahiplerini kurtarırız ve zulmedenleri diz üstü çökmüş olarak bırakıveririz. (Meryem Suresi, 66-72)
Elbette müminlere cehennemin gösterilmesinin birçok hikmeti vardır. Cehennemin durumunu yakından gören müminler, Allah'ın kendilerine verdiği imanın ne kadar büyük bir ayrıcalık ve güzellik olduğunu çok daha derinden kavrarlar. Çünkü şahit olunan cehennem o kadar dehşet vericidir ki, o azaptan kurtulmuşolmak insan için tarifsiz bir mutluluğa ve şükre vesile olacaktır. Müminler cehennemi görmekle kıyas yapma imkanına sahip olurlar. Böylece içinde insana verilecek en güzel nimetleri barındıran, ebedi kalacakları cennetin değerini daha iyi anlarlar. Çünkü nimetin değeri ancak kıyasla anlaşılır. Güzelliklerin yani cennet nimetlerinin değeri, Allah'ın zulmedenlere vereceği karşılık görüldüğünde daha iyi anlaşılır. İmtihan olmak için geldiğimiz dünyanın yaratılışhikmetlerinden biri de eğitimdir. İnsanlar burada doğruyu yanlışı, güzeli çirkini, iyiyi kötüyü tek tek görerek ve kıyas yaparak öğrenirler. Dünyada bu özelliğe sahip olmanın yolu ancak akıl, vicdan ve en önemlisi de Allah korkusundan geçer.
Kıyamet, yaratılmışların en hayırlıları olan müminler (Beyyine Suresi, 7) ile yaratılmışların en kötüleri olan (Beyyine Suresi, 6) inkarcıların birbirinden sonsuza kadar ayrılma vaktidir. Ayırma günü Kuran'da şöyle belirtilmiştir:
Ve resuller de (şahitlik için) belli bir vakitte getirildiği zaman (bu,) hangi gün için ertelenmişti? (Mü'mini müşrikten, haklıyı haksızdan) Ayırma günü için. Bu ayırma gününü sana ne bildirdi? O gün, yalanlayanların vay haline. Biz, öncekileri helak etmedik mi? Sonra arkadan gelenleri onların izinde yürüteceğiz. İşte biz, suçlu-günahkarlara böyle yapıyoruz. O gün, yalanlayanların vay haline. (Mürselat Suresi, 11-19)
Bu ayırma günü ölümle başlar, dirilişle ve hesapla devam eder ve insanların ebedi yurtlarına yollanmasıyla son bulur. Kaf Suresi'nde kafirlerin ve müminlerin ebedi yurtlarına yaptıkları yolculuk şöyle anlatılır:
O, ölüm sarhoşluğu, bir gerçek olarak gelip de, (insana) "İşte bu, senin yan çizip-kaçmakta olduğun şeydir" (denildiği zaman da). Sur'a da üfürülmüştür. İşte bu, tehdidin (gerçekleştiği) gündür. (Artık) Her bir nefis, yanında bir sürücü ve bir şahid ile gelmiştir. Andolsun, sen bundan gaflet içindeydin; işte Biz de senin üzerindeki örtüyü açıp-kaldırdık. Artık bugün görüş-gücün keskindir. Onun yakını olan (ve yanından ayrılmayan melek) dedi ki: "İşte bu, yanımda hazır durumda olan şey." Siz ikiniz (ey melekler), her inatçı nankörü atın cehennemin içine, Hayra engel olan, saldırgan şüpheciyi, Ki o, Allah'la beraber başka bir ilah edinmişti. Artık ikiniz, onu en şiddetli olan azabın içine atın. Onun yakın-dostu (saptırıcı) dedi ki: "Rabbimiz, ben onu kışkırtıp-azdırdım. Ancak kendisi (haktan) uzak bir sapıklık içindeydi." (Allah buyurur: ) "Benim huzurumda çekişip-durmayın. Ben size daha önce 'kesin bir uyarı' göndermiştim." "Huzurumda söz değişikliğe uğratılmaz ve Ben kullara zulmedici değilim." O gün cehenneme diyeceğiz: "Doldun mu?" O da: "Daha fazlası var mı?" diyecek. Cennet de, muttakiler için, uzakta değildir, (o gün) yakınlaştırılmıştır. Bu, size vadolunandır; (gönülden Allah'a) yönelip-dönen (İslam'ın hükümlerini) koruyan, Görmediği halde Rahman'a karşı 'içi titreyerek korku duyan' ve 'içten Allah'a yönelmiş' bir kalb ile gelen içindir. Ona 'esenlik ve barış(selam)la' girin. Bu, ebedilik günüdür. (Kaf Suresi, 19-34)
(alıntı harun yahya kuran bilgisi)