Çok eski bir web tarayıcısı kullanıyorsunuz. Bu veya diğer siteleri görüntülemekte sorunlar yaşayabilirsiniz.. Tarayıcınızı güncellemeli veya alternatif bir tarayıcı kullanmalısınız.
Onların çıtı pıtı tavırları, sekerek yürümeleri, oyalı mendilleri ve gerdan bükmeleri dillere destanmış
Lokum gibi güzel ve tatlı kızların ünü tüm masal Dünya'sına yayılmış
Sanatçılar onların sevgi dolu bakışlarını çizmişler
Müsizyenler onlar için içli türküler bestelemişler
Su boylarında, sandal gezilerinde onların anısına şiirler söylemişler
Türküler, şarkılar, şiirler yankılanırmış sarp dağların arasında
Hep gezen, yürüyen insanlar için
Yalnız bu insanların çok önemli bir sorunu varmış
Söylenceye göre geçmiş zamanlarda bir büyücü bu insanlara iki kişilik vermiş
Büyücü tüm tılsımını üç büyülü söz üzerine kurmuş
Her kim "at, avrat ya da silah" sözcüklerinden birini kullanırsa tavrı değişiyormuş birden
Bu insanlar duygusal olmalarına karşın, ata bindiklerinde bir başka kişiliğe bürünüyormuşlar
Bu sevecen, neşeli ve güzel insanlar gidiyor, yerine gözleri yuvalarından fırlamış, asık suratlı, dişlerini göstererek çığlıklar ve savaş naraları atan insana benzer saldırgan yaratıklar geliyormuş
Bu sevgi dolu insanlar "avrat" sözcüğünü duyluklarında gözleri dönüyor, ağızları kudurmuş hayvanlar gibi köpükleniyor ve önlerine çıkan kadınlara kim olduklarına bakmaksızın saldırıyormuşlar
Karınca bile incitmeyen, hayvanları sevgi ile besleyen bu insanlar ellerine bir "silah" geçti mi, ulu orta kurşun savuruyor, canlı cansız her şeyi yok ediyormuşlar
Hele "silah", "at" üzerinde ellerine geçerse vay karşısındakilerin hallerine
Bu yaratıkların atlarını mahmuzlayarak, ağızlarından köpükler saçarak, hırçınca dolanmaları ürkütücüymüş
At sırtında çılgınlar gibi, önlerine çıkan her canlıya saldırmak, onlara zarar vermek ya da öldürmekmiş emelleri
Bu işten pek çok keyif alıyormuşlar
Bir de karşılarına çıkan canlıya zarar verebilirseler, sevinç çığlıkları komşu ülkelerden bile duyulurmuş
Kral, halkı bu büyüden kurtarmak için tüm bilginleri bir araya toplamış ve düşüncelerini sormuş
Bilginler :
- Bu insanların yürürken bir sorunları yok
Sorun at sırtına bindiklerinde başlıyor
Bir yolunu bulup ata binmelerini önlersek, belki büyü etkili olamaz
diye yorum getirmişler
Kral, bilginlerin düşüncesini uygun bulmuş, halkın ata binmemesi için ne yapabileceklerini araştırmalarını istemiş
Bilginler bir süre araştırdıktan sonra, yine Kral'ın karşısına gelmişler :
- Birisi bize, komşu ülkelerde bir araç olduğunu söyledi
Bu araç atsız gidiyormuş ve
söylentiye göre attan da hızlıymış
demişler
Kral, büyük bir umutla bilginlerini görevlendirmiş
Bilginler seçtikleri elçilere komşu ülkedeki atsız aracı inceleme görevi vermişler
Eğer, elçiler atsız aracın sorunu çözeceğine inanırsalar, atların yerine bu araçların kullanılması için Kral emir bile verecekmiş
Haberciler köy köy dolaşıp bilginlerin görevini halka duyurmuşlar :
Ey güzel ülkenin tatlı insanları, bilginlerimiz hepinizin bildiği büyüyü bozmak için Kral tarafından görevlendirildiler
