Borçlunun Temerrüdü İfanın mümkün olmaması halinde Bk md.20 ya da Bk md.96 uygulanır. İfa mümkün ama geciktirilmişse borçlu temerrüdü hükümleri(Bk md101-108) uygulanır.
B - BORÇLUNUN TEMERRÜDÜ
I:ŞARTLAR
Madde 101 - Muaccel bir borcun borçlusu, alacaklının ihtariyle, mütemerrit olur.
Borcun ifa edileceği gün müttefikan tayin edilmiş veya muhafaza edilen bir hakka istinaden iki taraftan birisi bunu usulen bir ihbarda bulunmak suretiyle tesbit etmiş ise, mücerret bugünün hitamı ile borçlu mütemerrit olur.
II:HÜKÜMLERİ
1 - KAZA HALİNDE MESULİYET
Madde 102 - Mütemerrit olan borçlu, borcun teahhürle ifasından dolayı zarar ve ziyan tediyesine mecbur olduğu gibi kazara vukua gelecek zarardan da mesuldür.
Borçlu, kendisi tarafından bir güna kusur olmaksızın teahhürde bulunmuş olduğunu veya borç vakit ve zamaniyle ifa edilmiş olsa bile kazanın alacaklının zararına olarak tediye olunacak şeye isabet edeceğini ispat ederek, bu mesuliyetten kurtulabilir.
2 - GEÇMİŞ GÜNLER FAİZİ
A UMUMİYET İTİBARİYLE
Madde 103 - Bir miktar paranın tediyesinden temerrüt eden borçlu mukavele ile daha az bir faiz tayin edilmiş olsa bile geçmiş günler için senevi yüzde beş hesabiyle faiz tediyesine mecburdur.
Akitte doğrudan doğruya veya taksite raptedilmiş komüsyon şeklinde yüzde beşten ziyade bir faiz şart edilmiş ise bu faizde temerrüt eden borçludan istenebilir.
(Üçüncü fıkra mülga: 29/06/1956 - 6763/41 md.)
B FAİZİN, MÜTEDAHİL TAKSİTLERİN, HİBE ETTİĞİ MEBALİĞİN TEDİYESİNDE MÜTEMERRİT OLAN BORÇLU
Madde 104 - Faiz veya mütedahil iratların yahut hibe ettiği bir miktar paranın tediyesinden temerrüt eden borçlu bunlar için geçmiş günler faizini ancak icraya veya mahkemeye müracaat gününden itibaren tediyeye mecburdur.
Bunun aksine olan her şart, cezai şart hakkındaki hükümlere tevfikan takdir olunur.
Geçmiş günler faizinin tediyesinde temerrüt sebebi ile faiz yürütülemez.
3 - MUNZAM ZARAR
Madde 105 - Alacaklının düçar olduğu zarar geçmiş günler faizinden fazla olduğu surette borçlu kendisine hiç bir kusur isnat edilemiyeceğini ispat etmedikçe bu zararı dahi tazmin ile mükelleftir.
Bu munzam zarar derhal takdir olunabilirse hakim, esasa dair karar verir iken bu zararın miktarını dahi tayin edebilir.
4 - BİR MEHİL TAYİNİ SURETİYLE
A FESİH HAKKI
Madde 106 - Karşılıklı taahhütleri havi olan bir akitte iki taraftan biri mütemerrit olduğu takdirde, diğeri borcun ifa edilmesi için münasip bir mehil tayin veya münasip bir mehilin tayinini hakimden isteyebilir.
Bu mehil zarfında borç ifa edilmemiş bulunduğu surette alacaklı her zaman onun ifasını talep ve teahhür sebebi ile zarar ve ziyan davası ikame eylemek hakkını haizdir; birde aktin icrasından ve teahhürü sebebiyle zarar ve ziyan talebinden vaz geçtiğini derhal beyan ederek borcun ifa edilmemesinden mütevellit zarar ve ziyanı talep veya akdi fesh edebilir.
B DERHAL FESİH
Madde 107 - Aşağıdaki hallerde bir mehil tayinine lüzum yoktur.
1 - Borçlunun hal ve vaziyetinden bu tedbirin tesirsiz olacağı anlaşılırsa
2 - Borçlunun temerrüdü neticesi olarak borcun ifası alacaklı için faidesiz kalmış ise.
3 - Akdin hükümlerine göre borç tayin ve tesbit edilen bir zamanda veya muayyen bir mehil içinde ifa edilmek lazım geliyorsa.
C RÜCUUN HÜKÜMLERİ
Madde 108 - Akitten rücu eden alacaklı, vaidolunan şeyi vermekten imtina ve tediye eylediği şeyi istirdat edebilir.
