meridyen2
Kayıtlı Üye
Bitkilerdeki Savunma Stratejileri -2-
Allah'ın bitkilerde yarattığı savunma stratejileri sayesinde, bitkiler, böceklerin zarar vermesinden korunmuş olmaktadırlar. Söz konusu savunma stratejileri insanı hayrete düşürecek derecede kompleks sistemler içermektedir.
Silahlanma yarışı, birbirlerine hasım ülkeler arasında sürdürülen, karşı tarafı en kısa zamanda ve en etkili şekilde saf dışı bırakmaya yönelik, ileri teknolojiyle biçimlendirilen bir yarıştır. Bizler silahlanma yarışının, üstün bir teknolojiye ulaşmış, akıl sahibi bir canlı olan insanoğluna has bir olgu olduğunu düşünürüz. Oysa durum hiç de böyle değildir.
Canlıların biyolojik özelliklerini inceleyen, dünyaca ünlü "Society For Experimental Biology" kuruluşunun düzenlediği konferansın 9 Nisan 2002 günkü oturumunda bitkilerin böceklere karşı kullandıkları üstün kimyasal silahlar ele alındı. Konferansta ele alınan çalışmalardan birisi de, Dr. Alan Bown ve arkadaşlarına aitti.
Bown ve arkadaşları, yapraklarının üzerinde gezinmeye başlayan bir böceğin ayak seslerini algılayan bitkilerin, 3 alarm aşamalı bir kimyasal zehir kalkanı oluşturduklarını; böylelikle böceğe karşı etkili bir savunma yaptıklarını ortaya koydular. (Konuyla ilgili detaylı bilgi için bkz. Harun Yahya'nın eserlerinden faydalanılarak hazırlanan "Canlılarda Kamuflaj ve Akılcı Davranışlar - Belgesel")
Bilim adamları, böcekle karşılaşan bitkinin biyokimyasında meydana gelen değişikliklerin her anını saptadılar. Buna göre, bir larva, bitkinin yaprağında yürümeye başladıktan en geç 10 saniye sonra bitki "süperoksit" denilen maddeyi salgılıyor. Ancak savunma sistemi bununla sınırlı değil. Alarma geçen bitki, tehlikenin devamı halinde, 20. saniyede bu sefer başka bir kimyasal madde olan "klorofil floresan" üretimine başlıyor. Her iki kimyasal da, böceğin birbiri ardınca sıralanan adımları gözlemlenerek, kontrollü bir şekilde serbest bırakılıyor. Kırmızı alarma benzetebileceğimiz üçüncü ve son aşamada ise bitkinin "gamma-aminobutrik asit" (GABA) seviyesi yükseltilerek tam koruma sağlanmış oluyor.
Bu savunma stratejisinin en ilginç yönü ise bitkinin, böcek tarafından herhangi bir şekilde yaralanmaya uğramadan önce devreye sokulması...
Şimdi bu üstün savunma stratejisinin elemanlarını detaylı olarak gözden geçirelim:
1. Erken Haber Alma-Uyarı Sistemi:
Böcek, yaprakları yemeye başlamadan, böceğin son derece hafif adımları bitki tarafından olağanüstü hassaslıkla tespit ediliyor. Bu sistem, düşman uçakları henüz görülür hale gelmeden yerlerini radyo dalgaları göndererek belirleyen radar sistemlerine benzemektedir.
2. Aşamalı Alarm Sistemi:
Bitki böceğin kendi üzerindeki hareketini gözlemleyerek, kimyasal savunma silahlarını harekete hazır hale getirmek üzere aşamalı olarak alarm sistemini devreye sokuyor. Bilindiği gibi hava savunma teknolojisinde hava sahasına yabancı bir uçak girdiğinde alarm durumuna geçilir ve duruma göre alarmın boyutu değiştirilebilir (sarı alarm, kırmızı alarm). Bitkideki aşamalı alarm sistemindeki yapı ise bundan daha komplekstir.
3. Kimyasalların Yapısı:
Bitki, karmaşık kimyasal reaksiyonlarla üretilen, zehirli salgılar sentezlemektedir. Ancak burada bir mucize söz konusudur. Çünkü bu kimyasalların formülleri son derece karmaşık formüllerdir ve salgıyı meydana getiren elementler özel olarak seçilir ve yine özel bir plana göre birleştirilir. Eğer herhangi bir aşamada yanlış elementler seçilirse ortaya başka bir kimyasal çıkacak böylece bu silah böcek üzerinde etkili olamayacak ve bitki böcek tarafından tahrip edilecektir. (belgeseller.net)
Ayrıca bu kimyasalın böcek üzerinde etkili olabilmesi için böceğin metabolizmasının da bitki tarafından detaylı olarak bilinmesi gerekir. Halbuki bitki böcekle sadece fiziksel bir temastadır ve ortada böceğin biyokimyasını inceleyebileceği bir laboratuvar yoktur. Üstelik bitkinin "bu böceğe şu elementleri şu formülle birleştirip bir zehir yaparsam onu yenerim" diye düşünebileceği bir beyni de yoktur.