Komşu ülkelerde atsız araçlar varmış
Bu araçları inceleyecekler
Eğer büyüyü bozacağına inanırsalar, bu araçlar ülkemize getirilecek
Halkımız bundan böyle ata binmeyecek
Bu araçları kullanacak
Kral'ımız der ki :
"Halkımız mutlu olsun
Artık üzüntülü günler geride kalacak
"
Bu haberi duyan herkes pek sevinmiş
Büyü etkin olduğunda canlılara zarar verirken keyifleniyormuşlar, ama sonra çok üzülüyormuşlar
Kolay değil, bir hiç uğruna tanıdık, tanımadık demeden herkesin canına zarar vermek hoşlarına gitmiyormuş
Tarihi görev, günü geldiğinde başlamış
Elçiler, halkın çoşku ve sevgi dolu gösterisi eşliğinde, bir deve kevranı ile komşu ülkeye doğru yolculuğa çıkmışlar
Büyüden uzak kalmak için kervana hiç at almamışlar
Elçiler, derelerden, tepelerden dolana, dolana, deve kervanının hızlıyla aylar sonra komşu ülkeye ulaşmışlar
Bilginler bu ülkeyi gezerken, atsız aracı görmüşler
Biraz inceledikten sonra :
- Bu araç tam bizim Kral'ın istediği gibi
At olmadan yürüyebiliyor
Ata binmeyince, insanlar hırçınlık yapamazlar
Hem ata binenler, bu araçtakine zarar veremez
Baksanıza, bu araç attan çok hızlı
diye yorumlarını yapmışlar
Elçiler komşu ülkeden bir örnek aracı alıp ülkelerine götürmek istemişler
Amaçları aracı Kral'a göstermek ve kendi kanılarını Kral'a doğrulatmakmış
Komşu ülke, yeni araçlarını satacak bir pazar bulduğu için elçilerin isteğini uygun bulmuş ve yetkili görevli hemen bir örnek araç hazırlatmış
Örnek aracın nasıl kullanılacağını öğretecek bir sürücüyle araca binen elçiler, kendi ülkelerine dönmüşler
Elçilerin bu hızlı araçla ülkelerine dönmeleri yalnızca birkaç gün sürmüş
Elçiler yeni araçla Kral'ın önüne geldiklerinde, alanda toplanan halk
merakla gösteriyi bekliyormuş
Sürücü aracı çalıştırmış
Kral araca binmiş ve araç
hareket etmiş
Atsız aracın yürüdüğünü gören topluluktan bir uğultu kopmuş
Hepsi hayretlerini saklayamamışlar
Gösteriyi izleyenler de inanmış bu aracın atların yerini alacağına
"Artık büyü etkili olamayacak" diye pek sevinmişler
Sürücü, Kral'ın görevlilerine aracı nasıl kullanacağını öğretmeye başlamış
Kral komşu ülkeye haber iletmiş
Yeni araçtan satın alacaklarını bildirmiş
Zaman içinde birer ikişer yeni araçlar gelmeye başlamış
Önce Kral, daha sonra yanındaki görevliler bu araçtan edinmişler
Atlı canavarlar, bu araçları gördüklerinde onlara sadırmaya çalışmışlar ama, araç çok hızlı olduğu için araca yetişememişler
Aracın üzerindekilerin atlı canavardan zarar görmediği tüm ülkede yankı yaparak duyulmuş
Atlı canavarlardan kurtulmak isteyen herkes, bir an önce bu araçtan edinmek için sıraya girmiş
Halkın tüm emeli kendi kendine yürüyen araçtan satın almakmış
Herkes yememiş, içmemiş tüm gelirini biriktirmiş ve bu pahalı aracı almış
Aracı almaya gücü yetmeyenler hala ata biniyor ve atlı canavar olmaya devam ediyormuş
Kral, atlardan tümüyle kurtulmak için ülkenin büyük girişimcilerine destek olmuş
Fabrikalar kurdurmuş
Artık bu güzel ülkede de kendi başına yürüyen araçlar üretilmeye başlanmış
