Borçlar Kanunu - Borçlar Kanunu Genel Bilgi

Salvo

Kayıtlı Üye
ON BEŞİNCİ BAP
Komisyon
(A) ALIM VE SATIM KOMÜSYONCUSU (1)
I - Tarifi :
Madde 416 – Alım ve satım işlerinde komüsyoncu, ücret mukabilinde kendi namına ve müvekkil hesabına kıymetli evrak ve menkul eşya alım ve satımını deruhte eden kimsedir.
Atide beyan olunacak hükümler müstesna olmak üzere komüsyon mukavelelerinde vekalet hükümleri tatbik olunur.
II - Komüsyoncunun borçları :
1 – Mecburi ihbar ve sigorta
Madde 417 – Komüsyoncu yaptığı muamelenin cereyanından müvekkilini haberdar etmeğe ve hususiyle emrinin icra edildiğini kendisine derhal bildirmeğe mecburdur.
Müvekkilin emri olmadıkça komüsyoncu mukavelenin mevzuunu teşkil eden şeyleri sigorta ettirmeğe mecbur değildir.
2 – Eşyaya ihtimam
Madde 418 – Satılmak üzere komüsyoncuya gönderilen eşyanın bozukluğu göze çarpıyorsa, komüsyoncu nakliyeciye rücu hakkını muhafazaya ve hasarı tesbit ettirmeğe ve muktedir olduğu kadar eşyayı hıfza ve derhal müvekkiline haber vermeğe mecburdur.
——————————
(1) 29/6/1956 tarih ve 6763 sayılı Kanunun 41 nci maddesiyle 416 ila 429 ncu maddelerde geçen (Amir) kelimeleri (Müvekkil) olarak değiştirilmiş ve metne işlenmiştir.

632

Aksi takdirde ihmalin sebebiyet verdiği ziyandan mesul olur.
Satılmak üzere komüsyoncuya gönderilen eşyanın hemen bozulacağından korkuluyorsa, komüsyoncu, müvekkiline derhal malümat vermek şartiyle o eşyayı satmağa mecburdur.
3 – Müvekkil tarafından tayin olunan fiat
Madde 4l9 – Müvekkil tarafından tayin olunan asgari bedelden noksanına mal satan komüsyoncu malı satmasaydı müvekkilinin daha ziyade mutazarrır olacağını ve bu hal icabının yeniden emir almağa müsait bulunmadığını ispat etmedikçe bedelin noksanını tazmine mecbur olur.
Bu takdirde, komüsyoncunun kusuru varsa şarta muhalefetinden dolayı başkaca tazminat vermeğe mecburdur.
Müvekkilin tayin ettiği bedelden noksanına mal alan veya fazlasına satan komüsyoncu, bu muameleden istifade edemeyip aradaki farkı, müvekkiline vermeğe mecburdur.
4 – Veresiye mal satma, mal tesellüm etmeden tediye
Madde 420 – Komüsyoncu, müvekkilin izni olmaksızın veresiye mal satar veya malı tesellüm etmeden para verirse zararı kendine ait olur.
Şu kadarki müvekkil hilafını emretmedikçe, satış mahallindeki örfe göre, veresiye satabilir.
5 – Komüsyoncunun kefaleti
Madde 421 – Salahiyeti hilafına veresiye mal satması müstesna olmak üzere komüsyoncu, muamelede bulunduğu kimselerin tediyelerinden ve diğer borçlarını ifadan mesul olmaz. Şu kadarki komüsyoncu, sarahaten kefil veya mesuliyeti mütearif olunca mesul olur.
Kefil olan komüsyoncunun, bunun için ayrıca ücret almağa hakkı vardır.
III - Komüsyoncunun hakları:
1 – Verdigi paralar ve masraflar
Madde 422 – Komüsyoncu, müvekkilin menfaati için yaptığı bilcümle masrafları ve verdiği paraları faiziyle beraber isteyebilir.
Komüsyoncu, ardiye ve nakliye ücretlerini müvekkilinin hesabına geçirirsede kendi memurlarının ücretlerini hesaba dahil edemez.
2 – Komüsyon ücreti
a) İstemek hakkı
Madde 423 – Komüsyoncu; kendisine tevdi olunan işi yaptıkta ücretini alacağı gibi; komüsyoncunun o işi yapamamasına müvekkil sebebiyet vermiş ise, yine ücrete müstahak olur.
Diğer bir sebeple yapılamayan işlerden dolayı komüsyoncu, ancak emeği mukabilinde mahalli adete göre lazım gelen tazminatı isteyebilir.
b) Ücret hakkının sükutu ve müvekkilin aradan çıkması
Madde 424 – Komüsyoncu, müvekkiline karşı sui niyet ile hareket eder ve hususiyle müvekkilin hesabına iştira ettiğinden fazla ve sattığından noksan bir fiat geçirirse ücreti almak hakkı tamamiyle sakıt olur.
Son iki halde muvekkil komüsyoncuyu doğrudan doğruya müşteri veya bayi addederek aradan çıkabilir.
3 – Hapis hakkı
Madde 425 – Komüsyoncu sattığı malın bedeli ve aldığı malın kendisi üzerinde hapis hakkına maliktir.

633

4 – Emtianın müzayede ile satılması
Madde 426 – Emtia satılamayıp veya müvekkilin verdiği satış emrinden rücu edipte müvekkil emtiayı geri almakta veya onda diğer suretle tasarruf etmekte hadden fazla teahhür ederse komüsyoncu emtiayı bulunduğu mahal mahkemesi vasıtasiyle bilmüzayede sattırabilir.
Eşyanın bulunduğu mahalde ne müvekkil nede mümessili hazır bulunmazsa, diğer taraf istima edilmeksizin dahi satış kararı verilebilir.
Şu kadarki emtia, süratle kıymeti tenezzül edecek emtiadan değil ise, evvel emirde kendisine resmen ihbar edilmek lazımdır.
5 – Komüsyoncunun bizzat alıcı veya satıcı olması
a) Ücreti ve masrafları
Madde 427 – Borsada mukayyet veya piyasada cari fiatı bulunan kambiyo senedatı veya diğer kıymetli evrakı veya emtiayı satmağa veya satın almağa memur edilen komüsyoncu, müvekkil tarafından hilafına talimat verilmemiş ise, satın alacağı şey yerine kendi şeylerini beyi yahut satacağı şeyi kendisi için iştira edebilir.
Bu hallerde komüsyoncu vekaletin icrası zamanında borsa veya piyasa fiyatını nazara almağa mecburdur. Komüsyoncu, komisyon işlerinde mutat olan ücret ve masraflarını alabilir.
Sair hükümleri beyi gibidir.
b) Komüsyoncunun zımni kabulü
Madde 428 – Komisyoncu bizzat alıcı veya satıcı olabildiği hallerde bir akit göstermiyerek vekaletin icra edildiğini müvekkiline bildirirse, akide ait olabilecek borçları bizzat deruhte etmiş sayılır.
c) Hakkının sukutu
Madde 429 – Komüsyoncu, müvekkil tarafından verilen emir istirdat edilmiş ve istirdat haberi de vekaleti icra ettiği haberini müvekkile göndermeden vasıl olmuş ise, artık bizzat bayi ve müşteri olamaz.
(B) DİĞER KOMİSYON İŞLERİ
Madde 430 – (Değişik: 29/6/1956-6763/41 md.)
Malzemesi iş sahibi tarafından verilmek suretiyle imal edilecek menkul eşya hakkındaki komüsyon işleri, eşya misli şeylerden olmasa da, alım ve satım komüsyonu hükmündedir.
Alım ve satım komüsyonu sayılmıyan işleri, ücret mukabilinde kendi namına ve müvekkili hesabına deruhde eden alım ve satım komüsyoncusu ile komüsyon işlerini kendisine sanat edinmeyip de arızi olarak üzerine alan tacir hakkında dahi bu babın hükümleri tatbik olunur.
Taşıma işleri komüsyonculuğu hakkındaki hususi hükümler mahfuzdur.

