LoKuMuM<3
Bayan Üye
Kuş uçmaz, kervan geçmez yerleri seviyorum ben! Kentin Arnavut kaldırımlı sokaklarında ya da uzun dar yollarında daha önce kimlerin ayak sürdüğünü düşledikçe daha bir insan oluyorum, daha bir ‘iyi’leşiyorum. Biraz da aslında “gerisi teferruat insanları” kaçıyor içime. Kısaca faniliğimden mutlu oluyorum diyelim! Tam da bu kıvamda, arka fonumu şereflendiren, müzik kutusundan yükselen ses ise; İsrail ve Filistin arasındaki düşmanlığa ve çatışmalara inat “Lamentation Walloo” isimli, tadında bir (Sony Music etiketli) albüm çıkaran Boogie Balagan. Grup, 2010 başında İstanbul’daydı. Müzikseverlere eğlenceli bir konser gecesi yaşatmıştı. Fransa’da yaşayan, biri İsrailli, diğeri Filistinli olan ikilinin elinden çıkan bu albüm, şehir hayatını kısmı felce uğratıp, doğaya karışıp “haydi bakalım” kisvesine bürünen patolojiksel kanunlarıma ilaç gibi geliyor. Beton ormanlarında geçen dünyalarımıza farklı bir pencere açalım diyorsanız; rotanız Ege, sesiniz de Boogie Balagan olabilir.
Şimdi bu yeşili ve mavisi gani gani olan vahada (Ege’deyim üstünüze afiyet); Ters Ninja Kanunu’na inat, deneyimsizlik sopası ve tecrübeler ağırlığında bir kez daha anlıyorum ki değerli doğrularımız arasında değerli gerçek; Ayvalık Cunda. Gerçekten de yaşanılası bir yer burası. Bozcaada ve Alaçatı’yı da es geçememek de fayda var. Bir anlık bulunduğunuz paralel evrenden çıkın, öylesine bir nefes alın, yaşamak için değil ama bu kez sırf canınız çektiğinden, anlatabildim mi?! (Ters Ninja Kanunu demişken; senaryolarda kullanılan bir klişe bu. Bu kanuna göre, kötü adamların sayısı ne kadar fazla ise, kahramana zarar verme olasılıkları o kadar düşüktür. Eğer kahramanın karşılaştığı düşman bir tane ise, bu savaş, kavga veya mücadele çok uzun sürer. Teke tek savaşlarda, kahramanın, kötü adam tarafından zarar verilme ihtimali çok yüksektir.) Bu bilgilendirici es’ten sonra gelelim Ayvalık Cunda’da konuşlandığım hissiyata… Uzun uzun anlatmaya gerek yok, ustaları anlatıyor zati. Ayvalık şahane, neresi-nasıl-kaç paraya demeden, akın usuldan Balıkesir yolu üzerinden Ayvalık’a! Yaz bitti, kendinize izin verin, bu kez tatile değil, kendinize doğru yola çıkmayı deneyin! Her şeyi bir kenara itirip-koyup (biliyorum bu çılgın metropolde ve kurallarla zor ama denemek güzelmiş diyeceksiniz nasılsa sonunda), salının yola doğru. Sonrasında Ayvalık, sizi hiç beklemediğiniz sürprizlerle ağırlayacak zaten. O yüzden burayı kısa kesiyorum, siz de yola koyulun gibisinden! Ama bu yazıdan çıkarılması gereken en önemli şekle geliyoruz ki rica edeceğim, lütfen dikkat!
TRENLE DÜNYA TURU, NEDEN OLMASIN
Cunda’nın mis havasında bana eşlik eden; interrail tren yolculuğuyla dünya coğrafyasını keşfetmiş hatta bununla yetinmemiş hatmetmiş bir bünye. O anlatıyor, ben retinadan beyinciğe seyahate çıkıyorum. ‘Sürprizleri severim’ ya da ‘bugün de hayat beni kovalasın’ diyenlerdenseniz, interrail tam size göre. İnterrail nedir derseniz de… (Hatırlatmak mahiyetinde, bilenler bilirler.)
