Broadway Müzikallerinden Seçmeler

Buğra1

Kayıtlı Üye
TİM, 11-14 Mart tarihleri arasında bir Off-Broadway oyunu olan Broadway Müzikallerinden Seçmeleri konuk etti. Ülkemizde daha çok bilinen Chicago, Grease, Mamma Mia, Evita gibi müzikallerin de bir parçası olduğu bu eser, Broadway müzikallerinden koreografileri ve performansları üst üste bindirerek hem işitsel hem de görsel bir şölen sundu izleyicisine...
Sinema yazarlığı konusunu bir kenara bıraktığımızda herhalde sanatlar arasında en hakim olduğum alan, tiyatronun kolu ‘Broadway müzikalleri’dir. Yani tiyatronun başlı başına bir alanı ya da türü olarak anılabilir bu. Bu alanın 20 senesine baktığımızda, ‘Operadaki Hayalet’ (‘Phantom of the Opera’), ‘Rent’, ‘Mamma Mia’, ‘Saç Spreyi’ (‘Hairspray’), ‘Wicked’ ile ‘Yapımcılar’ın (‘The Producers’) farklı formüllerin yolunu açan öncü örnekler olduğunu söyleyebilirim.

Broadway müzikalleri bilindiği gibi klasik değildir, aksine yeniliklere açıktır

Yani isminden ve eğiliminden anlaşıldığı üzere yüzde yüz anlamda ‘klasik bir şey’in izini sürmez Broadway müzikalleri. Bir anlamda son yıllarda tiyatro sahnesinde bozucu ve yenilikçi örnekler vermesi açısından da büyük önem arz eder öyle ki.

Türkiye’de ise bu alana rastlamamız, hem günümüz hem de ilerisi için bir hayli zor. Çünkü Broadway müzikallerinin tamamı büyük prodüksiyon. Bizde de son yıllarda ‘Mucizeler Komedisi’ ve ‘Yıldızların Altında’ gibi aslında itiraf etmek gerekirse Türk kültürüne başarıyla uyarlanan müzikaller var. Bunlar yer yer başarılı koreografileriyle de dikkat çekiyorlar.

Ancak tabii düşük bütçe sebebiyle heba olan ‘Kazablanka’ örneği de mevcut. Son zamanlarda ise Türker İnanoğlu Merkezi’nin önderliğinde bir ‘yabancı tiyatro’ esintisi başladı gibi sanki. Yabancı tiyatro oyunlarının ekipleriyle beraber çıktıkları Avrupa turlarında İstanbul’u da birkaç günlüğüne de olsa es geçmemeleri alan için önemli. Tabii Türk tiyatrosunun geleceği için de...

Broadway müzikali değil!

Bunun son ayağı da “Broadway Müzikallerinden Seçmeler” adlı oyun. Bu müzikal, 11-14 Mart 2010 tarihleri arasında TİM’de sahnelendi. Dört gün kısa bir süre olsa da, konu ile ilgili ‘buna da şükür!’ demek en doğrusu olacaktır.

Tabii adından yanlış anlaşılmasın. Bu bir Broadway müzikali değil. Ancak ona yakın bir şey. Öyle ki New York’un Times Square adlı merkezinde (bizdeki Taksim’e tekabül ediliyor) sahnelenir yüksek bütçeli Broadway Müzikalleri. Bu yaklaşık on cadde ve on sokaktan oluşan alanın dışında sahnelenen oyunlara ise ‘Off-Broadway’ (Broadway’in dışı) veya ‘Off-off-Broadway’ (Broadway’in daha da dışı) müzikalleri adlarıyla hitap edilir.

Bunun da sebebi bu bölgelerde oynanan müzikallerin daha düşük bütçeli olmasıdır. Yani bir bakıma A sınıf ile bağımsız ayrımı gibi bir şey bu sinemadaki. İşte ithal edilen oyun da bu iki bölgeden birinde sahnelenen bir gösteri aslında. Orijinal ismi de ‘Red Hot Broadway’, yani tam Türkçe çevirisiyle Ateşli Broadway.

Chicago’dan Grease’e, yok yok!

İçerisinde Chicago, Hello Dolly (Cici Kız), A Chorus Line, My Fair Lady, Cabaret, Les Miserables (Sefiller), Evita, Grease, Mamma Mia, Cats (Kediler), Saturday Night Fever, Chitty Chitty Bang Bang, Minnie the Moucher, Chess, The Lion King (Aslan Kral), Rocky Horror Picture Show ve 42nd Street gibi son yıllarda Broadway sahnesini süsleyen oyunlardan koreografiler barındırıyor.


