Buğra1
Kayıtlı Üye
Tahkim Kurulu eski üyelerinden Avukat Suat Cavit Vulaş, Radikal için tarihe geçen şike soruşturması iddianamesini yorumladı. İşte Mehmet Berk'in iddianamesinin artıları ve eksileri...
Öncelikle belirtmeliyim, bütün çok sayfalı ve çok fazla ek klasörlü iddianamelerin vazgeçilmez sonucu olarak, bu tür davaların sonuçlanması için çok uzun seneler geçmesi gerekir. Bu dava da sonuçlanmadan, önümüzdeki yıllarda beklenen genel afla ortadan kalkacaktır ve sonucunu bilemeyeceğiz. İddianamede ilk dikkati çeken, delillerin tamamına yakın kısmının telefon dinlemelerinden elde edilmesi. Ayrıca, suç iddialarına ait fotoğraf veya video kayıtları yok denebilecek kadar az.
Gerek ses kayıtları gerekse fotoğraftan oluşan delilleri tamamlayacak olan diğer deliller, birçok spor adamı sanık yönünden pek ciddi gözükmüyor.
Birtakım muhasebe kayıt örnekleri, resmi makbuz kayıtları delil olarak gösterilmiş ise de bunların şikeye karışanlarla ilişkisini bulmak veya var olduğunu kabul etmek oldukça zor.
Yargıtayın telefon dinlemelerin hangi hallerde delil olabileceği hakkındaki kuralını incelediğimizde, iddianameyi her okuyan, bir çok sanık yönünden, telefon tapelerinin diğer delillerle desteklenmediğini, dolayısıyla ceza hukuku yönünden ceza almalarının zor olduğunu görebilir.
Yargıtayın bu konudaki kuralı çok açık: İçeriği maddi bulgularla desteklenemeyen telefon görüşmelerine dayalı iletişim kayıtları dışında cezalandırılmalarına yeter kesin ve inandırıcı delil elde edilemediği, sanıkların üzerlerinde ve evlerinde yapılan aramalarda herhangi bir suç unsuruna rastlanmadığı gözetilmeden atılı suçtan beraatleri yerine ceza tayin edilmesinin bozmayı gerektirdiği şeklindedir.
Teşşebbüsten yola çıkmış
İddianamede gerek şike, gerekse teşvik ile ilgili olduğu iddia edilen telefon konuşmalarını tamamlayan, oyuncunun maçtaki performansı, banka kayıtları gibi hiçbir tamamlayıcı delil görülmemektedir. Daha çok, teşebbüsün dahi suç sayılması kuralına dayanarak, teşebbüs hali, suçlama için kâfi görülmüştür. Bu da bir takım şüpheleri akla getirmektedir. Nitekim, sanıkların bir kısmın (..tarla..), ( sürme..) v.s gibi sözlerin aslında, suçu gizleme için kullanılan şifreler olduğunu Savcı iddia etmekte. Bunu nerden çıkardığı, hangi not defterinde bunların yazdığı, hangi telefon görüşmesinde bu sözcüklerin şifreli olarak kullanılmasının kararlaştırıldığı gibi hiçbir delil yok. Sadece savcının soyut bir hikâye anlatımında bu sözcüklerin şifre sözcükleri olduğunu anlıyoruz..
Örgüt kavramını, ayrıca savunma tarafından kolaylıkla savunulacak dayanıksız bir iddia olarak görmekteyim. Bu sanıklar, bir kulüp içinde başkanın emrinde kulüp adına çalışan kişiler. Bir araya gelmelerindeki kasıt suç işlemek değil, kulübü idare etmek. Eğer suç işlemişlerse de, aynı ortamda olduklarından birlikte hareket etmişlerdir. Örgütten değil, varsa suç ortaklığından bahsedilebilir bence.
Netice itibariyle, iddia makamı görevini, tam bir gizlilik içinde 5 aylık kolay bir çalışma ile yaptı. Artık savunmanın görevini yapmasını izleyeceğiz. Neticede, mahkeme, iddia makamının iddialarının ne kadarının yasaya uygun delillere dayandığına ve iddia edilen suçların hakikaten işlenmiş olup olma-
dığına karar verecek.
Kanaatime göre, bütün bu yargılamanın sonunda, 3 Temmuzda başlayan süreçte bir çok kişinin
boş yere tutuklu kalmış olduğu anlaşılacak.
TFF için anlamı nedir?
