Bozkurt | Hikayem : Bölüm 1 / Yaşanmışlıklar

Heulwen

Kayıtlı Üye
Bölüm 1 : "Yaşanmışlıklar."

687474703a2f2f34312e6d656469612e74756d626c722e636f6d2f65306432306431646537643736363164613365626664353763393335633737352f74756d626c725f6d6e7867676769515a4131716d7a35666c6f315f3530302e6a7067


Not : Bu hikaye, 1.5 sene önce önce yazıp, 9-10 ay önce yayımladığım 3 bölümlük bir hikaye idi, 3 bölüm yazabildim, devamını yazmak nasip olmadı. Diğer iki bölümü ilerleyen zamanlarda da paylaşacağım.


Hikayeyi wattpad'den okumak için ; Tıklayın.



Bölüm 1


Bedenim 18'li - 20'li yaşlarda, ruhum 70. Yaşımın gerektirdiği şekilde yaşamıyorum hayatımı. Yaşanmışlıklarım o kadar fazla ki bazen aptalca bir düşünceye kapılıyorum ; "Acaba bu hayatta yaşamadığım bişey kaldı mı ?"

Elbette. Yaşım daha 18. Önümde uzun bir ömür var (Allah izin verirse.)

Ömrümün daha başındayım. Dinlemediğim sayısız müzik, okumadığım birçok güzel kitap, gerçekleşmesi için her gece dua ettiğim hayaller, gezeceğim şehirler ve ülkeler, tanıyacağım onca güzel insan, hayalini kurduğum meslek ve hayatımın sonuna kadar bana eşlik edecek kadın beni gelecekte bekliyor. Hedeflerime, hayallerime ve yaşamım boyunca seveceğim kadına ulaşmadan yaşamım son bulsun istemiyorum. Ama bu yaşımda o kadar çok şey yaşadım ki ; gücüm kalmadı artık. Geleceğim için çabalayacak gücü bulamıyorum kendimde. Hayatımın en güzel yıllarında bu kadar çok olumsuzluk yaşamam ne büyük talihsizlik. İnsanın yaşamak istediği o kadar çok şey varken bunları yapmak için gücünün olmaması ne kadar korkunç bişey.

Yaşıtlarımın hepsi aşık oluyor, dostlarıyla birlikte zaman geçiriyor, sinemaya gidiyor kısacası hepsi hayatını yaşıyor. Ben ise karanlığa, karamsarlığa gömüldüm bu yaşta. Günlerimin çoğu kitap okuyup müzik dinlemekle, herşeyi gereğinden fazla düşünüp moralimi bozmakla geçiriyorum. (Çılgınlar gibi eğleniyorum anlayacağınız.)

Çevreme karşı neşeli, güler yüzlü sıkıntısız bir insan olarak gözüküyorum. Hâlbuki öyle değil, en yakın dostlarım bile bilmez gerçek ruh halimi, bilseler de anlayamazlar beni zaten, dalgaya alırlar hep. Neden mi ? Hiçbirinin beni anlamaya, bana nasihat, tavsiye vermeye yaşanmışlıkları yetmez.

Gerçek ruh halimi çevreme yansıtırsam biliyorum ki yanımda hiç dostum kalmayacak. Neden mi ? Hiçbiri beni anlayacak kadar yıpranmış değil, hepsi hayatının neşesinde. Bu yüzden herkese neşeli görünmeye devam edeceğim.

Bazen çok derin düşüncelere kapılıyorum. "Neden hayatım bu kadar berbat ? Neden hiçbir şey yolunda gitmiyor ? Acaba dost dediklerim bana gerçekten dost gözüyle bakıyorlar mı ? Gerçekten beni anlayan birileri var mı yoksa bu dünyada kendimle baş başa mıyım ?" gibisinden sorular soruyorum kendime. Hepsinin cevapları da belli. Beni tam anlamıyla anlayabilecek kimse yok, tek başımayım bu hayatta, sonu aydınlığa çıkmayan bir karanlıktayım. Ve bu tek başınalık canımı yakıyor. Umarım yüce Tanrım görüyordur beni, ve inşallah ; günün birinde hayatımda herşeyin yolunda gitmesi için yardım eder bana, bunun için her gece dua ediyorum. Biliyorum ki sadece o anlıyor benim halimden. o yardımcı olabilir bana. Bunca mucizeyi, gözümüzün gördüğü ve görmediği herşeyi, biz insanları yaratan Tanrı halimden de anlar öyle değil mi ? Şüphesiz.