Bundan başka borçlu kendisine hiç bir kusurun isnat edilemiyeceğini ispat edemezse alacaklı akdin hükümsüzlüğünden mütevellit zararın tazminini de talep edebilir.
Temerrüd hükümlerinin uygulanabilmesi için:
1-Borcun muaccer ve dava edilebilir olması gerekir. (vadesi gelmiş olmalıdır)
Borç zamanaşımına uğramışsa temerrüd olmaz. Borçlu ödemezlik def'i ileri sürmüş olabilir. Bu halde de temerrüd söz konusu olmayacaktır.
2-Borcun ifasının mümkün olması gerekir.
Dava sırasında ifanın mümkün olduğunun ispat yükü davacıdadır.(yani alacaklı)
3-Borçlunun ifada bulunmamaış olması gerekir.
Dava sırasında ifanın yapıldığının ispat yükü borçludadır.
4-Alacaklının borçluya ihtarda bulunması gerekir.İhtar ifanın gerçekleştirilmesi için alacaklı tarafından borçluya yöneltilen çağrıdır.
Eğer alacaklının ifa için bir takım hazırlık hareketleri yapması gerekiyorsa bunları da yapmalıdır. Bu durumda sadece ihtar yeterli olmaz.
İhtarın aranmadığı haller: (Bk.md.101/2)
+Taraflar araalrında borcu ifa edecekleri günü sözleşmede kararlaştırmışlarsa ihtara gerek kalmadan temerrüd gerçekleşir.Kanundan ya da hakim kararından belli olan vade tarihi için ihtara gerek vardır.
+Eğer ifa gününün tayini taraflardan birine bırakılmışsa ve o kararlaştırılan günde ifada bulunmazsa temerrüd için yine ihtara gerek olmayacaktır.
+Dürüstlük kuralı gereği temerrüd ihtarının fuzuli olduğu düşünülüyorsa gene ihtara gerek olmayacaktır.
+Borçlunun borcu bir haksız fiilden doğuyorsa ihtara gerek yoktur.Haksız fiili gerçekleştiren kişi her zamn mütemerridtir.
+Sözleşmede ihtara gerek olmadığı kararlaştırılmış olabilir.
+İade borcu bir mahkeme kararından doğuyor ise yine temerrüd için ihtara gerek yoktur.
Temerrüdün genel sonuçları: (Bk md.102)
Temerrüdün sinallagmatik akitlerdeki sonuçları:
Bk md.106: Aynen ifa+Gecikme Tazminatı dışında alacaklıya borcun ifasından vazgecerek müsbet zararını isteme ya da sözleşmeden dönerek menfi tazminat isteme hakkı da veriyor.
İfa yerine tazminat isteyebilmek için ilk şart bir süre tayin etmek ya da bu süre tayinini hakimden istemektir. Eğer alacaklı borçludan aynen ifayı istemekte direnecekse süre tayin etmesine gerek yoktur. Bu süre münasip bir süre olmalıdır. Bunda kriter dürüstlük kuralıdır. Verilen süre münasip bir süre değilse açılmış bir davada bunun münasip bir süreye çevrilmesi mümkündür.
Süre tayininin istisnaları: (Bk md 107: Derhal fesih)
+Tarafalar aralarındaki anlaşmada süre tayinine gerek olmadığını kararlaştırmış olabilirler.
+Borçlunun hal ve vaziyetinden süre tayinine gerek olmadığı anlaşılıyor olabilir.
Borçlunun borcu ifa edebilmesi için uzun bir zamana ihtiyaç varsa ve temerrüde düşmeden önce hiç bir hazırlık yapmamışsa artık o sürenin verilmesinin gereksiz olduğu düşünülebilir.
+Borçlunun temerrüdü sözleşmenin aynen ifasını gereksiz hale getirmişse.
+Borcun ifası için bir kesin vade tayin edilmişse.
Bu genel kuralın Bk md 187 de uygulaması var.
Madde 187 - Ticari muamelelerde teslim için bir zaman tayin edilmiş olupta bayi temerrüt ederse müşterinin teslim talebinden vaz geçerek ademi ifa sebebi ile zarar ve ziyan isteyeceğini kabule cevaz vardır.
Müşteri teslimini istemek niyetinde ise muayyen müddetin inkızasında bayii bundan haberdar etmesi lazımdır.
Yine sinallagmatik akitlerde alacaklının ifa yerine tazminat ya da sözleşmeden dönebilme imkanlarını kullanabilmesi için ihtardan sonra bu ihtimallerden hangisini seçtiğini derhal(vakit geçirmeden) borçluya bildirmesi gerekmektedir.
