CaSPeR35
Kayıtlı Üye
FARMAKOLOJİK ÖZELLİKLERİ
Carboplatin, ikinci kuşak cisplatin türevidir. Etki mekanizması, karşılaştırılmalı çalışmalar kesin olarak tamamlanmasa da, cisplatine benzer olduğu öngörülmektedir. İnsanlar üzerinde yapılan klinik denemelerin 1. aşaması, carboplatinin orijinal bileşiğe oranla daha az protein bağımlı olduğunu göstermiştir. Glomerüler filtrasyon ile carboplatinin üriner ekskresyonu arasında belirgin bir ilişkinin varlığı tespit edilmiştir. İlerlemiş
yumurtalık kanserinin birinci derece tedavisinde carboplatin, cisplatin kadar tesirli gösterilmiştir. Nesnel klinik cevap hızları, komple patalojik cevap hızları, cevap süreleri ve tümden yaşam sürdürme yönünden bu iki madde arasında hiçbir farklılık bulunamamıştır. Tedaviye rastgele tahsis edildikten sonra, her iki madde bir kromozomdan bir diğerine geçişte ve sonra benzer faaliyette bulunur. Cisplatin çok daha az elverişli terapotik bir indeks gösterdiğinden hastalığın kemoterapötikler ile birinci derece tedavisinde carboplatin kullanılması önerilir.
Cerrahi, radyoterapi ve kemoterapi dahil diğer tedavi şekilleri, cisplatin ile veya cisplatin olmadan uygulandığında tümör remisyonu sağlanamayan hastalarda carboplatin büyük ölçüde klinik aktivite göstermiştir. Hastalığın bu aşamasında uygulanacak standart bir tedavi şekli bulunmadığından ve cisplatin dışında klasik tedavi şekilleri genellikle etkisiz kaldığından, carboplatinin ikinci derece kemoterapi kaynağı olarak kullanılması da önerilmektedir.
ENDİKASYONLAR
Diğer tedavi yöntemlerinin başarılı olamadığı epitel menşeli ilerlemiş yumurtalık korsinoması
KONTRENDİKASYONLARI
Şiddetli böbrek yetmezliği (kreatinin klerens 20 ml veya altında ise) ; şiddetli miyelosupresyon, mannitol veya platin içeren maddelere şiddetli alerjik reaksiyon hikayesi olan hastalar.
UYARILAR VE ÖNLEMLER
Karaciğer fonksiyon testleri bozuk olan hastalarda carboplatin ile yapılan tedaviden sonra bu parametrelerde daha şiddetli değişikliklere eğilim görülür.
Böbrek fonksiyon parametreleri tedaviden önce ve tedavi sırasında değerlendirilmelidir.
Carboplatince oluşturulan miyelosupresyon renal klerens ile yakından ilgilidir. Carboplatin alan tüm hastalarda renal fonksiyon kontrol edilmelidir. Cisplatin tedavisinden sonra sık sık müşahede edildiği gibi renal fonksiyonları bozuk hastalarda carboplatin verildikten sonra daha şiddetli miyelosupresyon gelişebilmektedir. Bu gibi hastaları tedavi ederken başlangıç dozunun düşük tutulması ve gerek hematolojik , gerekse böbrek toksisitesinin sık sık kontrol edilmesi özellikle önerilir.
Haftalık kan sayımlarıyla ve doz ayarlamasıyla, ilaçla tedavinin erken aşamasında hematolojik değerlerde alt sınırların tespit edilmesi tavsiye olunur. Sık gelişen ve progresif anemide, eritrosit transfüzyonları gerekebileceğinden dikkatli izleme yapılmalıdır.
Muhtemel şiddetli mide bulantıları ve kusmaları kontrol etmek üzere antiemetik tedavi tedbirleri alınabilir.
GEBELİKTE KULLANIM
Gebelik esnasında kullanım emniyeti saptanamamıştır.