Dışarıdan duygusuzun teki gibi görünürüm, hatta insanlar bana küfrettiğinde, hakaret ettiğinde, dalga geçtiğinde üzülmem ben. Bana karşı yapılan şeyler için değil, başkalarına karşı yaptığım yanlışlar yüzünden üzülürüm ben. Ayrıca ; hiçbir dostum buna inanmaz ama ; çoğu şeye ağlarım ben, bir dostumu kırdığımda, utanç verici bişey yaptığımda, istemeden bi arkadaşımı rezil ettiğimde, hatta kavgada düşmanımın canını yaktığım için bile. Kolay kolay kimsenin yanında da ağlayamam, yalnız olmam gerek. Yalnız olayım ki içimde ne kadar üzüntü, utanç, hayal kırıklığı, pişmanlık varsa tek ağlayışta söküp atayım üzerimden. Ağlamak zayıflık göstergesi falan da değildir, aksine olgunluğun göstergesidir. Çünkü her insan hataları kabullenecek, pişman olup bunlar için ağlayacak kadar olgun değildir, çünkü insanların çoğu bencil ve egoisttir ve bazen suçlu olduğunun farkında olsalar bile kendilerini bi şekilde haklı çıkartmak için her yola başvururlar, karaktersizler işte ne yaparsın.

Bu yaşta yaşamamam gereken şeyleri yaşadım, hayatımda tanıdığım en iyi kalpli insanı 2 sene önce kaybettim, bir asansör kazasında. Daha 16 yaşındaydı, adı Muratcan'dı. Onun da benim gibi yaşaması gereken şeyler, gerçekleşmesi için çabaladığı hayaller vardı, Ve dünya'da yaşamayı haketmeyen o kadar günahkar, katil, tecavüzcü varken o günahsız çocuk ölmemeliydi. Aylarca toparlanamadım bu olaydan sonra, ölümü gerçek anlamda ilk o zaman tanıdım. Ne garip şey bu ölüm ? Anneniz, babanız, veya bir dostunuz ölüyor ve o'nu sonsuza dek göremiyorsunuz, yüzünü de fotoğraflar aracılığıyla hatırlıyorsunuz. Ne garip, ne korkunç şey değil mi ? Hepimizin sonu aynı, günün birinde öleceğiz er ya da geç. Ve bizi tanıyan son insan öldüğünde, varlığımıza dair herşey ortadan kaybolduğunda hiç yaşamamış olacağız.

Yaşıyoruz işte dostum, mutlu ya da mutsuz. Bu hayatta ne yazık ki hayal kırıklıkları, hüzünler, kayıplar yaşıyoruruz. İnsanlar doğası gereği mutlu olmaya yatkındırlar ve bu olumsuzluklar nedeniyle kolayca yıpranabilir. Ama unutmamalıyız ki mutsuzluk da hayatımızdaki duygulardan biridir, ve mutsuzluktan kaçamayız. Bu duygu insana acılar karşısında güçlü olmayı, ayakta durmayı öğretir. "ACI, BİZİ İNSAN YAPAR."

 
---> Bozkurt | Hikayem : Bölüm 1 / Yaşanmışlıklar

Bu tarz hikaye senaryo yazan cok arkadasim var
Guzel bi yetenekte aslinda.

Guzel paylasm.
 
bayigram takipçi satın al instagram beğeni satın al instagram takipçi satın al tiktok takipçi satın al Buy Followers bugün haber
bypuff
Geri
Üst