B'nai B'rith'in Kirli Tarihi

memati baş

Kayıtlı Üye
Amerika'daki Yahudi örgütleri arasında, B'nai B'rith özel bir yer tutar. "Ahit'in Çocukları" anlamına gelen ve yalnızca Yahudileri üye kabul eden örgüt, Amerika'daki Yahudi gücünün farklı bir boyutunu oluşturur.

B'nai B'rith 1843 yılında bir grup Amerikalı Yahudi tarafından kuruldu. Örgüt, yalnızca Yahudilerden oluşan bir mason locası görünümündeydi. Amerika'daki mason localarının ilk kurucuları olan Yahudiler, kendilerine has bir loca kurmaya karar vermişlerdi.

"Yahudi Ansiklopedisi" Encyclopaedia Judaica, "B'nai B'rith tarafından benimsenmiş olan gizlilik, ketumiyet gibi özellikler ve pek çok ritüelin masonik çalmalardan etkilendiğine kuşku yoktur. B'nai B'rith Yahudi toplumunun içinde masonluğun bir benzeri olma amaç taşımıştır" diye yazıyor. (Encyclopaedia Judaica, vol. 10, s.541)

Nitekim B'nai B'rith kurulduğu tarihten bu yana sürekli olarak mason locaları ile işbirliği, hatta ittifak içinde bulundu. Bu ittifakın, Yahudi önde gelenleri ve masonlar ittifakının bir yansıması olduğunu söyleyebiliriz. Amerikan EIR (Executive Intelligence Review) grubunun yazdığı The Ugly Truth About the ADL (ADL Hakkındaki Çirkin Gerçek) adlı kitapta, B'nai B'rith'in kurulduğundan bu yana düzenlediği birtakım "kirli" operasyonlar anlatılır (ADL, B'nai B'rith'in bir koludur). Bunların bir tanesi, B'nai B'rith'in Başkan Lincoln suikastinde oynadığı roldür...

Bu olayın arka planını görmek için Amerikan İç Savaşı'na bir göz atmak gerekir. Savaşta taraf olan Kuzey ve Güney arasındaki en büyük sürtüşme, bilindiği gibi kölelik meselesiydi. Kuzey, köleliğin kaldırılmasını isterken, büyük çiftlik sahiplerinin denetiminde olan Güney, köleliliğin kaldırılmasına şiddetle karşıydı. İç savaş içinde Amerikan Yahudilerinin tümüyle bir tarafın yanında yer aldığını söylemek mümkün değildir; Yahudilerin önemli kısım, coğrafi yönden içinde bulundukları tarafı desteklemişlerdir. Ancak büyük Yahudi örgütlerinin, dolayısıyla en başta da B'nai B'rith'in, taraf tuttuğu kesindir. Güney'i tutmuşlardır, çünkü Güneyli çiftlik sahiplerine sunulan kölelerin önemli bir bölümü Yahudi tüccarlarının sermayesidir, bu köleleri çalıştıran çiftlik sahiplerinin de kayda değer bir bölümü Yahudi'dir. Bu nedenle, Yahudi toplumunun bir bütün olarak herhangi bir taraf tuttuğu söylenemez, ancak Yahudi örgütleri, Yahudi önde gelenleri, Güney birlikleriyle ittifak etmişlerdir. Güney Konfederasyonu içinde yer alan Judah P. Benjamin gibi Yahudi liderlerle, Kuzeyli Yahudi liderler arasında gizli bir iletişim kurulmuştur.