YAN ETKİLER / ADVERS ETKİLER
Carboplatin ile cisplatinin toksisite profili çok farklıdır. Carboplatin daha seyrek olarak nörotoksisite , nefrotoksisite, ototoksisite ve gastrointestinal advers etkilere neden olmakta, fakat daha şiddetli olarak miyelosupresyona yol açmaktadır.
Miyelosupresyon ve nefrotoksisite başlıca doz sınırlayıcı toksisitelerdir.
Doza bağlı mide bulantısı ve kusma yaygındır, fakat genellikle hafif ve standart antiemetik ilaçlarla kontrol altına alınabilir özelliktedir. Hepatik tümör teşhisi yokluğunda tedavi gören hastaların üçte birinde karaciğer fonksiyon değişikleri meydana gelebilirse de bu anormalliklerin carboplatin ile ilişkisi çoğu kez belirsizdir. Ayrıca bu değişimler çok nadir olarak şiddetlidir. İlacın hepatik eliminasyon ile ilgisi olmadığından karaciğer fonksiyonu orta derecede bozuk hastalar carboplatinin maksimum dozlarını alabilirler.
Çok nadir olmakla birlikte carboplatin verild,kten sonra periferal nöropatiler ve ototoksisitenin işaretleri ortaya çıkabilir. Cisplatin uygulamasında olduğu gibi bunlar tam olarak reversibl olmayabilir ve bilinen bir antidot da bulunmamaktadır.
İlacın verilmesinden sonra carboplatine karşı alerjik reaksiyonlar başgösterebilir ve bunlar uygun standart terapi ile tedavi edilmelidir.
BEKLENMEYEN BİR ETKİ GÖRÜLDÜĞÜNDE DOKTORUNUZA BAŞVURUNUZ.
KULLANIM ŞEKLİ VE DOZ
İnravenöz kullanım içindir. Hidrasyon gerekmediği için ayakta tedavi gören hastalara verilebilir.
Carboplatin özellikle ikinci sırada bir kemoterapi şeklinde uygulanacağından, cisplatin almış bulunan hastalara ilk doz verilirken bilhassa tedbirli davranılmalıdır. Zira bu hastaların renal fonksiyonları hasar görmüş olabilir.
Daha önce tedavi görmemiş renal fonksiyonları normal çalışan hastalara önerilen doz, çabuk enfüzyon halinde ve bir defa verilmek üzere 40 mg/m2 olup bunun dört hafta geçtikten sonra tekrarlanması gerekmektedir. Dozaj düzenlemeleri hematolojik parametrelere dayandırılmalıdır.
Düşük performans durumu (DCOG-zubrod 2-4, Karnofsky 80'in altında), yaşın 65'in üstünde olduğu ve önceden yoğun miyelosupressif tedavi görülmesi gibi risk faktörleri bulunan hastalara dozun %20-25 eksiği ile verilmesi önerilir.
Not: alüminyum komponentleri carboplatin ile bir araya gelince reaksiyona girer ki bu bakımdan alüminyum içeren iğne veya intravenöz enfüzyon takımları, carboplatin solüsyonunun hazırlanmasında veya verilmesinde asla kullanılmamalıdır. Zira bunların birbirlerini etkilemesi ve bunun sonucunda siyah bir çökelti oluşması söz konusudur.
Enjeksiyon için carboplatin liyofilize tozu, enjekte edilmek üzere uygun miktarda su, %5 dekstroz veya %0.9 sodyum klörür ile 10 mg/ml (beher 150 mg'a 15 ml seyreltici) yoğunluğu olan bir solüsyon yapılacak şekilde yeniden oluşturulabilir. Daha sonra solüsyonu 0.5 mg / ml düzeyine kadar bir yoğunluğa düşürmek üzere seyreltmek için dekstroz veya izotonik su kullanılabilir.
Formülasyon antibakteriyel koruyucular içermediğinden, hazırlandıktan 8 saat sonra solusyonunun atılması önerilir.
