Boşanmada Yetkili Mahkeme/ Maddi-Manevi Tazminat /tedbir Ve Yoksuluk Nafakası

Asi Ruh

Kayıtlı Üye
BOŞANMADA YETKİLİ MAHKEME/ MADDİ-MANEVİ TAZMİNAT /TEDBİR VE YOKSULUK NAFAKASI ( 4721 sayılı Türk Medeni Kanunu 168.md,169.md,174/1-2 md.,175.md)


Av.Ünzile Küçüköner





BOŞANMADA YETKİLİ MAHKEME


743 sayılı Mülga Medeni Kanun Madde 136 ile boşanmada yetkili mahkeme “ Salahiyettar hakim davacının ikametgahı hakimidir.” Denilmekte ve Madde 19 -“ Bir kimsenin ikametgahı, yerleşmek niyetiyle oturduğu yerdir “ denilmekte ve Madde 21 -“ Kocanın ikametgahı karının …ikametgahı addolunur.” Denilmekte iken,



4721 sayılı TMK ( Kabul Tarihi: 22/11/2001 Yayımlandığı Resmi Gazete Tarihi: 08/12/2001 Yürürlük Tarihi 1 Ocak 2002 ) Yetki başlıklı “Madde 168 - Boşanma veya ayrılık davalarında yetkili mahkeme, eşlerden birinin yerleşim yeri veya davadan önce son defa altı aydan beri birlikte oturdukları yer mahkemesidir.” Denilmek suretiyle,
Yine 19.maddede de “Yerleşim yeri bir kimsenin sürekli kalma niyetiyle oturduğu yerdir.” Denilmek suretiyle,
Boşanma davalarında, eşlere (özellikle de kadınlara) kendi yerleşim yerinde (SÜREKLİ KALMA NİYETİYLE OTURDUĞU YERDE ) dava açma imkanı sağlanmıştır.
Mülga Kanunun ikametgâhı düzenleyen 21. maddesinin “Kanunî ikametgâh” biçimindeki kenar başlığı, 4721 sayılı Kanunun 21. maddesinde “Yasal yerleşim yeri” şeklinde değiştirilmiş; kadın-erkek eşitliğinin sağlanması amacıyla “Kocanın ikametgâhı karının..ikametgâhı addolunur” hükmü kaldırılmıştır.
Ayrıca 25.04.2006 tarihli 5490 sayılı NÜFUS HİZMETLERİ KANUNU 3.md. de “ Yerleşim yeri adresi: Sürekli kalma niyetiyle oturulan yeri, ifade eder. “ denilmek suretiyle 4721 sayılı Türk Medeni Kanununa uygun düzenleme yapılmıştır.
Bu Konudaki Yargıtay Kararlarında;
3.HD Esas : 2003/001934 Karar: 2003/001704 Tarih: 25.02.2003 kararındaSomut olayda; davacı nüfusa kayıtlı olduğu İspir'de değil de, boşanma tarihinden sonra birlikte kaldığı babasının göç ederek yerleştiği Kemalpaşa'da işbu davayı açmıştır. Davalının kabul ettiği gibi davacının, Temmuz 2001 tarihinden itibaren Kemalpaşa'da babası evinde bulunduğu tartışmasız olduğuna ve 26.2.2002 tarihli tutanakta da, şahsın Kemalpaşa ilçesi M.Akif Ersoy mahallesi Dr.Ali Kahraman Caddesi 19 numaralı yerde babası ile birlikte kirada oturduğu belirlendiğine göre, bu yerde (geçici olarak bulunmadığı, gezme, ziyaret etme vb. amaçla bunca süre orada barınmasının hayatın olağan tecrübelerine uygun düşmediği gözetildiğinde) yerleşme niyetiyle oturduğunun kabulü gerekir. Böylece davacı kendi yerleşim yerinde yetkili ve görevli mahkemede dava açmıştır.” denilmektedir.

BOŞANMADA ÖNLEMLER /TEDBİR NAFAKASI/AİLE KONUTU /

4721 sayılı TMK geçici önlemler başlıklı “Madde 169 - Boşanma veya ayrılık davası açılınca hakim, davanın devamı süresince gerekli olan, özellikle eşlerin barınmasına, geçimine, eşlerin mallarının yönetimine ve çocukların bakım ve korunmasına ilişkin geçici önlemleri resen alır.” Denilmektedir.



