Budalalığı Yeniden Keşfederken...

ashli

Bayan Üye
Umberto Eco, ‘Anlatı Ormanlarında Altı Gezinti’de anlatır: İtalya Kralı Vittorio Emanuele III. ‘humanist kültürü kıt’ ama biraz da bön bir kralmış.

‘Bir gün bir resim sergisinin açılışını yapmak, dolayısıyla tablolara hayran hayran bakarak salonları dolaşmak zorunda kal[ıp] da’ yamaçlarında bir köyün uzandığı çok güzel bir vadi manzarasının önüne geldiğinde uzun uzun resme bakmış ve sonra serginin yöneticisine sormuş: “Bu köyün nüfusu nedir?”

Eco’nun Vittorio Emanuele III.’e ilişkin bu öyküsü, soru sormaya ilişkin bir mantığın olduğunu da ortaya koyar. Bu mantık, bağlama (contexte) ilişkin bir mantıktır: Hangi sorunun ne bağlamda sorulabileceğinin sınırlarını belirleyen bir mantık! Vittorio Emanuele III.’ün sorusunun gülünç bir soru olması, tabloyu seyrederken, sorulmaması gereken bir soruyu sormasındandır.

Bu tür soruların gündelik hayatımızda giderek yaygınlaştığını görmezden gelmek olanaklı değil artık. Gün geçmiyor ki, tuhaf tuhaflığı, bağlam dışılıktan kaynaklanan sorular soruluyor olmasın. Bu sorular, empirik ya da gündelik hayat bilgisine ilişkin de olabiliyor. Bir tanıdığım, yeni doğmuş olan torunum için aldığı armağanın üzerine, onun adını yazmış (torunumun adı ‘Mercan’dır), sonra da torunumun, oğlumun oğlu olduğunu öğrenince şu soruyu sormuştu: ‘Yahu, Mercan’ın soyadı ne?’

Elbette, erkek çocukların babalarının soyadını taşıdığını bilmiyor olamazdı bu tanıdığım. Ama, çıkarım yapamamış, bir büyük önermeden, kıyas (‘tasım’) yoluyla, eğer torun, Hilmi Yavuz’un oğlunun çocuğu ise, ‘Yavuz’ soyadını taşıması gerekir, sonucunu çıkaramamıştı. Çok gülmüştük o tanıdığımızın, bu çıkarımı yapamamasına… Bazen, insanın bu tür bağışlanır dalgınlıkları oluyor.

Ama herhalde, şimdi örneğini vereceğim türden bir bağlam dışılık, gündelik hayat bilgisinin eksikliğinden ya da dalgınlıktan kaynaklanıyor olamaz. ‘Bütün insanlar ölümlüdür/ Sokrates de insandır/ Öyleyse, Sokrates de ölümlüdür’ diye bildiğimiz bu klasik kıyası işiten biri, ‘bu kıyası yapan kişi, acaba, “Sokrates de ölümlüdür” sonucunu kimden alıntıladın? Niye kaynak göstermedin?’ diye sormaz, öyle değil mi? Ama soruluyor işte!

Bir örnek vereyim: Geçenlerde yazdığım bir yazıda, Heidegger’de ‘Şiir’in Hakikat’le ilişkilendirildiğini, Hakikat’in de (yine Heidegger’de) ‘ifşa etme’ anlamına geldiğini bildirdikten sonra, Şiir’in ‘ifşa etme’ ya da ‘ortaya koyma’ demek olacağını belirtmiştim. Kısaca ‘A, B’dir, B de C’dir, öyleyse A, C’dir’ türünden bir kıyas: Şimdi biri çıkar da ‘Heidegger’de “şiir ifşa etme”dir’i kimden alıntıladın?’ diye sorarsa, bu elbette Vittorio Emanuele III.’ün bönlüğünden öte eblehçe bir soru olur. Eblehçe, evet, çünkü bu, yukarıda verdiğim klasik tasım örneğindeki sonucu (‘Öyleyse Sokrates de ölümlüdür’ü), ‘sen bunu hangi kitaptan intihal ettin? Niçin kaynak tasarrufuna giriştin?’ diye sormaya benzer…

Belirli bir bilgiye dayanan mantıksal çıkarsamaları, kaynağı belirtilmemiş alıntılar biçiminde okumak! Bilgi, torunun soyadı örneğindeki gibi gündelik hayat bilgisi ya da Heidegger örneğindeki gibi bir felsefi bilgi olabilir. İlkinde yapılması gereken bir çıkarsama, ikincisinde ise yapılmış bir çıkarsama söz konusudur. Her iki durumda da, bu bilgilerden yolaçıkarak yapılmış bir mantıksal çıkarsama görmezden gelinir de, ‘Mercan’ın soyadı ne?’ ya da, ‘bu sonucu kimden alıntıladın?’ türünden sorular sorulursa eğer, durum gerçekten gülünesi bir durumdur.

Felsefe, bağlamla bağlam dışının nasıl ayırt edileceğini öğretemiyorsa, hiçbir şeyi öğretemiyor demektir. Sorulmaması gereken soruyu sormak! Bu, bana Roger Garaudy’nin bir kitabını bitirdiği Çin atasözünü anımsattı: ‘Parmak Ay’ı gösteriyorsa, aptal Ay’a değil, parmağa bakar!’

Not: Aziz dostum, çok akıllı felsefeci Yücel Kayıran, ‘Sonsuzluk ve Bir Gün’ dergisinde, benim ‘etik’ ve ‘norm’ kavramlarını bir arada kullanmamı yadırgamış, “Çünkü etik, norm koyan bir disiplin değil” diyor. Kendisine William Frankena’nın ‘Ethics’inde ‘Normative ethics’ bölümünü; A. MacIntyre’ın ‘A Short History of Ethics’inde Platon, Aristoteles, Kant ve Price’ın ‘norm’ arayışlarının irdelendiği ‘Postscript to Greek Ethics’ bölümünü okumasını tavsiye edeceğim (H.Y.)

Hilmi Yavuz
 
takipçi satın al
instagram takipçi hilesi
takipçi satın al
tiktok takipçi hilesi
vozol
antalya havalimanı transfer
Geri
Üst