Boris Vian

Salvo

Kayıtlı Üye
Boris Vian

--------------------------------------------------------------------------------

Boris Vian


Derilerinizi Yüzeceğim


Sartre, Camus gibi yazarların çağdaşı olan Boris Vian, yeni kitaplar köşemizde yer alan üçüncü nesil polisiyelerin öncüsü “Hard Boiled”un önemli bir temsilcisidir. Yaşadığı yıllarda fazlaca tanınmayan, ama bugün rahatlıkla “ünlü” diyebileceğimiz Fransız yazar Boris Vian 1920 doğumluydu. 22 yaşında inşaat mühendisliği diploması almış, kısa bir süre bu işte çalıştıktan sonra yaşamını trompet çalmak, aktörlük, kabare şarkıcılığı, çevirmenlik gibi işlerle sürdürmüş, oyunlar, romanlar, öykü ve senaryolar hatta kısa operalar bile yazmıştı.

Bazı kitapları, o hayattayken de çok satmış, dahası okurları ve edebiyat çevrelerini etkilemişti. Ama, Vian her zaman aykırı ve muhalif bir tavır sergiledi. “Saygın” edebiyat çevrelerine şirin gözükmeye çalışmadı. Sonuçta, yaşamı sırasında eleştirmenlerle çok uğraşmasının bedelini, söylem dışı bırakılarak ödediğini görüyoruz, adı hiç bir zaman öne çıkarılmadı. Tepeden tırnağa toplum ve düzen karşıtı kişiliği, eleştiri ve şiddet yüklü romanların yazarının, 68’in devrimci öğrencileri için bir mit haline gelişini anlamak zor değil. Bu edebiyat dışı buluşma, Boris Vian’a ölümünden sonra edebiyat dünyasındaki ününü de getirdi.

“Derilerinizi Yüzeceğim”e geçmeden önce, Türkçe’de Boris Vian külliyatından da sözetmek istiyorum. Kendisini “yüksek edebiyat” içine yerleştiren dört romanı; “Günlerin Köpüğü”, “Pekin’de Sonbahar”, “Yürek Söken” ve “Kırmızı Ot” onun öfkesinden izler taşımakla birlikte, hem mizah hem fantastik yanlarıyla incelerek, okuyucuları kolaylıkla etkisi altına alan bir üslupla yazılmışlardır.

Vian Polisiyeleri
Benim daha çok sevdiğim Boris Vian, 1940'ların sonunda "Amerikalı polisiye roman yazarı" Vernon Sullivan adını kullanarak yazdığı diğer dört romanında çıkar ortaya. Kendi adını da çevirmen olarak kullanmıştı bu kitaplarında. İşin gerçeğine bakılırsa eleştirmenleri alaya almak istiyordu ve bunu da başardı. Eleştirmenleri çaresiz bırakan aykırı metinler yaratmıştı. Hard-Boiled veya Fransa’daki adıyla Roman-Noire türünde yazılmış öyküler Amerika'da geçiyor, hem şiddet hem de cinselliğe fazlasıyla yer veriliyordu (kitapların bazen yerden yere vurulduğunu, bazen “eh fena değil” gibi yuvarlak laflarla geçiştirildiğini, ama her durumda okuyucuların ilgisine mazhar olduğunu, edebiyat tarihçilerinden öğreniyoruz).

Önce yasaklanan sonra en çok satanlar listesine giren ve yazarın sinema uyarlamasını seyrederken öldüğü ilk hard-boiled tarzı romanı “Mezarlarınıza Tüküreceğim”, adıyla bile irkiltir okuyucuyu. Ardından gelen “Bütün Ölülerin Derisi Aynıdır”, yine beyazlar arasındaki “beyaz derili zenci” kimliğini ve beyazlara yönelmiş şiddeti anlatır. Söz konusu romanlardan üçüncüsü olan "Ve Bütün Çirkinler Öldürülecek"i, bilim-kurgu ve polisiyenin *****grafi ile harmanlandığı bir metin olarak özetlemek mümkün. Aynı tarzdaki son romanı “Kızlar Farkına Varmıyor” ile seri tamamlanıyor.

