Bülbülün Kırk Şarkısı / İskender Pala - Kitap Özeti

Heulwen

Kayıtlı Üye
Bülbülün Kırk Şarkısı / İskender Pala - Kitap Özeti



select.php



KİTABIN KONUSU;
Divan Edebiyatı'nın halk kitlelerince yeniden sevilip anlaşılabilmesi için klasik şiirden ilham alan makaleler, denemeler, hikayeler ve gazete yazıları yazan; "Divan Şiirini sevdiren adam" olarak da tanınan İskender Pala'nın son romanı 'Bülbülün Kırk Şarkısı' Peygamber Efendimiz Hz. Muhammed'in (SAV) hayatını konu alıyor.

KİTAP ÖZETİ;

Yazar, son romanında bugüne kadar yazılmış diğer Siyer kitaplarından farklı bir tarz denemiştir. Anlatıcı olarak bülbülü seçmiştir. Hz. İbrahim'i de tanıyan Bülbül, Peygamberimizi doğduğundan itibaren izler ve hayat hikayesini anlatır. Roman, Hz. İbrahim'i anlatan Sunuş bölümü ile başlar. Cebrail, Hz. İbrahim'in yanına gelir ve dileğini sorar. O ise, "Rabbimin mübareği! " der. "Senden bir şey istemiyorum. Ben Allah'a tevekkül edenlerdenim. O bana dost olarak yeter. Dilesin uğruna cana durayım. Öldürmek de diriltmek de Dost'un elinde madem, bir can için gayrıdan bir şey dileyecek değilim. " der. Hz. İbrahim'in ateşe atılacağı andır. O ise hala Nemrut'u izliyordur. Hala imana gelmesini umut ettiği aşikardır. Zavallı Nemrut, tahtının önünde sarhoş çılgınlığıyla eğlenen halkın bağırışlarıyla sarhoş, İbrahim'in havada metanetle süzülüşü ile mest oluyordur. O'nu kurtarmaya çalışan Bülbül ile İbrahim'in tanışması orada olur. İbrahim (as) bülbülden kaçmasını ister, fakat bülbül kaçmaz ve beraber ateşe atlarlar. Fakat bir anda o korlar ve alevler güllere dönüşür. Ve kurtulurlar. Çünkü Rab ateşe, "Ey Ateş, İbrahim'e karşı serin ve selamet ol!" der. O sırada Bülbül ile Hz. İbrahim tanışır ve dost olurlar. O sırada dünyaya gelecek olan O kutlu insan, Allah'ın "Eğer sen olmasaydın, sen olmasaydın Ey Muhammed, kainatı yaratmazdım!" buyurduğu kişi Peygamberimiz hakkında konuşurlar. Hz. İbrahim O'nun çok uzun zaman sonra geleceğini kendilerinin göremeyeceğini söyler. Bülbül ise yalvarır ve İbrahim'den dua etmesini ve O'nun nuru nesilden nesle geçtikçe Rabb Taala da bülbülün ona olan aşkını soydan soya çoğaltmasını ister. Böylece günler geçtikçe Bülbülün Gülüm dediği Peygamber'e özlemi ve hasreti artar ve öyküsünü anlatmaya başlar. Tarih 450'yi gösterir. İbrahim'in çocukları ve Hz. Peygamberin büyük atası Kusay'dan bahseder. Cahiliye dönemini ve cahilleri, kuma gömülmek istenen kızların çığlığını duyar ve daha bir hüzünle şarkısını söyler. Sonra tarihler 557'yi gösterir. Kabe'nin kayboluş macerasını, kayıp zemzem'in bulunuşunu ve bu sırada oluşan kavgaları, Haşimoğulları ve saçında ak olan çocuk Şeybe'yi anlatır. Peygamberimizin babası Abdullah'ın kurban edilmesi olayını anlatır. Fakat diyeti için 100 deve ile kurtulur. Ve sonra tarihler 571'i yani Kutlu Nebi'nin doğum yılını anlatan zamana gelir. Bülbül o zamanı şöyle anlatır: "Fil Vakası'ndan sonra gelen elli üçüncü gecedir. Mekke'de baharın Yesrib yönünden ıtır ıtır esmeye başladığı zamandır. Ömürlerdir nesilden nesle gül hasreti çekmenin özlemiyle şakıyordum. Kendimde değildim sanki. Vuslatla mest, alemler ötesinde bir alem gibi...... Avizesi cezva, ışığı dolunay idi gecenin... Yaklaşmakta olan, bir gül olup açtı ve yeminler edildi ömrüne. Gül açınca taşırdı insanlığın sevinç ırmaklarını ve dünya ilk kez dünya olduğunu hissetti. Bir bülbül gülün aşkına yanmış, yanmaktan kana boyanmıştı." Sonra Peygamber Efendimiz'in hayatını bölümler halinde anlatmaya başlar. Her bir bölümde Divan edebiyatından Peygamber için yazılan kasidelerden de örnekler vardır. Kutlu bebeğin sütannesi Helime Hatun'u, Küçük Muhammmed'in melekler tarafından göğsünün yarılmasını, Yesrib'de uçurtmalar ve oyunlarla geçen çocukluğunu, annesi Amine Hatun'un vefatını, altı yaşında dede ocağına gidişini ve sekiz yaşında merhametli dededen şefkatli amcaya himaye edilişini, Fatıma'nın ona Amine'den sonra sıcacık bir anne oluşunu ve Busra'da bir ticaret kervanı ve onun peygamberlik mührünü gören Rahip Buhira'yı anlatır Bülbül. Kureyş'in yüz akı "el-Emin" adını alması, Kervan ticaretini ve kazançlı geçen seferleri, Mekke'nin asil ve saygıdeğer kadını Büyükler Büyüğü Hatice ile evlenmesi anlatılır. 610 yılında ilk vahiy gelir ve sonra Mekke'de inanmayanlarla müthiş bir mücadele başlar. Sonra Medine'ye göç, din uğruna yapılan savaşlar ve en son Mekke'nin silahsız ve savaşmadan alınması anlatılır. Ve son olarak Peygamber Efendimiz ölümünün geldiğini söyler ve yanında ağlayanlara şöyle der: "Sanır mısınız ki ben ölümde sizin sonuncunuzum; haberiniz olsun, ben sizden önceyim. Sizler art arda birbirinizi öldürür cemaatler halinde beni takip edeceksiniz!" der. Kutlu Nebi 632 yılında ebedi hayatına intikal eder.

Oldukça edebi yazılan bu roman, tarihlere göre bölümlere ayrılmıştır. Her bir bölüm Sahabe'den bir kişiye atfedilir ve kişi anlatılır. Yer yer gözleriniz dolarak okuyacağınız kitap harika bir dille akıcı bir şekilde yazılmış.

Aşağıda ise Kitapta geçen Peygamberimiz'e yazılan bazı kasidelerden bir kaç örnek:

"Aşıklar gibi hasretinle yanıp yakıldığım zaman ey Allah'ın elçisi; gözlerim ağlamaktan kana boyandı."

"Yurdunun toprağı hastalara devadır ey Allah'ın elçisi; çünkü mübarek sözlerin bedenlere ve canlara şifa bahşeyledi..."
 
bayigram takipçi satın al instagram beğeni satın al instagram takipçi satın al tiktok takipçi satın al Buy Followers bugün haber
vozol
Geri
Üst