EVRİM NEDİR ?
Ruhsal öğretilerde varlık, bütün yaratılmış olanlardır (Tin). Her şeyin özü ruh yani tindir. Madde de ruh da varlıktır. Ve aynı Bütün’ün değişik yansımalarıdır. Ama ruh varlığı tüm maddî ortamlara canlılık ve hayatiyet kazandırarak, belli bir zaman-mekân kesişmesi içinde çeşitli gelişim ortamlarının canlanmasına, ortaya çıkmasına neden olmaktadır. Ruh ve Madde topluluğu hâlinde olan bütün canlılar da varlıktır. Buna insan ve tüm canlılar da dahildir.
Özellikle şunu belirtmek gerekir ki, varlıkları birbirinden ayırt eden, onların varlığını kimliklendiren nitelik, onların varlığını oluşturan unsurların genel toplamıdır, yani ruhsal varlıkla maddesel varlık birbirini birçok noktada destekler. Varoluşları birbirlerini gerektirecek kadar sıkı irtibat hâlindedir.
EVRİM AŞAMALARI
Varlıklar arasında evrimsel gelişim anlamında daima bir bağlantı mevcuttur. Bu bağlantı evrenseldir. Her varlık kendisinden daha üstün bir varlık sisteminin sevk ve yönetimi altında evrimleşir. En kısa tanımla varlık çeşitleri için şunu söylemek mümkündür:
Tüm canlıların yanı sıra açığa çıkan, kendini gösteren ve belli eden her olay dahi başlı başına bir varlık sayılabilir, yani olaylar da kendine has bir ruhsallığı ve maddiyatı olan şeyler olarak kabul edilir. Çünkü her olayın kendisine özgü bir sebebi ve hedefi vardır.
Ruhsallıkta etkinliği olan her şey de varlık olarak kabul edilir. Örneğin zihinsel varlıklar da vardır. Tamamen sübjektif olgular olmalarına rağmen yine de varlık sayılırlar. Bir edebiyatçının romanında yarattığı kişiler, bir ressamın vizyonları, bir müzisyenin içinde hissettiği melodiler gibi. Ruhsal bir varlık maddî ortamlarda tezahür edemediği sürece, kendisi hakkında herhangi bir bilgiye sahip olamaz. Madde içinde sürekli tezahür ederek kendi kimliğini meydana getiren nitelikleri öğrenmek zorundadır. Tekrar tekrar bedenlenmenin nedeni;maddi ortamlardaki evrimi tamamlamak, sonsuzlukta ve sonsuz bir sürecin bilinmeyen bir noktasında özüne dönerek, beş duyu ile sınırlanmış bir gezegende daha fazlasını asla anlamayacağımız daha yüksek süreçlere doğru süzülmektir.
Ruh varlığı yaradılışından ötürü mükemmeldir ama onun maddi dünyalarda ve o dünyaların şartları içinde ruhsallığını açığa çıkarması, yaşaması ve yaşatması gerektir. Yani aslında tüm ruhsal öğretiler uygulamaya yönelik öğretilerdir. Öğrendiklerimizi uygulayamıyorsak, entelekt düzeydeki bilgilerin kütüphanecilikten hiç bir farkı yoktur. Bu nedenle yaşam her ortamda kendine has yapısıyla bir sonsuzluk ifade eder.
BEN KİMİM, AMACIM NEDİR?
“Ben kimim?” “Nereden geldim?” “Nereye gidiyorum?” sorusunun yanıtı evrimleşmek, gelişmek ve kapasitesinin aşabildiği kadar aşmak isteyen insanoğlunun temel sorusudur. Ve ruhsal yol, bu tip soruların samimiyetle sorulup yanıt aramaya başlamasından sonra açılır. Bu sorulara sadece ruhsal yönden yanıt vermek ve yaşamdan uzak kalmak bizi istediğimiz olgunluğa ulaştıramayacaktır. Maddeyle evrimleşmeye doğduk ve ancak maddeyle olan ilişkimizden doğan birtakım sonuçlar, bizim kimliğimiz ve niteliğimiz hakkında bazı bilgiler verebilir.Bazı halk deyişleri uygulamanın önemini kendi sade anlatımlarıyla çok güzel ifade ederler ve derler ki: ‘Sözle peynir gemisi yürümez’ ya da ‘Ayinesi iştir kişinin lafa bakılmaz’.