Bu düzenleme ile, boşanma ve ayrılık davası açılınca, istek olmasa dahi, davaya bakan hakimin, eşlerin barınmasına,geçimine,malların yönetimine ve çocukların bakım ve korunmasına ilişkin tüm önlemleri re’sen alması gerektiği belirtilmiştir.

Bu Konudaki Yargıtay Kararlarında;
2.HD Esas : 2002/004914 Karar: 2002/005626 Tarih: 29.04.2002 kararında1-Boşanma davası açılmakla eşlerin ayrı yaşama ve nafaka isteme hakkı doğar.(M.K.m.162/2,137). Kaldı ki istek olmasa bile davanın devamı süresince gerekli tedbirlerin davaya bakan hakim tarafından kendiliğin den (resen) alınması zorunludur.(M.K.137). O halde dava tarihinden geçerli olmak üzere, kadın ve yanındaki çocuklar için uygun miktarda tedbir nafakasına hükmedilmesi gerekirken” denilmektedir.
2.HD Esas : 2002/006665 Karar: 2002/007412 Tarih: 03.06.2002 kararındaBoşanma veya ayrılık davası açılınca hakim, davanın devamı süresince, gerekli olan, özellikle eşlerin barınmasına (TMK. md.186/1) geçimine, (TMK md.185/3) malların yönetimine (TMK. 223, 242, 244, 262, 263, 264, 267, 215) ve çocukların bakım ve korunmasına (TMK.md.185/2) ilişkin geçici önlemleri kendiliğinden (resen) almak zorundadır. O halde dava tarihinden geçerli olmak üzere, herhangi bir işi ve geliri olmayan kadın yararına Türk Medeni Kanununun 185/3, 186/3 maddelerine uygun miktarda tedbir nafakasına hükmedilmesi gerekirken”“ denilmektedir .
2.HD 2003/13150 E.2003/14945 K.sayılı 05.11.2003 tarihli kararında “ Mülkiyeti davalıya ait, "..aile konutu.." olarak özgülendiği tartışmasız olan taşınmazın tapu kaydı üzerine, konutla ilgili gerekli şerhin verilebilmesi, konut üzerinde hak sahibi olmayan eşin talepte bulunması halinde mümkündür. Davacı, dilekçesinde "gerek talep ettiği tazminatın teminat altına alınması amacıyla gerekse dava sonuçlanıncaya kadar eş ve çocukların barınmalarının güvence altına alınması amacıyla, davalı adına kayıtlı meskenin tapu kaydına ihtiyati tedbir konulmasını" istemiştir. Davacının, tapu kütüğüne "aile konutu şerhi" verilmesi yönünde bir talebi olmadığı halde, istek aşılarak, mülkiyeti davalıya ait konut üzerine, "aile konutu" şerhi verilmesine karar oluşturulması yasaya aykırıdır.” Denilmektedir.


2.HD 2004/2086 E.,2004/2805 K.sayılı 08.03.2004 tarihli kararında “1-Önceki Medeni Kanunumuzdaki kocanın birliğin reisi olduğu, karısının ve çocuklarının iaşesinin ona ait olduğuna dair hüküm 4721 Sayılı yeni Medeni Kanunumuza alınmamıştır.
2-Boşanma davası açılınca hakimin davanın devamı süresince gerekli olan özellikle eşlerin barınmasına geçimine ilişkin önlemleri re´sen alacağını belirten 169. maddenin de somut olayda uygulama yeri yoktur. Çünkü; tarafların ikisinin de emekli olduğu, gelirlerinin birbirine yakın bulunduğu ayrıca davacının kirada oturduğu halde davalının kira vermeden oğluna ait evde oturduğu anlaşılmaktadır. O halde; tedbir nafakası isteğinin reddi gerekir.” Denilmektedir.

BOŞANMADA MADDİ-MANEVİ TAZMİNAT

4721 sayılı TMK Boşanmada tazminat ve nafaka / Maddi ve manevi tazminat başlıklı “ Madde 174 - “Mevcut veya beklenen menfaatleri boşanma yüzünden zedelenen kusursuz veya daha az kusurlu taraf, kusurlu taraftan uygun bir maddi tazminat isteyebilir.
Boşanmaya sebep olan olaylar yüzünden kişilik hakkı saldırıya uğrayan taraf, kusurlu olan diğer taraftan manevi tazminat olarak uygun miktarda bir para ödenmesini isteyebilir.” Denilmektedir.
TMK 174 md. hükmü gereği ,maddi tazminat talebinin kabulü için;1-zararının mevcut olması,2- talep eden şahsın kusursuz veya daha az kusurlu olması ve 3- tazminat istenen eşin kusurlu olması gerekmektedir.
Mülga MK “Madde 143 - Mevcut ve hatta muntazar bir menfaati boşanma yüzünden haleldar olan kabahatsız karı veya kocanın, kabahatli olan taraftan münasip maddi bir tazminat talebine hakkı vardır.” Denilmekte iken,yeni düzenleme ile kusuru daha az bulunan eşe de maddi tazminat talep etme hakkı verilmiştir.