Derilerinizi Yüzeceğim
Tam çevirisi “Bütün Ölülerin Derisi Aynıdır”, Fransa’daki 72 yılı baskısına konan ismiyle “Derilerinizi Yüzeceğim” olarak yayınlanmış Türkiye’de. Eski kitaplar köşemizde yer almakla birlikte, bu kitabın, diğer Vian “Kara”ları ile birlikte yeniden yayınlandığını da hatırlatmakta yarar var. Öykü Amerika’da geçiyor. Bir barda bodyguard olarak çalışan Dan, “beyaz adam” olarak sürdürdüğü yaşamının, zenci kardeşi ortaya çıkınca bozulacağından korkar. Ona göre pis kokularından bile anlaşılır insanların kara derili oluşu. Kendisini korumak için yapabileceği tek şey, gerçeği bilenleri yok etmektir. Böylelikle kaçıp kovalamaca da başlar. Trajik olan, aslında Dan zenci değildir. Sonlara doğru polisin ağzından çıkan “haydi, haydi, içinizi rahatlatacak bir şey söyleyeceğim size. Kocanız siyah değilmiş. Doğru, üç kişiyi öldürdü, ama, iyi bir avukat onun daha hafif bir cezaya mahkum edilmesini sağlayabilir” sözleri, Vian’ın göstermek istediği adaletsizliği çok iyi yansıtır.

Her ne kadar, o dönemin Amerikan polisiyeleriyle benzerlikler taşısalar da, Vian’ın romanlarının ele aldığı konular derinliklidir. Daha sonra İtalyan, İspanyol ve Latin polisiyelerinin yolunu açan Fransız Kara romanın toplumsal eleştirisi, -Amerika’lı türdeşlerinin aksine- yerel iktidarda sınırlı kalmaz. Sorun sistemden kaynaklanır. Irk ve renk ayrımcılığının akıldışılığını ortaya çıkarmak için şiddetin uygulayıcısına yer değiştirtir, başkaldıran kara derili adama “kirlettirir” beyaz kadını ve istediğini elde eder; sarsar okuyucuyu. Sarsmak, etkilemek önemlidir onun için. “Etkin yazar kimliği hak edilmek isteniyorsa, hoşa gitsin ya da gitmesin türlü etkileri olan bir tarzı oluşturmak gerekir; okuru güldürmek, ağlatmak, meraklandırmak, uyarmak ama hep maddi anlamda, yani heyecanın denetlenebilecek sonuçları olmalı, eğer ağlanıyorsa gerçek gözyaşları dökülmeli” diyen Vian, etki yaratmaya en uygun tür olan polisiyelerin üslubunu çok iyi kullanmıştır.

Her zaman muhalif
Kitabın sonundaki “sonsöz” bölümünde, Boris Vian, edebiyat çevrelerine çok ağır bir dille saldırıyor. Geçtiğimiz yıl Altıkırkbeş yayınları tarafından basılan “*****grafi Üzerine” adlı denemesinde de benzer bir üslubuna tanık olmuştuk onun. Tavırları ve aykırı düşünceleri nedeni ile belki Sartre ile kıyaslanabilir Vian, ama o kendisini hiçbir zaman fazla ciddiye almadı. Eski arabalardan caz müziğine oradan yazarlığa ve düzen karşıtlığına uzanan tutkuları ile, gerçek anlamda “enteresan” bir kişiliği vardı. Elbette onun bir savaş karşıtı olduğunu, Fransızların Cezayir’i işgaline muhalefet ettiğini söylemek bile fazla. En popüler şarkılarını bu muhalefet döneminde yazmıştı. Savaş için söylediği “bir gün, hiç kimsenin sağ olarak geri dönmediği bir savaş, ‘I. En İyi Düzenlenmiş Savaş Günü’ olarak ilan edilebilir” sözü, onun alaycı, gerçekçi ve acılı üslubunu çok iyi yansıtır.

Boris Vian’ın yazdıklarını anlamak için, onun yaşama bakışını anlamak zorunlu gibi geliyor bana. Küçük yaşta geçirdiği bir rahatsızlık sebebiyle kendisini erken yaşta yakalayan ölüm, aslında yazar için süpriz değildi. Belki de bu nedenle her şeyle alay edebilecek bir rahatlığı, hoşlandığı şeyleri yapmak için acelesi vardı. Ve bütün haksızlıklara yönelmiş bir öfke ile yazdı öykülerini, romanlarını, şarkılarını....

A. Ömer Türkeş
 
bayigram takipçi satın al instagram beğeni satın al instagram takipçi satın al tiktok takipçi satın al Buy Followers bugün haber
vozol puff
Geri
Üst