Bezmi$h
Banned
70ler Amerikan sinemasına saygı duruşunda bulunan çok renkli, bol ışık yalıtımlı dingin bir casusluk gerilimi evreni yaratan Çapraz Ateş, bunu Hong Kong sinemasının dövüş filmi türü wuxianın koreografileri ile bütünlemiş. Güreşçi Gina Caranodan güç alan bu sekansların, aksiyon adına içeriye dahil edilirken düşük tempoya ve karizmatik yapıya destek vermesi filmi etkileyici bir postmodern anlatıya taşımış. Ancak Soderberghten alışık olunan bu yaklaşım, bütün RED hakimiyetine karşın senaryosuzluğu 93 dakikaya yayamıyor. Meraklısına bizde Nisanda vizyona giren Çapraz Ateşin DVDsi de raflara girdi.
Soderberghin içinde yatan ışıkı hareketlendirdiği filmlerinden biri dersek, doğru tanımlamış oluruz. 2008 tarihli iki bölümlük Cheden beri RED ile çalışan ve ondan çok farklı dokular çıkarmayı beceren yönetmen, burada bir casusluk/tetikçi aksiyonu için karşımıza dikilmiş. Karmakarışık ya da düzensiz anlamına gelen Haywire ismi de filmi fazlasıyla anlatıyor. Onun birincil hedefi 70ler Amerikan sinemasına saygı duruşunda bulunurken oradaki düşük tempoyu birebir transfer etmek.
70lerin retro dokusuna wuxia estetiği
Ancak yönetmenin fantezisi bununla da bitmiyor. Başrole bir kadın kiralık katil, ajan ya da tetikçi yerleştirip onu Tony Jaa, Cyril Rafaelli gibi isimlerde gördüğümüz dublör yetkinliği ile sarıp sokak dövüşünün koreografileriyle de wuxia (Hong Kong dövüş filmi) estetiğini harekete geçirme arzusu var. Çapraz Ateşin (Haywire, 2011) genel duygusunda diyaframı kısıp ışığı içeri geçiren ve 70lerin retro dokusunu hakim hale getiren bir görsel yapı hakim.
Bu oluşumun gecesine, gündüzüne, günün her saatine göre sarı ile mavi arasında bir karizmatik ton tutturduğu görülebiliyor. Doğal ışığın belli bir paletini bulan yönetmen Trafikteki (Traffic, 2000) renk filtresi düşüncesinden sıyrılıp daha dingin, uzun planlarla ve sessizlikle ilerleyen bir takip omurgası oluşturuyor. Sinemaskopta dingin ajan prototipinin Gina Garano gibi güreşçilik yapan ve çekici olmayan bir karakterin üzerine yüklenmesi tesadüf değil.
Komplo hissiyatı, garip detay planlar ve teşhirciliği yıkan bir ana karakter
Zira Soderberghin Kiralık Sevgilide (The Girlfriend Experience, 2009) bir tele-kızı anlatırken bile devreye sokmadığı teşhircilik düşüncesi, burada da şablonun gereklerine ve all-star (bol yıldızlı) kadroya karşın Angelina Jolie, Cameron Diaz, Kate Beckinsale gibi fiziğiyle kusursuz güzelliklere açılmamış. Gina Garano da oradaki Sasha Grey misali bir gerçeklik ve ucuzlukla temsil bulmuş. Bunun yanında takip sahneleri röntgenci kameranın ve dar odağın hakimiyetinin yanında karanlığın içeriye sızmasıyla da paranoya ve komplo hissiyatını kullanmak için yerleştirilmiş.
Aksiyona sıra geldiğinde ise yönetmen genelde detay planlarını garip yerlere yerleştirip dokuyu korurken Caranoyu Pekin operası estetiğini andıran bir wuxia anlatısı ile kavramış. Açılış sekansında, arabaların yanındaki polislerle mücadelede ve daha nicesinde bu duyguyu görmek mümkün. Çok sevdiği karizmatik 70ler dokusunu asla kaybetmeyen Soderbergh, adeta o ciddiye alınır dünyayı Cheng Pei-Peiyi andıran bir göz yanılsaması ile kavrayıp King Hulaştırmış.
Böylece ciddiye alınan Sydney Pollack, Francis Ford Coppola, Alan J. Pakula gibileri ile iz bırakan bir konsept, o zamanlar fazla vurdu kırdı olarak adlandırılıp şimdilerde adından söz edilen dövüş koreografisi ile dengelenmiş. Bu karmakarışık ve postmodern duruş, Soderbegrhin casusluk/ajan filmi iskeletindeki kahraman ideolojisini bozma düşüncesiyle parlamış adeta.
Nikita işlevinden ziyade karizmatik RED benliğiyle iz bırakıyor
Ancak Mallorynin Tatum, McGregor, Banderas, Douglas ve Fassbender ile ilişkileri o kadar çatısız oluşturulmuş ve içine düştüğü tuzak o kadar ciddiyetsiz bir dramatik yapıya yerleştirilmiş ki 93 dakika bir yere kadar götürebiliyor. Zira finalde bile intikam meleği hesabı devreye giren Nikita işlevi, ucu açık bir alaycılığa bırakılmış.
Sanki bu noktada karşımıza çıkanlar tam bir film değil tümcesini akla getirirken Avukat (Michael Clayton, 2007), Hanna (2011) gibi politik metinler açısından değerli eserlerin de omurgalarını aratmış. Fakat Soderberghin görsel amaçların dışında bir hedefi de yok gibi. Bu durum kendisinin filme koyduğu isimden de anlaşılabilir. Zira karaktersizliğin oluşturduğu rahatsızlık bir türlü seyirciyi yakalayamazken, karizmatik RED benliği daha çok akıllara kazınıyor.
