Bir Pazar Cinayeti

ashli

Bayan Üye
Aşağıda anlatacağım seri cinayetin hikáyesini, bir sözlüğün ‘Triste-le-Roy’ maddesinde okudum.

Olayın iki temel kahramanı vardı.

Biri, Dedektif Lönnrot, öteki ise onu öldürmeye ant içmiş olan ‘Züppe Scharlach’ adlı katildi.

Şimdi sizi, bu cinayet labirentlerinde gezdireceğim.

* * *

Kül rengi sakallı ve gözlü Doktor Marcel Yarmolinsky, 3 Aralık günü Hotel du Nord’un kapısından içeri girerken, bir dizi esrarengiz cinayetin ilk kurbanı olacağını aklında bile geçirmiyordu.

Şehre ‘Üçüncü Talmud Kongresi’ne katılmak üzere gelmişti.

Otel yönetimi ona ‘R’ katında bir oda vermişti.

Tam karşıdaki odayı ise Galile Valisi tutmuştu.

Yarmolinsky o akşam yemeğini otelde yedikten sonra odasına çekilmişti.

Ertesi gün cesedi bulunduğunda, eski püskü bir cüppenin altında yarı çıplak yatıyordu.

Yüzü morarmıştı ve göğsünde derin bir bıçak izi vardı.

Bir polisin, yazı makinesinin üzerinde bulduğu káğıtta şu yazılıydı:

‘Ad’ın ilk harfi dile getirilmiştir.’

* * *

İkinci cinayet bundan tam bir ay sonra, 3 Ocak günü işlendi.

Polis, başkentin Batı mahallelerinden birinde bir nalbur dükkánının kuytusunda yatan bir ceset buldu.

Onun da göğsünde derin bir bıçak izi vardı.

Adamın adı Daniel Simon Azavedo idi. Eski bir hırsız ve muhbirdi.

Sırtını dayadığı duvarın üzerine tebeşirle şu cümle yazılmıştı:

‘Ad’ın ikinci harfi dile getirilmiştir.’

* * *

Bundan yine bir ay sonra, tam tarihiyle 3 Şubat günü üçüncü cinayet işlendi.

Bu defa öldürülen kişi Ginzberg adında biriydi.

Ölümünden kısa süre önce polise telefon edip, ilk iki cinayet hakkında bilgi vereceğini bildirmişti.

Onun cesedinin başında da şu cümle yazılıydı:

‘Ad’ın harflerinin sonuncusu dile getirilmiştir.’

Öldürülenlerin üçü de Yahudi’ydi.

* * *

Bu olayları izleyen 1 Mart günü, polis mühürle kapatılmış bir mektup aldı.

Baruch Spinoza imzalı mektupta şehrin bir haritası vardı.

Haritada kırmızı kalemle bir eşkenar üçgen çizilmişti.

Bu eşkenar üçgenin üç ucu, üç cinayetin işlendiği mekánlardı.

Ama asıl önemlisi şuydu:

Mektupta 4 Mart günü dördüncü cinayetin işleneceği bildiriliyordu.

* * *

Eric Lönnrot mektubu inceledikten sonra içi rahatladı. Artık dördüncü cinayetin nerede işleneceğini anlamıştı.

Bu eşkenar üçgeni tamamlayarak bir baklava şekline getirdi ve sonra parmağını dördüncü uca koyarak kararını verdi:

‘Dördüncü cinayet mahalli burası.’

Orası şehrin güneyindeki ‘Triste Lo Roy’ malikánesiydi.

Lönnrot malikáneden sessizce içeri girdi. Etrafı araştırmaya başladı.

Odalardan birinin kapısını açtığında iki kişi üzerine atılıp kollarından tuttular.

Odanın loşluğu içinden birisi çıktı ve ona doğru yürüdü.

Karşısındaki adam, onu öldürmeye ant içmiş azılı katil Züppe Scharlach’tı.

Lönnrot, ‘Sen de mi gizli ad’ı arıyorsun Scharlach’ diye sordu.

Scharlach, ‘Hayır ben daha geçici, ölümlü bir şeyin ardındayım. Eric Lönnrot’u arıyorum’ dedi.

Lönnrot, aradığı gerçeğin ne olduğunu işte o an anladı.

Dördüncü hedef kendisiydi ve aradığı şey, kendi ölümüydü.

* * *

Ama buraya kadarki hiçbir şey, şu aşağıda yazacağım final kadar etkileyici olamazdı.

Lönnrot şöyle diyecekti:

‘Senin labirentinde üç çizgi fazla. Ben tek düz çizgiden oluşan bir Yunan labirenti bilirim. O çizgi boyunca öyle çok filozof yolunu yitirmiştir ki, bir dedektif haydi haydi yitirebilir. Bir daha peşime düştüğünde, A’da bir cinayet işler gibi yap, ya da gerçekten işle, sonra B’de; A’dan sekiz kilometre ötede ikinci bir cinayet, sonra C’de A ve B’den dörder kilometre uzaklıkta, ikisinin ortasında üçüncü bir cinayet. Sonra beni D’de, A ile C’den ikişer kilometre uzaklıkta, ikisinin tam ortasında bekle. Beni D’de öldür, şimdi Triste Lo Roy’da öldürdüğün gibi.’

Son sözü Züppe Scharlach söyleyecekti.

‘Seni bir daha öldürdüğümde, gözle görünmez, düz ve kesintisiz tek çizgiden oluşan o labirenti vaat ediyorum sana...’

Bir kaç adım geriler ve sonra büyük bir dikkatle ateş eder...

* * *

Bir keşiş gibi adım adım kendi ölümünün peşine düşen Dedektif Lönnrot’un hikáyesi burada biter.

Bu olay nerede mi geçmiştir?

Hayalet bir şehirde. Yani hiçbir yerde.

Bu insanlar kimler midir?

Hiç kimse.

Zaten olaylar da öyle değil mi?

Dümdüz bir yol şeklindeki labirentler.

Ve aynı katilin iki defa öldürdüğü insanlar.

Hayat yolculuğuna tek başına çıkan seyyah ruhların son durağı burasıdır.

Aradığımız şey ise meçhul bir katil değil, bizatihi kendi ölümümüzdür...

* * *

Bu yazıyı, Yapı Kredi Yayınları’ndan yeni çıkan Alberto Manuel ile Gianni Guadalupi’nin ‘Hayali Yerler Sözlüğü’ adlı müthiş kitabının ‘Triste-Le-Roy’ maddesinden esinlenerek yazdım.

Maddenin dip notuna bakınca, bu hikáyenin Borges’in ‘Ficciones; Hayaller ve Hikayeler’ kitabının ‘Ölüm ve Pusula’ adlı hikáyesinden alındığını gördüm.

Hikáyeyi Tomris Uyar çevirmiş.

Sözlük, benim gibi iflah olmaz hayalperestler için tam bir başvuru kitabı.

Ertuğrul ÖZKÖK
 
---> Bir Pazar Cinayeti

ilk defa okunucak birşeyler yazmış bu yazı bilmez yazar,,ve güzelmiş..teşekürler
 
takipçi satın al
instagram takipçi hilesi
takipçi satın al
tiktok takipçi hilesi
vozol
antalya havalimanı transfer
Geri
Üst