B0LdP1L0t
Banned
Büyük Felsefi Sorular ve Kant
-İnsan ölümsüz bir ruha sahip midir?
-Tanrı var mı?
-Doğa bölünemez küçük parçalardan mı oluşuyor?
-Evren sonlu mu yoksa sonsuz mu ?
Kant'a göre hiçbir zaman bu sorular için kesin bir bilgiye ulaşamazdık.Akıl bu sorunları ele alırken, insanın bilebileceği şeylerin ötesine geçtiğini düşünüyordu Kant.Diğer taraftan bu tür sorular sormak insanın doğasında yatan temel bir eğilimdir.Ama evren sonlu mu sonsuz mu diye sorduğumuzda, küçücük bir parçası olduğumuz bir bütünü bilmek istiyoruz ki böyle bir bütünü hiçbir zaman tam olarak bilemeyiz.
NEDEN BİLEMEYİZ?
Mor renki gözlük taktığımızı düşünelim, işte bu gözlük sayesinde her yeri mor olarak görürüz. Bu mor gözlük, dünyayı görmemizi sağlayan önkoşul olmuştur.İşte Kant, aklımızın böyle koşulları olduğunu ve bunların bizi etkilediğini söyler..
BU KOŞULLAR NELER?
Ne görüyorsak görelim,bunları hep zaman ve uzam içerisinde yer alan olgular olarak kavrayacağız. Ama bizim için önemli olan şudur ki, dünya hakkındaki bilgimize katkıda bulunan iki unsur olduğunu görebiliriz.Duyusal deneyim ve akıl...Bilgimizin maddesini duyularımızın aracılığıyla ediniyoruz.Bu malzeme aklımızın özellilklerine göre şekilleniyor.Örneğin bir olayın nedenini sorgulamak aklımızın bir özelliğidir. Mesela bir topun neden yuvarlandığını sorgulamak...
Ama tutup dünyanın nereden çıktığını sorduğumuzda, ve olası yanıtları tartıştığımızda, akıl bir bakıma boşta çalışıyor.Bu durumda aklın alıp işleyebileceği duyu maddesi yok çünkü. Hesaplaşacağı deneyime sahip değil akıl.Çünkü sadece küçücük bir parçası olduğumuz büyük gerçekliği hiçbir zaman deneyimlemiş değiliz. Bir bakıma yerde yuvarlanan topun küçük bir parçasıyız. Ama böyle bir topun nerden geldiğini sormak, hep insan aklının bir özelliği olarak kalacaktır.Onun için, büyük sorulara yanıt bulmak için yaşıyoruz.. Ama elle tutulabilecek sağlam bir malzemeden yoksun olduğumuzdan dolayı, akıl boşa çalıştığı için hiçbir zaman doğru yanıta ulaşamayacağız...
-İnsan ölümsüz bir ruha sahip midir?
-Tanrı var mı?
-Doğa bölünemez küçük parçalardan mı oluşuyor?
-Evren sonlu mu yoksa sonsuz mu ?
Kant'a göre hiçbir zaman bu sorular için kesin bir bilgiye ulaşamazdık.Akıl bu sorunları ele alırken, insanın bilebileceği şeylerin ötesine geçtiğini düşünüyordu Kant.Diğer taraftan bu tür sorular sormak insanın doğasında yatan temel bir eğilimdir.Ama evren sonlu mu sonsuz mu diye sorduğumuzda, küçücük bir parçası olduğumuz bir bütünü bilmek istiyoruz ki böyle bir bütünü hiçbir zaman tam olarak bilemeyiz.
NEDEN BİLEMEYİZ?
Mor renki gözlük taktığımızı düşünelim, işte bu gözlük sayesinde her yeri mor olarak görürüz. Bu mor gözlük, dünyayı görmemizi sağlayan önkoşul olmuştur.İşte Kant, aklımızın böyle koşulları olduğunu ve bunların bizi etkilediğini söyler..
BU KOŞULLAR NELER?
Ne görüyorsak görelim,bunları hep zaman ve uzam içerisinde yer alan olgular olarak kavrayacağız. Ama bizim için önemli olan şudur ki, dünya hakkındaki bilgimize katkıda bulunan iki unsur olduğunu görebiliriz.Duyusal deneyim ve akıl...Bilgimizin maddesini duyularımızın aracılığıyla ediniyoruz.Bu malzeme aklımızın özellilklerine göre şekilleniyor.Örneğin bir olayın nedenini sorgulamak aklımızın bir özelliğidir. Mesela bir topun neden yuvarlandığını sorgulamak...
Ama tutup dünyanın nereden çıktığını sorduğumuzda, ve olası yanıtları tartıştığımızda, akıl bir bakıma boşta çalışıyor.Bu durumda aklın alıp işleyebileceği duyu maddesi yok çünkü. Hesaplaşacağı deneyime sahip değil akıl.Çünkü sadece küçücük bir parçası olduğumuz büyük gerçekliği hiçbir zaman deneyimlemiş değiliz. Bir bakıma yerde yuvarlanan topun küçük bir parçasıyız. Ama böyle bir topun nerden geldiğini sormak, hep insan aklının bir özelliği olarak kalacaktır.Onun için, büyük sorulara yanıt bulmak için yaşıyoruz.. Ama elle tutulabilecek sağlam bir malzemeden yoksun olduğumuzdan dolayı, akıl boşa çalıştığı için hiçbir zaman doğru yanıta ulaşamayacağız...