Borderline Kişilik Bozukluğu
Borderline kişilik bozukluğu olan hastalar nöroz ve psikoz arasındaki sınırdadır ve sıra dışı stabil olmayan afekt, mizaç, davranış, obje ilişkileri ve benlik imajı ile özellik gösterir.
Bozukluk; ambulatuar şizofreni, güya kişilik (Helene Deutsch tarafından konulmuş bir terimdir), psödonörotik şizofreni ( Paul Hoch ve Philip Politan tarafından tanımlanmıştır) ve psikotik karakter ( John Frosch tarafından tanımlanmıştır) olarak adlandırılır. ICD-10 da emosyonel stabil olmayan kişilik bozukluğu olarak adlandırılmıştır.
Kesin yaygınlık çalışmaları bulunmamaktadır, ancak borderline kişilik bozukluğunun toplumun %12 kadarında bulunduğu düşünülmektedir ve kadınlarda erkeklerden 2 kat daha yaygındır.
Borderline kişilik bozukluğu olan hastalar hemen hemen daima kriz durumunda görülür. Duygulanım dalgalanmaları yaygın olarak görülür.
Hastalar kısa dönem psikotik epizodlar (mikropsikotik epizod olarak adlandırılır) nadiren tam bir patlama gösteren psikotik kopmalar geçirebilir ve borderline kişilik bozukluğu hastaların psikotik semptomları hemen hemen daima sınırlı, çabuk geçen veya şüpheli durumlardır. Yaşamlarının kederli doğası, tekrarlayıcı kendine zarar verici davranışlara yansır.
Hem bağımlılık, hem de düşmanlık hissettikleri için borderline kişilik bozukluğu olan hastalar düzensiz kişilerarası ilişkilere sahiptirler. Borderline kişilik bozukluğu olan hastalar yalnız kalmayı tolere edemezler, ilişkilerinde çılgınlık arayışlarını tercih ederler, yanında kalanlar için ne kadar mutsuz olduklarının onlar için önemi yoktur. Yalnızlığını azaltmada, sadece kısa dönemler içinse, yabancı biriyle arkadaşlığı kabul eder veya rastgele cinsel ilişki kurar.
Otto Kernberg borderline kişilik bozukluğu olan hastalarda projektif identifikkasyon denen savunma mekanizmasını tanımlamıştır.
Genelde, borderline kişilik bozukluğu olan hasta, kronik boşluk duygusu, impulsivite, kısa yaşanan psikotik epizotlar, manüplatif intihar girişimi ve yakın ilişkilerinde talepkar bağlılık gösteririler.
Bozukluk zamanla ufak değişiklikler olsada tam olarak stabildir. Uzun süreli çalışmalar şizofreniye doğru bir progresyon göstermediği yöndedir, ancak hastalar yüksek sıklıkla majör depresif bozukluk epizodlarına sahiptir.
Tedavisi
Borderline kişilik bozukluğu olan hastaların psikoterapisi yoğun araştırma isteyen bir alandır ve seçilecek tedavidir. Psikoterapi terapist kadar hasta içinde zordur.
Borderline kişilik bozukluğu olan hastalar, hem bireysel hem de grup temelinde yoğun psikoterapi uygulanan hastane ortamında sıklıkla iyi olurlar.
Aşırı impulsif, kendine zarar verici veya kendini sakat bırakan borderline kişilik bozukluğu olan hasta, hastanenin koruyucu ortamında güven altına alınabilir. İdeal şartlar altında, düzelme gösterene kadar hastanede kalırlar, bu süre bazı vakalarda bir yıldan fazla olabilir.