Türk Medeni Kanununun 174/1.maddesi hükümleri, bu konudaki Yargıtay İçtihatları ve her olayın kendi içerisindeki özelliği dikkate alınarak, boşanmaya sebebiyet veren olaylarda,maddi tazminat talep eden taraf,karşı taraftan daha ziyade kusurlu olmadığı durumda , mevcut ve beklenen menfaatleri boşanma yüzünden haleldar olduğunda (Kusursuz boşanan eş gelecekte, eşin desteğini ömür boyu yitirmiştir, gelecekte yoksun kaldığı bu desteği artık kendisi karşılayacaktır, bu kayıp talep eden eşin mevcut zararıdır, evlenme ile temin ettiği hayat seviyesinden yoksun kalacaktır, evliliğin devamı halinde sağlanması muhtemel yararlardan mahrum kalacaktır.) ,talep eden taraf lehine, tarafların sosyal ve ekonomik durumları, kusurun ağırlığı, çalışma koşulları, maddi desteğin başka bir yolla karşılanmasının mümkün olup olmadığı, eğitim düzeyleri, kadının yaşı ve evlenme şansı, ortalama yaşam süresi ve hakkaniyet ilkesi gereği maddi tazminata hükmedilmelidir.
Bu Konudaki Yargıtay Kararlarında;
2.HD.1993/8938 E. 1993/9751 K.sayılı 22.10.1993 tarihli kararında “öncelikle belirtmek gerekir ki, istenilen maddi tazminat boşanmanın eki (fer-i) niteliğindedir. Yargılamanın her aşamasında yazılı yahut sözlü istenmesi imkan dahilindedir. Medeni Kanunun 143/1. maddesi, "mevcut ve hatta muntazar bir menfaati boşanma yüzünden haleldar olan kabahatsiz karı veya kocanın kabahatli olan taraftan münasip bir maddi tazminat talebine hakkı vardır" kuralını getirmiştir. Görüldüğü gibi, maddi tazminatın hüküm altına alınabilmesi için öncelikle bu konuda bir isteğin bulunması, boşanma yüzünden mevcut ve hatta muntazar bir menfaatin haleldar olması ve istekte bulunanın boşanmada kabahatsiz olması gerekmektedir. Yasa koyucu muntazar menfaatin neler olduğunu göstermemiştir. Maddi tazminata esas alınabilecek ve boşanma yüzünden haleldar olduğu ileri sürülen menfaatler, toplumun genel yapısı, ülke şartları ve yaşam gerçekleri göz önüne alınmak suretiyle ve herhalde evlilik birliğinin devam ettiği dönemde normal koşullar altında bir eşin diğer eşten yapmasını bekleyebileceği ölçüde makul, ciddi ve sürekli olmalıdır. Maddi tazminat belirlenirken de haleldar olduğu ifade edilen menfaatlerin varlığının kanıtlanması yanında, kabahatsiz eşin eğitim düzeyi, yaşı itibariyle evlenme şansını kaybetme oranı ve ileri sürülen isteğin başka bir yolla karşılanmasının mümkün olup olmadığının değerlendirilmesi gerekeceği de kuşkusuzdur.” denilmektedir.
2.HD 10.12.1993 T.11319 E.12087 K. sayılı kararında “Evlenen kimseler birlikte aile birliğinin saadetini temin edecektir (MK. md. 151). Kadının münasip veçhile iaşesi birliğin reisi kocaya aittir (MK. md. 152). Görülüyor ki, kadın emeğini, gücünü aile birliğine tahsis ederken, geleceği için bir güvence yaratma endişesinde değildir. Çünkü, kocasının desteği geleceğini sağlayacaktır. Kusursuz boşanan eş gelecekteki kocanın desteğini kaybetmiştir. Desteğin kaybı ise kadına hakkaniyete uygun bir maddi tazminat isteme hakkı verir.” denilmektedir.
Yine yasa hükmü gereği,manevi tazminat talebinin kabulü için de ; 1- kişilik haklarına saldırı olması ve 2- manevi giderim istenen eşin kusurlu olması gerekmektedir.
Türk Medeni Kanununun 174/2.maddesi hükümleri, bu konudaki Yargıtay İçtihatları ve yine her olayın kendi özeliği dikkate alınarak, boşanmaya sebebiyet veren olaylar sonucu kişisel hakları, şahsi menfaatleri saldırıya uğrayan ve evlilik birliğinin sarsılmasında kusurlu bulunmayan eş lehine, tarafların sosyal ve ekonomik durumları, paranın alım gücü, tazminata esas olan fiillerin ağırlığı (ruh ve beden sağlığına zarar veren, şiddet içeren davranışlar, ağır hakaretler küfürler ve onur kırıcı davranışlar v.s.) ve hakkaniyet kuralı dikkate alınarak manevi tazminata hükmedilmelidir.
Bu Konudaki Yargıtay Kararlarında;
2.HD 2003/1741 E.2003/3637 K.sayılı 17.03.2003 tarihli kararındaBoşanmaya neden olan olaylarda davacıyı döven, birlik görevlerini yerine getirmeyen davalı tamamen kusurludurr............
Türk Medeni Kanununun 174/2 maddesi, boşanmaya sebebiyet vermiş olan olaylar yüzünden kişilik hakları saldırıya uğrayan tarafın, kusurlu olandan manevi tazminat isteyebileceğini öngörmüştür. Toplanan delillerden evlilik birliğinin temelinden sarsılmasına sebep olan olaylarda tazminat isteyen *kadının ağır yada eşit kusurlu olmadığı, bu olayların kişilik haklarına saldırı teşkil ettiği anlaşılmaktadır. O halde mahkemece, tarafların sosyal ve ekonomik durumları, tazminata esas olan fiilin ağırlığı ile hakkaniyet kuralları (TMK. 4 BK. 42,43,44,49) dikkate alınarak * kadın yararına uygun miktarda manevi tazminata hükmedilmesi gerekir.” denilmektedir.
BOŞANMADA YOKSULLUK NAFAKASI