Vakit geçirmeden bildirmediyse aynen ifayı istediği karine oluşturur.
B - BORÇLUNUN TEMERRÜDÜ
I:ŞARTLAR
Madde 101 - Muaccel bir borcun borçlusu, alacaklının ihtariyle, mütemerrit olur.
Borcun ifa edileceği gün müttefikan tayin edilmiş veya muhafaza edilen bir hakka istinaden iki taraftan birisi bunu usulen bir ihbarda bulunmak suretiyle tesbit etmiş ise, mücerret bugünün hitamı ile borçlu mütemerrit olur.
II:HÜKÜMLERİ
1 - KAZA HALİNDE MESULİYET
Madde 102 - Mütemerrit olan borçlu, borcun teahhürle ifasından dolayı zarar ve ziyan tediyesine mecbur olduğu gibi kazara vukua gelecek zarardan da mesuldür.
Borçlu, kendisi tarafından bir güna kusur olmaksızın teahhürde bulunmuş olduğunu veya borç vakit ve zamaniyle ifa edilmiş olsa bile kazanın alacaklının zararına olarak tediye olunacak şeye isabet edeceğini ispat ederek, bu mesuliyetten kurtulabilir.
2 - GEÇMİŞ GÜNLER FAİZİ
A UMUMİYET İTİBARİYLE
Madde 103 - Bir miktar paranın tediyesinden temerrüt eden borçlu mukavele ile daha az bir faiz tayin edilmiş olsa bile geçmiş günler için senevi yüzde beş hesabiyle faiz tediyesine mecburdur.
Akitte doğrudan doğruya veya taksite raptedilmiş komüsyon şeklinde yüzde beşten ziyade bir faiz şart edilmiş ise bu faizde temerrüt eden borçludan istenebilir.
(Üçüncü fıkra mülga: 29/06/1956 - 6763/41 md.)
B FAİZİN, MÜTEDAHİL TAKSİTLERİN, HİBE ETTİĞİ MEBALİĞİN TEDİYESİNDE MÜTEMERRİT OLAN BORÇLU
Madde 104 - Faiz veya mütedahil iratların yahut hibe ettiği bir miktar paranın tediyesinden temerrüt eden borçlu bunlar için geçmiş günler faizini ancak icraya veya mahkemeye müracaat gününden itibaren tediyeye mecburdur.
Bunun aksine olan her şart, cezai şart hakkındaki hükümlere tevfikan takdir olunur.
Geçmiş günler faizinin tediyesinde temerrüt sebebi ile faiz yürütülemez.
3 - MUNZAM ZARAR
Madde 105 - Alacaklının düçar olduğu zarar geçmiş günler faizinden fazla olduğu surette borçlu kendisine hiç bir kusur isnat edilemiyeceğini ispat etmedikçe bu zararı dahi tazmin ile mükelleftir.
Bu munzam zarar derhal takdir olunabilirse hakim, esasa dair karar verir iken bu zararın miktarını dahi tayin edebilir.
4 - BİR MEHİL TAYİNİ SURETİYLE
A FESİH HAKKI
Madde 106 - Karşılıklı taahhütleri havi olan bir akitte iki taraftan biri mütemerrit olduğu takdirde, diğeri borcun ifa edilmesi için münasip bir mehil tayin veya münasip bir mehilin tayinini hakimden isteyebilir.
Bu mehil zarfında borç ifa edilmemiş bulunduğu surette alacaklı her zaman onun ifasını talep ve teahhür sebebi ile zarar ve ziyan davası ikame eylemek hakkını haizdir; birde aktin icrasından ve teahhürü sebebiyle zarar ve ziyan talebinden vaz geçtiğini derhal beyan ederek borcun ifa edilmemesinden mütevellit zarar ve ziyanı talep veya akdi fesh edebilir.
B DERHAL FESİH
Madde 107 - Aşağıdaki hallerde bir mehil tayinine lüzum yoktur.
1 - Borçlunun hal ve vaziyetinden bu tedbirin tesirsiz olacağı anlaşılırsa
2 - Borçlunun temerrüdü neticesi olarak borcun ifası alacaklı için faidesiz kalmış ise.
3 - Akdin hükümlerine göre borç tayin ve tesbit edilen bir zamanda veya muayyen bir mehil içinde ifa edilmek lazım geliyorsa.
C RÜCUUN HÜKÜMLERİ
Madde 108 - Akitten rücu eden alacaklı, vaidolunan şeyi vermekten imtina ve tediye eylediği şeyi istirdat edebilir.
