ashli
Bayan Üye
İlk şatolar
Britanya sınırları içinde yükselen ilk şatolar; 1066 yılında İngiltere’yi işgal ederek, Normandiya Dükü’nden İngiltere Fatih’ine ve son olarak İngiltere Kralı unvanına terfi eden I. William tarafından inşa ettirilmiştir.
İnşasının temel nedeni, kralı simgelemek ve toprakların kime ait olduğunu herkesin görmesini sağlamak olan şatolar; ilk olarak toprak, ahşap gibi malzemelerden oluşan höyükler şeklinde yapılmıştır. Höyükleri; içinde çiftlik hayvanları, ahırlar ve atölyeler barındıran küçük avlular çevrelemektedir.
Sonraki yıllarda toprak ve ahşabın düşman saldırılarına karşı dayanıklı olmayacağına karar veren Kral William, taş şatolar inşa edilmesini emretmiştir.
İlk olarak her biri kralın özel mülkü olan şatolar zamanla, savaşlarda kahramanlık göstermiş ve kralı cesurca savunmuş şövalye, kont ve baronlara bağışlanmaya başlanmıştır. Bu bağışların amacı; krala bağlılığı artırmak, şato sahibi olan lord ve kontların bulundukları toprakları korumalarını ve olası isyanları bastırmalarını sağlamaktır.
Öyle ki bu şatolar, daha ileriki yıllarda kendi özgürlüğünü elde etmek isteyen halka kralın gücünü ve yenilmezliğini ispat etmişlerdir.
Zaman içinde krallar kontlarına kendi şatolarını inşa ettirme iznini de vermişlerdir. I. William’ın soyundan gelen Normandiyalı ilk kontlar ülkenin her yerinde, bugün birçoğu hâlâ ayakta duran yüzlerce şato yaptırmış ve Britanya şatoları böylelikle ün kazanmaya başlamıştır.
Şatoların özellikleri
Ünlü Britanya şatoları; yüzyıllar boyu ayakta kalacak kadar sağlam olmalarının yanı sıra, düşmanı bertaraf edebilmek için zekice planlanmış donanımlara da sahiptirler:
Her bir şato, esas yapıya metrelerce uzaklıkta bulunan perde duvarlarla çevrilidir. Bu duvarlar ilk zamanlar basit malzemeler kullanılarak ve ince inşa edilirken zamanla önemleri anlaşılmış ve daha sağlam malzemelerle daha kalın duvarlar inşa edilmeye başlanmıştır.
Her duvar, iç kısmında bir asker barındırabilecek genişlikte oyuklara sahiptir. Bu bölmelere saklanan askerlerin böylelikle düşmanı gözetleyebilme ve gerektiğinde kendini göstermeden ateş edebilme imkânı vardır.
Perde duvarlar, şatolardan bir hayli uzakta inşa edildiklerinden, iç kısımda kalan avlularda; şapel, depo ve zindan gibi yapılar bulunabilmektedir.
Ünlü şatoların bir başka önem taşıyan bölümü ise kapılardır. Kapılar da yine ilk başta sadece şato giriş çıkışları için kullanılmıştır. Fakat sonraki yıllarda, düşmanın şato sınırlarına geldiğinde ilk olarak kapıları yıkma girişiminde bulunduğu görülmüş ve kapılar güçlendirilmiştir.
Şatoların etrafı genellikle derin hendeklerle çevrilidir ve bazılarının içi suyla doludur. Bu durumda şatoya giriş çıkış izni olanların geçebilmesi için açılır kapanır köprüler ya da portatif merdivenler mevcuttur.
Şatoların bazılarıysa dik yamaçların zirvelerine kurulur. Bu da düşmanın ulaşmasını engellemek için tasarlanmış bir stratejidir.
Windsor Şatosu
Genellikle ilk ziyaret noktası olan bu şato, ortaçağdan kalma en mükemmel yapılardan biridir. 90’lı yıllarda korkunç bir yangınla bir kısmını yitirmiş olmasına rağmen daha sonra restore edilmiş ve eski ihtişamına kavuşmuştur.
Chepstow Şatosu
Windsor Şatosu’ndan batıya doğru ilerlendiğinde “Land of Castles (Şatolar Bölgesi)” denen alana varılır. Bölgeye ulaştığınızda ilk olarak Chepstow Şatosu karşılar sizi. Bölgenin en eski kalelerinden biri olan Chepstow, 1068 yılında inşa edilmiştir. Şato Wye Nehri üzerinde kurulmuştur.
Caldicot Şatosu
Toprak ve ahşaptan oluşan bir höyük olan Caldicot, Normandiyalılar tarafından inşa edilmiştir. Daha sonra taş kullanılarak baştan inşa edilen şatoda şu an yaşayan bir aile bulunmaktadır. Evlerini gezmek isteyen ziyaretçileri memnuniyetle kabul eden ve kısa bir gezinti düzenleyen şato sakinleri, bazı akşamlar misafirleri için ziyafet de düzenlemektedir.
Tower of London
İngiltere’nin en ünlü kulelerine sahip olan bu yapı, tarihi film ve romanlara da konu olmuştur. İngiliz tarihinin ünlü kraliçelerinin idam edildiği yer olarak tanınan şatoda bugün hâlâ tarihin izlerine rastlamak mümkün.