ON ALTINCI BAP
Nakliye mukaveleleri
Madde 431 - 448 – (Mülga: 29/6/1956-6763/41 md.)

634

ON YEDİNCİ BAP
Ticari mümessiller ve diğer ticari vekiller
(A) TİCARİ MÜMESSİL
I - Tarifi, salahiyet itası:
Madde 449 – Ticari mümessil, bir ticarethane veya fabrika veya ticari şekilde işletilen diğer bir müessese sahibi tarafından işlerini idare ve müessesenin imzasını kullanarak bilvekale imza vazetmek üzere sarih veya zımni kendisine mezuniyet verilen kimsedir.
Müessese sahibi, vekaletnameyi ticaret siciline kaydetdirmeğe mecburdur. Ancak kayıttan evvel dahi mümessilinin muameleleri ile mülzemdir.
Diğer nevi müesseselerde ve işlerde ticaret siciline kayıttan başka suretle ticari mümessil tayin olunamaz.
II - Vekaletin şümulü:
Madde 450 – Ticari mümessil, hüsnüniyet sahibi üçüncü şahıslara karşı, müessese sahibi hesabına kambiyo taahhütlerinde bulunmak ve onun namına müessesenin gayesine dahil olan bilümum tasarrufları yapmak selahiyetini haiz sayılır.
Ticari mümessil, sarih salahiyet almadıkça gayrimenkulleri temlik veya bir hak ile takyit edemez.
III - Tahdidi:
Madde 451 – Temsil salahiyeti bir şubenin işlerine hasrolunabilir.
Tayin olunan şartlar dahilinde diğerleri iştirak etmedikçe yalnız birinin imzası müesseseyi ilzam etmemek üzere birden ziyade kimselerede verilebilir ve buna birlikte temsil denir.
Temsil salahiyetinde bundan başka tahditler hüsnüniyet sahibi üçüncü şahıslara karşı muteber değildir.
IV - İstirdadı:
Madde 452 – Mümessil tayin edilirken tescil edilmemiş olsa bile, temsil salahiyetinin istirdat edildiği zaman keyfiyetin ticaret siciline kaydedilmesi mecburidir.
Temsil salahiyetinin istirdadı, ticaret siciline kayıt ve ilan edilmedikçe bu salahiyet hüsnüniyet sahibi üçüncü şahıslar hakkında bakidir.
(B) DİĞER TİCARET VEKiLLERİ
Madde 453 – Ticari vekil, ticarİ mümessil sıfatını haiz olmaksızın bir ticarethane veya fabrika veya ticari şekilde işletilen diğer bir müessese sahibi tarafından müessesenin bütün işleri veya muayyen bazı muameleleri için temsile memur edilen kimsedir.
Bu salahiyet, müessesenin mutad olan muamelelerinin cümlesine şamildir. Şu kadar ki ticari vekil kendisine sarih mezuniyet verilmedikçe istikraz edemez ve kambiyo taahhütlerinde ve muhakeme ve murafaada bulunamaz.
(Ek: 29/6/1956 - 6763/41 md.) Mağaza içinde müşterilerin kolaylıkla görebilecekleri bir yerde ve kolayca okuyabilecekleri bir şekilde aksi ilan edilmiş olmadıkça, toptan, yarı toptan veya perakende satış mağazalarının memur veya müstahdemleri, o mağazanın mütat satış muamelelerinin hepsini yapmaya, salahiyetli oldukları muameleler hakkındaki faturaları imzalamaya, bu mutat muamelelerden doğan borçların yerine getirilmesine veya bunların hiç veyahut gereği gibi yerine getiril-

635

memiş olmasına ilişkin ihtar veya diğer beyanları işletme sahibi adına yapmaya, bu mahiyetteki ihtar ve diğer beyanları ve hususiyle mutat muamele dolayısiyle teslim edilmiş olan mallara ilişkin ayıp ihbarlarını mağaza sahibi adına kabule salahiyetli sayılırlar; şu kadar ki, kendilerine yazı ile salahiyet verilmiş olmadıkça mağaza dışında ve kasa memurları tayin edilmiş ise, mağaza içinde mal parasını isteyip alamazlar. Bu kimseler, mal parasını almaya salahiyetli bulundukları hallerde faturaları kapatmaya veya makbuz vermeye de salahiyetlidirler.
(C) SEYYAR TÜCCAR MEMURLARI
Madde 454 – Bir müessese için merkezinin haricindeki mahallerde muamele icra eden seyyar memurlar, müessese namına sattıkları malın bedelini almak ve mukbuz vermek ve borçluya mehil ita etmek salahiyetini dahi haiz sayılırlar.
Bu salahiyetin tahdidi, hüsnüniyet sahibi üçüncü şahıslara karşı muteber değildir.
(D) REKABET YAPMAK MEMNUİYETİ
Madde 455 – Bir müessesenin bütün işlerini idare eden yahut müessese sahibinin hizmetinde bulunan ticari mümessiller veya ticari vekiller müessese sahibinin izni olmaksızın gerek kendi namlarına gerek üçüncü şahıs namına müessesenin yaptığı nevide dahil bir iş yapamazlar.
Buna muhalif harekette bulunursa müessese sahibi zarar ve ziyan istemek ve bu suretle yapılan işleri kendi hesabına almak hakkını haizdir.
(H) MÜMESSİL VE DİĞER TÜCCAR VEKİLLERİNİN VEKALETLERİNİN HİTAMI
Madde 456 – Hizmet, şirket, vekalet mukavelelerinden ve iki taraf arasında mevcut diğer hukuki münasebetlerden mütevellit haklara halel gelmemek üzere ticari mümessiller ve ticari vekiller her zaman azlolunabilir.
Müessese sahibinin medeni haklarını kullanmak salahiyetini gaip etmesi veya vefatı ile ticari mümessilin ve ticari vekilin salahiyeti hitam bulmaz.
ON SEKİZİNCİ BAP
Havale
(A) TARİFİ
Madde 457 – Havale, bir akittir ki onunla muhalünaleyh, bilvekale kendi namına kabza salahiyettar olan muhalünlehe muhil hesabına nakit veya kıymetli evrak veya sair misli şeyler itasına mezun kılınır.
(B) AKDİN HÜKÜMLERİ
I - Muhil ile muhalünleh arasındaki münasebet:
Madde 458 – Havalenin mevzuu, muhilin muhalünlehe olan borcunun tediyesi ise bu borç ancak muhalünaleyh tarafından vuku bulacak tediye ile sakıt olur.
Şu kadar ki, havaleyi kabul etmiş olan alacaklı ancak muhalünaleyhe müracaat ile havalede tayin olunan müddet zarfında matlubunu istifa edemediği takdirde muhilden alacağını mutalebe salahiyetini haiz olur.
Muhalünleh olan alacaklı, havaleyi kabul etmek istemezse borçluyu derhal haberdar etmek lazımdır; aksi halde zarar ve ziyan ile mesul olur.
II - Muhalünaleyhin borcu:
Madde 459 – Muhalünaleyh ihtirazi kayıt beyan etmeksizin havaleyi kabul ettiğini muhalünlehe bildirirse, tediye ile mükellef olur ve ona karşı yalnız aralarındaki şahsi münasebetlerden veya havalenin münderecatından mütehassil defalarda bulunabilir. Muhil ile olan münasebetinden mütevellit defilerde bulunamaz.