Bunların arasında ağırlık Chicago, Grease, Mamma Mia ve Hello Dolly gibi daha hit ve uluslararası alanda bilinen müzikallere verilmiş. Ancak araya alt kültürün bilimkurgu/korku müzikali Rocky Horror Picture Show’un da girmesi şaşırtıcı ve sevindirici bir sürpriz!

Zira şu sıralar halen bu eserin 1975 yapımı filmi, kült kitlesi için New York ve Londra’daki sinemalarda haftasonu geceyarısı seanslarında gösteriliyor. Öyle ki eser, gezegeni Transylvania’dan dünyaya gelen bir transeksüelin insanlara seksi öğretmesine odaklanıyor. Yani ana akım izleyicinin alışkanlıklarına bir hayli ters bir yapıt aslında.

Türk izleyicisine Broadway müzikalinin ne olduğunu anlatmak için seçilmiş

Genel portreye baktığımızda ise siyah bir sahne üzerinde arka plandaki Times Square görüntüsü ve yukarıda bu oyunların ışıklı birer tabela ile resmedilmesiyle ‘Broadway’ havasının içinde hissettiren bir mizansen var. Aslında buradaki amaç müzikal koreografilerinin Broadway dışında da sahnelenebildiğini kanıtlamak. Ancak Türkiye’ye gelince Broadway müzikallerini Türk izleyicisine tanıtma gayesi güden bir oyuna dönüşmüş ‘Broadway Müzikallerinden Seçmeler’.

Böyle olunca da ister istemez Türkiye’deki seyirci kitlesinin çoğunluğu İngilizce bilen ve muhtemelen o oyunların bir kısmını izlemiş kişiler. Zaten benim oyunu izlediğim seansta da yaş ortalaması 40’ın üzerindeydi. Bu sebeple de aralarda sahneye bir kişinin konuşmacı olarak çıkıp ‘Şu koreografi şunundu. Şimdi bunun koreografisine ne dersiniz?’ gibi vodvil öğelerini hatırlatan esprili konuşmalar yapması da aslında kitleyi memnun ediyor.

Nihai toplamda ise böylesine bir 2. sınıf prodüksiyon olsa da, Broadway müzikallerini tanıtan bir oyunun Türkiye’ye gelmesi sevindirici. Bu sayede kültürlü bir toplum olma yolunda emin adımlarla ilerleyebiliriz. Tabii İngilizce anlar içeren bu şovu anlayabilecek kişi sayısı az ülkemizde. Ancak en azından bir ‘Dancing Queen’i veya bir ‘All That Jazz’i sahnede koreografi eşliğinde görmek onları da mutlu edecektir buna şüphe yok!

Ancak Broadway müzikallerini yakından takip eden biri olarak buradaki performansların o büyük prodüksiyonların düzeyinde olmadığını da eklemeliyim. Tabii buna büyük oranda TİM’in sahnesi de izin vermiyor. Ancak yine de TİM’in durumu, onu belki de Türkiye’nin alanında en iyisini sunuyor. Bu sebeple de tanıtım için salonun bu oyunu İstanbul’da sahneleterek yaptığı katkı da, önemli bir girişim.

Tiyatro oyununda reklam mı olur!

Bir diğer taraftan da üzülerek ilk kez bir tiyatro oyununda dört dakikalık reklam görüntüleri gördüğüm için de ağlasam mı gülsem mi bilemedim. Öyle ki oyundan önce sahnenin üzerine çekilen perde, reklamların yansıtılmasına olanak tanıyor.

Sebep ise elbette verilen parayı kurtarmak. Öyle ki böylesi prodüksiyonların bile ülkemize maliyeti, bizim bütçelere ve gelirlere bakınca yüksek bir maddi külfet olarak geri dönebiliyor. Ancak Londra, New York, Las Vegas ve Los Angeles’ta tiyatro gitmiş biri olarak bu durumu bir hayli garip karşıladım, onu da belirtmeden geçmeyeyim.
 
takipçi satın al
instagram takipçi hilesi
takipçi satın al
tiktok takipçi hilesi
vozol
antalya havalimanı transfer
Geri
Üst