4721 sayılı TMK Boşanmada tazminat ve nafaka/ Yoksulluk nafakası başlıklı “ Madde 175 - “Boşanma yüzünden yoksulluğa düşecek taraf, kusuru daha ağır olmamak koşuluyla geçimi için diğer taraftan mali gücü oranında süresiz olarak nafaka isteyebilir.
Nafaka yükümlüsünün kusuru aranmaz.” Denilmektedir.
TMK 175.md.hükmü gereği yoksulluk nafakası talebinin kabulü için 1- talep edilmesi, 2-talep edenin boşanma yüzenden yoksulluğa düşeceğinin belirlenmesi,3- talep eden şahsın kusurunun daha ağır olmaması gerekmektedir. Madde düzenlemesi ve Yargıtay Kararları ile de eşit kusur halinde de nafakaya hükmedilmesi gerekeceği belrilenmiştir.

Bu Konudaki Yargıtay Kararlarında;
3.HD 2004/7524 E., 2004/7594 K.sayılı 05.07.2004 tarihli kararında
Boşanmada eşit kusurlu eş de diğer şartlar varsa yoksulluk nafakası isteyebilir.”denilmektedir.
3.HD 2004/1930 E., 2004/2575 K.sayılı 23.03.2004 tarihli kararında ;” Boşanma yüzünden yoksulluğa düşecek taraf, kusuru daha ağır olmamak koşuluyla geçimi için diğer taraftan mali gücü oranında süresiz olarak nafaka isteyebilir. Yoksulluğun ortadan kalması halinde bağlanmış olan nafaka mahkeme kararıyla kaldırılabilir.”denilmektedir.


4721 sayılı TMK Boşanmada tazminat ve nafaka / Yetki başlıklı “ Madde 177 - Boşanmadan sonra açılacak nafaka davalarında, nafaka alacaklısının yerleşim yeri mahkemesi yetkilidir.”denilmektedir.
4721 sayılı TMK Boşanmada tazminat ve nafaka/ Zamanaşımı başlıklı “ Madde 178 - Evliliğin boşanma sebebiyle sona ermesinden doğan dava hakları, boşanma hükmünün kesinleşmesinin üzerinden bir yıl geçmekle zamanaşımına uğrar. “ denilmektedir.
 
bayigram takipçi satın al instagram beğeni satın al instagram takipçi satın al tiktok takipçi satın al Buy Followers haber
vozol puff
Geri
Üst