636

Muhalünaleyh, muhile borçlu ise kendisi için bu tediye muhile yapacağı tediyeye nazaran daha külfetli olmadığı surette, borcun miktarını muhalünlehe tediyeye mecburdur.
Bu halde bile, muhil ile aralarında hilafına mukavele olmadıkça tediyeden evvel havaleyi kabul ettiğini beyan etmeğe mecbur değildir.
III - Tediye olunmamak halinde ihbar:
Madde 460 – Muhalünlehin talebine karşı veya talebinden evvel muhalünaleyh muhalünbini, tediye etmiyeceğini beyan ederse; muhalünleh derhal muhili haberdar etmeğe mecburdur; aksi halde zarar ve ziyan ile mesul olur.
(C) RÜCU
Madde 461 – Mühil her zaman mühalünlehe karşı havaleden rücu edebilir. Meğerki havale muhalünlehin menfaati ve bilhassa alacağını tediye için yapılmış olsun.
Muhalünaleyh havaleyi kabul ettiğini beyan edinceye kadar muhil ona karşıda havaleden rücu edebilir.
Muhilin iflası, henüz kabul edilmemiş havalenin hükümsüzlüğünü istilzam eder.
(D) KIYMETLİ EVRAK İŞLERİNDE HAVALE
Madde 462 – Hamile muharrer havaleler bu babın hükümlerine tabidir. Her hamil, muhalünaleyhe karşı muhalünleh sıfatını haizdir. Ve muhil ile muhalünleh arasındaki haklar havaleyi temlik eden ile temellük eden arasında sabit olur.
Çekler ile kambiyo senetlerine mümasil havaleler hakkındaki hususi hükümler bakidir.

ON DOKUZUNCU BAP
Vedia
(A) VEDİA
I - Tarifi:
Madde 463 – İda, bir akittir ki onunla müstevdi, müdi tarafından verilen şeyi kabul ve onu emin bir mahalde hıfzetmeği deruhte eder.
Ücret şartedilmedikçe veya hal, müstevdiin ücrete intizarını icabetmedikçe müstevdi ücret istiyemez.
II - Müdiin borçları:
Madde 464 – Müdi müstevdie akdin icrasiyle zaruri irtibatı olan bütün masrafları tediye etmekle mükelleftir.
Mudi, ida sebebiyle husule gelen zararın kendi kusuru olmaksızın vukua geldiğini ispat etmedikçe, tazmin ile mükelleftir.
III - Müstevdiin borçları:
1 – Vedianın kullanılması mesuliyeti
Madde 465 – Müstevdi, müdiden mezuniyet almadıkça vediayı kullanamaz.
Buna muhalif hareket ederse müdi'a muhik bir tazminat vermeğe mecbur olur ve kazara husule gelen zararlardan dahi mesuldür. Meğerki kullanmamış olsa dahi bu zararların vukua geleceğini ispat ede.
2 – İstirdat
a) Müdi'in hakları
Madde 466 – İdada müddet tayin edilmiş olsa bile müdi her vakit ida edilen eşyayı zevaidiyle beraber geri alabilir.

637

Şu kadar ki müstevdiin kararlaştırılmış olan müddeti nazara alarak yaptığı masrafları tesviye ile mükelleftir.
b) Müstevdiin hakları
Madde 467 – Müstevdi, tayin edilen müddetin inkızasından evvel vediayı iade edemez. Şu kadar ki, evvelce tayin edilemiyen haller dolayısiyle akdin devamı vedia için tehlikeyi veya kendisi için zararı mucip olursa, muayyen müddetin inkızasından evvel dahi iade edebilir.
Müddet tayin edilmemiş ise her zaman iade edebilir.
c) İade mahalli
Madde 468 – Vedia hıfzedilmesi lazım gelen yerde iade olunur ve iade masrafiyle iade zamanındaki hasar, müdia aittir.
3 – Müştereken vedia alınması halinde mesuliyet
Madde 469 – Birlikte vediayı kabul edenler, ondan müteselsilen mesul olurlar.
4 – Üçüncü şahıs tarafından istihkak davaları
Madde 470 – Üçüncü şahıs tarafından vedia hakkında istihkak iddiasında bulunulsa bile, vedia adli tarik ile haciz yahut müstevdie karşı istihkak davası ikame edilmedikçe; müstevdi onu müdia ret ve iade ile mükelleftir. Haciz veya istihkak davası halinde, müstevdi derhal müdii haberdar etmeğe mecburdur.
IV - Yediemine tevdi:
Madde 4 – İki veya daha ziyade kimseler haklarını muhafaza için hukuki vaziyeti munazaalı veya şüpheli olan bir şeyi müstevdie veya yediadile tevdi ederlerse müstevdi veya yediadil bunları bütün alakadarların muvafakati veya hakimin kararı olmadıkça hiç birine iade edemez.
(B) USULSÜZ TEVDİ
Madde 472 – Müstevdiin tevdi olunan meblağı aynen iadeye mecbur olmaksızın mesela iade etmesi sarahaten veya zımnen mukarrer ise, o meblağın nefi ve hasarı kendisine ait olur.
Meblağ, mühürsüz ve açık olarak bırakılmış ise, bu manada zımni bir mukavele mevcut sayılır. İda edilen diğer misli eşya veya kıymetli evrakı müstevdi, sarahaten mezun kılınmadıkça kullanamaz.
(C) ARDİYE MUKAVELESİ
I - Kıymetli evrak ihracı salahiyeti:
Madde 473 – Hıfzedilmek üzere emtia kabul ettiğini alenen bildiren ardiye sahibi, ida olunan eşya makamına kaim olmak üzere senet ihracına salahiyet verilmesini ait olduğu merciden talep edebilir.
(İkinci fıkra Mülga: 29/6/1956 - 6763/41 md.)
II - Ardiye sahibinin muhafaza borcu:
Madde 474 – Ardiye sahibi, eşyayı bir komüsyoncu gibi ihtimam ile muhafaza etmeğe mecburdur. Eşyaya tahavvül arız olupta başkaca tedbir ittihazını istilzam ederse, müstevdi mümkün olduğu takdirde bundan müdii haberdar eder. Ardiye sahibi mütat iş zamanlarında emtianın halini tetkik veya muayene ve icabeden tahaffuzi tedbirleri her zaman ittihaz edebilmesi için müdia müsaade etmeğe mecburdur.

638

III - Tevdi olunan eşyanın diğerleriyle karıştırılması:
Madde 475 – Ardiye sahibi sarahaten mezun olmadıkça aynı nevi ve vasıftan bulunan misli şeyleri birbirine karıştıramaz. Mezuniyete binaen karıştırılan eşya üzerinde her müdi, hakkiyle mütenasip bir hisse talep edebilir. Bu takdirde ardiye sahibi diğerlerinin huzuruna hacet kalmaksızın her mudiin hissesini tefrik edebilir.
IV - Ardiye sahibinin hakları :
Madde 476 – Ardiye sahibi mukarrer veya mutat olan ardiye ücretini ve muhafazanın sebebiyet vermediği bütün masraflarını (nakliye, gümrük,kayıt) talep edebilir bu masraflar derhal tediye olunmak lazımdır.
Ardiye ücreti ise her üç ayda bir kere ve her halde eşyanın tamamen veya kısmen istirdadında tediye olunur.
Eşya, yedinde bulunduğu veya eşyayı temsil eden her hangi bir senet vasıtasiyle onda tasarruf etmek kudretini haiz olduğu müddetçe ardiye sahibinin, alacakları mukabilinde ve eşya üzerinde hapis hakkı vardır.
V - Emtianın iadesi:
Madde 477 – Ardiye sahibi, emtiayı adi tevdide olduğu gibi ret ve iade ile mükelleftir. Şu kadar ki adi tevdide müstevdiin evvelce tahmin edemediği sebeplerin tahakkukuna mebni vaktinden evve liadeye mezun olduğu halde dahi, ardiye sahibi muayyen olan müddetin hitamına kadar eşyayı muhafaza mecburiyetindedir.
(İkinci fıkra Mülga : 29/6/1956 - 6763/41 md.)
(D) OTELCİYE TEVDİ
I - Otelcilerin mesuliyeti:
1 – Şartları ve şumulü
Madde 478 – Otelciler, hancılar nazil olan yolcuların getirdikleri eşyanın duçar olduğu telef ve hasar ve sirkatten ve zararın bizzat yolcuya veya onu ziyarete gelen veya refakatinde bulunan kimseye isnadı kabil olduğunu veya mücbir sebeplerden neş'et ettiğini veya tevdi olunan şeyin mahiyetinden mütevellit bulunduğunu ispat etmedikçe mesuldür. Şu kadar ki, otelci veya hancı veya müstahdemlerine isnadı kabil bir kusur ispat olunmadıkça bu mesuliyet her bir yolcu için yüz lirayı tecavüz edemez.
2 – Kıymetli eşya
Madde 479 – Kıymetli eşya veya oldukça ehemmiyetli miktarda para veya kıymetli evrak, otelci veya hancıya emanet edilmemiş ise otelci veya hancı ancak kendisinin veya müstahdemlerinin kusuru halinde mesul olur. Emaneten kabul etmiş veya kabulden imtina etmiş ise mesuliyeti mahdut değildir. Yolcunun kendi nezdinde saklayabilmesi lazımgelen eşya veya nakit ve emsalinde, yolcunun sair eşyası hakkındaki mesuliyet kaidesi tatbik olunur.
3 – Mesuliyetin hitamı
Madde 480 – Yolcu, zararına vakıf olur olmaz otelci veya hancıya bildirmezse hakkı sakıt olur. Otelci veya hancı böyle bir mesuliyeti deruhte etmediğini veya mesuliyeti bu kanunda nevi tayin olunmıyan bir şarta talik ettiğini yapıştırdığı ilanlarda bildirse bile, mesuliyetten kurtulamaz.

