'' Bu AŞK'ı Ben ÇoOoOoOoOoOoK Sevdim ''

Görür görmez bir aşk değildi bu.Giderek büyüyen bir aşktı.Birlikte olmakla, hoşlanmayla başladı.

Biraz bakışma, biraz ilgi, biraz farkındalık, biraz merak ve biraz hayranlık.
Asla bir teklif yoktu.
Benimle birlikte olur musun demeden sadece gözlerin konuştuğu bir hoşluk.

Hayatımın her alanıyla ilgilendi.
Sadece o bundan hoşlanır diyerek yapılan davranışlar.
Bir koruma iç güdüsüydü.
Benim olur musun demeden ama ne olur benim ol diyen bakışlar. Belli belirsiz dokunuşlar. Bir kadının kaçmasına fırsat vermeyecek sakinlik. Adeta bilgelik düzeyinde kendinden emin davranışlar. Hiç acele etmeyen tarzını sevdim. 50 kilo et peşinde olmayışını sevdim. Ruhumu fethetme isteğini sevdim.
Beynime sahip olmak isteyişini sevdim.
Hiçbir kötü amaç beslemeyen yemeğe davet edişini sevdim.
Bu yemek davetinde sadece seninle sohbet etmek ve seni seyretmek istiyorum deyişini sevdim. Verdiğin güven hissini sevdim.

Çıkılan yemekte "Bana seni anlat" deyişini sevdim.
Saatlerce beni dinleyişini sevdim.
Saatlerce süren sohbetlerimizi sevdim. Sonra bana, beni anlatışını sevdim. Kendimin bile farkında olmadığım taraflarımı anlatışını sevdim. Bana bakarken dünyanın en güzel kadınına bakarmış gibi gözlerindeki pırıltıyı sevdim.
Bana çok güzel bir kadın olduğumu anlatışını sevdim.

Beynimin kıvrımlarına girmeni ve fethetmeni sevdim.
Ama bu fethetmede asla ambargo koymadan seyredişini sevdim. Zekanı sevdim. Hayat tecrübesini sevdim.
Benim hayata bakışımı merakla dinleyişini sevdim.

Sonra yavaş yavaş kendini anlatışını sevdim. Dürüstlüğünü sevdim. Yapamayacağın sözleri vermeyişini sevdim.
Ama yapabileceklerini anlatmanı sevdim. Söylediğim bir sözün üzerinde saatlerce felsefe yapışını sevdim.
Söylediklerimin tarihe geçecek kadar önemli oluşunu anlatmanı sevdim. Bana mektuplar yazmanı sevdim.
Yazdıklarımın üzerinde yorum yapıp kendimi önemli hissetmemi sağlamasını sevdim. Karşısında otururken kendimi dünyanın en güzel kadını olduğuma inandırmanı sevdim.Buluşacağımız günü heyecanla beklemeni sevdim. Saatlerce bana olan aşkını anlatmanı sevdim.
Ne kadar anlayışlı bir kadın olduğumu anlatmanı sevdim. Hep buluşma için saatleri birlikte kararlaştırmamızı sevdim.

Bu arada kendimi de çok sevdim.
Bu sevgiye yürekten bağlandım.
Sevildiğime inandığım için teslim oldum. Hiç kadınca kaprisler yapmadan ve hiçbir şeyi sorgulamadan yaşadım.
Seninle birlikte olacağım saatlerde her türlü engeli düşünerek hepsini tek tek eledim. Hep yarın olmayabilir belki bu sondur diye saatlerimizi doya doya yaşama mücadelemi sevdim. Geleceksin diye saatlerce hazırlanmamı ve en seksi kıyafetlerimi sadece senin için giymemi sevdim.
Hiç kıskançlık göstermedim. Hiçbir şeyin nedenini sorgulamadım. Sana duyduğum güven hissimi sevdim.
Felsefeyle başlayan sohbetlerimizin aşk sözcüklerine dönüşünü sewdim.

Ve önemli bir hüzünü dile getirişin.
Küçük bir kıskançlık duygusunun itirafı. Bu itirafta asla bir suçlama olmayışı. Hüznünü şöyle dile getiriyordun; "Dün akşam karşı masada oturan adamın sana çok dikkatli bakışı yüreğimi dağladı. Senin bunda hiç suçun yoktu. Tek suçun senin çok hoş bir kadın olman.
Adama da suç bulmuyorum. Ama nedense içim acıdı" deyişin. Bana sarılışındaki içtenlik. Dokunurken verdiğin zevk.
Beyinlerin fethinden sonraki harika birliktelik.
Senin dışında başka hiçbir erkeği anlamlı bulmayışımı sana anlatmam ve bana inanman.
 
sevılmıcek bırsey deılkı ask butun duyguları yasıorsun askın ıcınde mutluluk,huzuntu heyecan sevgı mutsuzluk hersey:(
 
bayigram takipçi satın al instagram beğeni satın al instagram takipçi satın al tiktok takipçi satın al Buy Followers bugün haber
vozol
Geri
Üst