Lincoln suikastine kadar uzanan söz konusu ittifakın kilit isimlerinden biri, iç savaş sırasında Washington'da avukatlık yapan Simon Wolf adlı B'nai B'rith üyesidir. Daha sonraki yıllarda uzunca bir dönem B'nai B'rith'in başkanlığını yapan Wolf'un gizli faaliyetleri 1862 yılında ilk kez ortaya çıkar. Wolf, o sıralar Washington dedektiflik bürosunun şefi olan ve daha sonraki yıllarda Lincoln'un kuracağı Amerikan Gizli Servisi'nin başkanlığını yapan La Fayette C. Baker tarafından tutuklanır. Tutuklamanın sebebi, Wolf'un Güney adına casusluk yaptığı yönündeki duyumlardır. Olayın daha geniş bir yönü de vardır: Baker, bir süre sonra, Wolf'un Güney adına gizli faaliyetlerde bulunan bir "gizli örgüt"ün üyesi olduğunu açıklar. Bu örgüt, B'nai B'rith'dir. Bu konuda ortaya çıkan delillerin üzerine, Kuzey ordusunun komutasını yürüten General Ulysses S. Grant, 11 numaralı emrini yayınlayarak ordudaki tüm Yahudilerin 24 saat içinde görevlerinden ayrılmalarını ister. General bir "Yahudi düşmanı" değildir ama önde gelen Kuzeyli Yahudilerin Güney'e gizli destek verdiklerine dair ortaya çıkan açık deliller üzerine bu kararı almıştır. Ancak Başkan Lincoln, böyle bir uygulamanın etnik ayrımcılık yaratarak huzursuzluk doğuracağını söyler ve Grant'ten emri geri almasını ister. (Şalom, 27 Ekim 1993.)

Simon Wolf ve onun hemen ardından tutuklanan öteki B'nai B'rith üyeleri de bir süre sonra kurtulurlar ve Kuzey'in zaferinin ardından, iç savaş sırasında yaşanan söz konusu B'nai B'rith-Konfederasyon ittifak unutulur. Ama ne B'nai B'rith ne de bu örgütün önemli ismi Simon Wolf, Kuzey'e olan nefretlerini unutmazlar. Bunun en çarpıcı göstergesi, Wolf'un Lincoln'u vuran tetikçiyle, yani John Wilkes Booth'la olan ilişkisidir. B'nai B'rith'in yayınladığı Simon Wolf: Private Conscience and Public Image adlı Wolf biyografisinde bile gizlenmeyen bu ilişki, son derece yakın bir ilişkidir ve anlaşıldığına göre, tetikçi John Wilkes Booth, "vur" emrini Wolf'tan almıştır. Bu ikilinin Lincoln'n vurulacağı gün, suikastten birkaç saat önce Willard Hotel'de buluşmalarının baka açıklaması yok gözükmektedir. (Encyclopaedia Judaica, vol. 14, s. 21.)

B'nai B'rith, Masonluk ve Ku Klux Klan...

"The Ugly Truth About the ADL" isimli kitapta üzerinde durulan konuların başında az önce sözünü ettiğimiz B'nai B'rith-masonluk işbirliği gelir. Kitapta anlatıldığına göre, ilk başlarda İngiltere masonluğuna bağlı olarak gelişen Amerikan masonluğu, 1801'de "Eski ve Kabul Edilmiş İskoç Ritinin Süleyman Tapınak Şövalyeleri'nin Süprem Konseyi'nin Kudüs Prenslerinin Büyük Konseyi" olarak yeniden örgütlenir. Bu locaların üyeleri arasında çok sayıda Yahudi göze çarpmaktadır ve B'nai B'rith'in 1843 yılında kurulmasından sonra, Yahudi olmayan masonlarla mason olan Yahudileri barındıran bu iki örgüt, güçlü bir ittifak kurarlar. Bu ikili ittifak, Amerika'daki köle ticaretini elinde tutar. İç savaşta Konfederasyon'a birlikte destek olurlar. Daha sonra Lincoln suikastine karışmalarının nedeni de budur. (Lincoln'ün de mason olduğu yönünde masonlarca sık sık öne sürülen bir tez vardır. Ancak bu bir dezinformasyon, yani yanlış bilgilendirmedir. Emekli Büyükelçi İsmail Berduk Olgaçay, Tasmalı Çekirge adlı kitabında Lincoln'ün mason olmadığını, ancak kastlı olarak masonlarca öyle tanıtıldığını yazar.)