639

II - Umumi ahır idare edenlerin mesuliyeti:
Madde 481 – Umumi ahırları ve garajları idare edenler içerilerine konulan veya getirilen veya kendileri veya müstahdemleri tarafından kabul olunan otomobil, hayvanat ve araba ve koşum ve sair teferruatının ziya ve hasarından ve çalışmasından zararın müdi veya onu ziyaret veya ona refakat eden veya onun hizmetinde bulunan kimseye isnadı kabil olduğunu veya mücbir sebeplerden veya tevdi olunan eşyanın mahiyetinden neşet ettiğini ispat etmedikçe, mes'ul olur. Şu kadar ki kabul edilen otomobil ve hayvanlar ve arabalar ve onların teferruatı hakkındaki mes'uliyet, garaj ve ahır sahibine veya müstahdemlerine bir kusur isnat olunamazsa, beher müdi için yüz lirayı tecavüz edemez.
III - Hapis hakkı:
Madde 482 – Otelci, Hancı ve umumi ahırlar ve garajlar idaresi sahipleri nezdlerine getirilen veya ahırlarına veya garajlarına konulan eşya üzerinde otel veya hıfz masraflarından mütevellit alacaklarını temin için, hapis hakkına maliktirler.
Mucirlerin hapis haklarına müteallik hükümler, kıyasen tatbik olunur.

YİRMİNCİ BAP
Kefalet
(A) TARİFİ
Madde 483 – Kefalet, bir akittir ki onunla bir kimse, borçlunun akdettiği borcun edasını temin etmeği alacaklıya karşı taahhüt eder.
(B) ŞARTLARI
I - Şekli:
Madde 484 – Kefaletin sıhhati, tahriri şekle riayet etmeğe ve kefilin mes'ul olacağı muayyen bir mikdar iraesine mütevakkıftır.
II - Asıl borç:
Madde 485 – Kefalet, ancak muteber bir borç hakkında cereyan eder. Müstakbel zamana muzaf yahut şarta muallak bir borç, hüküm ifade edeceği zamanın hulülü ve şartın tahakkuku halinde muteber olmak üzere kefalete raptolunabilir. Hata yahut ehliyetsizlik sebebiyle borçlunun mesuliyetini icap etmiyen bir akitten mütevellit borca kefalet, eğer kefil akdin borçlu yüzünden olan bu fesadına taahhüt esnasında vakıf ise muteber olur.
(C) NEVİLERİ
I - Adi kefalet:
Madde 486 – Adi kefaletten kefilin borç ile mutalip olması ancak kefalet akdinden sonra borçlunun iflas etmesi veya hakkında takibat icra olunupta alacaklının hatası olmaksızın semeresiz kalması yahut borçlu aleyhinde Türkiye'de takibat icrasının imkansız hale gelmesi ile meşruttur.
Alacaklının alacağı kefaletten evvel yahut aynı zamanda rehin ile temin olunmuş olduğu takdirde, adi kefalette kefil borcun evvelemirde merhundan istifa olunmasını talep edebilir. Fakat borçlu müflis ise yahut borçlunun iflası ilan olunmadıkça rehenin nakde tahvili kabil olmazsa bu hüküm cerayan etmez.
II - Müteselsil kefalet:
Madde 487 – Kefil, borçlu ile beraber müteselsil kefil ve müşterek müteselsil borçlu sıfatı ile veya bu gibi diğer bir sıfatla borcun ifasını deruhde etmiş ise ala-

640

caklı asıl borçluya müracaat ve rehinleri nakde tahvil ettirmeden evvel kefil aleyhinde takibat icra edebilir.
Bu babın hükümleri, bu nevi kefalete de tatbik olunur.
III - Birlikte kefalet:
Madde 488 – Birden ziyade eşhas birlikte mütecezzi bir borca kefil oldukları takdirde bunlardan her biri kendi hisseleri mikdarınca adi kefil gibi ve diğerlerinin hisseleri hakkında kefile kefil sıfatı ile mesul olur. Kefiller, gerek asıl borçlu ile beraber gerek kendi beyinlerinde müteselsil olmaklığı iltizam etmişler ise her biri borcun tam******* mes'ul olup ancak diğerlerinin hissesi için onlara rücu hakkını haizdirler. Kefaletin, aynı borca diğer kimselerinde kefalet etmesi şartiyle vakı olduğuna alacaklının vukufu bulunduğunu kabule mahal olan hallerde bu şart tahakkuk etmezse, kefil mes'uliyetten beri olur.
IV - Kefile kefil ve rücua kefil:
Madde 489 – Kefile kefil, alacaklıya karşı kefilin taahhüdünü temin eden kimsedir ve kefil ile birlikte mes'uliyeti borçlunun taahhüdünü temin eden adi kefilin borçlu ile beraber olan mes'uliyeti derecesindedir.
Rücua kefil olan kimse, borçludan alacağını alamayan kefile kefildir.
(D) KEFİLİN MESULİYETİ
I - Şümulü:
Madde 490 – Kefil borcun aslı ile beraber borçlunun kusur veya temerrüdünün kanuni neticelerinden mes'uldür.
Kefil, alacaklının metalibini ifa ederek dava ikamesini bertaraf etmek için kendisine vakıt ve zamaniyle ihtar vuku bulmuş olmadıkça asıl borçlu aleyhinde ikame olunan dava masrafını edaya mecbur değildir.
Faiz verilmesi şart edilmiş ise kefil ancak işlemekte olan faiz ile beraber işlemiş faizden bir seneliğini vermekle mükelleftir.
II - Muacceliyet:
Madde 491 – Borçlunun iflası sebebi ile asıl borç vadenin hululünden evvel muacceliyet kesbetse bile, kefil, asıl borcun ifası için tayin olunan vadeden evvel borcu ödemeğe icbar olunamaz. Asıl borcun muacceliyet kesbetmesi evvelce borçluya ihbar vukuuna mütevakkıf ise bu ihbar kefile de icra olunmak lazım gelir. Kefil hakkında borcun muacceliyet kesbetmesi ihbar gününden başlar.
(H) KEFALETİN HİTAMI
I - Asıl borcun sükutu :
Madde 492 – Asıl borç, her hangi bir sebeple sakıt olunca kefil beri olur.
II - Mahdut zaman için kefalet:
Madde 493 – Bir kimse mahdut bir zaman için kefil olupta bu zamanın inkızasını takip eden bir ay zarfında alacaklı bu bapta icraya veya mahkemeye müracaatla hakkını takip etmezse yahut takibatına uzun müddet fasıla verirse kefil kefaletten beri olur.
III - Mahdut olmayan zaman için kefalet:
Madde 494 – Kefalet gayri mahdut bir zaman için akdolunmuş ise asıl borç muacceliyet kesbettikten sonra kefil alacaklıdan bir ay zarfında icra veya mahkemeye müracaatla hakkını takip etmesini ve uzun müddet fasıla vermeksizin takibata devam etmesini talep edebilir.