Ceza mahkeme kurallarının aksine, TFF disiplin talimatının uygulaması yönünden, iddianamede bahsi geçen birkaç olaydaki telefon tapeleri, sanıkların ifadeleri ve maçtaki performansının değerlendirdiği maç görüntüleri ile şike veya teşvik yönünden disiplin kurullarında cezaya yeter görülme olasılığı vardır. Zira futbol hukuku, ceza mahkemelerinin aksine, esintiden nem kapan bir sistem üzerine kuruldur.
* Hukuk mevzuatında, ceza davasında şikeden beraat eden bir kimsenin, disiplin yönünden şikeye teşebbüs etmiş sayılması gayet normaldir. Sonucunda disiplin cezası alabilir. Bu iki hüküm mercii birbiriyle karıştırılmamalıdır.
* Ancak, yine iddianamedeki delillere karşı, savunmanın ileri süreceği savunma sonunda, bu kişilerin bir kısmının disiplin cezası dahi almaması kimseyi şaşırtmamalıdır.
* Örneğin, çoğu ailece de görüşecek düzeyde arkadaş olan rakip takım futbolcuları, menajerler, bu piyasada ortalıkta dolaşan basın mensupları birbirleri her zaman her ortamda, telefon ile oynanmış veya oynanacak maçlar hakkında birbirleri ile konuşmaktadırlar. İşi bilmeyen için, şike zannedilecek, ..aman maça asılma ha... gibilerinden konuşmalar dahi yapmaktadırlar. Maç incelemesinde, bu konuşmaları haklı çıkaracak bir bulgu yoksa, bu tür konuşmalar çok normaldir. Futbol dünyasının içinde bulunmayanlar, bunları suç unsuru olarak görebilir. İşte onun için başkaca delillere ihtiyaç vardır.
* Bu sebeple savunma, iddianamede bahsi geçen maçlar hakkında, iddianamedeki savcı yorumlarını boşa çıkartacak şekilde, şikeye karıştığı iddia edilen futbolcuların, hırslı, mücadeleci ve hatta maçta gol atması gibi bulguları değerlendirecektir.
* Buradaki en nazik nokta, savunmayı dinledikten sonra, E tamam şike (teşvik) yok, ama şikeye (teşvike) teşebbüs olmuş şeklinde değişikliğe uğratmamaktır.
Öncelikle belirtmeliyim, bütün çok sayfalı ve çok fazla ek klasörlü iddianamelerin vazgeçilmez sonucu olarak, bu tür davaların sonuçlanması için çok uzun seneler geçmesi gerekir. Bu dava da sonuçlanmadan, önümüzdeki yıllarda beklenen genel afla ortadan kalkacaktır ve sonucunu bilemeyeceğiz. İddianamede ilk dikkati çeken, delillerin tamamına yakın kısmının telefon dinlemelerinden elde edilmesi. Ayrıca, suç iddialarına ait fotoğraf veya video kayıtları yok denebilecek kadar az.
Gerek ses kayıtları gerekse fotoğraftan oluşan delilleri tamamlayacak olan diğer deliller, birçok spor adamı sanık yönünden pek ciddi gözükmüyor.
Birtakım muhasebe kayıt örnekleri, resmi makbuz kayıtları delil olarak gösterilmiş ise de bunların şikeye karışanlarla ilişkisini bulmak veya var olduğunu kabul etmek oldukça zor.
Yargıtayın telefon dinlemelerin hangi hallerde delil olabileceği hakkındaki kuralını incelediğimizde, iddianameyi her okuyan, bir çok sanık yönünden, telefon tapelerinin diğer delillerle desteklenmediğini, dolayısıyla ceza hukuku yönünden ceza almalarının zor olduğunu görebilir.
Yargıtayın bu konudaki kuralı çok açık: İçeriği maddi bulgularla desteklenemeyen telefon görüşmelerine dayalı iletişim kayıtları dışında cezalandırılmalarına yeter kesin ve inandırıcı delil elde edilemediği, sanıkların üzerlerinde ve evlerinde yapılan aramalarda herhangi bir suç unsuruna rastlanmadığı gözetilmeden atılı suçtan beraatleri yerine ceza tayin edilmesinin bozmayı gerektirdiği şeklindedir.
