Böceklerdeki Uçuş Mucizesi

meridyen2

Kayıtlı Üye
Böceklerdeki Uçuş Mucizesi

İnsanoğlunun tarihteki en büyük hayallerinden biri uçmak olmuştur. Bilim adamları, mühendisler bunun için yüzyıllar boyunca birçok araştırma yapmışlar ve bu araştırmaların neticesinde çeşitli tasarımlar hazırlamışlardır. Ancak bunların pek çoğu başarısızlıkla sonuçlanmıştır. İlk motorlu uçak ile uçuş, 17 Aralık 1903 yılında, Wright Kardeşlerin çalışmaları neticesinde başarılmıştır. Bu yazıda, detaylarını göreceğiniz böceklerdeki uçuşun ise uçaklarla kıyaslanamayacak kadar üstün sistemlerle yaratıldığına şahit olacağız. Böceklerdeki uçuş o denli ilginçtir ki, bilim adamları böceklerin uçuşundaki sistemleri keşfetmeye ancak yeni yeni başlamışlardır.

Havanın akışkanlığı ve oluşan kuvvetleri inceleyen bilim dalı aerodinamik olarak adlandırılır. Böceklerdeki aerodinamik hesaplar uçaklardakine nazaran çok daha komplekstir. Örneğin bugün uçaklarda kullanılan sistemde, kanatlara gelen hava ikiye ayrılır. Kanadın üst yüzeyinden giden hava daha hızlı hareket eder. Bu sayede kanadın üst kısmında daha az basınç olur ve uçak havalanır.

Böceklerin uçuşu ise o derece ilginç bir konudur ki; bütün bilimsel birikimlerimize rağmen bugün halen bunun nasıl olduğu tam olarak anlaşılabilmiş değildir. (Dickinson, M.H. (2006) Insect Flight. Current Biology 16, 309-314) Bu şaşırtıcı gerçek, ilk kez böcek bilimci Antoine Magnan’ın 1934 tarihli kitabında dile getirildi. Bu araştırmada yabanarısı model alındı.( sciam.com ; Michael Dickinson, Scientific American, Solving the Mystery of Insect Flight, June 2001) O zamandan günümüze böceğin uçuşundaki bilgimiz artmakla beraber, halen tam anlamıyla uçmanın detayları anlaşılamadı. (Dickinson, M.H. (2006) Insect Flight. Current Biology 16, 309-314) Bununla beraber özellikle son yıllarda heyecan verici bulgularla karşılaşıldı.

Ey insanlar, (size) bir örnek verildi; şimdi onu dinleyin. Sizin, Allah’ın dışında tapmakta olduklarınız -hepsi bunun için bir araya gelseler dahi- gerçekten bir sinek bile yaratamazlar. Eğer sinek onlardan bir şey kapacak olsa, bunu da ondan geri alamazlar. İsteyen de güçsüz, istenen de. (Hac Suresi, 73)

Wright kardeşlerin ilk defa 17 Aralık 1903 yılında gerçekleştirdikleri uçuştan bir görüntü. Oysaki uçan böcekler yaratıldıkları ilk andan itibaren, şu anki kullandığımız teknolojiden daha ileri aerodinamik prensipleri kullanarak uçmaktadırlar.

Uçak kanadı havayı ikiye ayırır. Kanadın arka tarafında bu iki hava akımı birleşir. Üstten giden hava daha hızlı hareket eder bu da kanadın üstünde daha az basınca sebep olur ve kanat yukarı doğru kaldırılır. Ancak bu prensip böceklerdeki düz kanat yapılarına uygulandığında böceğin aslında uçamaması gerektiği anlaşılmıştır. Daha detaylı yapılan araştırmalar böceğin kanadının uçuş hareketinin son derece kompleks hesaplar içerdiğini göstermiştir.

Uçan Böcekler Kanatlarını Kuşlardan Farklı Yönde Kullanıyorlar

Böceklerin kanatlarını çırpması, birkaç istisna dışında, “aşağı-yukarı” yönlerde değil, “ön-arka” doğrultusundadır.( a.g.e.) Bu, gerçekten ilginç bir durumdur. Çünkü bu canlıların kanatlarını öne arkaya hareket ettirerek uçmaları mucizevi bir başarıdır.