641

Bir borcun muacceliyet kesbetmesi alacaklı tarafından borçluya ihbar vukuuna mütevakkıf olmadığı takdirde, kefil, kefaleti tarihinden bir sene sonra alacaklıdan bu ihbarın yapılmasını ve borç muacceliyet kesbedince yukarıda zikrolunduğu veçhile icraya veya mahkemeye müracaatle hakkını takip etmesini talep edebilir. Alacaklı, kefilin bu talebini nazara almazsa kefil kefaletten beri olur.
IV - Memur ve müstahdem hakkında kefalet
Madde 495 – Resmi bir memura gayri mahdut müddet için kefil olan kimse, her üç senede bir kere ertesi sene nihayetinde muteber olmak üzere kefaleti feshettiğini ihbar edebilir. Bir müstahdem için vukubulan kefalet üç sene devam ettiği takdirde, hüküm yine böyledir.
(V) KEFİLİN HAKLARI
I - Asıl borçluya karşı
1 – Alacaklının haklarına halefiyet
Madde 496 – Kefil eda ettiği şey nisbetinde alacaklının haklarında, ona halef olur. Bu halefiyet kaidesinden evvelce feragat etmek caiz değildir. Şu kadar ki kefil ile borçlu beynindeki hukuki münasebetlerden mütevellit dava ve defi hakları mahfuzdur.
2 – Kefilin defileri
Madde 497 – Kefil, asıl borçluya ait bütün defileri alacaklıya karşı dermeyan etmek hakkını haiz ve bununla mükelleftir fakat kefilin taahhüdünün mahiyetine nazaran hariç kalması lazım gelen defiler, müstesnadır.
Kefil, kendi kusuru olmaksızın bu defilere vakıf olduğunu ispat etmediği surette kendisini borcunu edadan vareste edecek bu defileri dermeyan etmemesinden naşi, alacaklıya rücu etmek hakkından mahrum olur.
3 – Kefilin tediyeyi ihbar borcu
Madde 498 – Kefil, tediyeyi asıl borçluya ihbar etmemesinden dolayı asıl borçlu ikinci defa olarak borcunu eda ederse kezalik kefil rücu hakkını gaip eder. Alacaklı, aleyhine haksız mal edinmesinden dolayı dava hakkı mahfuzdur.
II - Alacaklılara karşı
1 – Esbabı subutiyenin teslimi
Madde 499 – Alacaklı mekfulünbihi tediye eden kefilin borçluya rücu hakkını kullanmağa ve elinde bulunan rehinleri nakde tahvile medar olabilecek senetleri ona teslime mecburdur.
Borç bir gayrimenkul rehin ile temin olunmuş ise alacaklı rehin hakkının kefile devri için ifası lazım gelen merasimi icra ile mükelleftir.
2 – Borçlarını ifa etmiyen alacaklının mesuliyeti
Madde 500 – Alacaklı kefaletten dolayı tahakkuk eden borcun temini için kefelatin akdi esnasında tesis yahut sonradan istihsal olunan teminatı kefilin zararına olarak tenkıs eder veya elinde bulunan delaili elden çıkarırsa kefile karşı mes'ul olur.
Resmi memurlar ile müstahdemlere kefalet vukuunda alacaklı, bu borçlular hakkında ifasiyle mükellef olduğu nezareti icrada ihmal eylediği ve borç bu ihmalden tevellüt ettiği yahut ihmal vukubulmamış olsaydı bu nisbette tezayüt etmiyeceği muhtemel bulunduğu takdirde dahi mesuldür.
3 – Tediyeyi kabule veya kefaletten tahsile mütedair haklar
Madde 501 – Borç muacceliyet iktisap edince, kefil her zaman alacaklıyı borcun ifasını kabule veya kendisini kefaletten tahlise icbar edebilir. Alacaklı edayı

642

kabul etmez yahut haiz olduğu teminatı ita ve nakilden imtina eylerse kefil kendiliğinden kurtulur.
4 – Borçlunun iflas masasına alacaklının müracaatı
Madde 502 – Borçlu, iflas eder ise alacaklı alacağını İflas masasına kayıt ettirmeğe mecburdur.
Alacaklı, borçlunun iflasına muttali olur olmaz ondan kefili haberdar etmekle mükelleftir. Böyle yapmadığı takdirde bu tekasülünden dolayı kefile terettüp eden zarar nisbetinde kefile karşı haiz olduğu haklarını gaip eder.
III - Teminat itasına dair kefilin hakkı
Madde 503 – Aşağıdaki hallerde kefil, borçludan teminat itasını ve eğer borç muaccel ise kendisinin kefaletten kurtulmasını talep edebilir.
1 – Borçlu kefile karşı vukubulan taahhütlerine ve bilhassa muayyen bir müddet zarfında kendisini kurtaracağına dair olan vadına muhalif hareket ettiği takdirde.
2 – Borçlu mütemerrit bulunduğu takdirde.
3 – Kefil, gerek düçar olduğu zayiat gerek kendi tarafından irtikap olunan bir kusur sebebi ile kefaleti kabul ettiği zamanda kimden ziyade tehlikelere maruz olduğu takdirde.

YİRMİ BİRİNCİ BAP
Kumar ve bahis
(A) ALACAĞIN DAVA EDİLEMEMESİ
Madde 504 – Kumar ve bahis, bir alacak hakkı tevlit etmez. Kumar yahut bahis için bilerek yapılan avanslar ve ödünç verilen akçeler hakkında ve kumar ve bahis vasfını haiz olduğu takdirde borsaya dahil olan emtia ve kıymetli evrakın fiyat farkı esası üzerine yapılan vadeli alış verişlerde dahi, hüküm böyledir.
(B) BORÇ SENEDİ İTASI VE BİLİHTİYAR TEDİYE
Madde 505 – Kumar oynıyan veya bahseden kimse tarafından imza edilmiş adi borç veya kambiyo senedi üçüncü bir şahsa devir edilmiş olsa bile bunlara müsteniden hiç hir kimse bir hak talep edemez. Kıymetli evrakın hüsnü niyet sahibı üçüncü şahıslara bahşettiği haklar mahfuzdur.
Kumar veya bahsin usulü dairesinde cereyanına kazaen veya diğer tarafın fiili neticesi olarak bir mani haylulet etmiş veya bu diğer taraf hile ve desise ika etmiş olmadıkça bilihtiyar verilen kumar akçesi geri alınmaz.
(C) PİYANGO
Madde 506 – Hükümet tarafından müsaade edilmiş olmadıkça, piyango hiç bir alacak hakkı tevlit etmez. Müsaade edilmemiş olduğu takdirde piyango hakkındada kumara mütaallik hükümler tatbik olunur.
Ecnebi memleketlerde müsaade ile tesis edilen piyangolar Türkiye'de kanunun himayesinden istifade etmezler. Meğer ki salahiyettar olan makam bunlara ait biletlerin satılmasına müsaade etmiş olsun.

YİRMİ İKİNCİ BAP
Kaydı hayat ile irat ve Ölünceye kadar bakma akdi
(A) KAYDI HAYAT İLE İRAT
I - Mevzuu
Madde 507 – Kaydıhayat ile tesis olunan irat, ya alacaklının veya borçlunun yahut üçüncü bir şahsın hayatı müddetince takyit olunabilir.