Yaşam evrenin her tarafında mevcuttur ve yaşamı sürekli bir şekilde maddenin bilgisini alıncaya kadar tekrar etmek zorundayız, ki buna tekrar doğuşlar diyoruz. Pratik anlamda da bedene bağlanmış ya da bedenini terk etmiş, maddeye doğmuş ya da madde ötesine doğmuş ruha da varlık demekteyiz. Bizim gibi
Ruhsal öğretilerde varlık, bütün yaratılmış olanlardır (Tin). Her şeyin özü ruh yani tindir. Madde de ruh da varlıktır. Ve aynı Bütün’ün değişik yansımalarıdır. Ama ruh varlığı tüm maddî ortamlara canlılık ve hayatiyet kazandırarak, belli bir zaman-mekân kesişmesi içinde çeşitli gelişim ortamlarının canlanmasına, ortaya çıkmasına neden olmaktadır. Ruh ve Madde topluluğu hâlinde olan bütün canlılar da varlıktır. Buna insan ve tüm canlılar da dahildir.
Özellikle şunu belirtmek gerekir ki, varlıkları birbirinden ayırt eden, onların varlığını kimliklendiren nitelik, onların varlığını oluşturan unsurların genel toplamıdır, yani ruhsal varlıkla maddesel varlık birbirini birçok noktada destekler. Varoluşları birbirlerini gerektirecek kadar sıkı irtibat hâlindedir.
EVRİM AŞAMALARI
Varlıklar arasında evrimsel gelişim anlamında daima bir bağlantı mevcuttur. Bu bağlantı evrenseldir. Her varlık kendisinden daha üstün bir varlık sisteminin sevk ve yönetimi altında evrimleşir. En kısa tanımla varlık çeşitleri için şunu söylemek mümkündür:
Tüm canlıların yanı sıra açığa çıkan, kendini gösteren ve belli eden her olay dahi başlı başına bir varlık sayılabilir, yani olaylar da kendine has bir ruhsallığı ve maddiyatı olan şeyler olarak kabul edilir. Çünkü her olayın kendisine özgü bir sebebi ve hedefi vardır.
Ruhsallıkta etkinliği olan her şey de varlık olarak kabul edilir. Örneğin zihinsel varlıklar da vardır. Tamamen sübjektif olgular olmalarına rağmen yine de varlık sayılırlar. Bir edebiyatçının romanında yarattığı kişiler, bir ressamın vizyonları, bir müzisyenin içinde hissettiği melodiler gibi. Ruhsal bir varlık maddî ortamlarda tezahür edemediği sürece, kendisi hakkında herhangi bir bilgiye sahip olamaz. Madde içinde sürekli tezahür ederek kendi kimliğini meydana getiren nitelikleri öğrenmek zorundadır. Tekrar tekrar bedenlenmenin nedeni;maddi ortamlardaki evrimi tamamlamak, sonsuzlukta ve sonsuz bir sürecin bilinmeyen bir noktasında özüne dönerek, beş duyu ile sınırlanmış bir gezegende daha fazlasını asla anlamayacağımız daha yüksek süreçlere doğru süzülmektir.
Ruh varlığı yaradılışından ötürü mükemmeldir ama onun maddi dünyalarda ve o dünyaların şartları içinde ruhsallığını açığa çıkarması, yaşaması ve yaşatması gerektir. Yani aslında tüm ruhsal öğretiler uygulamaya yönelik öğretilerdir. Öğrendiklerimizi uygulayamıyorsak, entelekt düzeydeki bilgilerin kütüphanecilikten hiç bir farkı yoktur. Bu nedenle yaşam her ortamda kendine has yapısıyla bir sonsuzluk ifade eder.
BEN KİMİM, AMACIM NEDİR?
“Ben kimim?” “Nereden geldim?” “Nereye gidiyorum?” sorusunun yanıtı evrimleşmek, gelişmek ve kapasitesinin aşabildiği kadar aşmak isteyen insanoğlunun temel sorusudur. Ve ruhsal yol, bu tip soruların samimiyetle sorulup yanıt aramaya başlamasından sonra açılır. Bu sorulara sadece ruhsal yönden yanıt vermek ve yaşamdan uzak kalmak bizi istediğimiz olgunluğa ulaştıramayacaktır. Maddeyle evrimleşmeye doğduk ve ancak maddeyle olan ilişkimizden doğan birtakım sonuçlar, bizim kimliğimiz ve niteliğimiz hakkında bazı bilgiler verebilir.Bazı halk deyişleri uygulamanın önemini kendi sade anlatımlarıyla çok güzel ifade ederler ve derler ki: ‘Sözle peynir gemisi yürümez’ ya da ‘Ayinesi iştir kişinin lafa bakılmaz’.
Yaşam evrenin her tarafında mevcuttur ve yaşamı sürekli bir şekilde maddenin bilgisini alıncaya kadar tekrar etmek zorundayız, ki buna tekrar doğuşlar diyoruz. Pratik anlamda da bedene bağlanmış ya da bedenini terk etmiş, maddeye doğmuş ya da madde ötesine doğmuş ruha da varlık demekteyiz. Bizim gibi