Böcek kanatlarını öne doğru iterken kanadının üst yüzü yukarı bakar, kanadın arkaya hareketinde ise kanadın altı yukarıya bakmaktadır. Örneğin bilim adamları sineğin uçuşunun hayret verici olduğunu şu şekilde anlatmışlardır:

“İlk bakışta, sinek her şeyi yanlış yapıyor gözüküyor. Birincisi, sertlik için biraz buruşmuş da olsa, düz bir kanadı vardır ve herhangi bir aerodinamik yüzeyden yoksundur. İkincisi kanatlarını havada akım ayırma ve tutunma kaybı açılarının sınırlarının üzerinde hareket ettiriyorlar. Aerodinamik kurallara uymamalarına rağmen, sinekler uçmayı nasıl başarıyor?” (A.g.e)

Sineğin bu gizem dolu uçuşunun sırrını çözmek için yapılan matematiksel hesaplamalar ve bilgisayar analizleri o kadar kompleksti ki, bilim adamları en güçlü bilgisayarlarla bile sonuca ulaşamadılar. ( www.sciam.com ; Michael Dickinson, Scientific American, Solving the Mystery of Insect Flight, June 2001) Bunun üzerine bilim adamları, uçan böceklerin bir tür modelini çıkarttılar. Bu model, sineğin boyutlarından daha büyüktü ve kanatlarını daha yavaş çırpıyordu. Bu modelle yapılan analizlerle böceğin etrafında oluşan hava akımları ve kuvvetleri ölçüldü. Sonuçta şaşırtıcı gerçeklerle karşılaşıldı.

Böceğin kanadını çırpma yönünü gösteren resimler. Böcekler kanatlarını öne arkaya hareket ettirirler. Böcek kanadını öne çırparken, kanadın üstü yukarı bakar, arkaya çırparken ise kanadın altı yukarı bakar. Yapılan ölçümlerde, bu kompleks kanat çırpma tekniği ile, kanada yapışık sabit bir girdap oluştuğu tespit edilmiştir. Ön kenar girdabı adlı bu girdap, kanadı yukarı doğru emen bir kuvvet oluşturur. Bunun neticesinde böcek havalanır.

Uçan Böceklerin Bilim Adamlarını Şaşırtan Sırrı

Bilim adamları böceği taklit ederek oluşturdukları modeli analiz ettiklerinde şu bulgulara ulaşmışlardır:

Sineğin kanat hareketleri neticesinde büyük bir girdap oluşmaktadır. Bu girdap kanadın üstüne ilişik vaziyettedir. Girdap neticesinde kanat yüzeyine dik bir emme kuvveti meydana gelmektedir. Sonuç olarak da böcekte hem yükselme hem de sürükleme kuvveti oluşmaktadır.( Dickinson, M.H. (2006) Insect Flight. Current Biology 16, 309-314) Böceklerin uçmasına sebep olan ana kuvvet budur. Ancak yapılan araştırmalar, başka kuvvetlerin de varlığını göstermektedir. Uçan böcek, bu kuvvetleri de uçmak ve manevra yapabilmek için kullanmaktadır.

Bir tenis topunun dönmesi sırasında topun yukarı dönüşlü veya aşağı dönüşlü olmasına göre top alçalır ya da yükselir. Yukarı dönüşlü toplarda topun arka yüzeyinde olan bir nokta yukarı doğru hareket eder. Ondan sonra aşağıya doğru hareket eder. Aşağıya dönüşlü toplarda ise bunun tam tersi bir hareket olur. Tenis topları örneğinde olduğu gibi hareket eden cisim, dönüş yönüne göre alçalıp, yükselebilir. İşte uçan böcekler, bu prensibi ustalıkla uygularlar. Kanatlarını öne arkaya hareket ettirirken aynı anda kanatlarının dönme yönünü değiştirirler.( www.sciam.com ; Michael Dickinson, Scientific American, Solving the Mystery of Insect Flight, June 2001) Dönüş hızının kanat çırpma hızına göre geç veya erken oluşu, böceğin alçalmasına veya yükselmesine sebep olur. Böcek eğer kanadı geç döndürürse kanadın ön kenarı hareket yönüne göre öne hareket etmiş olur. Böylece tıpkı yukarı dönüşlü top örneğinde olduğu gibi, kanada aşağıya doğru bir kuvvet uygulanır.( A.g.e.) Hatta böcek iki kanadın dönüş hızlarını farklı tutarak sağa sola manevraları ustalıkla yapar. Çünkü bir kanada yukarı doğru bir kuvvet uygulanırken diğer kanada aşağıya doğru bir kuvvet uygulanır. Bu da böceğin dönmesine sebep olur.