643

Bu bapta sarih bir şart olmadıkça kaydı hayat ile irat, alacaklının hayatı müddetiyle mukayyet olarak tesis olunmuş sayılır.
Hilafına mukavele olmadıkça borçlunun yahut üçüncü bir şahsın hayatiyle takyit olunarak tesis olunan irat, alacaklının mirasçılarına intikal eder.
II - Tesisin şekli
Madde 508 – Kaydıhayat ile irat tesisine dair olan akit, tahriri şekilde olmadıkça muteber değildir.
III - Alacaklının hakları
1 – Hakkın kullanılması
Madde 509 – Hilafına mukavele olmadıkça kaydıhayat ile irat, her altı ayda bir işlemeden tediye olunur.
Hayatiyle mukayyet olarak irat tesis olunan şahıs, iradın peşin verilmesi lazımgelen devrenin nihayetinden evvel vefat eder ise borçlu, o devreye ait meblağı tamamen edaya mecburdur.
Borçlu iflas eder ise alacaklı iflasın küşadı esnasında muteber bir irat sandığında müflisin mükellef bulunduğu irat borcuna muadil bir irat tesisi için iktiza eden resülmale müsavi bir resülmal talep ederek hakkını istihsal edebilir.
2 – Temlik ve haciz edilebilmesi
Madde 510 – Hilafına mukavele olmadıkça, alacaklı, hakkını başkasına temlik edebilir. Üçüncü şahıs lehine meccanen irat tesis eden kimse tesis zamanında o şahsın iflası yahut borcundan dolayı takibat icrası halinda alacaklılarının menfaatına olarak irattan mahrum edilemiyeceğini şart koşabilir.
(B) ÖLÜNCEYE KADAR BAKMA AKDİ
I - Tarifi
Madde 511 – Kaydıhayat ile bakma mukavelesi, akitlerden birinin diğerine ölünceye kadar bakmak ve onu görüp gözetmek şartiyle bir mamelek yahut bazı mallar temlikini iltizam etmesinden ibaret olan, bir akittir. Borçlu, alacaklı tarafından mirasçı nasbolunmuş ise bu akit hakkında miras mukavelesi hükümleri ceryan eder.
II - Şartları
1 – Şekli
Madde 512 – Kaydıhayat ile bakma mukavelesi mirasçı nasbını tazammun etmese bile miras mukavelesi şeklinde tanzim olunmak lazımdır. Şukadar ki, bu mukavele salahiyettar makam canibinden tayin olunmuş olan şartlara tevfikan devletçe tanınmış bir müessese ile aktedilmiş ise gayri resmi bir senet kifayet eder.
2 – Teminat
Madde 513 – Diğer tarafa bir gayrimenkul temlik eden alacaklı, kendi haklarını temin için o gayrimenkul üzerinde tıpkı bir bayi gibi kanuni ipotek hakkını haiz olur.
III - Mevzuu
Madde 514 – Alacaklı, borçlunun ailesi içinde yaşar. Borçlu aldığı malların kıymetine ve alacaklının evvelce haiz olduğu içtimai mevkie göre hakkaniyetin iktiza ettiği şeyleri alacaklıya vermeğe mecburdur.
Borçlu bilhassa alacaklıya münasip gıda, mesken vermeğe ve hastalığında muktazi ihtimam ile bakmağa ve hekim getirmeğe mecburdur.

644

Kabul ettikleri kimselere ölünceye kadar bakmak maksadiyle tesis olunan müesseseler umum için mecburi olarak verecekleri şeyleri salahiyettar makam tarafından tasdik olunmuş nizamnameler ile tayin edebilirler.
IV - İtiraz ve tenkis
Madde 515 – Kaydıhayat ile bakma mukavelesi alacaklının kanunen infaka mecbur olduğu kimselere karşı bu mükellefiyetin ifasını temin eden vasıtaların elinden çıkmasını mucip olursa bu kimseler tarafından mezkür mukaveleye itiraz olunabilir. Hakim, bu mukaveleyi feshedeceği yerde borçluyu hak sahiplerine nafaka vermeğe icbar edebilir ve bunlara verilen nafakalar alacaklıya verilmesi lazım gelen şeylerle mahsup edilir. Bundan maada mirasçıların tenkıs talepleri ve alacaklıların fesih davaları hakkı mahfuzdur.
V - Fesih
1 – İhbar
Madde 516 – İki tarafın mukavele mucibince verecekleri şeylerin arasında kıymetçe hissolunacak derecede nisbetsizlik bulunduğu ve fazla alan taraf diğer tarafın kendisine teberruda bulunmak kastı olduğunu ispat edemediği takdirde, kaydıhayat ile bakma mukavelesini iki taraftan her biri altı ay evvel haber vermek şartiyle her zaman feshedebilir. Bu hususta muteber bir irat sandığının kabul ettiği re'sülmal ile irat beynindeki nisbeti nazara almak lazımdır.
Mukavelenin feshi esnasında evvelce verilmiş olan şeyler istirdat olunur. Şu kadar ki bunların re'sülmal ve faiz kıymetleri beyninde takas icra olunur.
2 – Bir taraflı fesih
Madde 517 – Tahmil olunan mükellefiyete muhalif hareket olunmasından naşi mukavelenin icrasına devam etmek çekilmez bir hale geldiği yahut diğer bazı muhik sebepler mukavelenin devamını imkansız bir hale getirdiği yahut ifrat derecede külfetli kıldığı takdirde, iki taraftan her biri yalnız başına onu feshedebilir.
Eğer mukavele, bu sebepler dolayısiyle fesholunur ise kusurlu olan taraf aldığı şeyi geri verdikten maada kusuru olmayan tarafa hakkaniyete muvafık bir tazminat vermeğe mecburdur.
Hakim, mukaveleyi feshedecek yerde iki taraftan birinin talebi ile yahut re'sen artık birlikte yaşamalarına nihayet verip buna mukabil alacaklıya kaydıhayat ile bir irat tahsis edebilir.
3 – Borçlunun vefatı halinde fesih
Madde 518 – Borçlu vefat edince alacaklı bir sene zarfında mukavelenin feshini talep edebilir. Bu takdirde alacaklı borçlunun iflası halinde masasından talep edebileceği mikdara müsavi bir meblağın itasını borçlunun mirasçılarından isteyebilir.

VI - Temlik edilememek ve iflas ve haciz halinde talep
Madde 519 – Alacaklı hakkını başkasına temlik edemez. Alacaklı borçlunun iflası takdirinde muteber bir irat sandığında kendisine verilmesi lazım gelen şeylerin kıymetine muadil kaydıhayat ile irat tesisi için muktazi re'sülmale müsavi bir alacak ile masaya müracaat edebilir.
Alacaklı, bir alacağın temini için borçlu aleyhine konulan hacze iştirak edebilir.

645

YİRMİ ÜÇÜNCÜ BAP
Adi şirket
(A) TARİFİ
Madde 520 – Şirket bir akittir ki onunla iki veya ziyade kimseler, saylerini ve mallarını müşterek bir gayeye erişmek için birleştirmeği iltizam ederler.
Bir şirket, ticaret kanununda tarif edilen şirketlerin mümeyyiz vasıflarını haiz değil ise bu bap ahkamına tabi adi şirket sayılır.
(B) ŞÜREKANIN YEKDİĞERİYLE MÜNASEBETİ
I – Sermaye
Madde 521 – Her şerik nakit, alacak veya diğer mal veya say olarak bir sermaye koymakla mükelleftir. Hilafına mukavele olmadıkça sermayeler şirketin gayesinin icabettiği ehemmiyet ve mahiyette ve yekdiğerine müsavi olmak lazımdır.
Sermaye, bir şeyin menfaatından ibaret ise adi icar akdinde ve bir şeyin mülkiyetinden ibaret ise beyi akdinde hasar ve tekeffüle dair muayyen olan hükümlere tabi olur.
II - Kar ve zarar
1 – Karın taksimi
Madde 522 – Şerikler, mahiyeti icabınca şirkete ait olan bütün kazançları aralarında taksim ile mükelleftirler.
2 – Kar ve zarara iştirak
Madde 523 – Hilafına mukavele olmadıkça her şerikin, kar ve zarardan hissesi, sermayesinin kıymeti ve mahiyeti ne olursa olsun müsavidir.
Mukavelede şeriklerin yalnız kardan veya yalnız zarardan hisseleri tayin edilmiş ise bu tayin kar ve zararın ikisini de şamil sayılır. Şeriklerden biri sermaye olarak yalnız sayını ortaya koymuş ise, zarara ortak olmıyarak yalnız kara iştirak ettirilmesi şart edilebilir.
III - Şirket kararları
Madde 524 – Şirketin kararları bütün şeriklerin ittifakiyle ittihaz olunur. Akitte ekseriyetle karar verilmesi tasrih edilmiş ise ekseriyet şeriklerin adedi itibariyle taayyün eder.
IV - Şirket muamelesinin idaresi
Madde 525 – Akit ile veya karar ile münhasıran şerike veya müteaddit şeriklere yahut üçüncü bir şahsa kati surette tevdi edilmiş olmadıkça şirket muamelelerinin idaresi bütün şeriklere aittir. Şirket muamelelerinin idaresi şeriklerin cümlesine veyahut birkaçına tevdi edilmiş ise bunlardan her biri diğerlerinin iştiraki olmaksızın muamele yapabilir. Şukadar ki; şirket muamelelerini idareye salahiyettar her bir şerik bu muameleye ikmalinden evvel itiraz edebilir. Tehirinde tehlike melhuz değilse şirkete umumi bir vekil nasbı ve alelade şirket muameleleri fevkindeki hukuki tasarrufların yapılması için bütün şeriklerin ittifakı lazımdır.
V - Şeriklerin birbirlerine karşı mesuliyetleri
1 – Rekabet memnuiyeti
Madde 526 – Şeriklerden hiç biri, kendi hesabına şirketin gayesine muhalif veya muzır işleri yapamaz.

