"‘Bu sisteme ait biri değilim içimde küçük bir esnafım"

AySe^^

Bayan Üye
Demir Demirkan, yeni şarkılarını ve twitter'daki şarkı yazma macerasını anlattı


Demir Demirkan’la yeni single’ı "Öfkem ve Ben"i konuşmak için buluşmuştuk, ancak sohbet başka başka yerlerde dolaşıp durdu. Sistemin dışında biri olduğunu söyleyen Demirkan, “2010 dünyasında hangi yöntemi kullanacağımızın arayışındayız. Mevlânâ’ya bakıyorsun, öbürüne bakıyorsun ama aslında kendini bulmaya çalışıyorsun. Ne yapacağımızı bilmiyoruz, arıyoruz” diyor. Single’ında yer alan ‘Aşktan Öte’ şarkısını Hayyam’ın aşkından etkilenerek yazdığını söyleyen Demirkan, aşkı anlamak için zihnin ortadan kalkması gerektiğini söylüyor.

RÖPORTAJ: Zeynep Bakır UMARCA

*** Şimdi öğreniyorum ki Seferihisar için ‘Yavaş Yaşamalı’ adında bir şarkı yapmışsınız; üstelik Twitter’daki takipçilerinizle. Nasıl oldu bu iş?
Konunun en başından başlamam gerekirse, karmakarışık bir günün sonunda eve geldim ve bir tweet attım. “Sizce kurumsal olmak mı, esnaflık mı?” diye sordum. Kimisi “Esnaf olmak güzel ama kurumsal olmak bu devirde önemli” dedi. “Kimisi bu hayatta bu kadar güce ihtiyaç yok” dedi. Biri “Güç artık her şeydir” dedi ve sonunda birbiriyle tutarlı cevaplarla bir tartışmaya doğru giderken konu “Nereye doğru koşuyoruz, kendimize yeterince vakit ayırabiliyor muyuz?” konusuna geldi.


*** Neden böyle bir soru sordunuz peki, kafanızdaki neydi?
Aslında soruları bir nevi kendime soruyorum. “Ben neden sanatçı oldum?” İnsanlar harıl harıl başkasının kurduğu tüketime dayalı bir sisteme ayak uydurabilmek için çalışıyor. Aslında kimsenin istediği düzen bu değil, eminim. Ben baktım bu dünyaya ve “Bu sisteme ait değilim” dedim. Gel gelelim yıllar geçtikçe, ismim ve yüzüm tanındıkça çarkın tam içine girmişim. “Esnaflık mı, kurumsallık mı?” sorusu da burada devreye girdi.

*** Peki sohbet nereye vardı? Hepiniz ertesi gün işi bırakmadınız inşallah...
Herkes sevdi bu konuda konuşmayı, çünkü bıkmışlık var. Herkes güzel cümleler, dörtlükler göndermeye başladı. “Bu hız nedir, nereye koşuyoruz?” derken gönderilenleri o kadar ahenkli buldum ki, şarkı yapmaya karar verdim. Twitter’dakiler de çok sevindi tabii bu olaya. Sonra yine Twitter’dan öğrendim Türkiye’de de bir yavaş şehir olduğunu. Sonra Seferihisar’a armağan ettik şarkıyı, gittik söyledik, güzeldi.

*** Peki siz yavaş yaşayabiliyor musunuz?
Ben herhangi bir sisteme dahil değilim. Çeşitli zamanlarda kendi sistemim oluyor, sonra bir bakıyorsunuz o da kaybolmuş. Kendi içimde küçük esnafım, bakarsan akustik gitarımla besteler yapıyorum ve aslında her şey bu şarkılar üzerinde dönüyor.

"TEMBEL BİRİYİM, YAYMAYI SEVERİM"

*** Bir nevi “kafama göre” diyorsunuz yani...
Aslında bir taraftan bakacak olursak ben tembel biriyim. Daha doğrusu yaymayı seven bir tipim. Ama İstanbul’da bu kolay olmuyor.