Bu iki müttefikin, yani B'nai B'rith ve masonluğun kölelikten yana olmalarının ardında, ekonomik çıkarlarının yanı sıra, ideolojik görüleri de önemli bir yer tutmaktadır. Yahudi öğretisine sık sıkıya bağlı olan B'nai B'rith ve masonluk ikilisi, bu zenci aleyhtar düşünceyi korumuşlardır. Köleliğin kaldırılmasından sonra zenci düşmanlığının körüklenmesinde de bu ikilinin büyük rolü vardır. (Harun Yahya, Yeni Masonik Düzen)

Bunun en açık göstergesi, Amerika'daki zenci düşman akımının en önemli temsilcisi olan ünlü Ku Klux Klan örgütünün B'nai B'rith-masonluk ittifakıyla olan ilişkisidir. Klan, 1860'larda Tennessee'de İskoç ritine bal bir grup mason tarafından kurulmuştur. Örgüte katılanlar arasında da, iç sava öncesi kurulmuş olan "Knights of the Golden Circle" (Altın Çember Şövalyeleri) adlı mason locasının üyelerinin çokluğu dikkat çeker. Hem Knights of the Golden Circle hem de Ku Klux Klan örgütlerinin en büyük finansal destekçileri ise B'nai B'rith üyesi ünlü Yahudi finansör Judah P. Benjamin'dir. (Encyclopaedia Judaica, vol. 14, s.19)

Amerikalı tarihçi John J. Robinson da, masonluğun kökenlerini konu edindiği Born in Blood: The Lost Secrets of Freemasonary adlı kitabında Klan'n masonik özelliğine değinir. Robinson'n yazdığına göre, iç sava kaybeden bir grup Güneyli, zenci özgürlüğüne kar savaşmak için gizli bir örgüt kurmaya karar verir. Bu Güneylilerin çok büyük bölümü masondur ve beyaz egemenliğini korumak için kurduklar örgütü de masonik ritlere uygun olarak şekillendirirler. Locanın sembolü olan "çember"i yeni kurduklar örgütün toplantılarına da uygularlar. Bu nedenle de örgütlerini ifade etmek için "çember"in Yunancadaki karşılığı olan "kuklos" sözcüğünü kullanırlar. "Kuklos" bir süre sonra, "Ku Klux" haline gelir ve örgütün ad da "Ku Klux Örgütü" anlamına gelen "Ku Klux Klan"a dönüşür. Masonluktaki pek çok sembol ve ritüel Klan'a da aktarılır; el işaretleri, gizli şifreler, el sıkışırken verilen sinyaller ve kutsal yeminler... Robinson'n yazdığına göre, ilk yıllarda baz Ku Klux Klan üyeleri, Klan ile masonluk arasındaki ilişkiyi açıkça ilan etmişlerdir. (Encyclopaedia Judaica, vol. 11, s. 584.) Robinson, Klan'n 1930'lu yıllardaki hızlı yükselişinin de, Katolikler tarafından dorudan masonluğun bir etkisi olarak yorumlandığına dikkat çeker. (Katolikler, Klan'ın siyahlardan sonra bir ikinci hedefi olmuşlardır.)

Masonluğun Ku Klux Klan'ın kurucusu olması, locaların siyah insanlara karşı takındığı geleneksel antipatik tavır da açıklamaktadır. Robinson'un yazdığına göre, masonlar aralarına siyahlar kabul etmemek konusunda genellikle çok hassastırlar ve örgütteki siyahların sayısı, tüm üyelerin yüzde biri kadar bile değildir. Bunun yanı sıra, günümüzde Amerika'da yalnızca zencilerin üye olduğu baz mason localar vardır; ama bunlar beyaz masonlar tarafından kabul görmemektedirler. (Encyclopaedia Judaica, vol. 14, ss. 108–109.)

Masonluk ve B'nai B'rith arasındaki ittifak, Ku Klux Klan gibi örgütlerle de sürmüştür ve halen de sürmektedir. Ancak 1913 yılında B'nai B'rith kendi bünyesinde yeni bir örgüt kurmuş ve az önce değindiklerimize benzer kirli işleri de bu örgüte devretmiştir. Bu örgüt, Anti-Defamation League of B'nai B'rith, yani "B'nai B'rith'in Aşağılanmaya Kar Direnme Birliği" adını taşır. Kısaca ADL olarak bilinen örgüt, antisemitizmle sava ad altında bir tür "düşünce polisi" işlevi görmektedir. B'nai B'rith'in masonlukla olan geleneksel ittifakın da aslı olarak ADL sürdürmektedir.
 
bayigram takipçi satın al instagram beğeni satın al instagram takipçi satın al tiktok takipçi satın al Buy Followers bugün haber
bypuff
Geri
Üst