646

2 – Masraflar ve şeriklerin yaptığı işler
Madde 527 – Şeriklerden birinin şirket işleri için yaptığı masraflar veya iltizam ettiği borçlardan dolayı diğer şerikler, ona karşı mesul olurlar. Bu şerikin idaresi yüzünden doğrudan doğruya uğradığı zararları yahut bu idarenin zaruriyatından olan hasarları diğer şerikler zamindirler.
Şirkete avans olarak para veren şerik verdiği günden itibaren faiz isteyebilir. Şahsi emeği için ayrıca tazminat isteyemez.
3 – İhtimamın derecesi
Madde 528 – Şeriklerden her biri şirket işlerinde mutat vechile gösterdiği ikdam ve ihtimamı sarf etmeğe mecburdur. Diğer şeriklere karşı kendi kusuriyle sebebiyet verdiği zararları, şirkete diğer işlerde temin ettiği menfaatlar ile mahsup ettirmeğe hakkı olmaksızın tazmin ile mükelleftir.
Şirket işlerini ücretle idare eden şerik tıpkı bir vekil gibi mesul olur.
VI - İdare salahiyetinin nezi ve tahdidi
Madde 529 – Şirket mukavelesiyle şeriklerden birine verilen idare salahiyeti, muhik bir sebep olmaksızın diğer şerikler tarafından ne nezi ne de tahdit olunabilir. Şirket mukavelesinde diğer bir hüküm mevcut olsa bile haklı bir sebep bulunduğu takdirde, diğer şeriklerden herbiri, idare salahiyetini nezi ettirebilir. Hususiyle şirketi idare eden şerikin vazifelerini fahiş bir surette ihmal etmesi yahut iyi idare için lazım olan ehliyeti zayi eylemesi keyfiyetleri haklı sebep olmak üzere nazara alınabilir.
VII - Şirketi idare eden ve etmiyen şerikler arasındaki münasebet
1 – Umumiyet itibariyle
Madde 530 – Kanunun bu babında veya şirket mukavelesinde diğer bir hüküm mevcut olmadıkça şirketi idare eden şerik ile diğer şerikler arasındaki münasabetler, vekalet hükümlerine tabidir. Şeriklerden biri idare hakkını haiz olmadığı halde şirket hesabına hareket eder, yahut şirketi idare eden şerik salahiyetini tecavüz eylerse vekaleti olmadan başkası namına tasarruf edenler hakkındaki hükümler tatbik olunur.
(Ek: 29/6/1956 - 6763/41 md.) Şirketi idare edenler, en az her yıl bir defa hesap vermeye ve kar paylarını ortaklara ödemeye mecburdurlar. Hesap devresinin uzatılmasına ait şart batıldır. İdare edenin ortaklardan olmaması halinde de hüküm aynıdır.
2 – Şirket işlerini tetkik
Madde 531 – İdare salahiyetini haiz olmasa bile her şerikin şirket işlerinin nasıl gittiği hakkında şahsen malümat almağa ve şirketin defterlerini ve evrakını tetkike ve kendine mahsus olmak üzere şirketin mali vaziyeti hakkında hülasa çıkarmağa hakkı vardır; hilafına mukavele, batıldır.
VIII - Yeni şerik kabulü ve şirkete iştirak
Madde 532 – Şeriklerden hiç biri diğerlerinin rızası olmadıkça şirkete üçüncü şahsı alamaz. Şeriklerden biri kendi kendine üçüncü bir şahsı şirketteki hissesine iştirak ettirir veya hissesini ona devrederse bu üçüncü şahıs şerik sıfatını ihraz etmez ve hususiyle şirket işleri hakkında üçüncü şahsın malümat istemeğe hakkı olmaz.

647

(C) ŞERİKLERİN ÜÇÜNCÜ ŞAHISLARA KARŞI MÜNASEBETİ
I - Temsil
Madde 533 – Şirket hesabına ve kendi namına bir üçüncü şahıs ile muameleye girişen şerik, bu üçüncü şahsa karşı yalnız kendisi alacaklı ve borçlu olur. Şirket veya bütün şerikler namına üçüncü bir şahıs ile şeriklerden biri muameleye giriştiği halde diğer şerikler ancak temsil hakkındaki hükümlere tevfikan üçüncü şahsın alacaklı veya borçlusu olurlar. Kendisine idare vazifesi tahmil edilen şerik şirketi ve bütün şerikleri üçüncü şahıslara karşı temsil etmek hakkını haiz sayılır.
II - Temsilin hükümleri
Madde 534 – Şirketin iktisap ettiği veya şirkete devredilen şeyler, alacaklar ve ayni haklar şirket mukavelesi dairesinde müştereken şeriklere ait olur. Şirket mukavelesinde diğer bir hüküm bulunmadıkça bir şerikin alacaklıları haklarını ancak o şerikin tasfiyedeki hissesi üzerinde kullanabilirler. Hilafı mukavele edilmiş olmadıkça, şerikler, birlikte yahut bir mümessil vasıtasiyle üçüncü şahsa karşı deruhde etmiş oldukları borçlardan müteselsilen mes'ul olurlar.
(D) ŞİRKETİN HİTAMI
I - Hitam sebepleri
1 – Umumiyet itibariyle
Madde 535 – Aşağıdaki hallerde şirket nihayet bulur
1 – Şirketin akdinde maksut olan gayenin elde edilmesi yahut elde edilmesinin imkansız hale gelmesiyle.
2 – Mirasçılar ile şirketin devamına dair evvelce yapılmış bir mukavele olmadığı halde şeriklerden birinin ölmesiyle.
3 – Şeriklerden birinin tasfiyedeki hissesi hakkında cebri icra vukuu ile yahut bir şerikin müflis olması veya hacredilmesi ile.
4 – Bütün şeriklerin ittifak etmesiyle.
5 – Şirket için tayin edilen müddetin hitam bulmasiyle.
6 – Şirket mukavelenamesinde bu hak muhafaza edildiği yahut şirket gayri muayyen bir müddet için veya şeriklerden birinin hayatları, müddetince tesis olunduğu hallerde bir şerikin feshi ihbar eylemesiyle.
7 – Haklı sebeplerden dolayı fesih için verilen mahkeme ilamiyle.
Haklı sebeplerden dolayı mukavelede muayyen müddetin hit******* evvel ve eğer şirket muayyen olmıyan bir müddet için aktedilmiş ise evvelce ihbara hacet olmaksızın şirketinı feshi talep edilebilir.
2 – Muayyen olmıyan müddet üzerine şirket
Madde 536 – Şirket muayyen olmıyan bir müddet için veya şeriklerden birinin hayatı müddetince devam etmek üzere teşkil edilmiş ise şeriklerden her biri altı ay evvel ihbar eylemek şartiyle feshi talebedebilir.
İhbar, hüsnü niyet kaidelerine tevfikan yapılmalı ve münasip olmıyan zamanda icra edilmemelidir. Şirket hesabatı seneden seneye yapılmakta ise fesih ancak bir hesap senesi nihayeti için istenebilir. Mukavelede muayyen müddetin hit******* sonra zımnen devam etmekte olan şirket muayyen olmıyan bir müddet için tecdit edilmiş sayılır.