Carboplatin, ikinci kuşak cisplatin türevidir. Etki mekanizması, karşılaştırılmalı çalışmalar kesin olarak tamamlanmasa da, cisplatine benzer olduğu öngörülmektedir. İnsanlar üzerinde yapılan klinik denemelerin 1. aşaması, carboplatinin orijinal bileşiğe oranla daha az protein bağımlı olduğunu göstermiştir. Glomerüler filtrasyon ile carboplatinin üriner ekskresyonu arasında belirgin bir ilişkinin varlığı tespit edilmiştir. İlerlemiş
yumurtalık kanserinin birinci derece tedavisinde carboplatin, cisplatin kadar tesirli gösterilmiştir. Nesnel klinik cevap hızları, komple patalojik cevap hızları, cevap süreleri ve tümden yaşam sürdürme yönünden bu iki madde arasında hiçbir farklılık bulunamamıştır. Tedaviye rastgele tahsis edildikten sonra, her iki madde bir kromozomdan bir diğerine geçişte ve sonra benzer faaliyette bulunur. Cisplatin çok daha az elverişli terapotik bir indeks gösterdiğinden hastalığın kemoterapötikler ile birinci derece tedavisinde carboplatin kullanılması önerilir.
Cerrahi, radyoterapi ve kemoterapi dahil diğer tedavi şekilleri, cisplatin ile veya cisplatin olmadan uygulandığında tümör remisyonu sağlanamayan hastalarda carboplatin büyük ölçüde klinik aktivite göstermiştir. Hastalığın bu aşamasında uygulanacak standart bir tedavi şekli bulunmadığından ve cisplatin dışında klasik tedavi şekilleri genellikle etkisiz kaldığından, carboplatinin ikinci derece kemoterapi kaynağı olarak kullanılması da önerilmektedir.
ENDİKASYONLAR
Diğer tedavi yöntemlerinin başarılı olamadığı epitel menşeli ilerlemiş yumurtalık korsinoması
KONTRENDİKASYONLARI
Şiddetli böbrek yetmezliği (kreatinin klerens 20 ml veya altında ise) ; şiddetli miyelosupresyon, mannitol veya platin içeren maddelere şiddetli alerjik reaksiyon hikayesi olan hastalar.
UYARILAR VE ÖNLEMLER
Karaciğer fonksiyon testleri bozuk olan hastalarda carboplatin ile yapılan tedaviden sonra bu parametrelerde daha şiddetli değişikliklere eğilim görülür.
Böbrek fonksiyon parametreleri tedaviden önce ve tedavi sırasında değerlendirilmelidir.
Carboplatince oluşturulan miyelosupresyon renal klerens ile yakından ilgilidir. Carboplatin alan tüm hastalarda renal fonksiyon kontrol edilmelidir. Cisplatin tedavisinden sonra sık sık müşahede edildiği gibi renal fonksiyonları bozuk hastalarda carboplatin verildikten sonra daha şiddetli miyelosupresyon gelişebilmektedir. Bu gibi hastaları tedavi ederken başlangıç dozunun düşük tutulması ve gerek hematolojik , gerekse böbrek toksisitesinin sık sık kontrol edilmesi özellikle önerilir.
Haftalık kan sayımlarıyla ve doz ayarlamasıyla, ilaçla tedavinin erken aşamasında hematolojik değerlerde alt sınırların tespit edilmesi tavsiye olunur. Sık gelişen ve progresif anemide, eritrosit transfüzyonları gerekebileceğinden dikkatli izleme yapılmalıdır.
Muhtemel şiddetli mide bulantıları ve kusmaları kontrol etmek üzere antiemetik tedavi tedbirleri alınabilir.
GEBELİKTE KULLANIM
Gebelik esnasında kullanım emniyeti saptanamamıştır.