Bu canlının başardığı işteki olağanüstülüğü daha iyi anlamak için başka bir yönden düşünelim:
Siz elinize bir canlı alsanız onun biyokimyasal özelliklerinin bir profilini çıkarabilir, üstelik vücudunuzda ona karşı zehirli bir içeriğe sahip kimyasal salgılar geliştirebilir misiniz? Elbette ki hayır. İşte bitkinin böceğe karşı, hem de 3 tane zehirli maddeyi tesadüfler sonucu veya kendiliğinden geliştirmesi de bu denli imkansızdır. Dolayısıyla bitkinin kendisini savunması sırasında apaçık bir mucize gerçekleşmektedir. Hiç şüphesiz bitkideki bu bilincin sahibi, herşeyin Yaratıcısı, alemlerin Rabbi olan Allah'tır. Allah bir ayette herşeyi bir düzen içinde ve ölçüyle yarattığını şöyle bildirir:
"Göklerin ve yerin mülkü O'nundur; çocuk edinmemiştir. O'na mülkünde ortak yoktur, herşeyi yaratmış, ona bir düzen vermiş, belli bir ölçüyle takdir etmiştir". (Furkan Suresi, 2)
Allah, Kuran'da ayrıca akıl sahiplerini, diğer insanların hiç düşünmediği -ya da "evrim", "tesadüf", "doğa mucizesi" gibi sözde açıklamalarla geçiştirmeye çalıştıkları- konular üzerinde düşünmeye davet eder. Allah bu konuyla ilgili olarak Kuran'da şöyle buyurmaktadır:
"Şüphesiz göklerin ve yerin yaratılışında, gece ile gündüzün ardarda gelişinde temiz akıl sahipleri için gerçekten ayetler vardır. Onlar, ayakta iken, otururken, yan yatarken Allah'ı zikrederler ve göklerin ve yerin yaratılışı konusunda düşünürler. (Ve derler ki: ) 'Rabbimiz, Sen bunu boşuna yaratmadın. Sen pek yücesin, bizi ateşin azabından koru.'" (Al-i İmran Suresi, 190-191)
Bu ayetlerde de görüldüğü gibi akıl sahiplerine düşen, Allah'ın ayetlerini görmek ve gördükleri bu mükemmelliklerden yola çıkarak Allah'ın sonsuz bilgi, güç ve sanatını kavramaya çalışmaktır.
Çünkü Allah'ın ilmi sonsuz, yaratışı kusursuzdur...
Ve düşünen insanlar için, çevrelerindeki herşey bu yaratışın delillerindendir.
(makale harun yahya)
Allah'ın bitkilerde yarattığı savunma stratejileri sayesinde, bitkiler, böceklerin zarar vermesinden korunmuş olmaktadırlar. Söz konusu savunma stratejileri insanı hayrete düşürecek derecede kompleks sistemler içermektedir.
Silahlanma yarışı, birbirlerine hasım ülkeler arasında sürdürülen, karşı tarafı en kısa zamanda ve en etkili şekilde saf dışı bırakmaya yönelik, ileri teknolojiyle biçimlendirilen bir yarıştır. Bizler silahlanma yarışının, üstün bir teknolojiye ulaşmış, akıl sahibi bir canlı olan insanoğluna has bir olgu olduğunu düşünürüz. Oysa durum hiç de böyle değildir.
Canlıların biyolojik özelliklerini inceleyen, dünyaca ünlü "Society For Experimental Biology" kuruluşunun düzenlediği konferansın 9 Nisan 2002 günkü oturumunda bitkilerin böceklere karşı kullandıkları üstün kimyasal silahlar ele alındı. Konferansta ele alınan çalışmalardan birisi de, Dr. Alan Bown ve arkadaşlarına aitti.
Bown ve arkadaşları, yapraklarının üzerinde gezinmeye başlayan bir böceğin ayak seslerini algılayan bitkilerin, 3 alarm aşamalı bir kimyasal zehir kalkanı oluşturduklarını; böylelikle böceğe karşı etkili bir savunma yaptıklarını ortaya koydular. (Konuyla ilgili detaylı bilgi için bkz. Harun Yahya'nın eserlerinden faydalanılarak hazırlanan "Canlılarda Kamuflaj ve Akılcı Davranışlar - Belgesel")
Bilim adamları, böcekle karşılaşan bitkinin biyokimyasında meydana gelen değişikliklerin her anını saptadılar. Buna göre, bir larva, bitkinin yaprağında yürümeye başladıktan en geç 10 saniye sonra bitki "süperoksit" denilen maddeyi salgılıyor. Ancak savunma sistemi bununla sınırlı değil. Alarma geçen bitki, tehlikenin devamı halinde, 20. saniyede bu sefer başka bir kimyasal madde olan "klorofil floresan" üretimine başlıyor. Her iki kimyasal da, böceğin birbiri ardınca sıralanan adımları gözlemlenerek, kontrollü bir şekilde serbest bırakılıyor. Kırmızı alarma benzetebileceğimiz üçüncü ve son aşamada ise bitkinin "gamma-aminobutrik asit" (GABA) seviyesi yükseltilerek tam koruma sağlanmış oluyor.