Böceğin rahat uçabilmesi için iz yakalama adlı bir yol daha vardır. (Dickinson, M.H. (2006) Insect Flight. Current Biology 16, 309-314) Burada da incelikli bir hesap vardır. Bir gemi suda hareket ederken gerisinde direnci azalmış su bölgeleri bırakır. Böcekler de kanat çırpmaları sayesinde, havada direnci azalmış izler bırakırlar. Böceğin kompleks kanat çırpma biçimi bu izleri kullanarak ustalıklı bir şekilde yükselip alçalmasını sağlamaktadır.

Görüldüğü üzere böcekler kompleks hesaplar yapabilmekte ve bunu mükemmel bir şekilde kullanarak uçabilmektedirler. Elbette ki sineklerde tecelli eden bu yüksek akıl, Allah’ın hayranlık uyandıran sanatlarından biridir.

Evrim Teorisi ve Uçuşun Kökeni

Evrimcilerin uçuşun kökeni hakkındaki iddiaları aslında tam bir itiraf niteliğindedir. Evrimciler uçuşun kökenine dair iki teori öne sürerler. Bunlardan ilki daldan dala zıplayan dinozorların zamanla kanat sahibi oldukları iddiasıdır. Bu iddia, genetik bilimiyle tümüyle çelişir. Çünkü bu tür bir zıplama hareketinin, hücrenin içindeki korunaklı çekirdekçik içindeki DNA’yı değiştirmediği bilgisi, bugün artık ortaokul öğrencilerinin dahi bildiği basit bir gerçektir. Dolayısıyla böyle bir masala aklı başında herhangi bir insanın itibar etmeyeceği açıktır.

Uçuşun kökeni ile ilgili diğer teori ise evrimcilerin ne kadar yüzeysel ve ne kadar hayalperest olduklarını gösteren diğer bir örnektir. Bu hayal ürünü iddiaya göre dinozorlarda kanat, sinekleri avlamak için ön kollarını birbirlerine vurmalarıyla meydana gelmiştir. Tümüyle kötü bir masal olan bu izaha da, yalnızca genetik bilimini bilen kişilerin değil akıl ve mantık sahibi herhangi birinin dahi itibar etmeyeceği açıktır.

Görüldüğü gibi bu canlıların kökenini kör tesadüflere dayalı evrim iddialarıyla açıklamaya çalışmak akıl ve mantık dışıdır. Hiçbir tesadüf bir uçan makine, örneğin bir helikopter meydana getiremez. Helikopter yapımında kullanılan tüm parçalar dağınık halde açık bir alana bırakılsa dahi, doğa olayları tesadüf eseri ortaya bir helikopter çıkaramaz. Bunu savunmak ne kadar mantık dışı ise, bir böceğin kanatlarının veya vücudundaki herhangi bir organ ve sistemin kör tesadüflerin sonucu ortaya çıktığını savunmak da aynı derecede mantık dışıdır. Böceklerin kökeni, açıkça Yaratılışı doğrulamaktadır. Bir ayette Allah şöyle buyurmaktadır:

“De ki: “Göklerin ve yerin Rabbi kimdir?” De ki: “Allah’tır.” De ki: “Öyleyse, O’nu bırakıp kendilerine bile yarar da, zarar da sağlamaya güç yetiremeyen birtakım veliler mi (tanrılar) edindiniz?” De ki: “Hiç görmeyen (a’ma) ile gören (basiret sahibi) eşit olabilir mi? Veya karanlıklarla nur eşit olabilir mi?” Yoksa Allah’a, O’nun yaratması gibi yaratan ortaklar buldular da, bu yaratma, kendilerince birbirine mi benzeşti? De ki: “Allah, herşeyin Yaratıcısıdır ve O, tektir, kahredici olandır.”” (Rad Suresi, 16)
(makale harun yahya)
 
bayigram takipçi satın al instagram beğeni satın al instagram takipçi satın al tiktok takipçi satın al Buy Followers bugün haber
vozol
Geri
Üst