YAN ETKİLER / ADVERS ETKİLER
Carboplatin ile cisplatinin toksisite profili çok farklıdır. Carboplatin daha seyrek olarak nörotoksisite , nefrotoksisite, ototoksisite ve gastrointestinal advers etkilere neden olmakta, fakat daha şiddetli olarak miyelosupresyona yol açmaktadır.
Miyelosupresyon ve nefrotoksisite başlıca doz sınırlayıcı toksisitelerdir.
Doza bağlı mide bulantısı ve kusma yaygındır, fakat genellikle hafif ve standart antiemetik ilaçlarla kontrol altına alınabilir özelliktedir. Hepatik tümör teşhisi yokluğunda tedavi gören hastaların üçte birinde karaciğer fonksiyon değişikleri meydana gelebilirse de bu anormalliklerin carboplatin ile ilişkisi çoğu kez belirsizdir. Ayrıca bu değişimler çok nadir olarak şiddetlidir. İlacın hepatik eliminasyon ile ilgisi olmadığından karaciğer fonksiyonu orta derecede bozuk hastalar carboplatinin maksimum dozlarını alabilirler.
Çok nadir olmakla birlikte carboplatin verild,kten sonra periferal nöropatiler ve ototoksisitenin işaretleri ortaya çıkabilir. Cisplatin uygulamasında olduğu gibi bunlar tam olarak reversibl olmayabilir ve bilinen bir antidot da bulunmamaktadır.
İlacın verilmesinden sonra carboplatine karşı alerjik reaksiyonlar başgösterebilir ve bunlar uygun standart terapi ile tedavi edilmelidir.
BEKLENMEYEN BİR ETKİ GÖRÜLDÜĞÜNDE DOKTORUNUZA BAŞVURUNUZ.
KULLANIM ŞEKLİ VE DOZ
İnravenöz kullanım içindir. Hidrasyon gerekmediği için ayakta tedavi gören hastalara verilebilir.
Carboplatin özellikle ikinci sırada bir kemoterapi şeklinde uygulanacağından, cisplatin almış bulunan hastalara ilk doz verilirken bilhassa tedbirli davranılmalıdır. Zira bu hastaların renal fonksiyonları hasar görmüş olabilir.
Daha önce tedavi görmemiş renal fonksiyonları normal çalışan hastalara önerilen doz, çabuk enfüzyon halinde ve bir defa verilmek üzere 40 mg/m2 olup bunun dört hafta geçtikten sonra tekrarlanması gerekmektedir. Dozaj düzenlemeleri hematolojik parametrelere dayandırılmalıdır.
Düşük performans durumu (DCOG-zubrod 2-4, Karnofsky 80'in altında), yaşın 65'in üstünde olduğu ve önceden yoğun miyelosupressif tedavi görülmesi gibi risk faktörleri bulunan hastalara dozun %20-25 eksiği ile verilmesi önerilir.
Not: alüminyum komponentleri carboplatin ile bir araya gelince reaksiyona girer ki bu bakımdan alüminyum içeren iğne veya intravenöz enfüzyon takımları, carboplatin solüsyonunun hazırlanmasında veya verilmesinde asla kullanılmamalıdır. Zira bunların birbirlerini etkilemesi ve bunun sonucunda siyah bir çökelti oluşması söz konusudur.
Enjeksiyon için carboplatin liyofilize tozu, enjekte edilmek üzere uygun miktarda su, %5 dekstroz veya %0.9 sodyum klörür ile 10 mg/ml (beher 150 mg'a 15 ml seyreltici) yoğunluğu olan bir solüsyon yapılacak şekilde yeniden oluşturulabilir. Daha sonra solüsyonu 0.5 mg / ml düzeyine kadar bir yoğunluğa düşürmek üzere seyreltmek için dekstroz veya izotonik su kullanılabilir.
Formülasyon antibakteriyel koruyucular içermediğinden, hazırlandıktan 8 saat sonra solusyonunun atılması önerilir.