Avrupa demiryolları işletmeleri tarafından uygulanan, gezginlere ucuz ulaşım olanağı sağlamayı amaçlayan bir pas bilet uygulaması.İngiltere’den İrlanda’ya, İsveç’ten Norveç’e, Danimarka’dan Fransa ya da Hollanda’ya birçok ülkeyi görebilme imkânı. Yanınızda bulundurmanız gerekenlerse; pasaport, sırt çantası, macera ruhunuz (zira gittiğiniz yerlerdeki otellerde kalmak istemiyorum deyip, trende ya da parklarda, çadırlarda ya da istasyonlarda da konaklayabilirsiniz-maceracı ruhunuz sizi nereye sürüklüyorsa.), fotoğraf makineniz, uyku tulumunuz ve yağmurluğunuz. Sonrasında döndüğünüzde anlatacağınız bir yığın hikâye ve anı. Gaza geldiyseniz ne mutlu bana…
★★★
KENTE KAPANDIK KALDIK…
“Kente kapandık kaldık tutanaklarla belli / Sirk izlenimlerinden seçmen kütüklerinden / Yüzlerimiz Temmuz’dan ötürü sallanır ve uzar / Ve her köşe bir tuzaktır / Birer darağacıdır her meydan saati / Öğle vaktini kesinlikle gösteren … / Kente kapandık kaldık / İki cadde, iki alan, bir saat / Mutsuzluk acıya varana kadar / Artık yeminimiz bir tatar gölgesi gibi / Öyle bir gölge ki belki çok dardır / Kısa vakitlerinde aceleci akşamın / Artık öyle açık ki kuşkuya yer yok / Acıya hep yer vardır aramızda / Dört cepli yeleğim aynı kolaylıkla taşır her şeyi / Bozuk paraları da umutsuzluğu da…” diyor “Acının Coğrafyası” adlı şiirinde 1927-1985 yılları arasında yaşayan şiirimizin üstadı Turgut Uyar. (İkinci Yeni şiir akımının kahramanı Uyar, bundan 25 yıl önce 22 Ağustos’ta veda etti bizlere, bu vesileyle yeniden selam etmiş olalım buradan da.) Yapı Kredi Yayınları bir güzellik daha yapmış, Turgut Uyar'ın kitaplarına almadığı şiirlerini “Yitiksiz” adıyla yayımlamış. Kitapta şairin dergi ve gazetelerde kalan 56 şiiri yer alıyor. Bu eseri bizlere kazandıran ise Mehmet Can Doğan. Edebiyat meraklısı bir arkadaşımın da dediği gibi yurt dışında değsin ya da değmesin bir sanatkârın ya da sanatçının eserleri milyar dolarlara satılırken, biz de maalesef hibe ediliyor ya da farkına bile varmadan yok olup gidiyor. Bu bakımdan Doğan’ın üstlendiği bu iş sevindiriyor. Bu şiirler Uyar'ı şüphesiz temsil etmiyor ama Uyar'ın nereden kalkıp nereye vardığını görebilmek adına çok önemli bir çalışma. “Yitiksiz”i okuduğunuzda bir ustanın nasıl yetiştiğini görüyorsunuz. “Yitiksiz”de iki tür şiir var: Birinci bölümde şairin İkinci Yeni öncesi, ikinci bölümde ise İkinci Yeni sonrası şiirleri yer alıyor. Doğan'ın tespitine göre Uyar'ın İkinci Yeni'ye geçişi 1954 Haziran'ıdır. “Yitiksiz”, bu geçişin şiiridir, bu nedenle de kitaba ad olmuştur. Sözü, Aralık 1954'te Şairler Yaprağı'nda yayınlanan ama kitaplarına girmemiş bir Turgut Uyar şiiriyle, "İnadına Başıboş Aşk" ile bitirelim:
"Beni koptuğum yerde bağlayın / Aşkımı bir kutu kibrit gibi cebimde taşıyorum / Bir Hotanto küpesi gibi kulağımda taşıyorum / Eski şaraplar için içimde taşıyorum / Bir gün size verebilirim / Ben bu şehre nerden geldim / Bir avuç gökyüzü için başım havada / Dedim ki yalnızlığım inadına büyüsün / Üç dört kişi arasında inadına çoğalsın / İnadına sahipsiz gelişsin aşkım… / Bir kadın düşüneyim o beni düşünmesin / Bir dağ düşüneyim nerde olduğunu bilmeyim / Oturdum üç kişi için bir şiir yazdım / Oturdum aklımı peynir ekmekle yedim / Paralarım cebimde kaldı harcayamadım… / Umutsuz bir pazar ikindisi parklarda / Üç kere görünüp kaybolacağım / Beni bir sıtma gibi tutun bırakmayın…” Aynı biletle, istenen yerde ve zamanda istenen trene binme olanağı sağlayan interrail, herkesin grup ya da tek olarak yolculuk yaptığı, Avrupa’yı daha rahat gezme hakkı veren bir hizmet. 16 ve 60 gün arasında değişen seyir halinde,