Teşşebbüsten yola çıkmış
İddianamede gerek şike, gerekse teşvik ile ilgili olduğu iddia edilen telefon konuşmalarını tamamlayan, oyuncunun maçtaki performansı, banka kayıtları gibi hiçbir tamamlayıcı delil görülmemektedir. Daha çok, teşebbüsün dahi suç sayılması kuralına dayanarak, teşebbüs hali, suçlama için kâfi görülmüştür. Bu da bir takım şüpheleri akla getirmektedir. Nitekim, sanıkların bir kısmın (..tarla..), ( sürme..) v.s gibi sözlerin aslında, suçu gizleme için kullanılan şifreler olduğunu Savcı iddia etmekte. Bunu nerden çıkardığı, hangi not defterinde bunların yazdığı, hangi telefon görüşmesinde bu sözcüklerin şifreli olarak kullanılmasının kararlaştırıldığı gibi hiçbir delil yok. Sadece savcının soyut bir hikâye anlatımında bu sözcüklerin şifre sözcükleri olduğunu anlıyoruz..
Örgüt kavramını, ayrıca savunma tarafından kolaylıkla savunulacak dayanıksız bir iddia olarak görmekteyim. Bu sanıklar, bir kulüp içinde başkanın emrinde kulüp adına çalışan kişiler. Bir araya gelmelerindeki kasıt suç işlemek değil, kulübü idare etmek. Eğer suç işlemişlerse de, aynı ortamda olduklarından birlikte hareket etmişlerdir. Örgütten değil, varsa suç ortaklığından bahsedilebilir bence.
Netice itibariyle, iddia makamı görevini, tam bir gizlilik içinde 5 aylık kolay bir çalışma ile yaptı. Artık savunmanın görevini yapmasını izleyeceğiz. Neticede, mahkeme, iddia makamının iddialarının ne kadarının yasaya uygun delillere dayandığına ve iddia edilen suçların hakikaten işlenmiş olup olma-
dığına karar verecek.
Kanaatime göre, bütün bu yargılamanın sonunda, 3 Temmuzda başlayan süreçte bir çok kişinin
boş yere tutuklu kalmış olduğu anlaşılacak.
TFF için anlamı nedir?
Ceza mahkeme kurallarının aksine, TFF disiplin talimatının uygulaması yönünden, iddianamede bahsi geçen birkaç olaydaki telefon tapeleri, sanıkların ifadeleri ve maçtaki performansının değerlendirdiği maç görüntüleri ile şike veya teşvik yönünden disiplin kurullarında cezaya yeter görülme olasılığı vardır. Zira futbol hukuku, ceza mahkemelerinin aksine, esintiden nem kapan bir sistem üzerine kuruldur.
* Hukuk mevzuatında, ceza davasında şikeden beraat eden bir kimsenin, disiplin yönünden şikeye teşebbüs etmiş sayılması gayet normaldir. Sonucunda disiplin cezası alabilir. Bu iki hüküm mercii birbiriyle karıştırılmamalıdır.
* Ancak, yine iddianamedeki delillere karşı, savunmanın ileri süreceği savunma sonunda, bu kişilerin bir kısmının disiplin cezası dahi almaması kimseyi şaşırtmamalıdır.
* Örneğin, çoğu ailece de görüşecek düzeyde arkadaş olan rakip takım futbolcuları, menajerler, bu piyasada ortalıkta dolaşan basın mensupları birbirleri her zaman her ortamda, telefon ile oynanmış veya oynanacak maçlar hakkında birbirleri ile konuşmaktadırlar. İşi bilmeyen için, şike zannedilecek, ..aman maça asılma ha... gibilerinden konuşmalar dahi yapmaktadırlar. Maç incelemesinde, bu konuşmaları haklı çıkaracak bir bulgu yoksa, bu tür konuşmalar çok normaldir. Futbol dünyasının içinde bulunmayanlar, bunları suç unsuru olarak görebilir. İşte onun için başkaca delillere ihtiyaç vardır.
* Bu sebeple savunma, iddianamede bahsi geçen maçlar hakkında, iddianamedeki savcı yorumlarını boşa çıkartacak şekilde, şikeye karıştığı iddia edilen futbolcuların, hırslı, mücadeleci ve hatta maçta gol atması gibi bulguları değerlendirecektir.
* Buradaki en nazik nokta, savunmayı dinledikten sonra, E tamam şike (teşvik) yok, ama şikeye (teşvike) teşebbüs olmuş şeklinde değişikliğe uğratmamaktır.
, telefon konuşmalarının dökümanlarını fenerbahçe avukatlarına gösterilmiyor, böyle bir konuşma geçmiş mi geçmemiş mi, yada yalandan, dolandan iftira atılarak iddiannameye konması oldu