*** İnsanlar henüz yavaş şehrin ne olduğunun farkında değil...
Bence insanlar bunu duymalı, böylece hayatın İstanbul merkezli olmadığını anlamalı. Türkiye’nin hiçbir yerinde yaşanamazmış gibi, metropolün kucağında olmaya mecbur hissetmek tuhaf değil mi?

*** Paranın burada kazanılacağı düşüncesi...
Halbuki İstanbul’un giderlerini karşılamak için çok çalışmak gerekiyor. Denkleme bak.

*** Size dönelim, yersiz yurtsuz bir haliniz var; İstanbul, Bodrum, New York, bazen çok daha uzaklar... Aynı yastıkta uyumuyorsunuz...
Ben bu serüveni seviyorum. Bir süre sonra her yer senin oluyor. Bazen bakıyorsun hiçbir yer senin değil.

*** “Kök salmak” size göre değil o halde...
O dediğin güzel bir şey olabilir, ancak benim hayat anlayışımla taban tabana zıt bir olgu. Ben arı gibi olmayı seviyorum. Belki de kök salmayı beceremediğimdendir.

"AŞKI ANLAMAK İÇİN ZİHNİ YOK ETMELİ"

*** Gelelim sadede, ‘Aşktan Öte’ ve ‘Öfkem ve Ben’ single’da öne çıkan iki şarkı; ying yang gibi...
Şarkılarım aşkı ve öfkeyi anlatıyor. ‘Aşktan Öte’yi çok eskiden yazmıştım, Hayyam’dan etkilenmiştim. Hayyam’ın koşulsuz aşkından... Diğer şarkım ise, dünyanın içinde un ufak olup, kendi alevinde nasıl kavrulduğunu anlatıyor.

*** ‘Aşktan Öte’... Ne anlamalıyız bu sözlerden?
Aşkı anlamak için zihni ortadan kaldırmak gerekiyor. Nedenler, sebepler, sonuçlar aramadan, denklem kurmadan; anlatabildim mi? Çok feci âşık olduğunda işi gücü bırakırsın ya, sancılar bedenini sarar, kendini ve dünyayı unuttursun. İşte orada zihin yok, aşk var. Şimdi bu duygunun hayatına tamamen yayıldığını düşün.

*** Bu çok korkunç bir şey!
O zaman Mevlânâ’ya bak, Hayyam’a bak, Şems’e bak yetmedi mi, Uzakdoğu’ya git, bak. Korku aşkla birlikte aynı yerde durmaz. Şarkılarım bunları anlatıyor.

*** Buna kendini arayış mı diyeceğiz...
Evet. İnsanı çözünce kendini çözüyorsun. Her inanışın bir yöntemi var, bunların hepsi kendini bulman için bir araç. Biz 2010 dünyasında hangi yöntemi kullanacağımızın arayışındayız. Mevlânâ’ya bakıyorsun, öbürüne bakıyorsun ama aslında kendini bulmaya çalışıyorsun. Biz bilmiyoruz ne yapacağımızı, arıyoruz.


"ROCK'ÇININ KÖTÜSÜ HİÇ ÇEKİLMİYOR"

*** Merak ediyorum, bir dönem İstiklal Caddesi’nin yerlilerindendiniz, şimdi durum nedir?
(Gülüyor) Evet, eve girmiyordum hatta. Ama şimdi o kadar uzun zaman geçti ki çıkmayalı, unutmuşum bile. Orası artık bana çok agresif bir yermiş gibi geliyor. İnsanlar çok şiddetli eğleniyor. Rock patladı, furya rock müziğin içini boşalttı. Rock’çının kötüsü de hiç çekilmiyor. Bir şeyin popülerleşmesi iyi değil sanırım.

*** Rock müziğin adam yerine konulması için en çok uğraşanlardan Biriydiniz. Pentagram dönemi ve sonrası, saçlar upuzun...
Rock’ın Türkiye’de popüler olmasında benim de büyük payım var tabii. 20 yıl olmuş, vay be!
 
---> "‘Bu sisteme ait biri değilim içimde küçük bir esnafım"

tşkler haber için
 
bayigram takipçi satın al instagram beğeni satın al instagram takipçi satın al tiktok takipçi satın al Buy Followers bugün haber
bypuff
Geri
Üst