648

II - Hitamın şirket işlerine tesiri
Madde 537 – Şirket ihbardan başka bir suretle fesih edilirse,bir şerikin şirket işlerini idare hususundaki selahiyeti,feshe muttali olduğu yahut halin icabettiği itinayı sarfettiği halde muttali olması lazımgelen zamana kadar, kendi hakkında devam eder. Şirket şeriklerinden birinin ölümiyle münfesih olursa ölen şerikin mirasçısı, diğer şerikleri derhal bundan haberdar etmekle mükelleftirler. Mirasçı lüzumlu olan tedbirlerin ittihazına kadar ölen şerikin evvelce de idare etmekte olduğu işlere hüsnüniyet kaideleri dairesinde devam eder.
Diğer şerikler dahi muvakkaten şirket işlerini aynı suretle idarede devam ederler.
III - Tasfiye
1 – Sermayeler hakkında yapılacak muamele
Madde 538 – Bir şeyin mülkiyetini sermaye olarak koyan şerik, şirketin feshi üzerine yapılacak tasfiye neticesinde o şeyi aynen istirdat edemeyip o kimsenin sermayesi ne miktar kıymet için kabul edilmiş ise o kıymeti istiyebilir.
Eğer bu kıymet tayin edilmemiş ise istirdat o şeyin sermaye olarak konduğu zamandaki kıymeti üzerinden yapılır.
2 – Fazlanın taksimi ve noksanlar
Madde 539 – Şirketin borçları ödendikten ve şeriklerden her birinin şirkete yaptığı avanslarla şirket için vuku bulan masrafları ve sermayeleri iade olunduktan sonra bir şey kalırsa bu kar, şerikler arasında taksim olunur.
Şirketin mevcudu borçları ve avans ve masrafları tediye olunduktan sonra sermayelerin iadesine kafi gelmezse zarar, şerikler arasında taksim olunur.
3 – Tasfiyenin nasıl yapılacağı
Madde 540 – Şirketin hitamında tasfiye, idareden hariç olanlar dahi dahil olduğu halde bütün şeriklerce birlikte yapılmak lazımdır.
Şu kadar ki, eğer şirket mukavelesi şeriklerden birinin kendi namına ve şirket hesabına muayyen bazı muameleler yapmasına dair ise bu şerik şirketin hit******* sonra dahi o muameleleri yalnız yapmağa ve diğer şeriklere hesap vermeğe mecburdur.
IV - Üçüncü şahıslara karşı mesuliyet
Madde 541 – Şirketin nihayet bulması üçüncü şahıslara karşı taahhütleri tadil etmez.
Kanunun meriyeti zamanı
Madde 542 – İşbu kanun; Kanunu Medeninin mevkii meriyete vazı tarihinden muteberdir.
Kanunun icrasına memur makam
Madde 543 – İşbu kanunun hükmünü icraya Adliye Vekili memurdur.
Tashihat
Madde 544 – Kanunu Medeninin mütemmimi olan işbu kanun merbut tashihler ile beraber kabul edilmiştir.

649

Madde Yanlış Doğrusu
__________________________________________________ _________________________
Kanunu Medeni 92 zaid olduğundan silinmiştir.
Borçlar Kanunu 111 borcada borçda tabı esnasında tashih edilmiştir.
” ” 111 üçüncü şahsa üçüncü şahsada ”
Kanunu Medeni 112 zaid olduğundan silinmiştir.
Borçlar Kanunu 149 şart şarta tabı esnasında tashih edilmiştir.
” ” 151 menfaatte menfaatlerde ”
” ” 153 mirasçısı mirasçısı ”
” ” 167 öyle ile ”
” ” 1 alacaklıya alacaklı, ne ”
” ” 1 kefilidir kefildir ”
Kanunu Medeni 439 ikinci fıkra zaiddir silinmiştir.
” ” 755 yirmide biridir yirmi misle
müsavi addolunur
a - Kanunu Medenideki vecibe veya vecibeler ıstılahı yerine borç veya borçlar ıstılahı konulacaktır.
b - Borçlar Kanununun 187 nci maddesinin son fıkrası (müşteri teslimini istemek niyetinde ise muayyen müddetin inkızasında bayii bundan haberdar etmesi lazımdır) olacaktır.
p - Borçlar Kanununun 223 üncü maddesinin son fıkrası (müşteriye bundan ziyade borç tahmil eden mukaveleler batıldır) olacaktır.
t - Kanunu Medenide mevcut (hudut) kelimesi yerine sınır kelimesi konulacaktır.
s - Kanunu Medenide ve Borçlar Kanununda mevcut (istimal) kelimeleri yerine (kullanmak) kelimeleri konulacaktır.
c - Kanunu Medenideki (şahsı salis) yerine (üçüncü şahıs) ve (eşhası salise) yerine (üçüncü şahıslar) ıstılahı konulacaktır.
ç - Kanunu Medenideki (Ukud) kelimesi yerine (akıdlre) kelimesi konulacaktır.
h - Kanunu Medenideki (tarafeyn) ıstılahı yerine (iki taraf) ıstılahı konulacaktır.

650

22/4/1926 TARİH VE 818 SAYILI ANA KANUNA İŞLENEMEYEN HÜKÜMLER :

1 – 4/11/1990 tarih ve 3678 sayılı Kanunun Geçici Maddesi :
Geçici Madde 1. – Bu Kanunun 29 ve 30 uncu maddesi hükümleri, yürürlük tarihinden önceki ilişkilerden doğan ve halen görülmekte olan yabancı para ve faiz alacaklarına ilişkin davalar hakkında uygulanmaz. Ancak, alacaklıların bu Kanuna ve Borçlar Kanununun 105 inci maddesine göre munzam zarar talep etme hakları saklıdır.


651

818 SAYILI KANUNDA EK VE DEĞİŞİKLİK YAPAN MEVZUATIN
YÜRÜRLÜKTEN KALDIRDIĞI KANUN VE HÜKÜMLERİ
GÖSTERİR LİSTE

Yürürlükten Kaldıran Mevzuatın
__________________________
Yürürlükten Kaldırılan Kanun veya Kanun Hükümleri Tarihi Sayısı Maddesi
__________________________________________________ ____________________
22/4/1926 tarih ve 818 sayılı Borçlar Kanununun 103 üncü
maddesinin son cümlesi, 308 inci maddesinin üçüncü
fıkrasının son cümlesi, 431 ila 448 inci maddelerinin
tamamı ve 473, 477 inci maddelerinin ikinci fıkraları 29/6/1956 6763 41

743 sayılı Türk Kanunu Medenisinin 96 ve 142 nci madde-
leri 4/5/1988 3444 9

743 sayılı Türk Kanunu Medenisinin 442,445, 446 ve
540 ıncı maddeleri ile 2644 sayılı Tapu Kanununun 5 inci
maddesi 4/11 /l990 3678 31


652

818 SAYILI KANUNA EK VE DEĞİŞİKLİK GETİREN MEVZUATIN
YÜRÜRLÜĞE GİRİŞ TARİHİNİ GÖSTERİR
LİSTE

Kanun Yürürlüğe
No. Farklı tarihte Yürürlüğe giren Maddeler giriş tarihi
________ _________________________________________________ ____________
6763 — 1/1/1957
2486 — 10/7/1981
3095 — 19/12/1984
3444 — 12/5/1988
3678 — 23/11/1990
5070 — 23/1/2004 tarihinden
itibaren 6 ay sonra
5378 14 7/7/2005
 
bayigram takipçi satın al instagram beğeni satın al instagram takipçi satın al tiktok takipçi satın al Buy Followers haber
vozol puff
Geri
Üst