Britanya sınırları içinde yükselen ilk şatolar; 1066 yılında İngiltere’yi işgal ederek, Normandiya Dükü’nden İngiltere Fatih’ine ve son olarak İngiltere Kralı unvanına terfi eden I. William tarafından inşa ettirilmiştir.
İnşasının temel nedeni, kralı simgelemek ve toprakların kime ait olduğunu herkesin görmesini sağlamak olan şatolar; ilk olarak toprak, ahşap gibi malzemelerden oluşan höyükler şeklinde yapılmıştır. Höyükleri; içinde çiftlik hayvanları, ahırlar ve atölyeler barındıran küçük avlular çevrelemektedir.
Sonraki yıllarda toprak ve ahşabın düşman saldırılarına karşı dayanıklı olmayacağına karar veren Kral William, taş şatolar inşa edilmesini emretmiştir.
İlk olarak her biri kralın özel mülkü olan şatolar zamanla, savaşlarda kahramanlık göstermiş ve kralı cesurca savunmuş şövalye, kont ve baronlara bağışlanmaya başlanmıştır. Bu bağışların amacı; krala bağlılığı artırmak, şato sahibi olan lord ve kontların bulundukları toprakları korumalarını ve olası isyanları bastırmalarını sağlamaktır.
Öyle ki bu şatolar, daha ileriki yıllarda kendi özgürlüğünü elde etmek isteyen halka kralın gücünü ve yenilmezliğini ispat etmişlerdir.
Zaman içinde krallar kontlarına kendi şatolarını inşa ettirme iznini de vermişlerdir. I. William’ın soyundan gelen Normandiyalı ilk kontlar ülkenin her yerinde, bugün birçoğu hâlâ ayakta duran yüzlerce şato yaptırmış ve Britanya şatoları böylelikle ün kazanmaya başlamıştır.
Şatoların özellikleri
Ünlü Britanya şatoları; yüzyıllar boyu ayakta kalacak kadar sağlam olmalarının yanı sıra, düşmanı bertaraf edebilmek için zekice planlanmış donanımlara da sahiptirler:
Her bir şato, esas yapıya metrelerce uzaklıkta bulunan perde duvarlarla çevrilidir. Bu duvarlar ilk zamanlar basit malzemeler kullanılarak ve ince inşa edilirken zamanla önemleri anlaşılmış ve daha sağlam malzemelerle daha kalın duvarlar inşa edilmeye başlanmıştır.
Her duvar, iç kısmında bir asker barındırabilecek genişlikte oyuklara sahiptir. Bu bölmelere saklanan askerlerin böylelikle düşmanı gözetleyebilme ve gerektiğinde kendini göstermeden ateş edebilme imkânı vardır.
Perde duvarlar, şatolardan bir hayli uzakta inşa edildiklerinden, iç kısımda kalan avlularda; şapel, depo ve zindan gibi yapılar bulunabilmektedir.
Ünlü şatoların bir başka önem taşıyan bölümü ise kapılardır. Kapılar da yine ilk başta sadece şato giriş çıkışları için kullanılmıştır. Fakat sonraki yıllarda, düşmanın şato sınırlarına geldiğinde ilk olarak kapıları yıkma girişiminde bulunduğu görülmüş ve kapılar güçlendirilmiştir.
Şatoların etrafı genellikle derin hendeklerle çevrilidir ve bazılarının içi suyla doludur. Bu durumda şatoya giriş çıkış izni olanların geçebilmesi için açılır kapanır köprüler ya da portatif merdivenler mevcuttur.
Şatoların bazılarıysa dik yamaçların zirvelerine kurulur. Bu da düşmanın ulaşmasını engellemek için tasarlanmış bir stratejidir.
Windsor Şatosu
Genellikle ilk ziyaret noktası olan bu şato, ortaçağdan kalma en mükemmel yapılardan biridir. 90’lı yıllarda korkunç bir yangınla bir kısmını yitirmiş olmasına rağmen daha sonra restore edilmiş ve eski ihtişamına kavuşmuştur.
Chepstow Şatosu
Windsor Şatosu’ndan batıya doğru ilerlendiğinde “Land of Castles (Şatolar Bölgesi)” denen alana varılır. Bölgeye ulaştığınızda ilk olarak Chepstow Şatosu karşılar sizi. Bölgenin en eski kalelerinden biri olan Chepstow, 1068 yılında inşa edilmiştir. Şato Wye Nehri üzerinde kurulmuştur.
Caldicot Şatosu
Toprak ve ahşaptan oluşan bir höyük olan Caldicot, Normandiyalılar tarafından inşa edilmiştir. Daha sonra taş kullanılarak baştan inşa edilen şatoda şu an yaşayan bir aile bulunmaktadır. Evlerini gezmek isteyen ziyaretçileri memnuniyetle kabul eden ve kısa bir gezinti düzenleyen şato sakinleri, bazı akşamlar misafirleri için ziyafet de düzenlemektedir.
Tower of London
İngiltere’nin en ünlü kulelerine sahip olan bu yapı, tarihi film ve romanlara da konu olmuştur. İngiliz tarihinin ünlü kraliçelerinin idam edildiği yer olarak tanınan şatoda bugün hâlâ tarihin izlerine rastlamak mümkün.