Halk ülkelerinde yapılan araçları daha kolay ve ucuza alma olanağına kavuşmuş
Yıllar hızla akıp gitmiş
Ülkede ata binenler pek kalmamış
Kalanlar da eski etkinliklerini gösterememişler
At olmayınca, büyülü sözcüklerin etkisi azalmış
Artık "avrat" sözcüğünden etkilenenler eskisi kadar çok değilmiş
"Silah" sözcüğü hala ürkütücü oluyormuş ama, büyüden kurtulmak için halkın çoğunluğu silah taşımaz olmuş
Aslında Kral, silah taşıyanı cezalandırmaya başlamış olduğundan, yalnız silahı çok sevenler, eski canavarlıklarını sürdürmek isteyenler, gizliden silah taşımaya devam etmişler
Araçlar çoğalınca önceleri tek tük, sonraları sayıca daha çok tuhaf olaylar olmaya başlamış
Büyüye benzemesin diye bu olaylara "kaza" adını vermişler
Araçlar ya birbirleri ile çarpışıyor, ya da bir ağaca, bir direğe çarpıp parçalanıyormuş
Aracın bir başkası ile çarpışması, eskiden atla yapılan saldırıdan daha kötü sonuç veriyormuş
Artık canlılar eskisi gibi birer, birer zarar görmüyor, topluca canlarından oluyormuşlar
Ülke, bazı günler kan gölüne dönüyormuş
Bazı günler tüm araçlar yollarda kalıyor saatlerce ilerleyemiyormuşlar
Bir araç yolun ortasında durup yük ya da yolcu indirip bindirirken, arkasındakiler onu beklemek zorunda kalıyormuş
Bazen hızla giden bir araç öndekini nasıl geçmesi gerektiğini bilmediği için, arkadan ona çarpıp, hem öndekine hem de kendisine zarar veriyormuş
Sürücüler bazen araçları öyle zorluyorlarmış ki, hıznı alamayan araç, karşı yönden gelen araçla kafa kafaya girip içindeki tüm canlıların ölmesine neden oluyormuş
Halkın görünüşte bu konuda pek suçu yokmuş
Çünkü daha önce yalnızca ata binmiş olan halk, bu araçları ata biner gibi kullanmaya başlamış
Zamanla, araçların üzerindeki gözleri dönmüş sürücüler, yollarda hızla ilerlerken
önlerine çıkan her şeyi ezmeye, kırmaya başlamışlar
Sanki ata binerken diğer canlılara saldırdıklarında yaptıkları gibi davranmışlar
Bilginler hemen bir araya gelmişler
Bu "kazaların" nedenini araştırmışlar
Yoksa "büyü" biçim mi değiştirdi derlerken, komşu ülkeden getirdikleri araçla ilgili, pek önemli bir konuda eksiklik yaptıklarını görmüşler
Komşu ülkeden sürücü getirmişler, onun aracı kullanmayı öğretmesini sağlamışlar
Meğer, araçlar kullanılırken uyulması gereken kuralları komşu ülkeden almayı unutmuşlar
Bilginler komşu ülkeden "trafik" adı verilen kuraları almamışlar
Tüm kazalar kuralsızlıktan ya da kural bilmemekten kaynaklanıyormuş
Bilginler hemen "trafik" kurallarını kendi dillerine çevirmişler ve halka öğretmeye başlamışlar
Ama çok geç kaldıklarını "kazalar" önlenemez boyuta gelince anlamışlar
Getirilen kurallar, eskiden at üzerinde saldırılar düzenleyen bu insanlara pek yaramamış
Halk ata binerken nasıl nara atıp saldırılar düzenliyorsa, araçları da öyle kullandıklarından kurallar etkisiz kalmışlar
Yalnızca bu insanların ünleri değişmiş
Eskiden tüm komşu ülkeler bu güzel ülkenin insanlarına "Barbar" derken, şimdi "Trafik Canavarı" demeye başlamışlar
Öyle ya, masal diyarı da olsa, zevk için canlılara zarar verenlere başka ne ad verilir ki