FİLMİN NOTU: 6
Künye:
Çapraz Ateş (Haywire)
Yönetmen: Steven Soderbergh
Oyuncular: Gina Garano, Channing Tatum, Ewan McGregor, Antonio Banderas, Michael Douglas, Michael Fassbender, Michael Angarano
Süre: 93 dk.
Yapım yılı: 2011
Soderberghin içinde yatan ışıkı hareketlendirdiği filmlerinden biri dersek, doğru tanımlamış oluruz. 2008 tarihli iki bölümlük Cheden beri RED ile çalışan ve ondan çok farklı dokular çıkarmayı beceren yönetmen, burada bir casusluk/tetikçi aksiyonu için karşımıza dikilmiş. Karmakarışık ya da düzensiz anlamına gelen Haywire ismi de filmi fazlasıyla anlatıyor. Onun birincil hedefi 70ler Amerikan sinemasına saygı duruşunda bulunurken oradaki düşük tempoyu birebir transfer etmek.
70lerin retro dokusuna wuxia estetiği
Ancak yönetmenin fantezisi bununla da bitmiyor. Başrole bir kadın kiralık katil, ajan ya da tetikçi yerleştirip onu Tony Jaa, Cyril Rafaelli gibi isimlerde gördüğümüz dublör yetkinliği ile sarıp sokak dövüşünün koreografileriyle de wuxia (Hong Kong dövüş filmi) estetiğini harekete geçirme arzusu var. Çapraz Ateşin (Haywire, 2011) genel duygusunda diyaframı kısıp ışığı içeri geçiren ve 70lerin retro dokusunu hakim hale getiren bir görsel yapı hakim.
Bu oluşumun gecesine, gündüzüne, günün her saatine göre sarı ile mavi arasında bir karizmatik ton tutturduğu görülebiliyor. Doğal ışığın belli bir paletini bulan yönetmen Trafikteki (Traffic, 2000) renk filtresi düşüncesinden sıyrılıp daha dingin, uzun planlarla ve sessizlikle ilerleyen bir takip omurgası oluşturuyor. Sinemaskopta dingin ajan prototipinin Gina Garano gibi güreşçilik yapan ve çekici olmayan bir karakterin üzerine yüklenmesi tesadüf değil.
Komplo hissiyatı, garip detay planlar ve teşhirciliği yıkan bir ana karakter
Zira Soderberghin Kiralık Sevgilide (The Girlfriend Experience, 2009) bir tele-kızı anlatırken bile devreye sokmadığı teşhircilik düşüncesi, burada da şablonun gereklerine ve all-star (bol yıldızlı) kadroya karşın Angelina Jolie, Cameron Diaz, Kate Beckinsale gibi fiziğiyle kusursuz güzelliklere açılmamış. Gina Garano da oradaki Sasha Grey misali bir gerçeklik ve ucuzlukla temsil bulmuş. Bunun yanında takip sahneleri röntgenci kameranın ve dar odağın hakimiyetinin yanında karanlığın içeriye sızmasıyla da paranoya ve komplo hissiyatını kullanmak için yerleştirilmiş.
Aksiyona sıra geldiğinde ise yönetmen genelde detay planlarını garip yerlere yerleştirip dokuyu korurken Caranoyu Pekin operası estetiğini andıran bir wuxia anlatısı ile kavramış. Açılış sekansında, arabaların yanındaki polislerle mücadelede ve daha nicesinde bu duyguyu görmek mümkün. Çok sevdiği karizmatik 70ler dokusunu asla kaybetmeyen Soderbergh, adeta o ciddiye alınır dünyayı Cheng Pei-Peiyi andıran bir göz yanılsaması ile kavrayıp King Hulaştırmış.
Böylece ciddiye alınan Sydney Pollack, Francis Ford Coppola, Alan J. Pakula gibileri ile iz bırakan bir konsept, o zamanlar fazla vurdu kırdı olarak adlandırılıp şimdilerde adından söz edilen dövüş koreografisi ile dengelenmiş. Bu karmakarışık ve postmodern duruş, Soderbegrhin casusluk/ajan filmi iskeletindeki kahraman ideolojisini bozma düşüncesiyle parlamış adeta.
Nikita işlevinden ziyade karizmatik RED benliğiyle iz bırakıyor
Ancak Mallorynin Tatum, McGregor, Banderas, Douglas ve Fassbender ile ilişkileri o kadar çatısız oluşturulmuş ve içine düştüğü tuzak o kadar ciddiyetsiz bir dramatik yapıya yerleştirilmiş ki 93 dakika bir yere kadar götürebiliyor. Zira finalde bile intikam meleği hesabı devreye giren Nikita işlevi, ucu açık bir alaycılığa bırakılmış.
Sanki bu noktada karşımıza çıkanlar tam bir film değil tümcesini akla getirirken Avukat (Michael Clayton, 2007), Hanna (2011) gibi politik metinler açısından değerli eserlerin de omurgalarını aratmış. Fakat Soderberghin görsel amaçların dışında bir hedefi de yok gibi. Bu durum kendisinin filme koyduğu isimden de anlaşılabilir. Zira karaktersizliğin oluşturduğu rahatsızlık bir türlü seyirciyi yakalayamazken, karizmatik RED benliği daha çok akıllara kazınıyor.
FİLMİN NOTU: 6
Künye:
Çapraz Ateş (Haywire)
Yönetmen: Steven Soderbergh
Oyuncular: Gina Garano, Channing Tatum, Ewan McGregor, Antonio Banderas, Michael Douglas, Michael Fassbender, Michael Angarano
Süre: 93 dk.
Yapım yılı: 2011