Bu savunma stratejisinin en ilginç yönü ise bitkinin, böcek tarafından herhangi bir şekilde yaralanmaya uğramadan önce devreye sokulması...
Şimdi bu üstün savunma stratejisinin elemanlarını detaylı olarak gözden geçirelim:
1. Erken Haber Alma-Uyarı Sistemi:
Böcek, yaprakları yemeye başlamadan, böceğin son derece hafif adımları bitki tarafından olağanüstü hassaslıkla tespit ediliyor. Bu sistem, düşman uçakları henüz görülür hale gelmeden yerlerini radyo dalgaları göndererek belirleyen radar sistemlerine benzemektedir.
2. Aşamalı Alarm Sistemi:
Bitki böceğin kendi üzerindeki hareketini gözlemleyerek, kimyasal savunma silahlarını harekete hazır hale getirmek üzere aşamalı olarak alarm sistemini devreye sokuyor. Bilindiği gibi hava savunma teknolojisinde hava sahasına yabancı bir uçak girdiğinde alarm durumuna geçilir ve duruma göre alarmın boyutu değiştirilebilir (sarı alarm, kırmızı alarm). Bitkideki aşamalı alarm sistemindeki yapı ise bundan daha komplekstir.
3. Kimyasalların Yapısı:
Bitki, karmaşık kimyasal reaksiyonlarla üretilen, zehirli salgılar sentezlemektedir. Ancak burada bir mucize söz konusudur. Çünkü bu kimyasalların formülleri son derece karmaşık formüllerdir ve salgıyı meydana getiren elementler özel olarak seçilir ve yine özel bir plana göre birleştirilir. Eğer herhangi bir aşamada yanlış elementler seçilirse ortaya başka bir kimyasal çıkacak böylece bu silah böcek üzerinde etkili olamayacak ve bitki böcek tarafından tahrip edilecektir. (belgeseller.net)
Ayrıca bu kimyasalın böcek üzerinde etkili olabilmesi için böceğin metabolizmasının da bitki tarafından detaylı olarak bilinmesi gerekir. Halbuki bitki böcekle sadece fiziksel bir temastadır ve ortada böceğin biyokimyasını inceleyebileceği bir laboratuvar yoktur. Üstelik bitkinin "bu böceğe şu elementleri şu formülle birleştirip bir zehir yaparsam onu yenerim" diye düşünebileceği bir beyni de yoktur.
Bu canlının başardığı işteki olağanüstülüğü daha iyi anlamak için başka bir yönden düşünelim:
Siz elinize bir canlı alsanız onun biyokimyasal özelliklerinin bir profilini çıkarabilir, üstelik vücudunuzda ona karşı zehirli bir içeriğe sahip kimyasal salgılar geliştirebilir misiniz? Elbette ki hayır. İşte bitkinin böceğe karşı, hem de 3 tane zehirli maddeyi tesadüfler sonucu veya kendiliğinden geliştirmesi de bu denli imkansızdır. Dolayısıyla bitkinin kendisini savunması sırasında apaçık bir mucize gerçekleşmektedir. Hiç şüphesiz bitkideki bu bilincin sahibi, herşeyin Yaratıcısı, alemlerin Rabbi olan Allah'tır. Allah bir ayette herşeyi bir düzen içinde ve ölçüyle yarattığını şöyle bildirir:
"Göklerin ve yerin mülkü O'nundur; çocuk edinmemiştir. O'na mülkünde ortak yoktur, herşeyi yaratmış, ona bir düzen vermiş, belli bir ölçüyle takdir etmiştir". (Furkan Suresi, 2)
Allah, Kuran'da ayrıca akıl sahiplerini, diğer insanların hiç düşünmediği -ya da "evrim", "tesadüf", "doğa mucizesi" gibi sözde açıklamalarla geçiştirmeye çalıştıkları- konular üzerinde düşünmeye davet eder. Allah bu konuyla ilgili olarak Kuran'da şöyle buyurmaktadır:
"Şüphesiz göklerin ve yerin yaratılışında, gece ile gündüzün ardarda gelişinde temiz akıl sahipleri için gerçekten ayetler vardır. Onlar, ayakta iken, otururken, yan yatarken Allah'ı zikrederler ve göklerin ve yerin yaratılışı konusunda düşünürler. (Ve derler ki: ) 'Rabbimiz, Sen bunu boşuna yaratmadın. Sen pek yücesin, bizi ateşin azabından koru.'" (Al-i İmran Suresi, 190-191)
Bu ayetlerde de görüldüğü gibi akıl sahiplerine düşen, Allah'ın ayetlerini görmek ve gördükleri bu mükemmelliklerden yola çıkarak Allah'ın sonsuz bilgi, güç ve sanatını kavramaya çalışmaktır.
Çünkü Allah'ın ilmi sonsuz, yaratışı kusursuzdur...
Ve düşünen insanlar için, çevrelerindeki herşey bu yaratışın delillerindendir.
(makale harun yahya)