ashli
Bayan Üye
Aralarında Freud Jung ve Edgar Cayceˊnin de bulundukları insanlik tarihinin en özgün ve en büyük zihinlerinden bazıları rüyalarla ilgilenmişlerdir. Sigmund Freud rüyaları “bilinçaltına giden kral yolu” olarak tanımlamıştır.
Freud bilinçaltının uyanık zihinlerimize kabul etmedigimiz pek çok seyin lağım çukuru oldugunu söyleyerek Avrupa'yı dehsete düsürmüstü. Freud baskı altına alınan anılar sansüre uğramış ve belki de aile içi zinaya iliskin -isteklerilkel güdüler ve düşünceler gibi uyanıkken utanç duyabilecegimiz düşüncelerin bu konuları çözümlemeye çalıştığımız rüyalarla sonuçlandığına inanıyordu. Rüyayı rüya görenden ve rüya görenin zihninin rüyasından ayrılamayacağını iddia ediyordu.
Jung ise rüya görmenin akli bozukluğu olanlar kadar “normal insanlar” ın huzuru için de önemli olduğunu kabul ediyordu. Böylece rüya Freud için oldugu gibi sadece bir nevroz belirtisi olarak algılanmamıştı.
İkisinin çalışmaları arasındaki temel farklılık Freudˊun rüyanın ne saklayacağına Jungˊun ise ne açıklayacağına bakmasıdır.
Edgar Cayce uykuda veya trans halinde geçmişi ve geleceği görürdü hastalıklara doğru teshisler koymus ve binlerce kişi için gerekli tedaviyi söylemiştir. Trans halindeyken söyledikler kaydedilmiş ve dikkatle belgelenmiştir.
Jungˊun kolektif bilinci yerine Cayce kolektif veya evrensel bilinçaltından söz etmiştir. Cayce bunu “insanın baslangıcından beri var olan zihni faaliyetinin toplamı tarafından beslenen bir düsünce nehri” olarak tanımlamıştır.
Cayce trans halindeyken bir keresinde şöyle demiştir;
"Rüyalar bilinçaltının tezahürleridir. Bir durum gerçek olmadan önce rüya görülür."
Freud bilinçaltının uyanık zihinlerimize kabul etmedigimiz pek çok seyin lağım çukuru oldugunu söyleyerek Avrupa'yı dehsete düsürmüstü. Freud baskı altına alınan anılar sansüre uğramış ve belki de aile içi zinaya iliskin -isteklerilkel güdüler ve düşünceler gibi uyanıkken utanç duyabilecegimiz düşüncelerin bu konuları çözümlemeye çalıştığımız rüyalarla sonuçlandığına inanıyordu. Rüyayı rüya görenden ve rüya görenin zihninin rüyasından ayrılamayacağını iddia ediyordu.
Jung ise rüya görmenin akli bozukluğu olanlar kadar “normal insanlar” ın huzuru için de önemli olduğunu kabul ediyordu. Böylece rüya Freud için oldugu gibi sadece bir nevroz belirtisi olarak algılanmamıştı.
İkisinin çalışmaları arasındaki temel farklılık Freudˊun rüyanın ne saklayacağına Jungˊun ise ne açıklayacağına bakmasıdır.
Edgar Cayce uykuda veya trans halinde geçmişi ve geleceği görürdü hastalıklara doğru teshisler koymus ve binlerce kişi için gerekli tedaviyi söylemiştir. Trans halindeyken söyledikler kaydedilmiş ve dikkatle belgelenmiştir.
Jungˊun kolektif bilinci yerine Cayce kolektif veya evrensel bilinçaltından söz etmiştir. Cayce bunu “insanın baslangıcından beri var olan zihni faaliyetinin toplamı tarafından beslenen bir düsünce nehri” olarak tanımlamıştır.
Cayce trans halindeyken bir keresinde şöyle demiştir;
"Rüyalar bilinçaltının tezahürleridir. Bir durum gerçek olmadan önce rüya görülür."