Bundan başka borçlu kendisine hiç bir kusurun isnat edilemiyeceğini ispat edemezse alacaklı akdin hükümsüzlüğünden mütevellit zararın tazminini de talep edebilir.
Temerrüd hükümlerinin uygulanabilmesi için:
1-Borcun muaccer ve dava edilebilir olması gerekir. (vadesi gelmiş olmalıdır)
Borç zamanaşımına uğramışsa temerrüd olmaz. Borçlu ödemezlik def'i ileri sürmüş olabilir. Bu halde de temerrüd söz konusu olmayacaktır.
2-Borcun ifasının mümkün olması gerekir.
Dava sırasında ifanın mümkün olduğunun ispat yükü davacıdadır.(yani alacaklı)
3-Borçlunun ifada bulunmamaış olması gerekir.
Dava sırasında ifanın yapıldığının ispat yükü borçludadır.
4-Alacaklının borçluya ihtarda bulunması gerekir.İhtar ifanın gerçekleştirilmesi için alacaklı tarafından borçluya yöneltilen çağrıdır.
Eğer alacaklının ifa için bir takım hazırlık hareketleri yapması gerekiyorsa bunları da yapmalıdır. Bu durumda sadece ihtar yeterli olmaz.
İhtarın aranmadığı haller: (Bk.md.101/2)
+Taraflar araalrında borcu ifa edecekleri günü sözleşmede kararlaştırmışlarsa ihtara gerek kalmadan temerrüd gerçekleşir.Kanundan ya da hakim kararından belli olan vade tarihi için ihtara gerek vardır.
+Eğer ifa gününün tayini taraflardan birine bırakılmışsa ve o kararlaştırılan günde ifada bulunmazsa temerrüd için yine ihtara gerek olmayacaktır.
+Dürüstlük kuralı gereği temerrüd ihtarının fuzuli olduğu düşünülüyorsa gene ihtara gerek olmayacaktır.
+Borçlunun borcu bir haksız fiilden doğuyorsa ihtara gerek yoktur.Haksız fiili gerçekleştiren kişi her zamn mütemerridtir.
+Sözleşmede ihtara gerek olmadığı kararlaştırılmış olabilir.
+İade borcu bir mahkeme kararından doğuyor ise yine temerrüd için ihtara gerek yoktur.
Temerrüdün genel sonuçları: (Bk md.102)
Temerrüdün sinallagmatik akitlerdeki sonuçları:
Bk md.106: Aynen ifa+Gecikme Tazminatı dışında alacaklıya borcun ifasından vazgecerek müsbet zararını isteme ya da sözleşmeden dönerek menfi tazminat isteme hakkı da veriyor.
İfa yerine tazminat isteyebilmek için ilk şart bir süre tayin etmek ya da bu süre tayinini hakimden istemektir. Eğer alacaklı borçludan aynen ifayı istemekte direnecekse süre tayin etmesine gerek yoktur. Bu süre münasip bir süre olmalıdır. Bunda kriter dürüstlük kuralıdır. Verilen süre münasip bir süre değilse açılmış bir davada bunun münasip bir süreye çevrilmesi mümkündür.
Süre tayininin istisnaları: (Bk md 107: Derhal fesih)
+Tarafalar aralarındaki anlaşmada süre tayinine gerek olmadığını kararlaştırmış olabilirler.
+Borçlunun hal ve vaziyetinden süre tayinine gerek olmadığı anlaşılıyor olabilir.
Borçlunun borcu ifa edebilmesi için uzun bir zamana ihtiyaç varsa ve temerrüde düşmeden önce hiç bir hazırlık yapmamışsa artık o sürenin verilmesinin gereksiz olduğu düşünülebilir.
+Borçlunun temerrüdü sözleşmenin aynen ifasını gereksiz hale getirmişse.
+Borcun ifası için bir kesin vade tayin edilmişse.
Bu genel kuralın Bk md 187 de uygulaması var.
Madde 187 - Ticari muamelelerde teslim için bir zaman tayin edilmiş olupta bayi temerrüt ederse müşterinin teslim talebinden vaz geçerek ademi ifa sebebi ile zarar ve ziyan isteyeceğini kabule cevaz vardır.
Müşteri teslimini istemek niyetinde ise muayyen müddetin inkızasında bayii bundan haberdar etmesi lazımdır.
Yine sinallagmatik akitlerde alacaklının ifa yerine tazminat ya da sözleşmeden dönebilme imkanlarını kullanabilmesi için ihtardan sonra bu ihtimallerden hangisini seçtiğini derhal(vakit geçirmeden) borçluya bildirmesi gerekmektedir.
Vakit geçirmeden bildirmediyse aynen ifayı istediği karine oluşturur.